Gazete Vatan Logo

Evde oturayım diyen bir kadın olamadım

Evde oturayım diyen bir kadın olamadım

Kendine sürekli yeni bir şey ekleyen Pınar Altuğ Atacan, şimdi de tekne tekstiline el attı. Bir yandan yeni bir yemek kitabı çıkarmaya, diğer yandan ‘Çocuklar Duymasın’ çekimlerine hazırlanıyor. Pınar Altuğ, “Hiçbir zaman evde oturup, televizyon izleyen bir kadın olamadım” diyor.

Canım Pınar Altuğ Atacan. Bebek’ten eski komşum. Artık taşındılar, özlüyoruz. Yağmur’un aşık eşi, Su’yun onsuz yapamayan annesi. Üç kişilik tatlı hayatlarında denize aşık bir aile. İsimleri gibi... Pınar Altuğ artık bir marka ve gitgide büyüyor. İlk sürprizi bir tekne tekstil tasarımı. O kadar çok şey yapıyor ki yetişemiyoruz hızına. Markanın devamı olan diğer sürprizleri ise Nisan ayında bizlerle paylaşacak. Bugün ona kendi kitabından iki yemek pişirdim. Bol denizli bir sohbet edip, ‘Çocuklar Duymasın’ dizisinin yeniden başlama haberini de aldım!

Seni her gördüğümde yenileniyorsun ve enerjin bambaşka. Bu en son yaptığın tekne koleksiyonu nereden doğdu?

Artık adımın markalaşması gerektiğine inanıyordum. Bunun için çalışmalarım başlamıştı ve Nisan ayında da inşallah anlatacağım herkese, çok az kaldı. İki sene önce teknemi aldım, hani görmemişin teknesi olmuş gibi içini çok güzel yapmak istedim. Sağa baktım, sola baktım, beni mutlu edecek bir şeyler bulamadım. Bir tesadüf sonucu bir arkadaşımın arkadaşıyla tanıştım. Aslında hiç bu işleri yapmayan ama bunun için çalışmış biriydi. Ben de ne istediğimi biliyorum ‘Yol gösteririm’ dedim ve yaptık. Tekneye gelen herkes ‘Sen neden bu işi yapmıyorsun?’ demeye başladı. Tam bunları düşünürken Azra Kumcuoğlu aradı, ‘Pınar ben marina tekstili yapmak istiyorum, bana yardım eder misin’ dedi. Ben de ‘Azra zaten bir haftadır bunu düşünüyorum’ dedim. Yapmaya karar verdik. İlk defa Boat Show’da yaptık bunu. Orada beş tane tekne giydirdim, benim için inanılmaz keyifliydi.

‘Yağmur’un teknelerini de giydireceğim’


Tekne ailece yaşam biçiminiz oldu gibi görünüyor...

Evet. İki yaz önce almıştık. İlk aldığımızda çok emin değildik içinde nasıl yaşayabileceğimizden. Ama ilk senenin sonunda Bodrum’daki yazlığımızı satmaya karar verdik, çünkü teknemizde çok mutlu olduğumuzu anladık. İki yazdır da karaya minimum inerek, yaz öncesi ve sonrasında da her hafta sonunda teknemizdeyiz. Tekne bizim yazlık evimiz.

Yağmur da tekne işi yapıyor, bu Boat Show’da oldukça iddialıydınız. Yağmur tekne işine nasıl girdi? İsimlerinizin hepsi suyla ilgili, bunda bir ilginçlik var...

Yağmur’la Pınar tesadüf oldu. Su da bizim tercihimizdi. Böyle sulardan gittik. Yağmur tekneye çok düşkün. Bir yardımcımız var ama, tekneyi de biz kullanıyoruz. Birlikte deniz keyfi yaptığımız bir arkadaşımız “Ya artık bu işi sende mi yapsan, botlarla oynamayı da seviyorsun” derken, Sacks botlarının ve filikaların Türkiye satışını Yağmur aldı. Sonra rahat durmadı, şimdi bir de motor yat distribütörlüğü aldı. Şimdiye kadar kocamla işbirliği yapamamıştım, çünkü botları giydiremiyordum. Artık onun teknelerini de giydireceğim. Zaten ofisimiz de aynı binanın içinde. Ben bir tane oda çaldım onun ofisinden, kendime oda yaptım. Aşağıya gelip tekneyi alıyorlar, yukarı gelip teknenin içini yapıyorlar, böyle sürüp gidiyor hayat. (Gülüyor)

