Erkeğini sevmeden idare eden çok kadın tanıyorum
Şeytanın elçisi tipi erkekler hızla artıyor
Kötü ama çok kötü bir karakteri kaleme almış bu kez Nermin Bezmen. Kitabın adı “Şeytan’ın İflası.” 2007 yılında yazdığı “Sırça Tuzak” kitabının bir devamı niteliğinde bu kitap. Biliyorsunuz bu zaman içinde Nermin Bezmen eşini kaybetti, daha sonra hayatına Tolga Savacı girdi, aşık oldu. Tüm yaşadıklarını da iki farklı kitapta anlattı. “Şeytan’ın İflası” ise bu kitaplardan çok farklı... Doğan Yayınları’ndan çıkacak kitap önümüzdeki hafta kitapçılarda olacak. Kitap henüz sizlerle buluşmadan Nermin Bezmen’le buluşup yeni kitabını konuştuk. Şeytan’ın İflası dev bir şirketin başındaki birinin, ailesinin yaşadıklarını anlatıyor. Ruhunu şeytana satan bir karakter yaratmış Nermin Bezmen. Birçok yönleriyle çok da tanıdık geliyor... Zaten Nermin Bezmen de, “Günümüzde şeytanlar çoğaldı” diyor.
* Kitabı okurken şunu düşündüm, bugüne kadar yazdığınız en kötü karakter Selçuk Vardar. Doğru mu düşünüyorum?
Doğru. En kötüsü bu.
* İyi bir yönü dahi olmayan bir karakter, bu adam gerçekten şeytan mı?
Dante’nin kat kat bütün “Cehenneme İnişlerine” girebilecek, hepsinden nasibini almış bir karakter. Orada aslında geniş bir açılım var karakteri anlatmak adına. Daha kötü bir karakterim olmamıştı, bundan daha kötüsü de olamaz. Kötülüğün en uç noktasında, zirvesinde Selçuk karakteri...
* Sizi nasıl etkiledi bu kadar kötü bir karakteri oluşturmak?
Biliyorsun ben bütün karakterlerimi hissederek yazmaktan yana olduğum için bir insanın nasıl bu kadar kötü olabileceğini anlamaya çalışarak yazdım. İnandırıcı olması için bunu yapmam gerekiyordu. Kötülüğün inandırıcı olması gerekiyordu. Hırsızlıktan, yalandan, kibirden, kendini beğenmişlikten, küstahlıktan, iftiradan yani bir insan için varolabilecek ne kadar düşkün tiplemem varsa hepsini bünyesinde barındıran bir karakter yarattım.
* Çok yorucu olmuş olmalı...
Bir insan nasıl bu kadar kötülük yapabileceğini anlamak üzerine yazdığım için beni çok yordu. Üzerimde ağırlık hissettim. Kitabın yarısından sonra biraz fantastik öğelere yer vermeye çalıştım, o beni rahatlattı, uçurdu. Karakter her kötülüğünü yaptığında bana yapıyormuş hissi uyandırmıştı.
Yüreğinde idare lambası kadar ışık yok!
* Şeytanın İflası’nda da daha önceki kitaplarınızdan tanıdığımız Anberin karakteri var, biraz da size benzeyen yönleri var değil mi?
Benim Selçuk’la mücadele şansım Anberin’di. Aslında bu Selçuk’la Berke’nin harbi olacaktı. Berke’nin karakteri çok yumuşak, öç alma duygusu olmayan daha derviş karakterli olduğu için Anberin’i daha öne çıkardım ama asla Selçuk’u yumuşatmadım. Selçuk karakteri aklına koyduğunu elde etmek için yoluna çıkan herkesi ezebilmek dürtüsü olan biri.
* Nasıl bu kadar kötü olabilir bir insan? Her çocuk masum doğuyor, nasıl oluyor da bu kadar kötü olanlar olabiliyor?
Ne yazık ki oluyor...
