Gazete Vatan Logo

Gerginim! 4.5 milyon dolar harcadık bunu geri almamız lazım!

Bebek'te buluştuk Yılmaz Erdoğan'la, ilk cümlesi "gerginim" oldu. Güne gazete okuyarak başlamış, "Organize İşler"in fragmanını eleştirenleri okuyunca keyfi kaçmış. 4.5 milyon dolar harcadığınız bir film yapacaksınız, bir hafta sonra f ilminiz vizyona girecek, herkes bir şey söyleyecek, keyifli olabilir misiniz? Daha önceki filmlerinde olduğu gibi Organize İşler'in de her şeyi Yılmaz Erdoğan. Senaryoyu yazdı, başrolünde oynadı ve yönetti. Ve ilk kez İstanbul'da bir film çekti. Röportajı her ne kadar film üzerine "organize" etmiş olsak da konu "Kürt kimliğine" uzadı

* "Organize İşler"in senaryosunu bir buçuk yılda mı yazdınız?
O kadar geri zekalıyım ki bir hikâyemi ancak bir buçuk ya da iki yılda yazayım! Ne bu tantana her yerde Yılmaz Erdoğan oysa biz Hülya Avşar görmeye alışığız!

* Gerçekten de çok gerginsiniz...
4.5 milyon dolar harcadık, bunu geri almamız lazım. Tanıtım yüzünden beklenti çok artıyor, bu da beni gerdi. 2 milyon seyirci hedefliyoruz, durumu kurtarmamız için bu gerekiyor.

* Organize İşler İstanbul'daki hırsızlık, dolandırıcılık ve çetelerle ilgili. Gerçeklerden hareket ederek mi bu filmi çekmeyi hedeflediniz?
İstanbul'da bir hikâye anlatmak istedim. Bu kentin bir yanına bakınca, bir aşk hikâyesi bekleyebilirsiniz. Kızın canı bir şeye sıkılır, erkek çıkar gelir filan. Ben hiç karşılaşmaması gereken iki adamın kaza eseri karşılaşması üzerine filmi kurdum.

* Sizin canlandırdığınız Asım Noyan çete başı. Uyuşturucu mafyası, silah kaçakçılığı, kapkaç, dolandırıcılık... Hepsi organize! Siz nereden baktınız organize suçlara?
Asım Noyan anadan doğma hırsız ve dolandırıcı. Adamın mahareti bu. Çetesi kapkaç da yapıyor ama kapkacı yapmak kolay, gerizekalı da kapkaç yapar. Organize derken başka şeylerden yol aldım. Şöyle bir hikâye vardır. Bir aileye 5 kişilik bir tiyatro davetiyesi gelir, aile o gece toplanıp tiyatroya gider, döndüklerinde evlerinde bir çöp bile kalmamıştır. Aile, "hayatımda izlediğim en pahalı tiyatro oldu" der. Bu hırsızlıkta bir klâs vardır. Yolda bir kadının çantasını almak için boynunu kırmak şerefsizliktir.

* İnsanın kötülükle mücadele etme içgüdüsünü törpüler mi mizah?
Vicdan sahibi bir insanım, doğrucuyum. Bir mizahçı bu kadar doğrucu olmalı mı? Bilmiyorum. Bizimkisi bir dayak hikâyesi. Küçük bir hikâye. Bu insanlar bu dayağı niye yiyor? İstanbul neden insanların bu kadar birbirine dayak attığı bir şehir?...

"Bu filmi yapan da şehre geç geldi"
* Filmde dayak atanlar ve yiyenler genelde bu şehre sonradan gelenler mi?
Bu filmi yapan da bu şehre sonradan geldi.

* Doğu'dan küçücük çocuklar getiriliyor, Moda sahilinde, surlarda koşturularak eğitiliyor kapkaç için. Bu metropol son yıllarda bu halde. Toplumsal parçalanmanın boyutları katlanarak artıyor mu?
Koşturuyorlar mı? Bunu filmden önce nasıl söylemezsin!

* Kimlik, köken gibi direkt bir bağlantı kurmak istemem ama yoksulluk özelinde böyle bir bağlantı kurdunuz mu suçla?
Yöresel unsuru yalnızca bu yüzden görmezden geldim. Hayatının dayağını burada yersiniz diyorum, yiyor zaten. Bir probleme dikkat çekiyorum, bir sorunu ortaya atıp onu işlemeye çalıştım. Ortalama bir anlatıcıyım. Derinlere baktıkça herkesin anladığı değişir.

* Siz hiç soyuldunuz mu?
Evim soyulmadı ama arabamdan teyp çalındı.

* Siz şimdi bana kusursuz bir hırsızlık organize edebilir misiniz?
Ederim. Bu çok güzel bir soru. Edemeyecek olsam filmi yapamazdım. Benim yaşımda, zekamda bir adam Asım Noyan, hayat beni buraya değil de oraya götürseydi nasıl bir dolandırıcı olurdum? Bunu kurdum.

* Var mı tanıdığınız böyle isimler?
Bir dolandırıcı tanıyorum. Gode Cengiz vardı İzmirli. Ona teşekkürüm var, onu dinleyince "böyle bir film yapmak lazım" demiştim.

