Çocuklarda doğa eksikliği sendromu
Yoğun şehirleşmenin yarattığı gittikçe daralan oyun alanları, mevcut yeşil alan ve parkların sınırlı kullanımı, çocukların ağaca tırmanma, yere dökülen yaprak ve otlardan oyuncak yaratma gibi sadece hayal gücü ve doğal malzemelerle oyun ve oyuncaklar yaratmasına engel oluyor.
Çocukların doğa ile iletişimi azaldıkça, doğa ile doğrudan temas kurmanın çocukların gerek fiziksel gerekse ruhsal sağlık için ne kadar önemli olduğunu gösteren bilimsel kanıtlar ortaya çıkıyor. Yeni araştırmalar, doğa ile temasın Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğunun belirtilerini azaltılabileceğini, kaygı ve endişe gibi olumsuz duyguları hafifleteceğini gösteriyor.
Çocuklar duyularıyla yaşarlar. Duyusal uyaranların başlıca kaynağı doğal çevre olduğundan çocuklar görme, işitme, dokunma, koku, tad alma duyularını kullanarak doğayı keşfetme ve onunla oynama özgürlüğü içsel yaşamlarını geliştirir ve hayal gücünü kuvvetlendirir.
Anne ve babaların çocuk doğa iletişiminde çocuklarıyla paylaşabilecekleri basit uygulamalar; toprak ve çamurla oynamaları için çocuklarını cesaretlendirmek, yerel ve çocukların sevdiği bitkileri evde yada bahçede yetiştirmek, kendi çocukluklarına ait doğa deneyimlerini içeren anıları anlatmak, açık havada kitap okumak ve resim yapmak, yürüyüşe çıkmak, yaprak ve çiçek koleksiyonu yapmak, doğum günlerinde çocuklarıyla birlikte bir ağaç dikmek, balığa çıkmak, sokak hayvanlarına ya da kuşlara yiyecek vermek, bir bahçe yapmak olabilir.