‘Televizyonda olmamak marka yaratmamı sağladı’

Her karşılaştığımda yeni bir şey yapmış oluyorsun. Nasıl planlıyorsun hayatını?
Durdukça hayat anlamsız oluyor ve bir şeyler yaptığın sürece güzelleşiyor. Hiçbir zaman evde oturayım, televizyonun karşısında bir sağa, bir sola döneyim diyen bir kadın olmadım. Bu sene televizyonda çalışmayınca markamı yaratacak, onun için çalışacak fırsatım oldu. Tabii ki ekipçe çalışıyoruz, tek başıma yapmıyorum ama son söz hep benim, çok detaycıyım. Tam işlerimi oturtacağım ‘Çocuklar Duymasın’ çekimleri tekrar başlıyor, Eylül’de yayındayız.
Yıllarca Meltem karakterine hayat verdin. Su yokken de dizide anneydin, anne olmak rolü etkiledi mi?
‘Çocuklar Duymasın’ ilk başladığında çok endişe etmiştim becerebilecek miyim diye ve Birol’a demiştim ki “Emin misin, ben çok küçüğüm yaş olarak iki çocuk annesi olmak için?” O da “Televizyonun bir büyüsü vardır, sen oynarsan bu iş olur” dedi. Saçlarımı daha kısa kestirdim, sararttım, biraz yaşımı büyük gösterecek şeyler yaptım ve oldu. Sokakta insanlar bana “Meltem” diye sesleniyor ve ben bundan çok mutluluk duyuyorum.

Yeni bir yemek kitabı daha geliyor

Ben daha hiç bu yemek işlerine girmemişken, senin bir yemek kitabın vardı. Oradan yemekler yapardım. Bugün de sana kendi yemek kitabından bir yemek yaptım. Umarım beğendin?..
Bayıldım, yiyebileceğim en güzel yemeği yiyorum şu anda. Hem lezzetli, hem de spordan çıktım geldim ve bana iyi bir öğle yemeği oldu. Yeni bir yemek kitabı da geliyor zaten, az kaldı...

‘Çok sağlamdır kocam adam gibi adamdır’

Yağmur taş fırın erkeği midir?

Yağmur hiç taş fırın erkeği değildir. Dediğim dedikleri vardır, ben de arada bir uslu durup onun sözünü dinliyorum. Sonra ikimiz de pişman oluyoruz bazı şeylere ama idare ediyoruz. Yanlış anlaşılsın istemem, bana karşı hiçbir zaman sert değildir, ama benim her zaman kanadı altına saklanmak isteyeceğim, başıma bir şey geldiğinde hiç korkmadan arkasına geçeceğim bir adamdır. Kocamla dünyanın her yerine giderim, her şartta olurum, çünkü bilirim ki o hep bizi arkasına alır. Yani karısını ve kızını fazlasıyla kollar. Bu anlamda serttir. Biri bize zarar vermeye kalkarsa Yağmur’un önünden çekilin, hakikaten çekilin. Çünkü o zaman içinden canavar çıkabilir. Çok sağlamdır kocam. Adam gibi adamdır yani.

Ailece üçünüz neler yapıyorsunuz?

Bir kere evimizde çok vakit geçiririz. Sabahları Su gelir yatağa girer, babasıyla oyun oynamaya başlar. Her sabah benim koynuma bir beş dakika girmeden uyanmıyor zaten. Hafta içi evin içinde uzun uzadıya kahvaltıya oturacak bir zamanımız yok. Su masada kahvaltı ediyor ama ben milk shake içiyorum sabahları, Yağmur da bir portakal suyu. Mesela onları Su taşıyor bize sabah. Cumartesi sabahı baba kız günümüz. Baba kız, Su’yun bale dersine gidiyorlar, oradan çıkıp baş başa yemeğe gidiyorlar.

