Gazete Vatan Logo

Delikanlılık dediğin rolden ibaret

Avustralyalı aktris Cate Blanchett, “I’m Not There” adlı filmde ozan şarkıcı rock’n roll’un devi Bob Dylan rolü kesiyor. Cate’in Dylan’ı oynamasının radikal bir karar olduğu aşikârsa da, radikallik aradaki alâkasızlıktan kaynaklanıyor. Yoksa bir kadının erkek rolü oynamasından değil; sinemanın ilk günleri kadar eski bir espri bu

Cate Blanchett
Süzme baldan hallice Cate, Katherine Hepburn’ü ya da Kraliçe Elizabeth’i oynayacak kadar zarif, kamera önünde saçlarını sıfıra vuracak kadar kaçık bir hatun olduğundan, Bob Dylan’ı oynaması da büyük bir şok değil. “I’m Not There”de Dylan’ın farklı dönemlerini Richard Gere, Christian Bale gibi altı önemli oyuncu canlandıracak. Blanchett’in kuş yuvası saçlı rolü de, Dylan’ın 1965’lerdeki hali muhtemelen. Filmin böyle bir absürdlük yapması değil, yapmaması şaşırtıcı olurdu. Yönetmen Todd Haynes’in, 70’lerin klasik pop gruplarından The Carpenters’ın hikâyesini Barbie bebeklerle anlattığı bir filmi olduğu düşünülürse...

Gwyneth Paltrow
Erkek kılığı ve Oscar demişken, tam anlamıyla erkek kılığına girmese de “Shakespeare in Love”da (1998) kısmen erkek olarak görünen Gwyneth Paltrow’u da anabiliriz. Kadınların sahneye çıkmasına izin verilmediği için kadın rollerinin de erkekler tarafından oynandığı bir dönemde, Shakespeare’in aşkından muazzep Viola’nın, Romeo rolünü oynayabilmek için erkek kılığına girmekten başka çaresi yoktu. Gwyneth’in bu rolüyle Oscar alması ise, sadece 1999’un süper kesat geçmesinden.

Müjde Ar
Bizde de erkek kılığına giren aktrisler mevcut. Müjde Ar, kariyerinin başlarında, 1975 tarihli “Köçek” adlı filmde bir erkeği canlandırdı. Aslında tam olarak bir erkeği değil, bir hermafroditi, yani hem erkek hem kadın ekipmanlarına sahip, erkek olarak yaşayan, köçeklik yapan, tecavüz edilip bıçaklandıktan sonra kadın haline gelen Caniko’yu. Caniko’nun operasyonu o kadar başarılı geçer ki erkekken birlikte takıldıkları arkadaşı, kadın olunca mayolu haline tav olur.

Felicity Huffman
“Desperate Housewives”ın Lynette’i Felicity, zaten erkeksi yüz çizgileri konusunda Asuman Krause ile aşık atacak esaslı bir çeneye sahip. Bu yüzden “Transamerika”nın (2005) ameliyattan hemen önce oğlu olduğunu öğrenen transeksüeli rolü için gayet müsait bir seçim. Aslında erkek sesi çıkarmaya çalışan bir kadın olarak, nefis bir kadın sesi çıkarmaya çalışan erkek taklidi yapması da cabası. “En iyi kadın oyuncu” Oscar adaylığı da, kuru kuruya Oscar verilmediğini, Charlize Theron’un ucubeye dönüştüğü “Monster” gibi tırmalamak gerektiğini gösteriyor.

Nehir Erdoğan
Nehir Erdoğan’ın “Hababam Sınıfı Merhaba”daki (2004) erkek rolü, Çağla Şıkel’in çingene rolü kadar bile inandırıcı değildi. Arzu, sevgilisi Matkap Emre’nin ne işler karıştırdığını öğrenmek için erkek kılığına girip Hababam’ın arasına karışır. Sesi incedir anlamazlar, göğüsleri belli olur anlamazlar, ojeli ayakları görünür anlamazlar, Kız İsmail deyip geçerler. Oysa kız görünce içleri titreyen o hergelelerin, yanlarında oturan kızın kokusunu koridorun öteki ucundan almaları gerekir.

Hilary Swank
O zamana kadar sadece dördüncü ve en dandik “Karate Kid” ile bilinen Hilary, gerçek bir hikâyeyi anlatan “Boys Don’t Cry”da (1999), erkek gibi hisseden, etrafındakilerin erkek olduğunu sandığı, hatta ameliyat olarak erkek olacak Teena Brandon’u canlandırıyordu. Sinema tarihinin, “The Accused”dan sonra izlemesi en zor ikinci tecavüz sahnesini barındıran film, Jodie Foster’ın da oradaki rolüyle Oscar alması neticesinde, Akademi’nin tecavüz mağdurlarına ödül verme konusundaki itinasının da kanıtı olabilir.

Marlene Dietrich
“Marlene Dietrich” şeklinde Google’larsanız, ilk çıkan üç resimden biri kesinlikle smokinli, elinde sigaralı pozu olacaktır. Şu an muhtemelen gözünüzün önüne gelen bu poz, Dietrich’in sahnede smokinle erkek pozları verdiği “Morocco” (1930) isimli filmden. Kendisi aslında tombul suratlı (yüzü incelsin diye azı dişleri çekilmiştir!), köprülü burunlu (makyajla inceltilmiştir!), elmacık kemiksiz (makyaj!), kilolu (diyet!) bir kadındı, güzelliğinin sırrına da, ışıkla bin türlü numara çeviren yönetmeni Josef von Sternberg vakıftı.



Haberin Devamı