Fırça kalem resim yazı olmuş
Hasan Pekmezci yılların ressamı... Aynı zamanda öğretim üyesi, öğrenci yetiştiriyor. Yaklaşık 15 yıl önce başladığı, toplumsal olayları renklerle ifade ettiği serüveninde şu ana kadar içerisinde 3 bin resim olan günlük biriktirmiş.
Günlük, en yalın ifadeyle herkesin "arkadaşı"! "Tutmayan, kalem sallamayan yoktur" denecek kadar yaygın bir yazı türü ya da!
Ve en “özeli”! Kimsenin görmesi, bilmesi, okuması istenmez!
Peki bu olursa; herkes okur, bilir, öğrenir ve anlarsa?
O zaman edebiyat olur!
Reşat Nuri Güntekin, Salah Birsel, Tomris Uyar, Nurullah Ataç, Gogol, Wolf olur.
Peki ya bunu kalemle kağıtla değil de fırçayla, tuvalle yani resimle yaparsanız?
Sanatla karşı karşıyasınızdır!
Hasan Pekmezci'dir artık karşınızda duran!
Hasan Pekmezci yılların ressamı. Bir ayağı Ankara'da bir ayağı dünyanın her yerinde sanatını yaşıyor ve yaşatıyor. Aynı zamanda öğretim üyesi, öğrenci yetiştiriyor. Ve aynı zamanda bir gönül adamı, eşi sanatçı Şükran Pehlivanlı ile birlikte sosyal projeler eşliğinde çocuklara resim öğretiyor. Pek çok insan gibi o da günlük tutuyor, ama bunu yazarak değil resmederek: “Sanatçı toplumsal duyarlılığı en yüksek insan” diyoruz. Bu çok doğal! Böyle bir insanın günlük yaşamda duyduğu haberlerden, karşısına çıkan bir görüntüden etkilenmemesi
mümkün değil.
Benim açımdan bakıldığında bunu sözel olarak da anlatmak her zaman olmayabilir. Hatta bu da mümkün değil! O zaman ne yapacak? Ya bunu yazıya dökecek, masal, öykü gibi ya da bir şekilde ifade edecek. Çünkü sanatçı, gördüm, tamam bitti diyemiyor. Ben de bunu nasıl ifade edebilirim diye düşündüm elbette. Renklerle ifade ederim, biçimlerle ifade ederim, çizgilerle. Bazı toplumsal olaylar herkeste sıkıntı yaratıyor. Öyle başladı. Bunu görselleyerek betimleyeyim, anlatayım dedim. Bir projede çocuklara resim yaptırıyorum. Bir gün onlara sordum, ‘Sanatı, resmi bir tanımlayın, sorsalar, iki kelimeyle anlatın deseler ne dersiniz?’ dedim. Onu renklerle, biçimlerle kullanarak ifade ediyorum işte ben.”
Yazı ile ifade bir yere kadar