Diğer dansları beceremedikleri için devamlı göbek atıyorlar
´Yeni nesil dans etmiyor, yerinde sallanıyor´
Bugünlerde dans, ülkemizde altın çağını yaşıyor. Biz de bu furyaya uyduk ve üç sezondur sahneledikleri “Altı Haftada Altı Dans Dersi” oyunuyla çok konuşulan Cihan Ünal ve Nevra Serezli’nin kapısını çaldık. Ünal, sadece halay çekilip, göbek atılmasından ve tango, vals gibi dansların yapılmamasından şikayetçi: ”Salon danslarından çekiniyorlar çünkü çoğu yapamıyor. Dansta başka türlü bir estetik duygunun insanın içinde olması lazım. Bir de dans bir takım kuralları olan bir şey; kulağının iyi olması, ritm duygusu olması lazım. Bunlar caydırıcı olabilir. Dans kültürü gittikçe azalıyor; opera da öyle” derken Nevra Serezli: ”Bizde ‘Aman kızım kalkma, aman kızım ortalıkta kıvırtma’ dendiği için dansa karşı bir çekince var. Bir de “Aman bu yaşta yapılır mı” denir. Halbuki her yaşta dans edilir’ diyor.
* En çok zorlandığınız ve en çok sevdiğiniz danslar hangileri?
N. Serezli: Hiçbiri beni zorlamadı ama tango pek tarzım değil. Çok koreografik bir dans; tango kültüründen gelmiş olman lazım. Ça Ça’yı çok severim, gençliğimden beri de yaparım. Rock’n Roll da gençliğimin müziği, hep yapardık. Twist de ben Amerika’dayken modaydı, onu da bol bol yaptım.
C. Ünal: Ben de tüm dansları severim ama valsin yeri ayrı.
* Dans etmeyi gündelik hayatınızda da çok sever misiniz?
N. Serezli: Ben dansı ekstra çok severim. Ritm duyduğum anda kalkarım. Hani kapı gıcırtısına oynar derler ya, onlardanım. Göbek havalarını çok severim. Bir de çok güzel uydururum, yakıştırırrım.
* Bir kulüpte rahatça dans eder misiniz?
C. Ünal: Tabii, sabah kadar.Göbek atmayı hiç sevmem, hayatımda hiç o tarz oynamadım. Ama Ça Ça, Rock’n Roll, vals, twist yaparım.
N. Serezli: Mesela, şarkı söylemekten hoşlanmam. Kendime güvenmem. Ama dansta kendime güvendiğim için bir toplulukta rahatça ortaya çıkıp dans edebilirim. Dansı kendime ve vücuduma çok güzel yakıştırdığımı düşünüyorum.
Yeni nesil dans etmiyor, yerinde sallanıyor
* Kendine öz güveni olan mı dans eder?
N. Serezli: Tabii; bir de müziği sevmen, müzikle uyum sağlaman gerek.
* Dans söz konusu olduğunda Türk erkeklerinde ağır abi olma durumu mu var?
C. Ünal: Ama halay yap deyince hepsi yapıyorlar. Çünkü en kolay şey o. İki ileri bir geri, bacağı sağa sola savur, işte halay.
* Eşiniz Metin Serezli de sizin gibi dans etmeyi sever mi?
N. Serezli: Metin pek sevmez, çekinir biraz. Hep ben zorlarım onu kalkalım diye. Göbek dansı da hiç yakışmaz zaten Metin’e. Düğünlerde bile oynamamıştır.
* Neden başka dans türlerine karşı çekince var peki ülkemizde?
C. Ünal: Çoğu yapamamaktan. Çünkü dansta başka türlü bir estetik duygunun insanın içinde olması lazım. Bir de dansın bir takım kuralları var; kulağının iyi olması, ritm duygusu olması lazım. Bunlar caydırıcı olabilir. Bakın eskiden daha çok vals, tango yapılıyordu. Yeni nesil ise daha çok yerinde sallanıyor. Dans kültürü gittikçe azalıyor; opera da öyle. Opera kültürü de azalıyor. Oysa dansta karşılıklı elektrik olması lazım; hissetmek, etkilemek, koklamak, yani dansın bir cinsel tarafı; cinsellikle bağı var. Çünkü kadın erkek birbirine dokunuyorlar.
