Gazete Vatan Logo

Eskiden gecede dört mekana gidilirdi şimdi ise tek!

‘10 bin doların üzerinde hesap ödeyen müşterimiz var’

Ünlü eğlence mekanı Reina’nın ortağı
Ali Ünal, müşterilerinin üst düzey beyaz yakalılardan, sanatçılara kadar çok geniş bir yelpazeyi içerdiğini söylüyor. “En sıkı müdavimiz Serdar Ortaç, neredeyse bizden çok gelecek buraya” diyen Ünal, futbolculardan da bayağı bir talep olduğunun altını çiziyor. Restoran sahibi ünlü futbolcu Zanetti’yle de el sıkışmak üzere olan Ünal, “Eskiden insanlar çıktıklarında 3-4 kapı gezerlerdi, yani birden fazla yere giderlerdi. Şimdi tek mekanı tercih ediyorlar. Çünkü para artık daha kıymetli. Sadece yediğinizi içtiğinizi ödemiyorsunuz ki... Valeye, garsona, vestiyere verdiğiniz bahşiş de var” diyor.

* Bu yaz Reina’da nasıl değişiklikler yaptınız?

Reina artık İstanbul Boğazı’nın klasik bir işletmesi oldu. 11’inci yazımıza girdik... Gelen misafirlerimizin bizden beklentisi çok yüksek oluyor çünkü biz sadece bir gece kulübü değiliz; akşamüstü barıyız, bir fine-dining restoranıyız ve devamında gece kulubüyüz.

* Saat kaçta kapılarınızı açıyorsunuz?

18.30’da açıyoruz. O saatlerde bir aperatif alabilirsiniz. 19.30’da yemek müşterilerimiz; 23.30 gibi de diğer müdavimlerimiz geliyor. Gece 04.00’e dek eğlence devam ediyor. Haftanın her günü açığız. Çünkü artık müşteri kitlemizin yüzde 35’ini yabancılar oluşturuyor. Dolayısıyla burayı kapatma şansımız yok. Yaz-kış açığız.

* Ünlü futbolcu Zanetti’nin burada restoranı Gaucco’yu açacağı doğru mu?

Milano’ya gidip kendisiyle görüştüm. Beraber oturduk, restoranında yemek yedik. Çok farklı sunumları var. Gaucco’nun burada başarılı olacağına inanıyorum. Reina’yla ilgili bir aksilik olsa bile mutlaka İstanbul’a gelecek.
“Futbolculardan talep çok”

* Reina’ya gelen profil nasıl; kimler geliyor?

Üst düzey beyaz yakalı da, CEO da, sanatçılar da, sporcular da hepsi geliyor. Sporcular bu yıl ağırlıklı olarak geliyor, bayağı bir talep var futbolculardan.

* Reina’ya alınmayan çok kişi gördük... Buraya gelmeye çekiniyor mu insanlar?

Ben 11 yıldır hâlâ kapımda dururum, hâlâ gelen müşterime “Hoşgeldin” derim. Alınmaması gerekenleri de kafamla işaret ederim. Misafirim “Bu grup yanımıza nereden düştü” diyecekse; ben o grubu istemiyorum. Kendini yetiştirmiş, yemesini içmesini bilen herkese kapımız açık. Bakıyorsun adamın herşeyi var; çok zengin ama kendine yatırım yapmamış.

‘Bir garson aylık 3 bin TL’den fazla kazanıyor’

Artık deneyimli personel bulmak çok zor. AVM’ler bizim sektörü çok daralttı... Toplumda garsonluğa kötü gözle bakılıyor; oysa bu iyi bir meslek. Eğitimli bir garsonun kazanacağı para aylık 3 bin TL.’nin üzerinde. Bir doktor, bir avukat bu parayı zor kazanıyor.