Evde oturayım diyen bir kadın olamadım


Acayip bir spor aşkı var. Çok motivesin. Bunu nasıl yapıyorsun?

Ben hayatım boyunca spor yaptım. Küçücükken parendeler atıyordum. Hiç çok zayıf bir kız olmadım ama hep fittim. Bir ara bıraktım, o sürede evlendim, doğum yaptım, yedim, içtim, yattım. Su 3 yaşında olana kadar kılımı kıpırdatmadım. Tabii bu arada deforme oldum. Biliyorsunuz yıllar çok iyi davranmıyor kadınlara. Ne zamanki Su okula gitmeye başladı, o zaman ‘Tamam Pınar, spora geri dönüyorsun,’ deyip hem diet yaptım, hem de spor yaptım. İki antrenörümün yardımıyla şu anki görüntüme kavuştum.

Patates Salatası (4 kişilik)

Evde oturayım diyen bir kadın olamadım


Malzemeler

- 4 adet haşlanmış patates - 3 yemek kaşığı mayonez - 3 adet taze soğan - 1 çay kaşığı hardal - 2 adet kırmızı biber - 2 adet yeşil biber

- 4-5 dal maydanoz - 1 adet yeşil elma - 7-8 adet kiraz domates - 1 tatlı kaşığı soya sosu - Kuru kekik

- Kuru nane - Pul biber - Zeytinyağı

- Tuz - Karabiber - Göbek salatası.

Hazırlanışı
Patatesleri haşlayın. Kuşbaşı doğrayın. İçine küçük küçük doğranmış taze soğan, kırmızı biber, yeşil biber, maydanoz, elma, kiraz, domates, göbek salata ilave edin. Kekik nane, pul biber, zeytinyağı, tuz, karabiber, soya sos, hardal, mayonez katıp lezzetlendirin. Hepsini harmanlayın ve servis edin.

Damla sakızlı sebzeli levrek buğulama

Evde oturayım diyen bir kadın olamadım



Malzemeler

- 2 adet levrek  1 adet havuç

- 1 adet kabak  5 adet mantar

- 1 adet pırasa  1 adet renkli biber  2 adet damla sakızı

- 1 su bardağı krema  1/2 su bardağı su  1’er sap taze kekik, dere otu, kişniş, maydanoz, biberiye  Tuz  Karabiber

- Sıvı yağ

Hazırlanışı
Levrekleri iyice yıkayıp temizleyin, filetosunu çıkarın. Filetolarını iki parçaya ayırın. Kabak, havuç, pırasa ve biberleri kibrit çöpü gibi doğrayın. Mantarları da ince ince doğrayın. Bir tencereye sıvı yağ koyup, önce havuçları, sonra biberleri, pırasayı ve en son mantarları koyarak soteleyin. Sotelenen sebzelere krema ve su ilave edin. Orta ateşte kaynamaya başlayınca balıkları ilave edin. En son damla sakızı ve ince ince kıyılmış otları ekleyin. Tuz, karabiber serpin. 7-8 dakika orta ateşte pişirin.

‘Kızım bir bakışımla hizaya geçer’

Nasıl bir annesin? Ben biliyorum ama belki bilmeyenler merak eder...

Annem gibi bir anne olmaya çalışıyorum. Şimdi annemin o zaman kızdığım şeyleri ne kadar doğru yaptığını görüyorum. Her çocuk küçükken annesinin koyduğu tepkilere tepkilidir. “Benim yaşıma geldiğinde anlayacaksın” der. Ben bugün anlıyorum annemin nelere, niye “Hayır” dediğini. O yüzden ben annem gibi bir anne olmak istiyorum. Umarım çocuğumu kendim gibi yetiştiririm. Bu kendimi çok beğendiğimden değil ama iyi yetiştiğimi düşünüyorum. Annem bana baktığında ben hizaya geçerdim. Bir bakışı benim için çok kıymetliydi. Su da ben bakınca hizaya geçiyor.

Haberin Devamı