* Bazı insanlar vardır, kızarsınız, yaptıklarını görürsünüz ama ‘Adamın da şeytan tüyü var’ filan dersiniz. Bu adam bunlardan da hiç nasibini almamış, çok ama çok kötü...
Şeytan tüyü dediğimizde bir sempatiklik var. Benim yarattığım karakterde bu yok. Gerçek bir kötülük izliyoruz. Yaptığı her şeyde ister şeytanı ister Allah’ı ister de Kuran’ı kullansın, hep kendini inandırmak üzerine yorumladığı için hayatı oradan da yürü ya kulum neticesi çıkarıyor... Kitapta da dediğim gibi yüreğinde bir idare lambasının ışığı kadar ışık olmayan bir karakter...
* 2007’de çıkmıştı Sırça Tuzak. Bu arada eşinizi kaybettiniz, daha sonra iki kitap daha geldi... Sırça Tuzak’tan bayağı uzaklaştınız...
Evet. Seninle konuştuğumuzda yani 2007 yılında hazırdı kurgu. Sonra hayatımda değişiklikler oldu. Ruh halim bana bu yıllarda iki kitap yazdırdı. Zaten o dönemde bu kadar kötü bir karekteri oluşturacak gücüm yoktu. Ancak şimdi yazabildim.
SIRADA TARİHİ ROMANLARIM VE NAZIM HİKMET’İN TEYZESİ VAR
Benim tarihi romanlarım var sırada. Biliyorsun, uzun süredir yazmadım tarihi roman. Ben geçmişe ışınlanmayı, geçmişte dedektiflik yapmayı severim. Son kitaplarım benden yola çıkarak yazılmış kitaplar oldu. Şeytanın İflası ise Sırça Tuzak’ın devamı oldu. Şimdi sırada M.S 71’de ve M.S 120’de başlayan iki romanım var. Hevesle onlara döneceğim. Ve tabi sırada Kurt Seyt ve Shura’nın devamı var. Bu kitaplar da okuruma bir borcum. Nazım Hikmet’in teyzesi Sare Hanım’ın hikayesi elimde. Onu da yazacağım. Esas yazarlığa başladığım tarzda kitaplara döneceğim.
Şeytanın işini bitirdim
* Yeni bir kötü karakter yok o zaman...
Kötüler her zaman hep olacak ama Selçuk Vardar kadarı zor gelir. Sanırım bu son romanla şeytanın işini bitirdim.
* Ailenizde yaşadıklarınız izleri var kitabınızda. Bezmen ailesi de Halil Bezmen’in önderliğinde iflasa gitti. Yaşadıklarınızdan ne kadar esinlendiniz?
Yaşadığım her iyilikten beslendiğim gibi kötülüklerden de hayal gücüm besleniyor. Allah’tan duyguma geçen yok.
Halil Bezmen’in kitabını asla almam
* Halil Bezmen de yazar oldu. Kitapları var. Okudunuz mu?
Hiç okumam. Kafi derecede paramızı kaptırdık, para kazandırmak istemem. Okuyan da duymadım. Okudunuz mu?
* Okudum. Son kitabını henüz okumadım. Şu anda kitapçılarda satılıyor. Aynı döneme denk düştü kitaplarınız...
O kadar kronik bir şekilde doğrudan uzak kalabiliyor ki, yazdığı hiçbir şeye inanmam mümkün değil.
Kitapların aynı zaman denk geldiğinden de haberim yok. Sen söyleyince öğrendim. Düşüncesi ne kadar ırak o kadar iyiyim.
Kadın içten pazarlıklı bir yaratık
* Güç kadını da erkeği de bozar. Ama kadınlar ve erkeklerin gücü kullanma yolları farklı sanırım... Siz ne düşünüyorsunuz?
Güç erkeği de kadını da bozar. Kadın daha hesapçı ve içten pazarlıklı bir cins. Kadınlar kötülüğü belli etmeden yaparlar. Erkekler saklama gereği duymazlar. Aslında erkeğini sevmeden idare eden çok kadın tanıyorum. Bu anlamda erkeklere daha sempatik bakıyorum. Erkeklerin hisleri bellidir. Kadın çok içten pazarlıklı, hesaplı bir yaratık.
