Fatih Terim: Gelsin yüzüme söylesin!
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Kosova galibiyetinin ardından önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, 4-1'lik Kosova galibiyetinin ardından önemli açıklamalarda bulundu.
Fatih Terim basın toplantısından önce yayıncı kuruluşa maçla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Terim; 'Herkesin tatilde olduğu bir dönemde, arkadaşlarımızın burada, bu özveriyle oynamasına teşekkür ederim. UEFA'ya bir rapor yazmak istiyorum. Mart'ta bir hazırlık maçı oynamıştık, bu maçı o zaman oynayamaz mıydık? Bundan 10 gün sonra UEFA Avrupa Ligi'nde ön eleme oynayacak takımlarımız var. Onlara da yazık. Buna çözüm bulunmalıydı. Arnavutluk halkına da çok teşekkür ediyorum. Çok cana yakındılar bize ilgi alaka gösterdiler. Diğer gruplarda takımlar San Marino'lar, Malta'lar, Cebelitarık'lar ile oynarken, bizim grubun sonuncusu bile Kosova. Baya neşeliyim bugün. Kolay görmüyordum. Tarih kolay değil, kimileri sakat, transferler var. Hoşumuza gitmeyen bir olay oldu. İzlanda'nın kazanmasına mutluyum. Üzülecek bir durum yok. Bize liderlik yolu açıldı. Her yerde her şeyi yapabilen bir takımız. Eylül ayının başındaki 2 maç, belki de çok şeyi belli edecek.' dedi
İşte Fatih Terim'in basın toplantısı açıklamaları:
Çok da rahat bir galibiyet olduğu söylenemez. İç sahada dişli bir rakip Kosova. Oyunun kontrolünü biz elimizde tuttuk. Öne geçmemize rağmen iki kişinin arasında olan bir yan toptan gol yedik. Beklemiyorduk. Toparlanma süreci yaşadık yediğimiz gol sonrası. Sonra da 2. gol ve ikinci yarı oyuna daha hakim bir Türk Milli Takımı... 3-1 olduktan sonra oyuncularım, 1 gol daha atarsak Ukrayna'yı geçeceğimizin bilincindeydi. O golü de bulduk.
Muhabir: Milli takımımız neden bu duruma geldi?
Fatih Terim: Milli takımda bir şey yok. 4-1 kazandık. Emin misin bu sorudan?
-Açıkçası son günlerde mehmetçikler toprağa düşerken, böyle bir 'şımarıklıkla' gündeme gelmiş olmaktan hicap duyuyorum. Bir söz verdim. Olayları elimden geldiğince açıklamaya çalışacağım. 2016'da bir takım şeyler yaşandı, bu sadece prim değildi. Biz toplandık da, Burak'a prim vermeyelim mi dedik? Antrenmanlara geç çıkıldı. Fotoğraflara girilmedi. Döndükten sonra da hiç kimsenin bilmediği ve duymadığı şekilde kadro açıkladım. Bir başarı elde etmek istiyorsanız, Milli takımı kulüp takımı haline getirmek zorundasınız. Ben de bunu başardım. Fransa'da, her kulüp takımının başına gelecek şeyler, bizim de başımıza geldi. Ama kulüpte bu çabuk halledilir. Kulüpte beğenmezseniz yollarsınız, cezasını verirsiniz. Ama Milli Takım'da oyuncular sizin değildir. Bugüne kadar benim idare ettiğim takımlarda hiçbir sorun olmamış, ama dışarıdan idare ediliyorsa, o başka... O günlerde kadro açıkladığımda o neden alınmadı bu neden alınmadı polemikleri yapıldı. Bütün ülke, 'Ya hoca, herkes hata yapar, bir şans daha' dedi. Ben de tekrar geri aldım. O tarihten beri sorun var mı? Sizlerle karşılaştılar mı sonra? Evet. Sorun çıktı mı? Hayır. Taa ki uçağa kadar.
