1-ABD kaynayan kazan gibi!
Bugünlerdeki ABD’nin iç, Rusya’nın dış siyaseti size ne anlatıyor?
Amerikan siyaseti 1972 Watergate skandalından bu yana en büyük iç karmaşasını yaşıyor. Üstelik bu durum, belki de 1932’de Roosvelt dönemini açan seçimleri bir yana koyarsak, ABD siyasetinin seçmen demografisinin ve buna bağlı olarak siyasi tercihlerinin de en çarpıcı biçimde dönüştüğü bir döneme denk geliyor. Bu öyle bir dönem ki muhtemeldir ki sonucunda Amerikan siyasetinin iki ayağından bir tanesini teşkil eden Cumhuriyetçi Parti bölünerek dönüşecek veya yok olacak. Aynı şey, Demokrat Parti için de geçerli. Bu haldeki bir Birleşik Devletler’in, bizdeki yaygın kategorileri kullanmak gerekirse, hangi generalin hangi derin devlet aklını veya sürekliliğini temsil ettiğinden bağımsız olarak, dünya siyasetini devrimsel biçimde dönüştürücü veya nihai olarak dengeleyici “stratejik” adımlar atması zor. Bu durumun dış politikada karşılığı, serbest bir genelleme yapmak gerekirse, idareyi maslahattır. Sonuçta, ABD’nin ülkemizi ilgilendiren uluslararası öncelik ve hamlelerini belirleyecek ana faktör iç siyaset olarak öne çıkıyor.
2-Rusya, Putin ile istikrarlı
Rusya’da durum nasıl?
Rusya ise Putin’in liderliğinde görece daha büyük bir iç istikrara sahip. Putin 20 yıla yakın zamandır Moskova siyasetinin en önemli aktörü ve siyasetin belirleyicisi rolünü oynuyor. Bu açıdan Rusya Federasyonun’da beklenmedik bir iç siyasi karmaşa ihtimali düşük. Rusya’nın uluslararası arenadaki hamleleri Putin’in tercihleri doğrultusunda şekillenecektir. Söz konusu hamlelere bakarak Moskova’nın meramını anlamak da mümkün.
3-Uzun vadede durum karışık
Yeni soğuk savaş başladı mı?
Kısa cevap “Evet”. Uzun cevap daha karmaşık. “Soğuk Savaş” kategori olarak süper güç rekabetini net anlatması bakımından kastını açıklamak için rahatlatıcı bir terim. “Yeni” ise sadece kronolojik bir gerçeğe işaret etmiyor.
4-Mekanizmalar çok daha farklı
Önceki soğuk savaştan farkı ne?
Doğası itibariyle bu rekabetin ortamının, risklerinin, sınırlılıklarının, mekanizmalarının, dengelerinin ve kurallarının da bir önceki ile aynı olmadığını belirtiyor.
5-Kontrolden çıkabilir...
Bizi ilgilendiren tarafı nedir?
Bu “Yeni Soğuk Savaş”ta, eskisinden farklı olarak, uluslararası sistemin dengelerini bütünüyle alt-üst edecek şekilde kontrolden çıkarabilecek potansiyelde bölgesel çatışmalarla iç içe sürdüğünü de görmek lazım. Bizim “eski” Soğuk Savaş’ta uluslararası sistemin yapısı periferik çatışmaları sınırlıyor, öngörülebilir hale getirerek kontrol altında tutuyordu. Bugün ise bir kriz çağındayız ve büyük girdiler çok küçük çıktılar yaratabildiği gibi, çok küçük girdiler de namütenasip çapta büyük çıktılar yaratabiliyor. Aynı I. Dünya Savaşı’nın çıkış hikayesi gibi. Bizi en yakından lgilendiren tarafı elbette Orta Doğu ile ilgili boyutu.
6-Artık şartlar çok değişik
Bu yeni oyunda kim daha avantajlı?
ABD mutlak olarak daha güçlü ancak Rusya’da bugün için hamle üstünlüğünü elinde tutuyor. ABD’nin en büyük iki sorunu konformizm ve artan toplumsal uyumsuzluk. Amerikan kamuoyu başat güç olmanın nimetlerine çok alışık. Toplumsal uyumu meşhur “ergime potası” özelliğinin belli unsurlarını dezavantaja dönüştürüyor. Rusya’nın en büyük dezavantajı ise yaratıcılığı ve rekabeti öldüren tekçi ve otoriter yeknesaklık. İkinci büyük dezavantaj ise yaşlanan nüfusun yarattığı demografik saatli bomba. İki taraf da gidişatın kontrolüne sahip değil ve ilişkilerini daha ziyade Soğuk Savaş’ta edindikleri stratejik kültür ve reflekslerle, bir anlamda ezberden, ama eksik bir ezberden götürüyorlar. Halbuki şartlar değişik.
7-13 bin 800 nükleer bomba
Nükleer güçler nasıl dağılıyor?
ABD ve Rusya hala dünyanın en önemli güçleri. Ellerinde toplamda 13 bin 800 nükleer bomba var. Bunların patlayıcı güçleri 6 bin 600 megaton. Bu silahların patlayıcı güçlerinin yirmide birinden azının, 300 megaton civarının, kullanımı bildiğimiz anlamda insanlığın sonu demek.
8-Dünya güvenli bir yer değil
Yeni soğuk savaş dünyayı nasıl etkiler?
Eskisinin kuralları belliydi. Bu anlamda öngörülebilirliği artıran bir yanı vardı. O dönemde bile onbeşten fazla defa nükleer savaşın eşiğinden dönülmüştür. Karar alıcılar, o ortamın kurallarıyla yetişmiş bir nesildi. İki tarafta da tüm kurumsal mekanizmalar ve organizasyonel öğrenme süreçleri bir süreklilik arz ediyordu. Taraflar, bir diğerinin dünyayı yok etmek istemeyen bir rasyonalite ile davranacaklarını biliyorlardı. Blok disiplini vardı. Bugün bu unsurların hepsi yeniden değerlendirilmek zorunda. Uluslararası sistem açısından yıkıcı, muharrib biçimde dönüşüyor. Bu zaten kriz demek. Böylesi bir ortamda bir yanıyla eski usul, diğer yanıyla bulanık mantık ve hiper - öngörülemezlik içeren bir büyük güç nükleer rekabeti dünyayı daha güvenli bir yer yapmayacaktır.
9-Tek başına kuleleri yıkamaz
Trump başını beladan kurtarmak için savaş çanlarını çalar mı?
Çan çalar da, çan çalmakla çan kulesini yıkmak aynı şey değil. Risk o çan çalarken muhatapları kuleyi yıkmaya çalıştığını düşünürse neler olur sorusunun cevabında. Kule yıkmak esasen Trump’ın tek başına yapabileceği bir şey değil. Bir yandan ABD devlet mekanizmasının denge ve denetleme sistemleri de Trump’ın tercihlerine ayar verecektir. Güvenlik ve dış politika alanları ciddi biçimde Pentagon ve klasik Cumhuriyetçi Parti yaklaşımına teslim olmuş gibi duruyor. Trump püriten bir militarist olsaydı riski daha büyük görürdüm.
10-Kuzey Kore sınırı zorluyor
Kuzey Kore - ABD’ye daha ne kadar kafa tutar?
Bunu bilemeyiz. Kuzey Kore liderinin rasyonalitesine ve Çin’in o’nu kontrol imkanına bağlı. Sabrın sınırı düşünüldüğü kadar düşük olmayabilir. Kuzey Kore füze teknolojisinin, ABD sahillerini tehdit etmesi bu sınırı oluşturuyor diyebiliriz.