Günümüz dizilerinde başrol hikayedir artık
İpek Tuzcuoğlu geleneklerine bağlı, dediği dedik bir Karadeniz kadınını canlandırdığı Diğer Yarım’la ekranlarda... Tuzcuoğlu ile yeni dizisini konuştuk
Diğer Yarım’da bir çocuğundan ayrı kalmış anneyi canlandırıyorsunuz. Bir kadın olarak Meryem’in yaşadıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir annenin yaşayabileceği acı ve kederlerden biri evladından ayrı kalmasıdır sanırım. En büyüğü de evlat acısıdır derler. Meryem de bu anlamda kederli ve yaralı bir kadın. Diğer yarısından uzak 22 sene geçirmiş bir anne. Hiçbir kadının şartlar ne olursa olsun yaşamasını istemeyeceğimiz bir durum. Onun bir parçası onun yarısı da 22 yıldır eksik.
Siz Meryem karakteri kadar inatçı mısınız? Eşine ve kızına bir inat uğruna uzak kalmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Değilim. Ve dilerim böyle bir duguyu da hayat bana yaşatmaz... Tabii büyük de konuşmamak gerek çünkü “yapmam” ve “asla” denilen şeyler gün gelir hepimizin imtihanı olabilir. Genel olarak inatçı insanları algılamakta zorluk çekenlerdenim. Yaşamın için de inadın hiçbir zaman kimseye faydasını görmedim doğrusu. Kanımca kişiye zarar ziyan ve sonucunda keder veren bir durum, yaşanan ne olursa olsun. İnat için bir nevi duygusal zehir diyebilirim. Meryem karakteri inadı uğruna hem aşık olduğu eski eşini hem de diğer yarısını kaybetmiş ve onun acısını hergün her gece içinde yıllarca yaşamış bir karakter. Bu noktası eleştirilebilecek ve tasvip edilmeyecek bir durum. Hepimizin nasıl ki eksileri artıları eğrileri doğruları varsa Meryem’in de duygusal defosu bu inadı diyebiliriz. Onun dışında iyi niyetli çalışkan güçlü güleryüzlü şefkatli emektar bir anne. Hem ailesinin diğer fertlerine hem çevresine hem de kızı Esma’ya karşı hep anlayışlı hep iyi niyetli...
Çocuk özleminiz var mı?
Öncelikle varoluşumuz gereği tabii ki her kadın anne olmayı ister. Annelik Allah’ın kadınlara bir lütfudur. Bizleri ruhsal anlam da güçlü kılar, fiziksel anlam da yeniler yaşama ve insanlara daha duyarlı daha şefkatli bakmamızı sağlar. Kader planına inanan biri olarak nasip diyelim.
Kapalı bir kadını canlandırıyorsunuz. Daha öncede kapanarak kamera karşısına geçmiştiniz.
Ben kapalı tabirinin yerine Anadolu kadını demeyi doğru buluyorum. Geleneksel ve muhafazakâr kadınlar canlandırdım daha önce de. Hepsi de başörtülü geleneksel Anadolu kadınlarıydı. Sanıyorum ki yıllar içindeki bu projelerle bendeniz o kadınlarla özdeştirildi ve benimsendi ki bu tür projeler yapıldığında akla gelen isimlerden olma şansı lütfedildi.
Reytinglere kapılırsak bu iş yapılmaz
Öncelikle varoluşumuz gereği tabii ki her kadın anne olmayı ister. Annelik Allah’ın kadınlara bir lütfudur.
Meryem’in yaşadıklarını İpek Tuzcuoğlu olarak incelediğinizde ne hissediyorsunuz?
Meryem’i seviyorum ve o karaktere inanıyorum. Yaşamda karşılığı olan sıcak samimi biri. Ekmeğinin rızkının derdin de. İnançlı, aile bağlarına ve geleneklerine bağlı bir anne. Kızı her şeyi her anne gibi evladına adanmış bir yaşamı var. Tek derdi tasası kızının mutluluğu ve huzuru.
Günümüzde birçok dizi çabuk sonlanıyor. Siz projeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle tabii ki sektörde çalışanlar adına üzülüyorum. Çünkü her iş bir umut bir heyecanla başlıyor. Erken bitişler herkes için hayal kırıklığı yaratıyor. TV kanalları zarara girmemek adına dizilere bol krediler vermiyor artık. Bu yüzden de yapımcısından rejisine oyuncusundan teknik ekibine herkes ‘dizimiz tutucak mı acaba?’ sorusu ve tedirginliği ile işe başlıyor. Neyin tutup tutmayacağı da doğrusu pek bilinemiyor. Sektör her anlamda süprizler yaşar hale geldi. Banko denilen işler beklenenin altın da reytingler alıyor, basit bulunan işler yıllarca devam edebiliyor. Deneklerin beğenisi değişiyor... Bir oyuncu olarak şahsen reytingle çok ilgili olmayı doğru da bulmuyorum. İşimi yeteneklerim elverdiğince en iyi şekilde yapmak önemlidir benim için. Sette huzurluysam ve projeye inanıyorsam o iş kaldırılsa bile yaşam arşivime artı yazarım... Reytinglere takılıp kalırsanız bu işi yapamaz hale gelirsiniz günün birinde.... Ve Diğer Yarım iyi ki oynamışım dediğim dizilerden biri oldu benim için.