-Hande Sümertaş, uzun yıllardır hizmet ediyor. İçinizden biri desin ki, Hande bana bilgi verdi. Haydi... Bilim insanı olsun dediniz, Bülent Bayraktar var. Ona ne laflar ettiniz. Size yedirir miyim sandınız? Oyuncularım, ekibimde yer alanların bildiklerini anlatmayacaklarını bilirler. Anlatırlarsa, kötü şeyler olacağını da bilirler. Olay Bilal Meşe olayı değildir. Olay gazetecilerin uçağa alınma meselesi de değildir. Gazetecileri ben aldım uçağa. 3 ay önce dendi ki; '1000 küsur km mesafe. Eğer bizle gelmezlerse, saatlerce direksiyon sallayacaklar' ben de gelsinler dedim. Bu ilk uygulama değildir. Biz UEFA finaline giderken bütün genel yayın yönetmenleriyle beraber gittik. Çok da hoş oldu. Ayrıca gazeteler, çalışanlarının parasını ödüyor. Bedavaya da gelmiyorlar.
Muhabir: Önce 150bin olan, sonra 500'e çıkarılan oyuncuların bastırıp 650bin euro'ya çıkardığı doğru mu primler?
Fatih Terim: Evet doğru. Aynen doğru. Federasyondan öğrenebilirsiniz zaten.
-Diyor ki oyuncu (Arda), 'Hocaya bir şey mi yaptım? Ego bıraksın niye diyor?'. 'Bir daha izle, kötü bir şey söylemedim' dedim. Prim konusu gazete müdürleriyle hiç konuşulmadı! Kimin kime hizmet ettiği açık! Şansal'ın söylediğine katılıyorum. Hani soru sormaktan korkuyordunuz, sormadığınız soru yok. Böyle ağır bir yazı yazarken, içerisinde bilim adamını, beni, medya sorumlusunu suçlarken; kimse korkmuyor, utanmıyor! Maçtan 2 gün önce tam sayfa ayırmışsın, tek taraflı yazıyorsun... Ben size ve ülkeme çok güzel bir kapı açıyorum. Şimdi de ben soruyorum. Türkiye'nin en önemli gazetesinin manşetinde suçladığınız kişileri bir arayıp sormak aklınıza gelmiyor mu?
Fatih Terim'den Fatih Doğan'a: Sevgili Fatih, sen de korkmayanlardansın. 3 gün önce Burak ve Selçuk'un oynamak istemediğini yazıyorsun, sormadan!
-Arda kaptandı, tabii ki arkadaşlarının ne alıp almayacağını takip edip araştırmıştır. Bunu kiminle görüştüyse ona soracaksınız. Bu iş şaka değil! 1 tane Milli maç öncesi ve sonrası, 1 senedir huzurlu bir kamp bize yaşatmadılar! Yapılan yanlışlara kimin sahip çıktığına, kimlerin nelerle beslendiğine bakmak lazım. Neyin ne olduğunu görecek durumdasınız. Biz ne yaptık da bunu hak ettik? Mantık olarak, bu tip kavgaların, ağız şapırdattığını bilen biriyim. Ama biraz da vicdan!
-Bana söyleneni söylüyorum: 'Sizi bu uçağa aldıranın...'. Benim yerim, adresim belli! Bakın arkadaşlar ben yerimde oturuyorum. Adresim, yerim belli. Kim ne zaman nerde istiyorsa... Uçaktaki olayın olduğu yerle benim oturduğum yerin arasında epey mesafe var. Ben önce hostesle birisi arasında münakaşa var sandım. Ben gittiğimde, herkes yerindeydi. Sordum, Bilal Meşe ile münakaşa edildi sandım. Oyuncu yanımdan kokpite geçerken gülüyordu. Ben Bilal Meşe olayından sonra kokpite gülerek giden bir oyuncu gördüm. Dedim demek ki büyük bir olay değil. Uçaktan inip arabama bindikten sonra bana her şeyi anlattılar. Ben de şimdi yatın, sabah hallederiz dedim.
Soru: Arda'yı tekrar milli takıma alacak mısınız?
Fatih Terim: İşi magazine dökmeyelim, rica ediyorum.
