Disneyland’da macera zamanı
Mickey Mouse ve eğlence trenlerinin çok ötesinde keşfetmeyi, eğlenmeyi ve macerayı öne çıkaran Disneyland Paris’te sadece çocukların değil, adrenalin ve heyecan dozu yüksek oyunlarla yetişkinlerin de eğlenmesi garanti.
10 yaşındaki oğlumla geçen ay bir haftalık Paris gezisine gittik. Gezilecek yerler listemizde müzeler, kitapçılar ve onun pek sevdiği painauchocolat ve milföyleri tadabileceği en iyi fırın-patiseriler vardı çoğunlukla. Ona “Bir gün de Disneyland’a mı gitsek?” diye sorduğumda, son derece absürd bir soru sormuşum gibi yüzüme baktı ve “Anne, bunu sorman bile garip, Disneyland’a gitmek her çocuğun rüyasıdır” yanıtını verdi. Bu diyaloğun ardından onu Disneyland’a götürmezlik edemezdim tabii. İyi ki de gitmişiz. Çünkü ben de en az onun kadar eğlendim. Disneyland, öyle bir yer ki kaç yaşında olursanız olun sizi içine çekebilecek temaları, oyunları, oyuncakları olan devasa bir eğlence merkezi. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Disneyland’a bir gün ayırdıysanız erken gitmeniz gerek. Paris’ten trenle gitmek çok kolay. Bulunduğunuz bölgeye bağlı olarak 40 dakika ile bir saat arasında sürebiliyor. İneceğiniz istasyon Marne-la-Vallée- Chessy. Kaçırmanız imkansız gibi bir şey. Bu arada sabah belli saatlerde Disneyland otobüsleri de Paris’in belli bölgelerinden yolcu alarak sefer yapıyor.
Bölgedeki Disney temalı otellerde kalmak da bir seçenek tabii.
Disneyland 2 ayrı park ve Disney Köyü’nden oluşuyor. Bir günde ancak iki park gezebildik. O da fast-pass yani uzun kuyruklara girmenizi gerektirmeyen bir öncelik kartı sayesinde.
Önce Disneyland Park
Tavsiyem önce Disneyland Park’a girmeniz. Ardından en sevdiğiniz Disney filmlerinin stüdyolarını, özel efektlerini göreceğiniz Walt Disney Stüdyoları Parkı ve vaktiniz kalırsa restoranlar ve alışverişin yoğunlukta olduğu Disney Köyü.
Disney’in ünlü Uyuyan Güzel şatosunun içinden geçerek girdiğiniz Disneyland Park 4 ayrı bölgeden oluşuyor.
Her birinde farklı temalar var. Fantasyland daha çok küçük çocuklara uygun gibiydi. Ama oradaki Alice Harikalar Diyarında temalı Mad Hatter’s Teacups yani dönen fincanlara binmeden edemedik.
Karayip Korsanları, Indiana Jones, Robinson Crusoe karakterleri ve temalarıyla öne çıkan Discoveryland havaya girmemiz için yeterliydi. Özellikle Jack Sparrow ve Kaptan Barbarossa’nın da yer aldığı atraksiyon odyo-animatronik denilen yöntemle figürler, kostümler ve özel efektler, ışık ve ses oyunlarıyla korsanlar diyarında gerçek bir yolculuğa çıkarıyor.
Frontierland’deki gemiyle gölet gezisinin yanı sıra Big Thunder Mountain, roller-coaster heyecanımızı katladı. Buradaki Perili Ev de korku severler için müthiş.
Ama biz anne-oğul en büyük zevki Discoveryland’deki Star Wars temalı HyperspaceMountain ve Star Wars film karakterleriyle ışık hızına bile çıktığımız galaktik yolculuk Star Tours’da aldık. Disneyland’a gideceğimi bilen arkadaşlarım bana zaten spacemountain’a binmeden gelme demişlerdi. Dedikleri kadar varmış. Anlatılmaz yaşanır bir deneyim. 360 derecelik dönüşlerle adrenalin tavan yapıyor gerçekten. Star Wars hikayesi de ses ve görsel efektlerle işin içine eklenince müthiş olmuş.
