Dizideki Şebnem benimle birebir örtüşüyor
Son günlerin popüler dizisi “Cuma’ya Kalsa” bu aralar herkesin dilinde.
Biz de dizi setini ziyaret ettik ve başrol oyuncularından İnci Türkay’la hayat ve ilişkiler üzerine konuştuk. Türkay, dizide canlandırdığı Şebnem’in de kendisi gibi çocuk için kariyerine ara verdiğini, bu nedenle birebir örtüştüklerini belirtiyor. Altı ay önce eşinden ayrılan ünlü oyuncu, bu olayın ardından insanlara güvenmeyen bir kadına dönüştüğünü de belirtmeden edemiyor.
* Sihirli Annem’den ne kadar sonra sizi yeni bir projede görüyoruz? Bu zaman aralığında neler yaptınız?
Üç buçuk yıl oldu. Bu kadar ara vermemin sebebi oğlum Ali’ydi. Ali’yi büyüttüm ve onunla ilgilendim. Çünkü 0-3 yaşında bir bebek mutlaka annesinin yanında olmalı diye düşünüyorum. Sihirli Annem ise en parlak dönemindeydi bıraktığımda. Benim önceliğim Ali oldu, gözüm hiçbir şey görmedi. Ama doğurana kadar setteydim.
* Ali sizi ne kadar değiştirdi?
Ali’den sonra daha kadın, daha güzel, daha romantik, daha sabırlı oldum, hayatımda her şey değişti diyebilirim. Hep şunu söyleriz ya, çocuklarımıza çok şey öğretiyoruz. Yalan, öyle bir şey yok. Aslında çocuk size birçok şey öğretiyor. Daha dikkatli bakmayı öğreniyorsunuz. Ben Ali’yle her şeyi yeni baştan öğrendim.
Tekrar evlenirsem 15 çocuk yaparım
* Setleri ne kadar özlemiş olduğunuzu gözlerinizden görüyorum da. Acaba hiç daha geç ya da erken anne olsaydım demediniz mi?
Yok ayol. Zaten 35 yaşında doğurdum. Çok doğru zamanda yaptım bence çocuğumu. Kadının 30’lu yaşlarda anne olması daha iyi, ideali 35. Çok genç olunca da bazı şeyleri kaçırıyorsunuz. Çünkü ne olduğunu anlamıyorsunuz.
* Anne olmak sizi bu kadar mutlu ettiğine göre yeniden evlenip, birkaç çocuk daha yapmak istersiniz sanırım.
Tabii, çok düşünüyorum bunu. Evlenebilirsem bir daha 15 çocuk falan istiyorum.
* Niçin Cuma’ya Kalsa dizisiyle döndünüz peki setlere?
Haluk Bilginer’in oynaması çok büyük sebep. Hikâye de çok güzeldi. Canlandırdığım Şebnem benimle birebir örtüşüyor; çocukları için tüm kariyerini terk etmiş, kendini eve adamış. Ayrıca uyarlama yaptığımız According to Jim çok seyrettiğim bir dizi. Ama uyarlamamız birebir uyarlama değil. Biz bunu Türk insanına yapıyoruz, Amerikanvari espriler yok.
Kalbim kırıldı artık daha temkinliyim
* Boşanmak sizi nasıl etkiledi?
Çok daha güvensiz, çok daha kalbi kırık, çok daha yalnız ama çok daha temkinli, çok daha yavaş adımlar atan bir insan haline dönüştüm 10 puan vererek başlardım ilişkilerime, şimdi 0’la başlıyorum. İnsan kalbi kırılınca her şeye daha temkinli yaklaşıyor...
* Bunlar özel hayat için mi geçerli?
Hayatımın her alanına yansıdı bu durum. Etrafınızda çok güvendiğiniz insanlardan da ne yanlışlar gördüğünüzü o zaman fark ediyorsunuz. Neler oluyormuş da haberim yokmuş diyorsunuz ve gözünüzü daha çok açmaya başlıyorsunuz.
* Bu evlilik size ne öğretti?
