Ebeveynlerinden çok okuyup az kazanıyorlar
Hepsi iyi eğitimli, ama anne babaları kadar para kazanamıyorlar. 1980 ile 2000 yıllarında doğanları ebeveynlerinden yüzde 20 daha az maaşla çalıştıkları araştırmalara yansıyor.
Onlar özgürlüklerine düşkünler, iş konusunda son derece seçiciler, sadakat hisleri zayıf ve otoriteye meydan okuyorlar... Uzmanlar, 1980 ve 2000 yılları arasında doğan Milenyum Kuşağı’nın böyle tanımlıyor. Gelecek 5-10 yıl içinde yönetici pozisyonlara yerleşecek olan gençler iyi eğitimlerine rağmen anne babaları kadar para kazanamıyor.
İnglitere’de ‘The Resolution Foundation’ın yaptığı araştırma 1980 ve 2000 yıllarında doğanların 1966-1980 arası doğan nesilin 20’li yaşları boyunca 10 bin dolar (yaklaşık 37 bin TL) daha az kazandığını gösteriyor. Araştırmada bugünün gençlerinin anne babalarına göre neredeyse iki katı daha fazla kira parası harcadığını ve kira giderleri yüzünden hayat şartlarının düştüğünü, ev alma olasılıklarının azaldığını açıklandı. Prof. Seyfettin Gürsel, “Günümüzde genç nüfusta işsizlik oldukça yüksek, bu da direkt olarak iş arayan ve işe giren gençlerin maaşlarını etkileyen bir faktör, sistem bu nedenle düşük maaşları gençlere kabul ettiriyor. Artık yeni kuşağın refahı anne babaları kadar yüksek değil” diyor.
Yüzde 20 daha az kazanıyorlar
ABD’de Young Invincibles adlı grubun araştırmasına göre 20 ile 30 yaş aralığındaki gençler, anne babalarının aynı yaşlardaki kazançlarından yüzde 20 daha az kazanıyor. Araştırma raporuna göre “Baby boomers” kuşağı yani 1946-1964 yılları arasında doğan II. Dünya Savaşı sonrasındaki nüfus patlaması yıllarında doğan nesiller ekonomik refahın yükselmesiyle iyi kazançlar elde etti, yatırım yaptı ve refah içinde yaşadı. Bugün gençler, anne babalarının aksine maaşı ikinci plana itiyor ve iş yerinde daha fazla “kişisel zaman” talep ediyor.
Evlenmiyor aileleriyle yaşıyorlar
18-30 yaş arası gençlerin evlenme oranı 1960’lı yıllarda yüzde 56 iken bugün yüzde 23’e düşmüş durumda. 2005’te ev sahibi olmaktansa kirada oturmayı tercih eden 24-34 yaş arası gençlerin oranı yüzde 52 iken; 2013’te yüzde 60’a yükseldi.
1980- 2000 arasında doğanlar, 1966-1980 arası doğan nesilden 37 bin TL daha az kazanıyor.
24-34 yaş arası gençlerin yüzde 44’ünün önceliği borçlarını ödemek.
Ebeveynlerinin seviyesine ulaşamadılar
2’nci Dünya Savaşı sonrası dünya ekonomilerinde büyüme ortalama yüzde 8’leri bulduğunu düşünürsek, 1950 ile 1980 arası yaratılan isdihdam anne babalarımızın bizden daha refah içinde yaşadığının net göstergesi. Bugün rekabetçi ortam, globalizasyon, yüksek işsizlik oranları, gençlerin ebeveynlerine göre daha refah içinde yaşamalarına engel.
Başarı ölçüleri değişti
Bugün gençler için hayatta başarı, başını sokacak bir ev ya da ayağını yerden kesecek bir araba değil yeni deneyimler. Bu nedenle ellerindeki tüm parayı seyahate harcıyorlar. Gençlerin yüzde 55’inin öncelikli amacı seyahat etmek.
Kiracılar nesli
Goodman Sachs’ın araştırmasına göre 1980 sonrası doğanlar ev sahibi olmak için en az 25 yıl çalışmak zorunda. Prof. Gürsel, 1950 ile 1980 yılları arasındaki “muhteşem dönemde” ailesinden ayrılan 20’li yaşlardaki gençler, kolaylıkla ev kiralayabiliyor, para biriktiriyor ve kısa sürede de ev sahibi olabiliyorlardı“ diyor. Günümüzde gençler çalışma ya da kariyer kaygısı gütmeden ‘ekmek elden su gölden’ anlaşıyla 30’lu, 35’li yaşlarına kadar aileleriyle yaşamayı tercih ediyor. Türkiye’de kiralar el yakıyor. Bugün ev kiralamak isteyen gençler maaşlarının yarısını kiraya veriyor. Oysa 80’li yıllarda ebeveynleri maaşlarının sadece yüzde 25’ini kiraya harcarlardı. 10’da 9’u rahat bir iş istiyor
Birleşmiş Milletler’in yaptığı araştırmaya göre, günümüz gençlerinin onda dokuzu sosyal ve eğlenceli olunabilecek işyerini tercih ediyorlar. Geleneksel ofis kuralları ve hiyerarşi taraftarı değiller.
Her 3 gençten biri işsiz, maaş skalaları üzerinde baskı var!
Örneğin Oxfam’ın raporuna göre dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesimin serveti, geri kalan yüzde 99’luk kesimin servetinin toplamına eşit. Bu durum sanırım işsizlik oranı en yüksek kesim olan genç kuşağı derinden etkiliyor. Gençler artan rekabet karşısında sadece ileriyi düşünerek şu an için hak ettiklerini düşündükleri ücretlerin altına tekliflere olumlu cevap verebiliyorlar. Bu durum elbette maaş skalalarının üzerinde baskı oluşturuyor ve zaman içinde alım gücü reel olarak düşüyor.