Dabbe gibi tartışma
TÜRK KORKU FİLMİ DABBE, 2001'DE TERKETTİĞİMİZ TARTIŞMAYI YENİDEN BAŞLATIYOR
"Dabbe" adlı filmde başrolleri Kaan Girgin ve Ümit Acar paylaşıyor. Filmin yönetmeni ise aynı zamanda senaryoyu da yazan Hasan Karacadağ. Türk seyircisinin alışık olmadığı bir tarz olan fantastik sinemasının yerli malı örneklerinden olan film, Dabbe-ul Arz olgusunu internet ortamına taşıyarak yeni bir kimlik tartışması yaratıyor.
Prof. Dr. Hüseyin Hatemi'nin kaleminden
Hakkında bugüne kadar pek çok şey söylenen Dabbe-t-ul Arz bugünlerde yine gündemimize giriyor. En son 2001'de Yaşar Nuri Öztürk'ün "Dabbe, Stephen Hawking iddiasıyla tartışılan Dabbe-t-ul Arz, lO Şubat'ta vizyona girecek olan "Dabbe" adlı Türk korku filmiyle yeni tartışmalara gebe.
Arz; Yeryüzü (Dünya) anlamındadır. Dabbe, kendiliğinden hareket eden, "debelenen" canlı, özel anlamı ile "canavar"dır. incil'de, son kitap olan Vahiy'de, Şeytan (İblis) "Ejder" olarak simgelenir. Dabbe-t-ul Arz da, iktidarım, gücünü İblis'den alan yeryüzü canavarıdır (Vahiy Kitabı, 13/4)...
İnsanlar "Kim canavara denktir ki? Kim onunla savaşabilir ki?" diyeceklerdir. Demek oluyor ki kıyamet yaklaştığında "canavar= Dabbe-t-ul Arz", "tek süper güç"ün simgesidir. Fakat bu sosyolojik anlamda, gerçek anlamda asıl canavardır... Bir de teknolojik bakımdan üstün ve süper güç gibi görünen, "kuzu"yu andıran, Hristiyanlık iddia eden canavar vardır. Bu canavar, gücünü İblis7 den alan asıl canavara tapınılmasını emreder. (Vahiy Kitabı, 13,11-8).
Kur'an-ı Kerim'de de Arapça olarak "yeryüzü canavarı" (Dabbe-t-ul Arz) simgesi kullanılır. Dabbe-t-ul Arz; Süleyman Peygamber'in (A.S.) adalet ve hikmet devletinden sonra, Süleyman'ın ölümünden sonra ortaya çıkan ve Süleyman (A.S.) iktidarı yerine, bu düzenin iktidarının simgesi olan Süleyman'ın asasını kemirerek yıkılmasına sebep olan örgütlü gücün simgesidir. Bu güç, kıyamet yaklaşınca tekrar yeryüzüne hâkim olacak ve insanlığa büyük zarar verecektir. Bu güç, Müslümanları "gaflet" içinde bırakmak için Kur'an-ı Kerim'deki "İnsanlığı dalayacak, sokacak, sancacaktır" anlamına gelen kelimenin bile "insanlık ile konuşacaktır" anlamında okunmasını sağlayabilmiştir. (Nemi, 27/82'ye bakınız).
DABBE ZARARSIZ DEĞİLDİR
Dabbe-t-ul Arz; asla iyi bir şey, veya zararsız bir şey değildir. Stephen Hawking'i veya kendisini Dabbe-t-ul Arz diye niteleyen bir zatı, yahut bilgisayarı Dabbe-t-ul Arz sananlar yanılır. Dabbe-t-ul Arz, sevgi ve iyilik kaynağı olan Allah'tan değil, sonunda foyası meydana çıkacak olan İblis'den gelir. Bu İblis'ten sözde "aldatma" ve "aldanma" gücü alan zulm, sömürü ve materyalist ırkçılık örgütünün simgesidir. Mikroplar, virüsler de bu güç tarafından insanlığı "dalama, sokma" aracı olarak kullanılabilir. Ne var ki bunlar "araç"tır. Şu halde Dabbe-t-ul Arz'ı, AİDS mikrobu veya bilgisayar virüsü sananlar da aldanmaktadırlar. "Dabbe-t-ul Arz"ın kendisi ise "Ejder"in (İblis) aracıdır.
Temenni ederim ki sözü edilen film de insanlığı gaflete düşürmeye değil uyarmaya vesile olsun. İnsanlar, İblis'in oyuncağı olmaktan kendilerini kurtarsın. Bu gafletten kurtulmadıkça Dabbe-t-ul Arz'ın Hiroşima'daki sokmasından daha beter sokmalarının sürmesini beklemeliyiz. Anlayana bu kadarı yeter.