‘James Bond’a Ege otları yedirdim’

James Bond eşiyle beraber Suada’ya geldi... Çok mütevazı bir adam; “Sana bırakıyorum, ne yememi istiyorsan getir” dedi. Tekir tandır, sarı kanat ve kalkan ikram ettim. Özellikle Ege otlarına ve börülceye bayıldı. Bir de Efes Dark’ı öğrenmiş, onu istedi. Çok sevimli ve sempatik biri.

‘Biz fan fin fon işlere gelemiyoruz’

Dünya markaları İstanbul’da tutunamıyor; bizim lokal işletmelerimiz daha revaçta; Spice Market geldi gitti, Hakkasan milyon dolar zararla çekti gitti, Zuma yaşıyor ama kışın sürünüyor... Armani Cafe bile tutmuyor. Biz fazla fan fin fon işlere gelemiyoruz; net yemek yemek istiyoruz.

‘Artık insanlar sohbet etmek istiyor, müziğin sesi kısıldı’

* Hâlâ kapıda duruyorum diyorsunuz. Peki bir bakışta anlaşılır mı gelen adamın kalitesi?

Tabii... Baktığınızda zaten o insanın ne olduğunu anlarsınız. Yıllardır işletmecilik yapıyorum, artık insan sarrafı oldum; ama tabii ki yanılma payım var. Ancak lüks bir arabadan inmek Reina’ya girmek demek değil.

* Reina’yla ilgili “Burası zenginlerin yeri” gibi bir algı da var ama...

Kesinlikle katılmıyorum. Burada gelip kişi başı 60 TL’ye de 600 TL’ye de çıkabilirsin. Fiyatlarımıza dört yıldır zam yapamıyoruz. Baktığınızda buranın da bir ağırlığı var; dekorasyona dünyanın parasını harcıyoruz. İnsanlardan tabii ki bir şıklık bekliyoruz. Jean üstü gömlek yeterli. Zaten takım elbiseli ağır abiler bizim hedef kitlemiz değil. Ama bakıyorsunuz ayağında lastik pabuç, poposundan pantolonu düşüyor. Burada milyon dolarlık iş görüşmeleri; şirket evlilikleri oluyor.

* Eğlence anlayışımız nasıl değişti?

İnsanlar artık bu tarz yerlerde sohbet etmek de istiyor. Çünkü artık yoğun iş hayatından dolayı ailelerini, arkadaşlarını göremiyorlar. Eski yüksek volümlü müzikler yok artık; biz de kıstık.

‘Bir bakıp çıkacağım diye gelenler var; sanki burası müze’

* Genel olarak baktığımızda, gece hayatı pahalı mı?

Bu işte eskiyi de bilirim; yaklaşık 20 yıldır sektördeyim. Eskiden insanlar çıktıklarında 3-4 kapı yaparlardı. Yani birden fazla yere giderlerdi. Şimdi Reina tipi yerler daha cazip gelmeye başladı. Çünkü burada aperatif alabiliyorsun, yemek yiyorsun, daha sonra eğlenip evine dönüyorsun. Yani tek kapı yapabiliyorsun.

* Ve tabii daha hesaplı oluyor...

Tabii, çünkü sadece yediğiniz içtiğiniz değil ki mevzu; valeye verdiğiniz bahşiş, garsona ve vestiyere verdiğiniz bahşiş de var... Bunları topladığınızda ciddi rakam yapıyor.

* Burası çok merak edilen bir yer malum. Sadece görmeye gelenler var mı?

“Bir bakıp çıkacağım” diyen var tabii. Biz de “Burası müze değil” diyoruz. (gülüyor)

* Tek içkiyle tüm geceyi geçiren tipler var bir de... Çok oluyor mu?

Tabii, hatta hiçbir şey içmeden giden de oluyor. Ortamı bozmadığı sürece onlara karşı değiliz. Mühim olan böyle tipleri kapıda analiz edip almamak ama içeri girdikten sonra dışarı çıkarmak onur kırıcı olur; biz yapmayız.

