Erotizm ile pornografi arasında
Koray Erkaya’nın çektiği nü fotoğraflardan oluşan “Anneme Söylemeyin” adlı sergisi açılıyor
Beyoğlu’ndaki The Hall’da 26 Mayıs Salı günü Koray Erkaya’nın “Don’t Tell Mama” (Anneme Söylemeyin) adlı sergisi açılacak. 19 nü fotoğrafın yer aldığı sergi 18 Haziran’a kadar açık kalacak. 2010 Kültür Başkenti İstanbul logosuyla açılacak sergi daha sonra yurt dışına da gidecek.
Koray Erkaya eşimin çocukluk arkadaşı... Dolayısıyla Koray’ın nü fotoğraflarından haberim vardı. Koray’ın böyle bir sergi açma hayalini de biliyorduk. Cüneyt Ayral’la yollarının kesişmesi Koray’ın kendine sakladığı fotoğrafları ortaya çıkarmasını sağladı. Serginin küratörlüğünü Cüneyt Ayral ve Ayral’ın kızı Roxane Ayral yaptı. Ortaya muhteşem bir iş çıktı. Sergi öncesinde Koray Erkaya ve Cüneyt Ayral’ı evimde misafir ettim. Fotoğraflara birlikte baktık
ve sohbet ettik.
Nü fotoğraf çekmek hiç de kolay değil. Bir fotoğrafçı için ip cambazlığı yapmak gibi... Çünkü erotizm ile pornografi arasındaki sınırlar çok belirsiz... Ve herkese göre de bu sınırlar çok değişebiliyor. Çok şık olmak isteyip, büyük paralar harcayıp rüküş olmak gibi...
Nü fotoğraf çekmek isterken avam olma tehlikesi de çok yüksek.
O kadar estetik ki...
Fotoğraflara tek tek baktım,
bu yazıyı yazmadan önce tek başıma yeniden baktım, şu cümleyle başlayan onlarca cümle kurabilirim: “Bu fotoğraflar o kadar estetik ki...”
Sanırım Koray’ın da röportajda söylediği gibi, bir fotoğrafçı aslında neyi göstermek istiyorsa onu gösteriyor. Bu fotoğraflardaki kadınlar evet çıplak ve hepsi kendine çok güveniyor, hiç sakınmıyor ve güçlüler...
Asla romantik, korunmasız
ve ezik değiller.
* Bir arada çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Cüneyt Ayral: Aslında 25 yıldır tanışıyoruz. Koray bir ara nü fotoğrafları tişörtlere bastırıp yakın arkadaşlarına vermişti. Onlardan biri de bendim. Yıllarca o tişörtle uyudum. Sonra bir gün “Bu tişörtün yenisi yok mu, çok eskidi?” diye sordum ve diğer nü fotoğraflardan haberim oldu. Sergi fikri de böyle doğdu. The Hall’daki sergi bir üçlemenin ilk sergisi. Biz Koray Erkaya’yla başlamak istedik. Çünkü Koray bir usta. Koray’ın ardından The Hall’de iki genç ressamın nü sergileri açılacak. Önce Mehmet Sağbaş, sonra da Merve Malkoç’un resimlerini sergileyeceğiz. Hepsi erotik.
* Kaç yıllık bu fotoğraflar?
Koray Erkaya: En eskisi 1994’te çekildi. Farklı zamanlarda çektim. 300’ün üzerinde fotoğraf vardı. Sergide 19 fotoğraf olacak, bu fotoğraflar 8 kadına ait.
Sergİlenen kadInlarIn hepsİ kendİne güvenİyor
* “Anneme Söylemeyin” Don’t Tell Mama ismini de sen koymuşsun...
Koray E: Evet ben koydum. Yaşımız başımız ortada ama annemize böyle fotoğraflar çektiğimizi söylemeyiz değil mi? Bu fotoğraflar kadın erotizmi üzerine...
