Gazete Vatan Logo

Çocuğunuzu kontrol etmeyin onu anlayın

Çocuklarımızı nasıl yetiştirmeliyiz? Modern çağın ebeveynlerinin kafalarındaki en büyük soru işareti bu. Eğitim bilimci Dr. Özgür Bolat'la "Ebeveynlik tarzınız çocuklarımızın mutluluğunu ve başarısını nasıl etkiliyor?" sorusuna yanıt aradık.

Çocuğunuzu kontrol etmeyin onu anlayın

Mutluluğun formülü değer odaklı sistem

Mutlu ve başarılı çocuk yetiştirmenin formülü var mı?

Mutluluğun özünde kabul görme var. Bazı insanlar kendi benlikleriyle kabul görür. Dış kaynaklı insanlarda ise değersizlik duygusu vardır ve değer görmek için dış faktörlere ihtiyaç duyarlar. Bu insanların kendilerini değerli hissetmek için para, mevki, ün gibi kavramlara ihtiyaçları vardır. Dış kaynaklı insanların mutlu olmaları bir koşula, başarılı olmaya bağlıdır. Mutluluklarını sürdürmek için sürekli başarmak zorunda hisseder, sürekli onaylanma duygularının tatmin edilmesine ihtiyaç duyarlar. Maalesef bizim sistem çoğunlukla dış kaynaklı bireyler yetiştirir. Ödül, övgü, notlar, takdir ve teşekkür belgeleri, sınav sistemi ve yarışmalar çocukları dış kaynaklı ve mutsuz yapar. Çocuğun kendi hızında ilerlediği, yeteneğine uygun ve öğrenmek istediği şeyleri öğrendiği, not değil geribildirim aldığı, kendi kararlarını kendisinin verdiği, ezberlemediği ama keşfettiği, kazanmak değil değer odaklı bir sistem çocuğu mutlu yapar.

Haberin Devamı

Çocuğunuzu kontrol etmeyin onu anlayın

Biz özel değil, eşsiz bireyler yetiştirmeliyiz

Bazı aileler çocuklarına sürekli ‘sen özelsin’ diyor. Bunun sakıncası nedir?

“Sen özelsin” cümlesi sorunlu bir cümledir. Çocukta hem mükemmeliyetçilik hissi yaratır hem de ileride narsisime zemin hazırlar. Çünkü “ben özelsem, senden üstünümdür.” Çocuk diğer insanları kendisinden aşağıda görür. Bu bir özgüven sorunudur. Dahası çocuk büyüyüp kamusal alanda çıktığında ve kimse ona “özelsin” demediğinde ise eksiklik ve kaygı hissine kapılmasına sebep olur. Onun yerine “eşsiz” sözcüğü kullanılabilir. Biz özel değil, eşsiz çocuklar yetiştirmeliyiz.

Anne babalar çocukların seviyesine çıkmalı

Ebeveynler çocuklarına yetişkin gibi mi davranmalı?

Çocuğun seviyesine mutlaka çıkmak gerekir. İnsanlar üç şekilde karar verirler. Mantıksal, sezgisel ve duygusal. Kendi duygusal gelişiminde ilerleyen çocuklar ise sezgisel kararlar verir. Biz yetişkinler, onlara duygusal ve mantıksal karar vermeyi öğretmektense, onlardan sezgisel karar vermeyi öğrenmeliyiz. Yani, onların seviyesine çıkmalıyız. Kendi duygusal gelişiminde ilerleyen çocuklar, sadece anda yaşar. Anda ne yaşıyorsa o gerçektir. Geleceği planlamaz, geçmişe takılı kalmaz. Biz yetişkinler onlara gelecekte yaşamayı ya da geçmişi düşünmeyi öğretmektense, onlardan anda kalmayı öğrenmeliyiz. Fiziksel olarak çocukların seviyesine inmeliyiz ama duygusal ve sosyal gelişim açısından onların seviyelerine çıkmalıyız.

Haberin Devamı

Ceza ve ödül ile çocuğu kontrol etmek imkansızdır

Ceza ödül dengesi nasıl olmalı?

