Et vazgeçilmezim... Pan kek kaçamağım
Bu kez lezzetli soframızda konuğum ünlü model Özge Ulusoy. Özge ile hem yemek, hem moda konuştuk.
Vazgeçilmezinin et yemekleri olduğunu söylerken, pan kek kaçamağını da belirtmeden geçmiyor.
çeri girdiği andan itibaren yayılan ışığı kimsenin fark etmemesine imkan yok. Özge Ulusoy’u yıllar öncesinden tanırım. Hayata pozitif bakan, yardım sever ve öğrenmeye meraklıdır.
Bu yemek sohbetini yaparken yakından tanıdığım için bildiğim cevapları bir de sizin için aldım. Bu kadar çalışkan ve üretken olmak ve genç ve güzel olmak! Daha ne olsun deyip Özge’ye ve Özge’nin yaşam şekline göre bir mönü planladık. Mönü hem lezzetli olmalıydı, hem de az kalorili! Hem zarif görünmeliydi, hem de renkli olmalıydı. Tıpkı Özge gibi... Yemek sırasında Özge bana harika bir kitap hediye etti, National Geographic yayını dünya mutfaklarına seyahat adlı bir kitap! Sıra dışı 500 gurme adresi bir arada, meraklısına tavsiye ederim.
Çok sağlıklısın, iyi görünüyorsun. Günlük beslenmen nasıl?
Şimdi bir diyetisyenim var Yelda Kahvecioğlu. Öncesinde düzensiz yemek yiyordum. Yelda’nın bana öğrettiği şey doğru beslenmek. Saçım için, cildim için gerekli vitaminleri almak, doğru yiyecekleri tüketmek, doğru saatlerde yemek. Beni hem daha fit, hem daha sağlıklı bir hale getirdi. Böylece enerjim yüksek, saçım daha kaliteli, cildim daha kaliteli oldu.
Evde çok vakit geçirir misin?
Evimde hiç vakit geçiremiyorum ve ev artık neredeyse bir otel ve gardıroba dönüşmüş durumda.
Peki gardırop demişken ‘Bugün Ne Giysem?’ ile şık olunabileceğini öğrettiniz ekipçe. Bu senin üstünde bir baskı oluşuyor mu?
Programdan önce de hem modellik yaptığım için, hem annem çok meraklı olduğum için önem veririm giyime. Eşofman bile giyiyorsam mutlaka yüzüme ufak bir allık sürerim, bir dudak parlatıcımı sürerim. Öyle kafama bir şapka takayım, gözlerim mosmor sokağa çıkayım gibi bir durumum hiç olmadı benim. Ayakkabılarım hep bakımlıdır, tertemizdir. Takığım o konuda. Bu programla çok bir şey değişmedi benim hayatımda. Dışarı çıkarken zaten hep dikkatli çıkıyor-dum. Uyguladığımı anlatıyorum.
Programdan haber var mı?
Bugün ne giysem bambaşka bir formatta başlıyor. Çok heyecanlıyım.
Çok güzel eğitimin var. Hala doymuyorsun okumaya...
Bir vakit bulayım master yapacağım sanat tarihiyle ilgili. Önce bale okudum. Not ortalamam iyiydi, hatta erken mezun oldum ama o sene talihsiz bir kaza yaşayıp sakatlandım diz kapağımdan. Modellikle birlikte Yeditepe Üniversitesi’nde sanat yönetimi okudum. İleride küratörlük yapmak istiyorum. O yüzden sanat tarihi master’ı yapmak istiyorum.
‘Evde yalnızlığı sevmiyorum göçebe bir hayat yaşıyorum’
Peki ilk ne pişirdiğini hatırlıyor musun?
İlk annemle kurabiye pişirdim. Annemin örgü kurabiyeleri vardı kalıplı. Üzerlerine renkli şekerler koyarak o örgü kurabiyeleri yapıyorduk onunla...
Ne yemezsen yaşayamazsın?