-Kendisine bir şans daha vermek istedim. Bir metin yazıldı. O da 'Tamam' dedi. Sonra yaşananları biliyorsunuz. Herhangi bir oyuncu bana gelip 'Onu alırsan ben gelmem' diyebilir mi? Öyle bir şey yapacak oyuncu bu dünyada yok! Bir insan sevdiği insandan beklemediği hareketler görürse kırılır, üzülür. Ben de bunu anlatmak istedim. Almadım, hatalısın dediler. Aldım, yine hatalısın dediler. Biz bu arkadaşları kilolarıyla kadroya aldık, oynamadılar aldık, sakatlardı aldık. Tabii ki kırılacağım ben de insanım.
Soru: Volkan Demirel de ikinci bir şansı hak ediyor mu?
Fatih Terim: Milli takım herkese açık. Volkan Babacan şu anda iyi bir durumda, çok iyi oynuyor. Volkan Demirel de milli takım forması giyebilir.
-Burak'ın primini ben yazmadım bu bir. İkincisi arkadaşlarımız primleri hesaplarken yüzdelere göre hesaplamışlardır. Ardından bir de benim sözleşmem basına sızdırıldı. Sanki yasa dışı yollardan para kazanıyormuşum gibi! Bu da büyük ayıptır. Arda, Burak'ın hakkını ararken, sesini biraz fazla yükseltmiştir. Bu kadar. Ben de sesini fazla yükseltmemesini söyledim.
-Eğer Bilal Meşe olayını net görseydim, Oyuncuyu aynı uçakla geri gönderirdim. Türkiye'de prim mevzusu, hepimizin tekrar düşünmesi gereken bir yanlıştır.
-Belki içimizdekilerin dışarıdan müttefikleri vardır. Futbolcuların yanlış yönlendirildiklerine inanıyorum.
-Arda Turan'ın milli takımdan nasıl çıkarıldığını bilmeyen mi var? Arda milli takımı bırakmadı mı? Bana alacak mısın diyorsunuz. Oyuncuya dedim ki 'Böyle bir şey olmuş. Bunun karşılığı buradan gitmen' diye. Önümüzdeki günleri kurtarabiliriz dedim. Son anda vazgeçmiş kendisi. Gazeteciler terk ettiği için o metinleri okumadı diyorlar ama ben sanmıyorum. İnsan sevdiği, güvendiği insanlara bazı şeyleri görünce kırılıyor. Ben de kırgın olduğumu söylüyorum. Yıldırım Demirören ve benim görüşlerim ayrı olabilir. Ama aramızda hiçbir zaman çok şükür bir şey yaşamadık. Ancak benim duruşum belli. Sadece başkan değil, Servet Yardımcı'nın da beyanatı var. Onlarla aynı fikirde değilim. Demin de söyledim, Sayın Demirören ile aramızda kötü en ufak bir şey olmadı. Ayrı düşünsek de, saygımız vardır.
-Fransa'ya eski oyuncuları götürmek, çok güzel bir fikirdi. Ama teorideki, pratiğe yansımadı. İstediğimizi alamadık. Caner'in yaptığını, arkadaşını koruma refleksi diyelim biz. Ama son derece yanlıştı. Hiçbir kamp, hiçbir antrenman, hiçbir soyunma odası ömür boyu sorunsuz olmaz. Biz neler yaşadık, kimsenin haberi olmadı. Fransa'da da takım disiplini sorunu yoktu, oyuncu disiplini sorunu vardı. Benim kimseyle kişisel bir sorunum yok. Benim sözleşmem var. Ben gençlere güveniyorum. Görevimin başındayım. Ben buradayım! Yaptığını tasvip etmediğimi Volkan Babacan'a da söyledim. Ama her olayı aynı tutmamak lazım. 30 senede hiçbir oyuncuyla problemim olmadı mı? Oldu, hem de nasıl oldu. Ama hepsini, hiç kimsenin haberi olmadan hallettik. Kim olanı, olmamış gibi yansıtıyorsa; kim olmayanı olmuş gibi yansıtıyorsa, sorumlu onlardır. Yanlış yere bakıyorsunuz. Benim son söylediklerime lütfen kulak asın.
Muhabir: Arda olayı planlı mı yaptı?
Fatih Terim: Bilemiyorum...