"Bu tür filmlerin arkasında istihbarat örgütleri var"
Dabbe-t-ul Arz, bir insan mıdır, bir bilinç midir, başka bir şey midir, bu konuda Kuran bir şey söylemiyor. Net anlatılmış bir olay değil, sadece bir vakayı haber veren bir varlık. Dabbe'nin mutlaka bir canlı olması gerekiyor, aksi iddialar ilkel yorumlardır. Bir defa insanları "uyardığına" göre bir bilinçtir, bilinci olan bir şeydir. Bu şey bir insan mıdır yoksa Allah'ın başka tarzda yarattığı bir yaratık mıdır, bilemeyiz.
Geçmişte, Dabbe-t-ul Arz'ın ne olabileceğine ilişkin Yaşar Nuri'yle çekişmelerimiz oldu. 2001'de "Dabbe-t-ul Arz çıktı mı?" diye bir yazı yazdı ve Stephen Havvking'in Dabbe-t-ul Arz olabileceğini söyledi. Havvking bir basın toplantısında da "Evreni Tanrı değil, zaman yarattı" demişti. Yani Stephen Havvking'in Allah inancı yok. Allah inancı olmayan birisinin Dabbe-t-ul Arz olabilmesi mümkün değil. İslam dünyasında zaman zaman dabbe sıfatı pek çok kişiye yakıştırılmıştır. Bu tarz filmler maksatlı yapılıyor, hepsi planlı programlı. Hepsinin arkasında belli başlı güçler, istihbarat örgütleri var, özellikle yabancılar yapıyorsa.
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK NE DEMİŞTİ?
"Dabbe-t-ul Arz bir insandır. Beyni ve özü bakımından mükemmel olmasına rağmen, bedensel açıdan tam fonksiyonel bir insan değildir. Dabbe-t-ul Arz şu anda yaşamaktadır ve Kuran'ın sözünü ettiği uyarıları, yine Kuran'ın gösterdiği tarz ve üslupla insanlığa ulaştırmaktadır. Bana göre Dabbe-t-ul Arz, insanlığı kıyametin yaklaştığı yönünde sürekli uyaran ve nitelikleri Kuran'daki tanıtıma tıpa tıp uyan Havvking'tir."
"İnternet virüsü olmasına imkan yok"
Dabbe-t-ul Arz, yerden çıkacak, debelenen hayvan demektir. Yeryüzünde hareket edecek canlıların en kötüsü. Kıyamet alameti değil, kıyamet esnasında ortaya çıkacak bir canlı ama hakkında kimsenin net olarak bildiği, söyleyebileceği bir şey yok. Çünkü Dabbe'yle ilgili Kuran'da çok az bilgi var. Sürüyle şey söylendi, tren dediler, uçak dediler, her yeni çıkan şey için söylediler, internet veya bilgisayar virüsü olmasına da imkân yok, bunlar zorlama yorumlar, hiç gereği yok.
"Bu filmler kasıtlı ve programlı yapılır"
Filmde Kuran'ın ve İslamiyet inancının çarpıtıldığını düşünüyor musunuz?
Her şeyden önce bu bir korku filmi. Ne bir propaganda, ne başka şey, sadece bir korku filmi, biz böyle baktık bu işe. Kuran'ın Nemi suresinde bir ayette geçen Dabbe-t-ul Arz. Filmde bu öğe kullanılıyor ama islamiyet inancıyla ilgili bir yorum yok. İslam inancını veya Kuran'ı işlemiyor. İşlemediği bir şeyin çarpıtılması da söz konusu olamaz.
Dabbet-ü-l Arz'ı filme almak, radikal islamcı çevrelerce tepki toplama riski taşımaz mı?
Mutlaka bu konu belirli çevrelerce sahiplenilmiştir. Bence Hz. Muhammed ile ilgili çok daha fazla film yapılmalı. Biz birtakım şeyleri hep içimizde yaşıyoruz. "Aman ayıp, aman günah" şeklinde. Madem dışardaki insanlar bir takım propagandaları çeşitli silahlarla yapıyor, biz de kendimizi, inançlarımızı, arzu ve isteklerimizi tanıtacak, dışardakinin de bizi anlamasını sağlayacak birtakım iletişim aletlerine başvuralım; sinema gibi televizyon gibi... Kutsal konularla veya dokunulmazlık ise apayrı bir şey. İsmail Naçar, bu tarz filmlerin "kasıtlı", "planlı programlı", yapıldığını iddia ediyor...
Çok doğru söylemiş. Bu filmler, kasıtlı, programlı yapılır. Çünkü biz öyle çalışırız, kasten senaryo yazarız, çekim planını yaparız, vizyona çıkıncaya kadar da ciddi bir program yaparız. Sinema ciddi bir iştir, es kaza hiçbir şey yapılmaz sinemada. O tarz yapılan işler başarılı olmaz.