N. Serezli: Diğer ülkelerde en yaşlılar bile çıkıp dans eder. Ben bir gemi seyahati yapmıştım. Çok ileri yaştaki çiftler, özellikle akşamları giyinip dansa kalkıyorlardı. Ve inanır mısınız dans ederken gençleşiyorlardı. 10 dakika önce masada sohbet ettiğim çift pistte en az 10 yaş gençleşiyordu. O kadar mutlu oluyorlardı ki... Bizde ise “Aman kızım kalkma, aman kızım ortalıkta kıvırtma” dendiği için dansa karşı bir çekince var. Bir de “Aman bu yaşta yapılır mı” denir. Halbuki tam tersi.
Bir kişinin içi de dışı gibi odunsa dans edemez
* Odun gibi birisi de eğitim alarak dans edebilir mi?
C. Ünal: İçi de odunsa edemez.
* Kostüm ne derece önemli?
C. Ünal: Kostüm performansı çok artırır. Dansın hazzı o kostümü giydiğimizde ayrı oluyor. Seyreden için de çok önemi var bunun.
* Gençler de genelde kot giydikleri için vals, tango yapmıyorlardır belki?
C. Ünal: Giyiyorlar denmez, belde değil kalça altında oluyor kotlar.
Nevra Serezli: ´Yeni dizi tekliflerine açığım. Boş kalınca terk edilmiş gibi hissediyorum kendimi. Keşke “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” dizisinde bana göre bir rol olsaydı.´
Dans yarışmasına katılmam için bana da teklif geldi
* Nevra Hanım 66, siz ise 64 yaşındasınız. Peki dans ederken kaç yaşında hissediyorsunuz?
C. Ünal: Dans etmediğimde 40; dans ederken 35 hissediyorum.
N. Serezli: O anda yaşımı düşünmüyorum.
* Çok iyi dans eden kadına şık olur musunuz?
C. Ünal: Sadece dans ettiği için olmam ama entelektüel yapısı da dansı gibi zarif ve gelişmişse olabilirim. Dans edebilmesi artıdır.
* Nasıl oluyor da yaşınız kaç olursa olsun, her zaman bu kadar genç ve enerjiksiniz?
N. Serezli: Ben Aslan burcuyum. Pırıltıyı severim. Aynaya bakıp kendimi beğenmeyi severim. Annem de çok bakımlıydı. 86 yaşında kaybettim. Yoğun bakıma giderken “rujsuz gidiyorum, keşke sürseydim” diye üzülüyordu.
C. Ünal: En başta genlerle ilgili bir şey bu. Benim babam da benim gibiydi. Saçları son anına kadar aslan yelesi gibiydi. Düzenli yaşamak ve spor da şart tabii ki.
* Şu an özel bir kanalda yayınlanan dans yarışması sayesinde ünlülerin de dans performanslarını görüyoruz. Siz bu tarz yarışmaları nasıl buluyorsunuz?
N. Serezli: Bayılıyorum, devamlı seyrediyorum. Favorim, Azra Akın. Bana da yarışmacı olmam için teklif geldi ama kabul etmedim. Çünkü çekindim. Bu oyunda Lily Harrison olarak dans ediyorum ama orada puanlama sistemiyle dans etmek çok farklı. Karakter içinde dans etmek daha kolay.
C. Ünal: Yarışma programını zaman zaman izliyorum. Bana teklif gelmedi ama gelseydi de düşünürdüm. Çünkü bir taraftan Kıbrıs’taki Yakın Doğu Üniversitesi’nde, Alanya Belediye Konservatuarı’nda ve İstanbul’daki Kadir Has Üniversitesi’nde ders veriyorum. Ben bir işe girersem en iyisini yapmak isterim. Ama vaktim uyarsa olur tabii, neden olmasın. Öğrenmeye açık biriyim çünkü.