* Daha tehlikeli galiba...
Olabilir.
* Bu kitaptan da güç ve kötülükle ilgili çok şey öğrenecek mi okurlar?
Ben öğretme amaçlı yazmıyorum. Ders verme gibi bir amacım yok. Ben yaşanmışlıklarla, hayal gücümü biraraya getiriyorum. Okurlarım senin dediğin gibi bir yol buluyor. Bu da çok güzel bir şey.
* Büyük ailelerin, dev şirketlerin mirasına sahip çıkması beklenen çocuklar şımartılmamak adına çok mu sevgisiz büyütülüyor ya da her şeyi hazır buldukları için hayat şımarığı mı oluyorlar?
Sevgi şımartmaz. Disiplini çözecek vericilikler çok şımartır. Sevgi gözle, tenle verilir. Dokunmak, beraber kaliteli zaman geçirmekle kucağına alıp sıkı sıkı seni seviyorum demekle olur. Ama ne yazık ki cebine para doldurmak, bütün okul gezilerine göndermek, istediği bütün markaları almak sevgi sanılıyor. Çocuğun yaşaması için gerektiği kadar imkan verilmeli. İmkanlar sınırlanmalı. Aldığı hakların sorumluluklarla kazanılabileceğini öğretmek gerekiyor. Tensel ve duygusal temas tutulmalı, duygusal zeka ancak böyle gelişir. Sevgi alan vermeyi de öğrenir. Sevgi dolu bir insan kendine yapılan kötülüğe yanır vermek sitese bile bariyerleri vardır. O bariyerler ona kötülük yaptırmaz.
Şeytan elçisi tiplemesi ülkemizde de arttı
* Kitabı okurken aslında Selçuk Vardar’a benzeyen çok sayıda adam olduğunu düşündüm. Kibirli, her şeyin en iyisini yaptığını düşünen, dini kullanan, paranın gücüne tapan... Son yıllarda bu tip insan sayısının arttığını düşünüyor musunuz?
Evet. Ülkenin şartları da artık beni bu kitabı yazmaya itti. Benim anlatmayı planladığım başkalarının üzerinden geçinmek, dini suistimal etmek, her şeye kendi görmek istediği gözden bakmayı becerecek kadar kendini beğenmiş, kibirli olmak, ezmek, ezileni aptal kabul edip, ezenin zeki ve güçlü olduğunun kabullenildiğini son zamanlarda çok gördüm. Şeytanın elçisi tiplemesi ülkemizde hızla arttı.
nYani tehlike arttı... Ezenler çoğalıyor...
Güç kazandıkça kötülük derecesi artabiliyor. Kendini tanrılaşmış hissediyorlar.
* Bu karakterinizden nefret ettiniz mi?
Karakterim kötü de olsa benim bebeğim. Doktor Frankenstein gibi. Canavarını yaratır ve kollar. Dediğim gibi zamanla bana ağırlık verdi.
Kitabın yarısında melekle şeytanın kavgasına dönüştü... Karakteri değilse bile hayal gücümü ve kurgumu severek yazdım.
* Melek olan kim? Anberin?
Anberin birebir melek değil. Öfkeleniyor, hırsları var. Kötülüğünü gördüğü insanın bir gün ceza göreceğine inanıyor...
* Bir kadın kötü olduğunu bildiği birine aşık olabilir mi?
Anberin kötü karaktere aşık değil... Aksine ona karşı tahammülsüz.
* Evet ama günümüzde bunu da çok görmüyor muyuz? Adam dibine kadar kötü ama kadın ona tapıyor durumları yok mu?
