Dış mihraklar paralel danışmanlar
Başbakan Erdoğan’ı tek takip eden biziz zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Bizim kadar, hatta daha bile yakından izleyenler var onu. Kimler mi? Paralel danışmanlar!
Son dönemde sık sık benzer sözler çalınıyor kulağıma. Paraleeel, montaaj, sağlam irade, inlerine girdik, giriyoruz, gireceğiz... Bizim kanallardan değil ama öyle tahmin ettiğiniz gibi. Yabancı ajanslardan gelen görüntülerden... Çünkü bu aralar benzer söylemler farklı liderler arasında çok popüler. Adeta birbirini son sürat takip ediyor danışmanlar. Güzel bir söz duydular mı hemen not defterleri çıkıyor, ‘bunu unutmamalıyım’ diye not düşüyorlar bir kenara. İnanmıyor musunuz?
İşte size birkaç örnek...
Sovyetler Nazilerin inlerine girdi
‘İnlerine girmek’ tabirini şahsen ilk kez Erdoğan’dan duydum ben. Fakat anlaşılan o ki liderler arenasında tutuldu bu söz. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in danışmanları aldı hemen onu. Sovyetler Birliği’nin 2’nci Dünya Savaşı’nda zafer kazandığı, her yıl Rusya’nın son model askeri teçhizatının geçiş yaptığı o gövde gösterisinde kullandılar anında. Putin kürsüde konuşurken
“2’nci Dünya Savaşı’nda Nazileri inlerine kadar kovaladık” diye haykırdı. Doğru mu duydum diye defalarca dinledim o konuşmayı. Gerçekten de in kelimesini kullanıyordu. “Rus halkının sağlam iradesi, korkusuzluğu ve dayanıklılığı Avrupa’yı kölelikten kurtardı” diye sürdürdü konuşmasını.
İntihal değil, esinlenme bu esinlenme...
Mısır’da paralel devlet var
Ve bir diğer lider... Mısır’da askeri darbenin mimarı Abdülfettah el Sisi. Uzun süredir ülkedeki en büyük düşmanı Müslüman Kardeşler. Önce darbenin ardından tüm üyeleri hapse atıldı İhvan’ın. Ardından da 15-20 dakika süren duruşmalarda yüzlerce kişi aynı anda idam cezasına çarptırıldı. El Sisi’ye bir röportajında soruldu bu. “Ne olacak İhvan’la olan bu husumetiniz” diye. Çok sert çıktı El Sisi. “Paralel devlet kurmaya çalışıyorlar” dedi. “Ülkemde buna izin vermem” diye de ekledi. (Bunu da yazmadan edemeyeceğim. Darbeci general o röportajda basına da mesaj verdi. “Basın özgürlüğü öyle çok da matah bir şey değil, ucu yönetime dokunan haberlerde önce hükümete bilgi verin” diye. “Kulağımıza fısıldayın ve gereğini yapmamız için de biraz bekleyin” sözleriyle...)
Tape gerçek, küfürler montaj
Bitmedi... Sırada iki montaj hikâyesi var. İlki Ukrayna’dan. Hapisten çıkan muhalefet lideri Yulia Timoşenko’nun tapeleri sızdı basına. Tam da bizim yerel seçimlerden hemen önce. Paralel gündem misali... O tapelerde Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi gündemde. ‘Sınırı aştılar artık’ diyor Timoşenko. “Makineli tüfek alıp o o.ç’leri kafalarından vurmaya hazırım. Onlara atom bombası atmak gerek” diye de son gaz sürdürüyor konuşmayı. Tapeler sızınca Twitter hesabından hemen özür diledi Timoşenko.
Sesin kendisine ait olduğunu kabul etti. Ama küfürlü kısımları Rus istihbaratının montajladığını savundu.
Videoyu izlemedi, kesin montaj
Son örnek de İsrail’den. Filistinlilerin 1948’de İsrail’in kurulmasının ardından evlerini terk etmek zorunda kaldıkları Nakba yani Felaket Günü anmalarıydı... Batı Şeria’daki gösterilere İsrail polisi müdahale etti. 16 ve 17 yaşlarındaki iki Filistinli genç vurularak hayatını kaybetti. O anlar da bir güvenlik kamerasına yansıdı. O gençler ne taş atıyordu, ne de tehdit oluşturan bir eylemde bulunuyorlardı.
Tüm dünyadan tepki yağdı. İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon’a soruldu o görüntüler. “İzlemedim” dedi. “Ama montajlı çok görüntü gördüm, bu da montajdır” diye savundu kendini. İsrail askerlerinin hayatlarının tehlikede olduğunu, yapmaları gerekeni yaptıklarını iddia etti.
Ne demiş atalarımız.
Üzüm üzüme baka baka kararır...