‘En çok erkeklere yaşam alanı yaratıyoruz’
Buket Arslan, İpek Görmüş ve
Elif Sağlamyürek, terzi titizliğinde en ince detayla uğraşıp, yaşam alanı yaratıyor. Talaşların içinden topuklu ayakkabılarıyla çıkıp Nişantaşı’nda toplantı yapan üç kadından dekorasyon tüyoları aldık.
Üç harika kadın Bebek 55 adlı şirketlerinde bir araya gelmiş, adeta terzi usulü yaşam alanları yaratıyor. Diğer mimari ofislerden ayrılan yönleri, en çok şehirde yalnız yaşayan erkeğe yönelik hizmet vermeleri. Birbirini tamamlayan bu üç kadına dekorasyonda son trendleri, renkleri ve İstanbullu’nun nasıl yaşamak istediğini zorduk. Buket Aslan, İpek Görmüş ve Elif Sağlamyürek de bizi yanıtladı...
Son yıllarda İstanbul da var. Loft olayı nedir? Newyork’lu mu oluyoruz?
Elif Sağlamyürek: Gerçek Loft’ların en eski örnekleri Manhattan’ın aşağı bölgelerinde yer alır... Orada bulunan küçük ölçekli üretim yapan endüstrilerin kullandığı binalar, zamanla hacim artıp üretim yerleri şehir dışına taşınmaya başlayınca uzunca bir süre boş kaldı. Bu binalar, 1960’ların ortasında NY’lu bohem sanatçılar tarafından keşfedilip atölye ev olarak kullanılmaya başlandı. Çıplak duvarlar, yüksek tavanlar, demir kapıları olan bu binalar sanatçılar tarafından hızla satın alınmaya başlandı. İlgiyi fark eden yatırımcılar da 2000’li yıllarda Loft tipi binalar inşa etmeye başladılar ve bu tüm metropollerde ciddi bir akım haline geldi. Bu binalar hala çok kabul görmüş değil, yani o brüt beton duvarlara bakıp ‘’Bunları boyamayacak mısınız?’’ diye soran insanlarla karşılaşmıyor değiliz.
Kışlarını Chalet de geçiren bir kesim var. Neymiş bu Chalet yazılan şale okunan?
E. S.: Chalet kışı, sıcaklığı, sığınma ve korunaklık hisleri uyandıran mekanların tarzı. Hani o şöminenin yandığı, rahat kanepelerde yün battaniyelerimizle oturup kitap okuduğumuz, içkilerimizi yudumladığımız, odun kokan huzurlu mekanlar.
‘DAHA NATÜRALİST OLDUK’
Herkes doğada yasamak istiyor o yöne yöneliyor natüralist mi olduk?
E. S.: Ekolojinin teknolojiye galip geldiği dağ evleri stili. İlk aklıma gelenler ahşap tavanlar, suni kürkler, ağaç kütüklerinden sehpalar, konforlu deri kanepeler, el örmesi battaniyeler, hayvan figürü objeler ve post halılar. Ancak tüm mobilyaları rüstik görünümde kullanırsak bu tarzın keyfi hiç birinde olmaz.
Bu güzel kadınlar, bu konseptle nasıl bir araya geldi?
E. S.: 2006’da kurduğum mekan tasarımı ve mobilya üretimi hizmeti veren mağazamı, Amerika’ya yerleşme kararıyla kapatmıştım. O zamana kadar rezidansların, villaların, teknelerin dekorasyonlarında başarılı işler yapmıştım. Amerika dönüşü yeniden çok sevdiğim bu işi kurmaya karar verdim. Hem yakın arkadaşlarım olan hem fikirlerine, yeteneklerine çok güvendiğim Buket ve İpek’le yolculuğumuz başladı. Bebek’te açtığımız showroom’da özel üretim mobilyanın yanı sıra aldığımız duvar kağıdı temsilcilikleriyle de sektöre yeninden merhaba dedik.
Teknelerin dekoruna da el attılar
Başarılı, ünlü bir iş adamının da teknesini dekore ettiniz, teknelerde öne çıkan neler?
