Çöpte Dostoyevski bulan sahafın 24 bin takipçisi var
Beyoğlu’ndaki Lamelif Sahaf’ın sahibi Oktay Çetinkaya, 13 yaşından itibaren kaportacılık ve kağıt toplayıcılığı yaptı. Bir gün, çöpten Dostoyevski, Camus ve Kafka’nın eserlerini bulup okudu. Artık hayatı değişmişti...
Orhan Pamuk’un Yeni Hayat adlı romanı, “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti” cümlesiyle başlar. Gün gelir, kendi halinde kağıtçılık yapan bir adam, çoğu insanın artıklarını bırakıp geçip gittiği çöp yığınına bakar. Elini uzatır; Kafka’yla, Camus’yle, Dostoyevski’yle karşılaşır. Onları kaldığı deponun başucunda biriktirir. Tezgah açıp kitap satmaya başlar. İzin vermeyen polisler de onu yıldırmaz. En sonunda da dükkanını açar. İşte, yaklaşık 8 bin kitabın olduğu o dükkanda, Lamelif Sahaf’tayız.
Bu bir roman girişi değil, Beyoğlu’ndaki Lamelif Sahaf’ın sahibi Oktay Çetinkaya’nın, son derece mütevazı bir şekilde sıradanmış gibi anlattığı hayatı: “Kardeşim ben gayet normal bir insanım. Hikayem abartılıyor. Kendimi mahcup hissediyorum. İnsanlar ne acılarla, güçlüklerle karşılaşıyor”.
18 yaşında kaçtım geldim İstanbul’a…
Adana’da okuldan kaçıp kaçıp henüz 11 yaşındayken kaportacılığa başlayan Çetinkaya, hemen ardından “profesyonel” kağıtçılığa başlamış. O, sokakları özgürlük olarak görenlerden. Baba bırakıp terk etmiş. Maddi yetersizlikler diz boyu, çalışmak dışında hiçbir alternatif sunulmayan bir hayat… 1994’de ise yolu İstanbul’a düşmüş. Depolarda yatmak pahasına kalkmış gelmiş bu şehre. Tophane’de depoda kalmış, sokak sokak arşınlamış, tinercilerle iç içe yaşamış.
Kağıtçılık yaparken daha mutluydum
”fakirmeczup” adlı Instagram hesabından genellikle sokak insanlarını paylaşah Çetinkaya, “Kağıtçılık yaparken daha mutluydum. Kapımın önünden bir sürü insan geçiyor. Denk gelirsem çekiyorum. Onlarla kaybeden ben olurum, vefasızlık, saygısızlık olur bu” diyor.
Depoda kitapları başucumda biriktirdim
Çetinkaya’nın öyküsünü anlatan, 2009’da çekilen ‘Çöpte Dostoyevski Buldum’ adlı bir belgesel de var. “Kağıtçılık yaptığım için, çöpten kitap buluyordum. O dönem okumaya başladım. Yalnızca Dostoyevski değil, Camus ve Kafka’nın eserleri de beni çok etkiledi. Eline geçenleri biriktiren, Çetinkaya, ilk kitap tezgahını 1999’da Kadıköy’de kurmuş. 2003’te ise Aslıhan Pasajı’nda ilk dükkanını açmış, 1.5 yıl sonra bugünkü dükkanına taşınmış. “Kağıt toplarken daha özgürdüm” diyen Çetinkaya o dönemi şöyle anlatıyor: “Dükkanda çalışmak kafeste sıkışmış kuş gibi hissettirmişti kendimi. Biz alışmışız sokaklara... Yine sokaklara çıkıyor ve denk geldiğim sokakta yaşayanların fotoğraflarını çekip Instagram’da paylaşıyorum. Bu sokaktaki arkadaşlarıma bir vefa...”