* Kadın bedenini sergiliyorsun, bazı tepkiler de alabilirsin. Sen bu fotoğraflarla neyi göstermek istedin?
Koray E: Hepsi kendi ayakları üzerinde duran, kendine güvenen kadınlar. Benim fotoğraflarımdaki kadınlar aynı zamanda dünyaya kafa da tutuyor.
Cüneyt A: Erkek egemen dünyaya karşı kendine güvenen kadınların fotoğrafları var sergide. Kızımla birlikte küratörlüğünü yaptık.
* Seçim yaparken kadın gözüyle de fotoğraflara bakılmasını mı istediniz?
Cüneyt A: Evet. Kadın gözüyle bakmak farklı. Ama yine de her şeyden önce Koray’ın bir insan duruşu var. Kadın erkek ayrımı gözetmeden bakan bir gözü vardır.
Bu kadInlar bİraz da erkeklerle dalga geçİyor
* Kadını metalaştıran duruşa karşısınız aynı zamanda...
Cüneyt A: Bütün moda fotoğraflarında Koray kadını obje olarak kullanmaz. Koray’ın zaten farklılığı da budur.
* Bu fotoğraflara bakan erkekler ne görecek?
Koray E: Erkekler ister istemez porno gözüyle bakabilir. Ama çırılçıplak, elinde sigarayla poz veren kadın biraz da erkeklerle dalga geçiyor. Kendinden çok emin bu kadınlar ve bence erkekler için de kışkırtıcıdır bu tip kadınlar. Baştan çıkartıcı bakışlar var içlerinde.
* Bu tip fotoğraflar ya da tablolar genelde evlerin yatak odalarında yer bulur. Sen bunun aksini savunuyorsun...
Koray E: “Bu fotoğrafları yatak odalarınızdan çıkarın mekanlara, salonlara alın” diyorum. Yıllar boyunca bu fotoğrafları yakın arkadaşlarıma hediye ettim. Mustafa Toner’e hediye etmiştim. O dönemde yaptığı Suadiye Cafe’ye verdim. Sonra kendi evine de verdim. Salonuna 3 nü fotoğrafımı koydu. Mustafa Toner’in evinde ya da bir dergide bu fotoğrafları görenler bana bunları sormaya başladı. Şimdi elemelerle sergiye çıkacaklar. The Hall çok farklı bir mekan. Orada 19 duvar vardı, 19 fotoğrafa indik biz de.
* Moda fotoğrafı çekmekle nü fotoğraf çekmek arasında nasıl bir fark var?
Koray E: Bunları kendim için çektim. Çok keyifliydi ve bir sınır yoktu. Profesyonel iş baskısı yoktu üzerimde.
Cüneyt A: Sanat yapan bir adama “Şöyle yap” diyemezsiniz. Koray Türkiye’de de uluslararası çapta da bilinen bir fotoğrafçı...
* 2010 Kültür Başkenti desteğini nasıl aldınız?
Cüneyt A: 2010 Kültür Başkenti’nin logo desteğiyle çıkıyoruz. İlke olarak para almıyoruz. Bu yıl İstanbul böyle bir şey yaşıyor, biz de sanatçılar ve küratörler olarak destek veriyoruz.
* İstanbul dışında bir yerde de sergilenecek mi fotoğraflar?
Cüneyt A: Evet gidecek. Muhtemelen ilk sergi Srilanka’da olacak, Kanada ve Fransa’ya da gitme olasılığı yüksek, Berlin’den istediler ama orası için sponsora ihtiyaç var.
* Türkiye’de?
Cüneyt A: Ankara, İzmir, Kayseri, Samsun bence üniversitenin olduğu her yerde açılır. İnsanlar sanatı özlüyor ve istiyor Türkiye’de.
Koray E: Bu arada bir film de hazırlıyoruz. Bu serginin nasıl hazırlandığını anlatıyoruz, açılış da çekilecek. Yurt dışında bu tip filmlere de çok ilgi var, sergiyi anlatmak için bunu da yapıyoruz.