‘10 bin doların üzerinde hesap ödeyen müşterimiz var’

* Mevcut hükümetle bizim işlerimiz çok arttı. Şöyle ki; İstanbul’a iş yapmak ya da kurmak için çok sayıda yabancı gelmeye başladı... Biz artık yemekte neredeyse tamamen yabancı müşteri alacağız. Çünkü adam oturunca en pahalı yemeği istiyor, en pahalı şarapları içiyor. Yani korkunç kaliteli müşteri geliyor. Lüks şarap yetiştiremiyoruz... Ve de inanılmaz hesaplar ödeyip gidiyorlar. Buraya gelip 10 bin doların üzerinde hesap ödeyen var. Onu da bu hükümet yaptı; ben öyle görüyorum.
* Buranın en sıkı müdavimi Serdar Ortaç. Hem yakın arkadaşım hem de burayı çok seviyor. Neredeyse bizden çok gelecek buraya. Süreyya Yalçın da sevgilisiyle çok gelir, müdavimizdir. Alican Ulusoy da...
* Takımların çoğu maçtan sonra soluğu burada alıyor. Fernandes çok gelir; Guti de bayılıyordu buraya... Sporcuların gelmesini eleştirenler de oluyor. Ama geldi de ne yaptı? Yemeğini yedi gitti... Reinaya gelmek, alkol almak demek değil ki...
* Adam uyanıyor, bakıyor yalnız ve “Dün gece oraya karımla mı geldim “ diye soruyor... “Ayakkabımın tekini bulamıyorum, orada mı kalmış” diyen de var. (gülüyor)

Yazın trendi müzikte Ajda Pekkan içkide sodalı votka

Bu yaz votka hakimiyeti olacak. Rose şarap da onunla yarışacak... Daha az kalori almak adına votka artık sodayla içiliyor...
Bizler her zaman yerli müzikte daha çok eğleniyoruz. Ajda çalınca dayanamıyoruz, Serdar Ortaç da öyle...

‘Hep bir indirim talebi var; bu bize özgü bir şey’

* Yabancılarla Türkler arasında nasıl bir fark var?

En büyük fark; Türkler hesap pusulasını alıp yanımıza geliyor, yabancı ödeyip gidiyor. Açıp bakıyorsun, fazla yazılan bir şey var mı diye. Bakıyor ki, hepsini yemiş, içmiş... Fiyatlarımız aşırı da değil. Ama bizde hep bir indirim talebi var. Bu bize özgü birşey. Hesabı önce müdürlere götürüp tatmin olmayıp bana getiren var...

* Zenginler de indirim istiyor mu?

Tabii ki, herkes istiyor; hatta zenginler daha çok istiyor. Reina’da en pahalı yemeğin fiyatı 58 TL. olan jumbo karides... Bunu en zengin adam da orta halli adam da alıp yiyebilir... Bana göre Türkiye’de bir karı-koca toplam 5 bin TL. maaşları varsa; ayda 4 gece çıkabilir. Bir sıkıntı yok bunda...

* Sonradan görme dediğimiz kitlede artış oldu mu?

Yok, tersine azalma oldu. İnsan kalitesi giderek artıyor diyebilirim. Bizim kızlarımız çok bakımlı, iyi giyiniyor ama erkeklerimiz de kirli sakal, böyle bir bezginlik var.
* Alkol tüketme oranı arttı mı azaldı mı peki?

Eskiden insanlar bilinçsizce alkol tüketiyordu. İçki içmek demek “sarhoş olmak” demekti. Oysa bu bir keyif neticede; kararında bırakmak en doğrusu. Yavaş yavaş oraya doğru gidiyoruz. Eskiden kusanlar, ayılanlar, bayılanlar olurdu; hatta biz “artık şu masaya içki vermeyin” derdik. Son 3-4 yıldır daha bilinçli tüketim var. Tabii şu da var ki; artık insanlar çok zor para kazanıyor; para kıymetli oldu. Herşeyin hesabı yapılıyor, içkinin de...

Haberin Devamı