* Filminizde usta oyuncuların yanında hiç oyunculuk yapmamış olanlar da var. Ebru Akel, Berrak Tüzünataç gibi. Soru sorarken neden onları tercih ediyorsunuz?
25 oyuncu bizim atölyeden. Berrak başlarda atölyemize gelmiş sonradan bırakmış biri. Bence hâlâ gelmesi lazım. Sen bunu söyleyince çok kötü örnekler geliyor aklıma. O rol için kim lazımsa onu aradım. Berrak 3 iş günü çalıştı, 300 iş günüdür konuşuluyor. O rol için güzel kız gerekiyordu. Berrak da güzel olduğu için tercih
edildi. Şimdi Berrak isterse oyunculuk kariyeri yapar, isterse güzel kız olarak kalır, lazım olduğu kadar kullanılır. Rolün küçüğü büyüğü olmaz ama emeğin küçüğü büyüğü vardır.

* Güzel olduğu için filmde küçük bir rolü olsa da en çok o konuşuldu...
Şimdi Berrak'ın rolünü görünce bu kadar mı diyecekler? Biliyorum. Bazen bana insanlar salak biriymişim gibi davranıyor. Magazinel çapkın imajı ürettiğim bir şey değil. Çapkın olarak algılanmak beni bozmaz ama her kadını bozar. Bu da büyük haksızlıktır. 4.5 milyon dolar harcamışım, başarı arıyorum. Neden hormonal manyaklıklarım için emeğimi harcayayım? Bir kadınla birlikte olmam için ona bir şey mi vermem gerekiyor? Ne münasebet?

* Cem Yılmaz, filminizin Müslüm Duralmaz'ı. Siz iyi arkadaşsınız, iyi arkadaş olmanızı da kimse anlamıyor. Rakip değil misiniz?
Birbirimizden nefret etmemiz gerektiğini düşünüyorlar. Bu ülkede kim Cem Yılmaz'la arkadaş olmak istemez? 24 saat konuşacak, güldürecek enerjisi olan biri Cem. Net, hayatta parantezler açmayan biri. Birlikte olunca lezzeti artan bir şey yapıyoruz. Onda olmayan bende, bende olmayan onda var. Rakip değiliz.

"Kürtler arasında alt-üst kimlik sorunu var"
* Türkiye sınırları dışındaki Kürtler'in size sempatiyle baktığını biliyorum. Filmlerinizin Irak'ta gösterilmesini ister misiniz?
Oraya gitmeyi istiyorum. Başından beri söylerim, kişisel olarak ne Talabani'yi ne de Barzani'yi tanırım. Onların Türk Cumhuriyeti'ne karşı bir yanlışlarını görmedim ama buradan oraya yanlışlar vardır. Bir örnek vereyim. Aşiret kelimesi aşağılayıcı bir söz olarak kullanılıyor Türkiye'de. Bunu aşağılayıcı olarak kullanırsanız, faşist olursunuz. Alt ve üst meselelesi Kürtler arasında da vardır. Üst aşir soyudur, kırmanç asil olmayandır.

* Aşir soyu Kürtler'in mavi kanı...
Öyle. Kürtler'in üstyapı olarak kurduğu bir şeyi aşağılarsan, bu zenci diyemediğin zaman aradığın kelimelere benzer, bunlar cahilcedir. Bu konular açıldığında tüyleri diken diken eden şey bölünme tehlikesi. Kimi için bu bir paranoya, kimi için de Türkiye bu yola girdi... Ne bölmesi, "birleşelim" diyorlar. Fiili olarak alabiliriz, fiili olarak bu sınır akılcı politikalarla Musul sınırına gelebilir. Şu anda kurulan adıyla sanıyla her şeyiyle Kürdistan olan bölgenin bütün ekonomisi bize bağlı. Bunu görmüyor musunuz? Sen gidiyorsun oralara, görmüşsün Türk firmalarını. Orada Türk malı satılıyor. İlk defa oradaki Kürtler mutlu olma fırsatı buldu. Oraya gelen para Türkiye'ye de gelir. İyi ilişki terörü bitirir.

* Yıllarca Kürtçe yasağı sorun oldu, yasak kalktı hiçbir şey olmadı...
Kürtçeyle barışmamız lazım. Türkçe Kürtçeyi himayesine alır geliştirirse birlikte kazanırız. Bunlar bizim akrabalarımız. Kendi büyüklüğünü bilmeli Türkiye. Kocaman bir devlet Türkiye, kendine güveni olmalı. Kırmızı çizgiler lazım olduğu yıllarda konuldu. Konulmasının bir nedeni
vardı, şimdi tartışmak kolay. Ama artık bir şeyleri değiştirme zamanı, artık sınırları yapma değil kaldırma zamanı. Artık zaman pazarlama zamanı. Aşağıda iş var, para var. Oradakilerin saygıdeğer insanlar olduğunu düşünmeliyiz. Direkt uçuşlar başladı, çok sevindim, yeni açılımlar çok hoşuma gidiyor. MİT de gidip görüşmüş, Amerika da galiba anlamamız için yardımcı oluyor, biz kendi kendimizi anlayalım yeter ki. Akıllı davranılmalı.