Sevginin ve aşkın amaçları değişti günümüzde. Güçlü ve ezen bir erkek birçok kadının hoşuna gidebiliyor. Alternatifi bu erkeğin ezilen bir erkek sanki. Arada birileri yok gibi. Dürüst olup, alnının akıyla yaşayan erkek tiplemesi gittikçe azaldığı için, kadınlar da ezilen yerine ezen erkeğin yanında oluyor...
* Kadın güce tapar diyenler haklı mı?
Bu da kadının zaafı. Kadın kendini o kadar ezik ve eksik hissetmeli ki ancak güçlü bir erkeğin kendini tamamladığına inansın. Oysa kimse kimseyi tamamlamaz. Kadın kendi tamamsa yine tamam bir erkekle mutlu olur. Kendi eksikse onu hiçbir erkek tamamlayamaz. Yanındakinin yarattığı güçle harcadığı parayla, gösterişle ona sığınarak kendini iyi hisseden kadın tiplemeleri için bu tip adamlar da ideal oluyor.
BABAANNE OLDUM, YAKINDA DA ANNEANNE OLACAĞIM
* Çok hızlı üretiyorsunuz, yeni kitaplara ne zaman başlayacaksınız?
İki ay nefes alacağım. Eylül ayında yazmaya otururum. Ben konsantre oluyorum bu işe. Yazmak büyük keyif. Aslında bu aralar çok yoğunum. Babaanne oldum...
* Tebrik ederim.
Pia diye bir kızımız oldu. Torun büyük keyif. Yakında kızım da doğum yapacak. Onun yanına Amerika’ya gideceğim. Bu arada yazarken hakkıyla okuyamıyorum, yaz boyunca sıkı bir kitap okumasına gireceğim. Hem Amerika’dan getirdiklerim hem de D&R’dan aldığım çok kitap var. Beni besleyecek sanat tarihi kitapları, sanatçıların hayat hikayeleri, mitoloji kitapları topluyorum. Bu arada Silivri’de yazılanların hepsini toparladım. Onları okuyacağım.
BİR DÖNEM DİZİSİ SENARYOSU YAZIYORUM
* Senaryo da yazacak mısınız?
Dizi senaryosu yazıyorum. Ben Sırça Tuzak’ı daha önceden yazmıştım. Yapımcımla kanal anlaşamadı kaldı. Ona daha sonra kıyamadım ve romana çevirdim. Şimdi yeni bir dizi öyküsü hazırladım. Dönem filmi olacak.
* Siz dizileri izliyor musunuz?
Ben kötü bir TV izleyicisiyim. Maalesef izleyemiyorum. Gazeteden bulup seçtiğim film varsa izlerim, DVD izlerim.
* Dizilerde sizin yarattığınız Selçuk Vardar karakterine benzeyen kötü adamlar çoğaldı, bu yüzden sordum...
Hayatta var ve çoğaldılar. Çünkü kötülük yapmak daha kolay. İnsanlar kolayı seçtikleri için kötülük artıyor. Güç derinlik sarhoşluğu gibi... Nereye gittiği, ne kadar daldığının ölçüsünü kaçırıyor kötüler...
TOLGA’YLA HEYECANIN VE UYUMUN TADINI ÇIKARIYORUZ
* Tolga Savacı’yla birlikteliğiniz ne kadar oldu...
Ayın 12’sinde 18 ay doldu...
* Aşk verimliliğinizi besliyor mu?
Kesinlikle. Beraber sanatın içinde olmak da çok besliyor. Onun da bir senaryo çalışması var. Güzel paslaşmalarımız oluyor. Düşünsel ve ruhsal olarak paylaştığımız heyecanların tadını çıkarıyoruz.
* Bu kaçıncı kitabınız?
14’üncü kitabım oldu.
* En çok satan kitabınız hangisi?
Kurt Seyt dizisi klasik oldu. 46’ıncı baskısı oldu. Aynı evin içinde 3 jenerasyon okuyan var. Benim tüm kitaplarım hep satmaya devam ediyor.
Sır kitabımla beni farklı bir kitle tanıdı. Sır’ın sinema filmi nin de senaryosunu yazdım.