EŞİmİn ya da sevgİlİmİn nü fotoĞraflarInI çekerİm ama...
* Eşini ya da sevgilinin nü fotoğraflarını çeker misin, sergiye koyar mısın?
Koray E: Çekerim ama sergiye koyma hikayesi farklı. Tam bilemiyorum.
* Bir fotoğraftan en çok kaç tane satılabilecek?
Koray E: Her fotoğraftan sadece 7 kişi satın alabilecek. Sertifika ve numara vereceğiz. 50 tane de kitap basıyoruz.
* + 16 yaş sınırı getirmişsiniz...
Koray E: Evet, herkesin dediğim gibi bu fotoğraflara bakışı farklı olabilir.
* Çocukların da bu fotoğraflarla büyüdü.
Koray E: 9 ve 10 yaşlarındalar. Daren, Dilan ve Miro sergiye de gelecek.
Çocuklarımı masaya oturtmadan önce Bennu’ya sordum
* Evde de masanız var bu fotoğraflardan yapılmış olan...
Koray E: Evet bu masadan da 3 adet üretildi. Sergide bu masalar da satılacak. Ben masayı geçen sene kendime yaptım. Evimde masa ihtiyacım vardı. Arşivden fotoğrafları çıkarıp kendime 21 nü kareden oluşan bir yemek masası yaptım. Bunu yapmadan önce de Bennu’ya sordum. “Böyle bir masa yapacağım, çocuklarımız yemek yiyecekler bir mahsuru var mı?” diye sordum. O “Yok” dedi.
* Çocukların tepkisi nasıl oldu?
Koray E: İlk anda tepki gösterdiler, sonra alıştılar. Şu yaşlarda pek kızlarla ilgilenmiyorlar. Erkeklerle oynuyorlar, top peşinde koşuyorlar, kızlar henüz ilgi alanlarında değil. Ama bu masayı yaptıktan 2-3 hafta sonra bir arkadaşım oğluyla geldi. Oğlan 14-15 yaşında. Çocuk, “Vauuvv baba Koray Abi’nin masasına bak” dedi gözlerini büyüterek. Bence çıplaklık çok doğal. Çocuklar o masada sen de gördün oturuyor, yemek yiyorlar. Hatta ders çalışıyorlar. Pazartesi günleri İngilizce öğretmenleri geliyor, öğretmen de o masaya oturuyor, birlikte çalışıyorlar.
* Anneleri Bennu Gerede, babaları Koray Erkaya. Çocukların fotoğrafa ilgisi var mı?
Koray E: Anne ve baba da fotoğrafçı olunca öğrendiler küçük yaşta. Geçenlerde sevgilimin bir fotoğraf çekimine ihtiyacı vardı, makineyi nasıl kullanacağını bilemedi. Dilan, “Ben çekerim” dedi. Baktım çok güzel fotoğraflar çekmiş.
Cem Boyner, Okan Bayülgen ve Serdar Bilgili
fotoğrafa basamak atlattı
* Son zamanlarda fotoğrafa ilgi duyan isimler arttı. Bir fotoğraf sanatçısı olarak nasıl buluyorsun onların çalışmalarını? Örneğin Cem Boyner de yıllar önce nü fotoğrafların bulunduğu bir sergi açtı...
Koray E: Cem Boyner’in sergisi beni çok etkilemişti. Ve Cem Bey’i çok takdir ettim. Yaptığı iş çok farklı. Sosyal çevresi içinde bulunduğu konumda böyle bir sergi açması bizler için de çok iyi. Serdar Bilgili ve Okan Bayülgen’in de sergiler açmaları çok önemli. Bu isimlerin fotoğrafa destek vermesiyle fotoğraf sanatçıları da kalkındı. Biz 2000 öncesinde böyle değildik, bize bakış da böyle değildi. Bu isimler Türkiye’deki fotoğrafçılığa basamak atlattı.