"Türkiye'de yaşayan her Kürt Türktür"
* Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Üst kimlik, alt kimlik tartışmalarının yapıldığı şu günlerde siz nerede duruyorsunuz?
Türkiye'de yaşayan herkes Türkçe hayat yaşayan herkes Türktür. Türkiyeli her Kürt Türktür. Yaşamın pratiği böyle olduğunu gösteriyor. Bu bir asimilasyon politikası sonucu olsa bile sonuçta başarılı olduğu ortadadır. Artık bu politikayla kavga etmenin anlamı yok, bitti geçti. Benim bunla bir kavgam yok. Kürtçe yasağı kalktı ama Kürtçe hâlâ antipatik. Kürtçe dil kurslarına kimse gitmedi deniliyor. İngilizlere İngilizce kurs açarsanız giderler mi?

* Kim Kürtçe öğrenmeli?
Türkiye'de Doğu'da görev yapanlar Kürtçe öğrenmeli. Hatta Kürtçe bilene fazla maaş verilmeli.

Bilmiyorsan hayatın bir noktasında orada bir insana özürlü muamelesi yaparsın. Özellikle mahkemelerde yalan yanlış tercümanlarla çok sorun yaşanmıştır. Kürtçe bir dildir ve yaşamaktadır. Ya bu Türkiye için bir sorun olacak ya da bunu halledeceğiz. Öfkeden uzak durursak sorun çözülür. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde şu ya da bu politika nedeniyle olmak beni ilgilendirmiyor. Ben Kürt olarak doğdum, Türkleştim ama bu benim Kürtlüğümü yok etmedi. Kürt olmam Türk kimliğimi de yok etmiyor. Kürt olmam Türk olmama mani olmadı. Türklük bizim ortak kimliğimizdir. O kadar çok evlilik, o kadar çok Berfin olmasaydı ortada belki büyük sorunlar olabilirdi ama Allah'a şükür böyle sorunlarımız yok. Bizim büyük bir şemsiyemiz var, demokrasimizin dünyaya örnek olabileceğini düşünüyorum. Kendimize güvenen toplumsal bir yapı hayal ediyorum.

Annesine ünlü olacağını çocukken söylemişti
Zarar edeceğini bilse de beğendiği işler için para harcar, en sevdiği yemek yaprak dolmasıdır, mühendislik okumaya gelmiş ama ısınamamıştır.

1- Konuşmayı, geceyarısından sabah saatlerine kadar süren sohbetleri çok sever. Böyle saatlerde kendi felsefesini anlatır, toplumsal eleştirilerini yapar.

2- Fakat karşısındakine pek de öyle konuşma fırsatı tanıdığı söylenemez. Yine de sohbeti tatlı olduğu için dinlenir.

3- Tatilini Çeşme'de geçirir. Senaryolarını ve oyunlarını orada yazar.

4- Hasta Beşiktaş taraftarıdır. Ama Fatih Terim'le çok iyi dosttur.

5- Cip kullanır.

6- Mühendislik okumaya gönderilmiş ama okula ısınamamıştır.

7- Sağlık Bakanlığı müfettişi amcası Susurlukçular tarafından katledilmiştir.

8- En çok sevdiği yemekler sarma ve ayran çorbasıdır.

9- İsmini Yılmaz Güney'den almıştır. Gençliğinde gizli gizli Ahmet Kaya dinlemiştir.

10- En zor Deniz Akkaya'dan ayrılmıştır.

11- Sportmendir. Çok iyi futbol oynar.

12- Anti-otoriterdir, bu yüzden de Beşiktaş Kültür Merkezi bir aile gibidir.

13- Cihangir'i sever. Ama "country"de de bir evi bulunur.

14- Beğendiği işleri sonunda zarar edeceğini bilse de destekler.

15- Annesine daha çocuk yaştayken "Birgün şöhret olacağını" söylemiştir.

Organize İşler künyesi
* Film İstanbul'da 26 farklı mekanda çekildi. Filmin ana mekânı Tophane'deki 1500 metrekarelik açık otoparktaki çelik binaydı.

* Bu binanın yapımı için 18 ton çelik kullanıldı. Türkiye'de ilk kez bir filmin çekimi için gece uçuşu gerçekleştirildi.

* Filmde 1700 kişi rol aldı. Bunların 70'i profesyonel oyuncu. Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz, Altan Erkekli, Demet Akbağ, Tolga Çevik, Özgü Namal, Başak Köklükaya, Ebru Akel, Yılmaz Erdoğan'ın kızı Berfin, Erdal Tosun, Tuncer Salman, Ömer Erkan, Berrak Tüzünataç filmin oyuncuları.

* Filmin yapımcısı ise Necati Akpınar. Yılmaz Erdoğan'ın Vizontele ve Vizontele Tuuba'dan sonraki üçüncü filmi Organize İşler 23 Aralık'ta vizyona girecek.

Haberin Devamı