Hayatta hiç kimseye güvenmemeyi öğretti. “Babana bile güvenme” derler ya, doğruymuş.
Aysun Kayacı’dan daha zayıfım
* Nasıl oluyor da bu kadar zayıf oluyorsunuz?
Aysun’a sorun bunu, bana sinir oluyor. Sete geldiğimden beri senin yüzünden kilo aldım diyor. Çünkü ben yiyorum. Metabolizmama bağlı bu durum. Sabah 06.30’da kalktığım ve hep koşturduğum için zaten sete geldiğimde günü yarılamış oluyorum. Burada da hiç oturmuyorum. Hafta sonları da tenis oynuyorum.
* Aysun Kayacı manken ama siz ondan da zayıfsınız galiba?
Benim pantolonlarım Aysun’a olmuyor.
Yaş farkı değil ama kültür farkı problem
* Sit com’u özellikle mi istediniz peki?
Evet, çünkü çalışma saatleri daha düzenli. Malum, dramalar haftanın yedi günü çalışılıyor, uzun saatler... Burada ise kimse gece yarılarına kadar sürünmüyor. Gelen dizi tekliflerini de bu yüzden kabul etmedim. Çünkü ben 140 dakikalık dizilere karşıyım. İnsan haklarına aykırı çalışılıyor. Bizim dizimiz 45 dakika, yani dizi gibi dizi. Bunun olabileceğini gösterdik.
* Canlandırdığım Şebnem, İnci Türkay’ı yansıtıyor dediniz ama fark yok mu hiç?
Şebnem çok kontrolcü, ben o kadar değilim. Ay saçın bozulmuş, kolyen kaymış, sende şu masayı düzelt diyen kontrolfirik bir deli.
* Dizide arasında kültür farkı olan ama buna rağmen çok mutlu olan bir çifti
canlandırıyorsunuz. Gerçek hayatta bu mümkün mü?
Değil, bu bir dizi aşkı. Davul bile dengi dengine derler ya, kesinlikle bir yerde aşk bittiği zaman bu farklar ortaya çıkar ve mutlaka etkiler. Sosyo kültürel seviyesi farklı olan insanların ilişkiyi götürmesi bir yere kadar olur ama biter.
* Kültür farkı olmamalı dediniz, peki yaş farkı?
Yoo, belli bir yaştan sonra yaş farkı kapanıyor. 33 yaşında evlendim, 34’te anne oldum. Toplamda ise altı yıl evli kaldım. Eski eşim benden 20 yaş büyüktü. Ama yaş farkından ötürü en ufak bir problem yaşamadık. Çünkü 35’inden sonra zaten 55 yaşında bir insanla hayat görüşünüz problem yaratmıyor çünkü kişilik oturmuş oluyor. Ama kadının büyük olması problem olabilir. Erkekler daha geç olgunlaştığı için küçük olması zor olur.
Modernleşme adına ilişkiler garipleşti
* Boşanmalar son dönemde inanılmaz arttı. Yakın zamanda boşanmış bir kadın olarak, sizce ilişkiyi ne bitiriyor?
Benim ilişkim mesafeden dolayı bitti. Eşim işiyle çok ilgiliydi ve devamlı seyahat ediyordu. Ben ve oğlum ikinci planda kalmıştık. Ama diğer evliliklerde problem bence, her şeyin çok çabuk tüketilmesi. Özgür olmak, kadın istediğini yapsın vb. şeylere de inanmıyorum. Gözden uzak, gönülden ırak yürümüyor işler. Bir aile sıcaklığı ve birlikte hareket etmek gerekiyor. Ben kendi ailemden öyle gördüm. Mutlaka her akşam sofraya beraber otururduk, kahvaltılarımızı beraber yapardık. Şimdi artık eline bir tepsi alan yemek yiyor. Modernleşme adına ilişkiler garip bir yere gidiyor. Halbuki bizim kültürümüz bu değil. Klasik Türk ailesi yok olmaya başladı ve bakın ne oldu? Boşanmalar artmaya başladı.