Et ne yazık ki... Hayvan severlik konusunda aşırı hassasım. Ama eti çok seviyorum, et yemezsem yaşayamayacakmış gibi hissediyorum. Çok isterdim vejetaryen olmayı. Saygı duyuyorum, gıpta da ediyorum, ama ne yazık ki yapamıyorum.
Ara sıra yaramazlık yaptığın günlerde kalorili ve eğlenceli seçimin ne olur?
Kalorili, eğlenceli seçimim sizin pan kekiniz oluyor genelde. Pan keklere bayılıyorum.
Bu aralar ne dinliyorsun?
Bu ara en çok dinlediğim şarkı Jasmine Sullivan diye bir kadının ‘Bust Your Windows’ diye bir şarkısı. Bazen şarkılara takarsın, ona taktım, sürekli onu dinliyorum.
Korkun var mı?
Yalnızlığı sevmiyorum ben. Evde yalnız kalmayı da sevmiyorum. Aslında yalnız yaşıyorum ama bir ablamda, bir annemde böyle bir göçebe hayatım var.
‘Eskiden daha pesimist bir kadındım’
Hayalet bir masa düşün. Dünyanın her yerinden misafir çağırabilirsin. Kimler olurdu?
Genelde kendi işinde başarılı insanlarla. Woody Allen olsun isterdim masamda, o çok keyifli olurdu. Jerry Seinfeld olsun isterdim. Komik bir masa hazırlıyorum. Maroon 5’in solisti Adam Levine olsun, gözümüz gönlümüz açılsın. O kasları nasıl yapıyor, ne yiyor, onu görmek isterdim.
İçten gelen bir güzelliğin var ve bu dışına yansıyor. Bu hayatta bir motton var mı?
Bardağın dolu tarafını görmek benim mottom diyebiliriz. İstanbul’a ilk 19 yaşımda geldim. Modelliğe başladım, aynı zamanda üniversite devam ediyordu. Fazla pesimisttim o zamanlar. Biraz da herhalde gençliğin verdiği bir şeydi bu. Sonra zaman içinde şunu anlamaya başladım Allah bir şeyi sana oldurmuyorsa da hayırlı, olduruyorsa da hayırlı. Mesela kaçırdığım işler oldu hayatta. ‘İyi ki kaçırmışım,’ dedim bir süre geçtikten sonra. O yüzden de ilk başta hayata pozitif bakmaya çalışıyorum. Sabah kalktığımda gülümseyerek uyanmaya çalışıyorum ki işlerim rast gitsin.
Mönümüzde ne var?
- Safranlı enginar ile avokado ve karides
- Kabak mücver
- Zeytinyağlı ıspanak koku
- Mercimekli salata
Ne içtik?
- Urla 2012 Chardonnay
Ben de aynısını yapayım derseniz;
- Masa örtüsü ve peçeteler:
Sachet d’or
- Kadehler: Güral Porselen cam serisi
‘Bana yakışmayanı iyi bilirim’
Ayakkabı mı, çanta mı?
Ayakkabı. Sen kız kıza alış verişlerimizden iyi biliyorsun. Benim için çok büyük bir zevk. Aslında çanta daha faydalı. Benim annemden bana geçen mesela Louis Vuitton çantalarım var, benim de çocuklarıma bırakabileceğim çantalarım var, ama ayakkabıya daha çok para harcıyorum.
Moda seni seviyor, sen de modayı seviyor musun, yoksa klasikçi misin?
Modayı yakından takip ediyorum. Blog’ları, tasarımcı arkadaşlarımı, dergileri... Seçtiklerimi bana yakışabilecek olanlara uyarlıyorum. Yani moda diye her şeyi giymiyorum. En basitinden geçen sene pijama takımlar modaydı. Ben bir tane bile giymedim. Uzun ve inceyim, aşırı komik duracağım o kısa paçalı pijamalarla.
Bu seneki Fashion Week’i nasıl buldun?
Yeni bir oluşum hala. Biraz daha yolumuz var fakat her geçen yıl çok daha iyiye gidiyoruz. Yabancı basın daha fazla önem vermeli.