Güzel Türkilizcemizdeki yeni word'ler
Yarı İngilizce yarı Türkçe konuşmak bildiğiniz gibi çoktan beri çok "in" bir şey... Yıllardır bunu mesele eden etti, köşeler, kitaplar dolusu yazı yazdı. Sonuç: Savaş kaybedildi...
Yarı İngilizce yarı Türkçe konuşmak bildiğiniz gibi çoktan beri çok "in" bir şey... Yıllardır bunu mesele eden etti, köşeler, kitaplar dolusu yazı yazdı. Sonuç: Savaş kaybedildi... Memleketin bütün tersaneleri İngilizce kelimeler tarafından bilfiil işgal edildi... Fakat bugünkü "işşuu"muz bu değil... Nedeni, niçini bizi aşar... Bugünkü konumuz bu yola baş koymuşlar için bir REHBER sunmak. Bildiğiniz gibi dil canlı bir şeydir.
Kelimelerin de modası vardır.. 90'ların İngilizce kelimeleriyle 2000'li yılların İngilizce kelimeleri bir olabilir mi hiç? Olamaz elbette... O nedenle ben bugün size bir "feyvır" yapmaya karar verdim. Gönlüm sizlerin demode, pardon "out" İngilizce kelimelerle konuşmanıza el vermedi. Herşey yerli yerinde olmalı değil mi ama. Gazetedeki arkadaşlarla toplantı sırasında "breyn storming" yaptık hangi kelimeler kullanılıyor hepsini sizin için saptadık.
Bilhassa reklama arkadaşların hangi kelimeleri sıklıkla kullandıklarını çeşitli telefon görüşmeleriyle "çek ettik". Fakat bir "list" vermenin çok da "yusful" olmayacağına karar verip "trendi" İngilizce kelimeleri "konteks" içinde verelim dedik. Bundan sonra yapmanız gereken tek şey "koteyşın mark" içindeki veya "bold" yazılmış kelimeleri bir yere not etmek. Sevgiler, "regards"lar...
Yer: Akmerkez
Konu: Arkadaş arkadaşı manitadan ayırmaya çalışır.
* "Adam hoples yani anlamıyor musun. Bırak gitsin!"
* "Tamam da adam benim soul meytim. Hayatımda kimseyle bu kadar iyi meç etmemiştim ben..."
* "Evet ama herif friik yani..."
* "Sen de amma egzajere ettin. O kadar da değil."
* "Sen var ya resmen keys stadisin.. Adam manyak sen egzajere etme diyorsun. Senin beynin risetlenmiş kızım."
Yer: Spring Giz Plaza
Konu: Yeni müşteriyi kafalama
* "Bence step bay step gidelim. Marketing toplantısında tam olarak ne konuşuldu?"
* "Valla Ferit bey bize orada çok kısa bir briif verildi. Pek anlamadık doğrusu."
* "Briifin sabcekti neydi?"
* "Yeni ordırlar. Size onlardan gelen imeyli forvırdlayayım mı?"
* "Forvırdlama, printautunu getir. Fokus grup oluşturuldu mu?"
* "Tokuş grup mu?!"
* "Nöbetçiler! Götürün bunu."
Yer: Boğaziçi Üniversitesi
Konu: Dönem sonu ödevi
* "Hocam peypırların dedlaynı ne?"
* "23'ü"
* "Hocam hümanitiis dersinin de peypır dedlaynı aynı gün. Biraz postpone edemez miyiz?"
* "isterseniz tümüyle iptal edeyim."
* "Yok o kadar da değil. Birkaç gün inaf bize. Overdooz bir durum oldu da."
* "Oğlum senin adın neydi? Şu listede kendini bul ve üzerini kros yap hemen. Bir yıl daha oku da aklın başına gelsin."
Yer: Emek Sineması
Konu: İstanbul Film Festivali Açılış Gecesi
* "Böyle ivent'leri çok seviyorum."
* "Kah kah kah..."
* "Neye gülüyorlar Okan?"
* "İvent demene gülüyorlar Hülya'cığım."
* "A ah? Ama ben herkesi velkam ederim. Ne var ki bunda?
Yer: "Kılab" Crystall
Konu: Kız araklama
* "Ortama smuut bir dalış yapalım."
* "Yapalım yapalım... Ağbi barın orda iki çikın var. Profaylları nedir?"
* "Ağbi biri frozen biri kesinlike iveylıbıl."
* "Drink ısmarlayalım belki öbür de açılır.
* Sen ne içecen?"
* "Yok ben ağır hengoverim. Bir dikef kahve içecem."
* "Olum okasyon var burada sen kahve takılıyorsun."
* "Ekspiriyıns olum... İki gece üst üste olmuyor."
* "Enerji drink al o zaman. Seni puş eder."
* "O yeee!"
Sözlük
İn: moda
İşşuu (issue): mesele
Feyvır (favour): kıyak
Out: demode
Breyn storming (brain storming): Beyin fırtınası
Çek etmek (check): Kontrol etmek
List: Liste
Yusful (useful): Kullanışlı
Konteks (context): Bağlam
Koteyşın mark (quotation mark): Tırnak işareti
Bold: Kalın
Regards: Hürmetler
Hoples (hopeless): umutsuz
Soul meyt (soul mate): Ruh ikizi
Meç etmek (match): Uymak
Egzajere (exaggerate): Abartmak
Keys stadi (case study): Vaka incelemesi, psikolojik vaka
Risetlenmek (to reset): Baştaki konumuna getirmek.
Step by step: Adım adım
Marketing: Pazarlama
Briif (brief): Özet
Sabcekt (subject): Konu
Ordır (order): Sipariş
Printaut (print out): Çıktı
Peypır (paper): Ödev
Dedlayn (deadline): Son teslim tarihi
Postpone: Erteleme
İnaf (enough): Yeter
Kros (cross): Çarpı atmak
İvent (event): Hadise, organizasyon
Smuut (smooth): Yumuşak
Çikın (chicken): Tavuk, kız
Profayl (profile): Tip
Frozın (frozen): Donmuş
İvelıbıl (available): Müsait
Drink: İçki
Hengover (Hangover): Akşamdan kalma
Dikef (decaff): Kafeinsiz
Ekspirims (experience): Tecrübe
Puş etmek (to push): itelemek