İpek Görmüş: 30 metre üzerindeki yatlar global krizlerden etkilenmediği için dekorasyon bütçeleri çok müsait. Bu da dekoratörleri sınırsızlığa götürüyor. Üç sene önce dekorasyonun yaptığım bir tekne şimdilerin yanında son derece demode kalıyor. Tekne dekorasyonunda öncelik kullanılan mobilyanın ya da malzemenin deniz şartlarına uygun dayanıklılığı olması. Eskiden görmeye alışkın olduğumuz lacivert renkli çapa motiflerinin yerini şimdi mercan renkli deniz atları, rengarenk deniz kabukları aldı.
Sezonun renkleri siyah ve beyaz
Bu sezonun renkleri nedir?
E.S.: Dekorasyonda moda o yılın giyim modasıyla doğru orantılı olarak değişiyor. NY moda haftasında görücüye çıkan renkler tamamıyla o yılın dekorasyon modasına yansıyor. Bu sene siyah beyaz çizgiler döşemelik kumaşlarda bolca var. Şu andaki en güçlü eğilim olan doğayı baz aldığımızda doğada gördüğümüz tüm renkler yeşil ve tonları, ahşap dokular ile toprak renkleri bolca var.
Dekorasyonda insanlar en çok neler tercih ediyor?
E.S.: Son yıllarda birkaç stil çok öne çıktı. Şehir insanı doğayı, evine davet etmenin yollarını arar oldu. Evlerini dingin bir mabet haline getirmek isteyenler için ham ahşapları, seramikleri, doğal taşları ve yeşilin her tonunu bolca kullanıyoruz. Diğeri Loft tarzı. Sakin hayattan sıkılmış gelir düzeyi yüksek genç nesil veya kendini genç hissedenler tarafından tercih ediliyor. Modern yaşamın sembolü, az, öz, pratik ama yaratıcı felsefeye sahip. Yüksek tavanlar, brüt beton duvarlara vintage ve ikinci el mobilyalar kullanarak sofistike bir görünüm kazandırabiliyoruz. Konfirmist şehirli diye adlandırdığımız stille ise günümüzde hızla yükselen rezidans ve plaza hayatına uygun olarak yeni yapılan konut projeleriyle desteklenirken, hızlı şehir hayatına ayak uyduran bu akıllı evlerde dümdüz kübik mobilyalar, rafine, geometrik ve fonksiyonel tasarımlarla enerjik mekanlar yaratıyoruz. Benim en hayranlık duyduğum stil ise barok, rokoko ile neo klasik stilin bir arada bulunduğu, antika ve vintage koleksiyon parçaların karışımıyla eşleştirilen mekanlar. Bu mekanlarda kraliyet mavisi, kırmızı, zümrüt yeşili gibi renklerin döşeme ve perdeler hakimken, duvar şamdanları kullanılıyor ve yüksek tavanlar kristal avizelerle tamamlanıyor.
Teknelerin dekoruna da el attılar
Başarılı, ünlü bir iş adamının da teknesini dekore ettiniz, teknelerde öne çıkan neler?
İpek Görmüş: 30 metre üzerindeki yatlar global krizlerden etkilenmediği için dekorasyon bütçeleri çok müsait. Bu da dekoratörleri sınırsızlığa götürüyor. Üç sene önce dekorasyonun yaptığım bir tekne şimdilerin yanında son derece demode kalıyor. Tekne dekorasyonunda öncelik kullanılan mobilyanın ya da malzemenin deniz şartlarına uygun dayanıklılığı olması. Eskiden görmeye alışkın olduğumuz lacivert renkli çapa motiflerinin yerini şimdi mercan renkli deniz atları, rengarenk deniz kabukları aldı.
‘Hayat tarzına göre tasarlıyoruz’
Buket, çok sevdiğimiz 12 dev adamdan biri olan Ender Aslan’ın eşisin ve aslen sen de sporcusun. Bu işe nasıl karar verdin?
Buket Arslan: Amerika’da hem basketbol oynayıp hem işletme okurken iç mimarlık eğitimi de almıştım. Son zamanlarda da dekorasyona ilgim inanılmaz arttı. Kendimize ait birkaç projeyi A’dan Z’ye ben bitirdim. Bu işi profesyonel olarak yapmaya karar verdim ve şu an buradayım.
Nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
E. S.: Tamamen kişiye özel üretilen mobilyalar ve tamamlayıcılardan oluşan mekanlar yaratıyoruz. Kişinin hayat tarzı doğrultusunda onun fikirleriyle hareket ederek, hayal ettiği mekânı gerçeğe dönüştürüyoruz. Üstelik son yıllardaki hızlı yaşamın getirdiği vakitsizlikte, bir mekanda gerekli olan perdeden halıya, yemek takımından çay kaşığına, havludan banyo aksesuarına kadar yüzlerce çeşidi tedarik edip anahtar teslimi yapıyoruz
A’dan Z’ye tüm evi teslim ediyoruz derken, çalıştığınız kadınlar nasıl kabulleniyor değişimi. Yani biz kadınlar karışmadan yapamayız da...
E. S.: Aslına bakarsan biz daha çok erkeklere iş yapıyoruz. Vakti olan hanımlar kendi evinin en ufak detayıyla bile kendi ilgileniyor. Belirli bir gelir düzeyinde, vakti yok ama fikri var, ne istediğini bilen, ama bunları bir araya getirmekte zorlanan erkeklerin yaşam alanlarındaki tüm detaylarını temin edip en şık şekliyle bir araya getiriyoruz. Bir anlamda danışmanlık hizmeti sunuyoruz.
Aynı zamanda Ender ve Buket’in arkadaşları, takım arkadaşı olan bir çiftin evini de yaptınız, özelliği ne?
E. S.: İki genç sporcu çiftin ihtiyaçlarını yaptığımız sohbet sonucu belirledik. Yani onlar bir model mobilya istiyor, biz o modeli ona uyarlıyoruz. Mesela yatak kenarındaki ahşap baza, yanlışlıkla vurma gibi durumlar için sakatlanma riski göz önüne alınarak yumuşak süngerle kaplı bir bazayla değiştiriliyor. Mutfak tezgah boyları, dolap yükseklikleri, koltukların rahatlıkları bile onlar için özel tasarlanıyor.
‘Ne talaş tozu, ne cila kokusu, ne soğuk bezdiriyor’
Aranızdaki iş bölümü nasıl, birbirinizi nasıl tamamlıyorsunuz?
E. S.: Ben de, Buket de üretim aşamasını çok seviyoruz. Mobilyanın tasarlanması, ölçülendirilmesi ve sonra üretim takibi işin en keyifli kısmı bizim için. Atölyelerimiz Dudullu’da, haftada en az üç kez oraya gidip, üretimi takip etmek gerekiyor. Bu konuda Buket’le iş birliği yaparken, duvar kağıtlarının ithalatı, takibi, pazarlaması ise İpek’e ait. Sunum hazırlığında ise herkes ayrı ayrı hareket edip doneleri topluyor. Sonra kendi aramızda yaptığımız toplantılarda en uygun fikri kullanıyoruz.
Bu kadar güzel ve seksi üç kadın atölyelerden cilalara koştururken zorluklarla karşılaşıyor mu?
E. S.:Sivri topuklu ayakkabılarımla atölyeye gidip, öğlen Bebek’te hoş bir mekanda yemeğe ya da toplantıya yetişiyorum mesela. Zaman öyle hızlı geçiyor ki kıyafet değiştirmeye vakit olmuyor hiç. Geçenlerde Cilahane’de o kadar çok kalmışız ki bir de o soğukta, çıktığımızda hafif sarhoş gibiydik. (Gülüyor) Bazen bir odun sobası bulduğumuza şükrediyoruz. Kılık kıyafetimize ustalar da alıştı artık. Sabah odun sobasında demlenmiş çayı ustalarımla içip öğlen Nişantaşı’nda yemeğe yetişip, akşam üzeri ofiste toplantıya katılınca biz bile kendimize şaşırıyoruz. Ama işimizi o kadar çok seviyoruz ki ne bu soğuklar ne talaş tozları ne ustaların sorunları ne de yetişmemiz gereken hayat yormuyor, üzmüyor bizi...