25’inci yıla özel etkinlikler
Film stüdyoları bölümünde ise en sevilen Disney filmlerinin görsel şölenine tanıklık ediyorsunuz. Bu parkta kaçırılmaması gereken ne mi? Bindiğiniz asansörle terk edilmiş perili otelin tepesine çıktıktan sonra özel efektler eşliğinde 13 kat aşağıya düştüğünüz Twilight Zone ile Aerosmith şarkılarıyla 3 saniyeden kısa sürede saatte 100 km hıza çıkan roller-coaster. Bunların dışında film stüdyolarını gezebilir uçan halılara binebilir ve filmlerdeki özel efektlerin tarihine doğru canlı bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Açıldığı 1992 yılından beri 250 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlayan Disneyland Paris 25’inci yıl kutlamaları nedeniyle sık sık özel etkinlikler düzenliyor. Gitmeden önce disneylandparis.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Paris notları...
Son derece kişisel bir liste ama hepsi denenmiştir!
Favori müze ve sergiler
10 yaşında bir erkek çocuğuyla Paris’e gidince müzeler arasındaki ilk tercihim Citedes Sciences et de l’industrie oldu.Yani bilim müzesi. Burası bilim ve teknolojiye meraklı çocuklar için bir cennet. Matematik, evren, beyin, genler, sesler ile ilgili hepsi deneyimlemeye yönelik istasyonlardan oluşan daimi sergilerin yanı sıra ilginç geçici sergiler de oluyor. 19 Ağustos 2018’e kadar görülebilecek Özel Efektler sergisi filmlerde kullanılan efekt ve makyajlara yakından bakmanızı sağlıyor. Greenbox deneyimi ile kendi filminizin yıldızı bile olabiliyorsunuz. Ayrıca Planetarium’da gökyüzüne, galaksimize daha yakından bakabiliyorsunuz.
- Paleontoloji ve Anatomi Müzesi, Evrim Galerisi ve bir hayvanat bahçesinin de yer aldığı Jardin de Plantes doğa ve hayvanlara meraklı çocuklar için muhteşem.
- Pompidou Merkezi’nde modern sanata yönelik mutlaka ilgi çekici sergiler oluyor. Picasso Müzesi ile Orsay Müzesi’ni de listenize almalısınız.
- Ayrıca Dekoratif Sanatlar Müzesi’nde (Louvre Müzesi’nin hemen yanında),7 Ocak 2018’e kadar görülebilecek olan Dior sergisi modaya meraklıysanız büyüleyici görsel şölen yaşatıyor.
Pastane-fırın top 5
BléSucré: Böyle bir painauchocolat yemediniz.
Eric Kayser: Milföyleri müthiş!
Boulangerie Parisienne: Kruasanları ve sandviçleri harika.
Poilâne: Ekmekleri ve fırından yeni çıkmış chausson aux pommes (elmalı çörek) kaçırılmamalı.
Favori burgerci
Schwartz Deli: Marais bölgesindeki bu sandviç ve burgercide çok sıra bekliyorsunuz ama değiyor.
Favori pizzacı
East Mamma: Bastille’deki bu İtalyan, çıtır pizzaları, taze makarna ve ortamıyla cezbedici.
Favori Fransız
LesPhilosophes: Geleneksel Fransız mutfağı yemeklerini iyi fiyata yiyebileceğiniz bir restoran. Hotel-de-Ville bölgesinde.
Favori kahveci
StradaCafe: Sorbonne bölgesindeki üçüncü nesil kahveci Strada, kahvelerinin yanı sıra hafta sonu kahvaltılarıyla da popüler. Ev yapımı kekleri de pek leziz.
Favori kitapçılar
Fransızca kitaplar için Gibert Joseph (uygun fiyata ikinci el de var), Chantelivre ve Fnac, İngilizce içinse WHSmith.
En turistik favoriler
Angelina’dan Mont Blanc tatlısı ve sıcak çikolata alıp Tuilleries bahçelerinde içmek.
Cafe de la Paix’de milföy yemek.
Cafe de Flore’desoğan çorbası içmek ve St. Germain bulvarından gelen geçeni izlemek.