Diyabet böbrekleri de hasta ediyor
- Türkiye’de erişkin nüfusta kronik böbrek hastalığı görülme sıklığı yüzde 15.7
- 7 milyon 318 bin erişkin kronik böbrek hastası var.
- Türkiye’de 2 milyon 400 bin yetişkin kronik böbrek hastası.
- Halen kronik böbrek hastalığı riski altında bulunan yaklaşık 6 milyon diyabetli kişi bulunuyor.
- Her 6-7 erişkinden birinde kronik böbrek hastalığı ve her 20 erişkinden birinde ise kritik böbrek yetmezliği var.
Konunun ayrıntılarını ünlü İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Seyit Mehmet Kayacan ile konuştuk.
Türk Nefroloji Derneği’nin geçen yıl yaptığı Credit: Türkiye Kronik Böbrek Hastalığı Görülme Sıklığı çalışması, bildiğimiz bazı bilgileri değiştirdi. 10 yıl önce böbrek sorunları denildiğinde karşımıza en önemli neden olarak kronik böbrek iltihabı çıkarken, giderek artan bir şekilde diyabete bağlı kronik böbrek hastalıkları ön plana çıkmaya başladı. Çapa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Seyit Mehmet Kayacan, bu çalışmadan bahsederken şunları söylüyor: “Diyabetle böbrek hastalığı arasında çok yakın bir ilişki var. Diyabetik hastalarda kronik böbrek hastalığı görülme sıklığı yüzde 32’ye kadar çıkıyor. Şeker hastalığı olmayanlarda ise ise yüzde 12 oranında seyrediyor. Şeker hastalığının böbrek sorunu oluşturma riskinin ne kadar fazla olduğunu görmüş oluyoruz. Ve daha da önemlisi kronik böbrek hastalarında da diyabet gelişiyor. Bu oran da yüzde 26 olarak karşımıza çıkıyor. Hele de diyalize giren hastalarda yüzde 33’e kadar yükseliyor. Diyabet ve kronik böbrek hastalığının iç içe geçmesinin en önemli nedeni obezite. Diyabetik olan bir insanda neden böbrek hastalığı olur dersek; diyabetin kendisinde zaten böbrek yetersizliğine yol açan bizzat şekerin yarattığı bir toksite durumu var. Ve diyabetik hastalarda aşırı yemeden ileri gelen obezitenin çok büyük oranda kronik böbrek hastalığı yapıcı etkisi var. Koruyucu hekimlikte bu hastaların obez olmalarına engel olmak en önemli adımlardan biri olmalı. Bu hastaların diyet konusuna çok dikkat etmeleri gerekiyor.”
‘Diyet ve egzersiz çok önemli’
Prof. Dr. Kayacan’a göre; Diyabetik olanlarda su içmek çok önemli ama kişinin alacağı kalori daha da önemli. Kamuoyu bunu çok iyi biliyor. Tedavinin yüzde 50’si diyet ve egzersizden geçiyor. Çünkü ilaç ve insülin tedavisi yeterli değil. Kalori olarak mesela kilo başına 30-35 kilo/kalori günlük olarak alması gerekiyor. Her hastanın kilosuna göre değişen diyetisyen ve diyet uzmanları tarafından belirlenen alacağı bir kalori miktarı var buna dikkat edildiği zaman obezite ile karşılaşma ihtimali son derece az. Bu problemin diyabetle olan kısmı ve onun dışında kronik böbrek hastalığına yol açan pek çok neden var. İltihabi böbrek sorunları bunlardan biri örneğin. Hastalığa yol açan nedenler düşünülürse; hekim olarak müdahale edilebilecek ve hastanın da uyum göstererek düzeltebileceği sadece diyabet var. Dolayısıyla diyabet faktörü ve böbrek hastalığı riskini artıracak nedenler ortadan kaldırılırsa hastalık da azaltılabilir.
Böbreklerin bozulmaya başladığını nasıl anlarız?
Kayacan, “Böbrek hastalıkları son derece sinsi seyreder ve genellikle hasta karşımıza bulantı, kusma ya da halsizlik gibi bir şikayetle gelir. Üre yüksekliği tespit edilir ve dolayısıyla sorunu önceden kestirmek zor ama her yıl düzenli, basit bir idrar tahlili ile anlaşılabilir. Mikroalbüminüri bakılarak, yani idrarda protein kaçağı miktarına bakarak problemi yakalarız. Diyabetik olanlar ve hipertansiyonu olanlar mutlaka bu tetkiki yaptırmalı. Bir de makroalbüminüri var ama bu oluştuktan sonra geç kalınmış oluyor. Diyabetik olanlarda bu tahlil çok önemli. Hastanın şeker oranları düzensiz gidiyorsa mikroalbüminüri düzeyinden başlayıp ileri derece böbrek yetersizliğine giden süre yaklaşık bir 10 yıldır. Bu on yıllık süreçte düzensiz bir kan şekeri takibi varsa kronik böbrek hastalığı oluşması kaçınılmaz. Sadece mikroalbünüri kaçağı yakalamak yeterli mi dersek, belki de bir de iki senede bir ultrason kontrolü yaparak böbrekte ilave olarak organik böbrek hastalığı ve taş var mı bakmak lazım. İnfeksiyon var mı bunu öğrenmek gerekir. Taş ve infeksiyon diyabetik hastalarda eşlik ediyor” diyor.
Protein tüketin
Su konusu önemli ve 1.5 litre günlük su alımı yeterli. Bir de tuz meselesi var. Tuz hipertansiyona yol açar ve böbreğin içindeki küçük kanalcıkları tahrip eder. Bu nedenle tuz alımı günlük 6 gramı geçmemeli. Böbrek hastalarının yapmaları gereken diyette tüketmeleri gereken protein konusundaki görüş de değişti. Eskiden protein alınmaması gerekir denirdi ama idrarla protein kaçağı olduğu için zaten kayıp var siz bir de kısıtlarsanız bu sefer kas kitlesi azalacak ve güçsüzlük ortaya çıkacak. Diyalize girmiyorsa böbrek hastasının kilo başına 1 gram protein alması gerekiyor. Hasta 70 kilo ise 70 gram protein alabilir. Ancak bundan 10 yıl öncesine kadar hiç protein almaması lazım deniyordu.