Bana göre ceza ve ödül dengesi olmaz. Her ikisi de olmamalı çünkü ikisinde de kontrol vardır. İkisi de yapay sevgidir. Nasıl mı? Gerçek sevgide koşul var mıdır? Yoktur. Ödülde var mıdır? Vardır. Ödül ve ceza aynı paranın iki ayrı yüzüdür. İkisi de çocuğu kontrol eder. Ceza çocukta “bende bir sıkıntı ve sorun var” dedirtir ve değersizlik duygusu yaratarak ilişkileri bozar, yaptığı yanlışları gizler. Ödül de cezanın bir türüdür. Ödülle ve ceza ile iş yapıldığında ödül ortadan kalkınca davranış da ortadan kalkar. Onun yerine sorumluluk bilinci kazandırılmalıdır.

Haberin Devamı

Çocuklar sizin değil dünyanın bir evladı

Çocuklar kontrol edilebilir mi?

Klasik bir model vardır. İnsanların kontrol alanı, etki alanı ve kontrol dışı alanı. Ailelere “Çocuklarınızı hangi alanda görüyorsunuz?” diye sorduğumda aileler genellikle kontrol alanı yanıtını veriyor. Sadece çocuklar değil, hiçbir insan bizim kontrol alanımızda değildir. Onun için onları birey olarak görüp kontrol etmek yerine, anlamaya çalışmalıyız. Aileler çocuktan sorumlu değildir, ona karşı sorumluluğu vardır. Aile gerekli ortamı oluşturup onun birey olarak büyümesine izin vermelidir. Yine her zaman derim: İyi bir modelseniz, çocuğa bir şey vermenize gerek yok, sadece ondan bir şey almayın. Kısacası, çocuğu bir birey olarak kabul etmek gerekir. Çocuğun sizin değil, bu dünyanın bir evladı olduğunu düşündüğünüzde kimseyi kontrol etme ihtiyacı duymazsınız.

Keşfedip onu olduğu gibi sevin

Etkili ebeveynliği belirleyen en önemli düşünce yapısı ne olmalıdır?

Haberin Devamı

Bazı anne ve babalar sahip olduğu çocukları değil de sahip olmak istediği çocukları yetiştirmek istiyorlar. İstedikleri çocuk profilini kendi çocukları üzerinde yaratmaya çalışıyorlar. Aileler çocuklarını istedikleri gibi şekillendirebileceklerini düşünüyor. Çünkü çocuklarının kendilerini temsil ettiğini düşünüyorlar. Sonucunda ise şüphesiz mutsuzluk daha da artıyor. Çünkü çocuk var olduğu hali ile kendisini sevmeyi tam da bu sebepten bırakıyor.

Sevgi olmayan yerde aileler çocuklarına daha da baskı yapıyor ve çocuklar da anne-babanın sevgisini kaybetmemek için isteklerine boyun eğiyor. Ya da ailelerine asilik yapıyorlar. Çocuklar böyle bir yöntem geliştiriyorlar ve ikisinde de mutsuz oluyorlar. Etkili bir ebeveynlik için kendi çocuğunuzu keşfedin ve onu olduğu gibi sevin.

Başarı baskısı değersizlik hissi yaratır

Her aile çocuğunu sevmez mi?

Her aile çocuğunu sever ama ailenin kendisinde değersizlik duygusu varsa, kendi ihtiyacını çocuğun ihtiyacının önüne koyar. Genellikle içerisinde eksiklik duygusu olan ebeveynler bunu yapar. Bilinçaltlarında çocuklarını kendilerine bağımlı yetiştirir. Çünkü kendilerindeki boşluğu çocukla doldurur. Çocuğu birey olarak yetiştirseler, çocuğun uzaklaşmasından korkarlar. Böylece de çocuğu kontrol edip, kendilerine bağımlı yaratırlar. Çocuk yetiştirmek kendini yetiştirmektir.

Gerçek sevgi ile ilişki kurun

Çocuklarla nasıl ilişki kurmalıyız?

Çocuğun gerçek ihtiyacını anlayarak yani PİDE (Perspektif, İhtiyaç, Duygu, Emek) yöntemi ile. Nasıl mı? Örneğin; aileler çocukları ödev yapmadığında, yemeğini yemediğinde bu konuda ısrar ediyor ancak çocuğun bunları neden yapmak istemediğini düşünmüyor, ihtiyacını sormuyor. Bunu aile sorup anlamazsa, çocuğu korkusuyla yüz yüze bırakır. PİDE olayı kontrolden çıkarıp çocuğun gerçek ihtiyacını, hislerini anlamayı, onun perspektifinden bakmayı öneriyor. Ödül mekanizması devredışı kalır ve gerçek sevgi ortaya çıkar.