Gazete Vatan Logo

Çiftler sevişmeyip internette porno seyretmeyi tercih ediyorlar

´Bebek, Etiler, Nişantaşı üçgeninde aseksüel bir hayat yaşanıyor´

Hayatımızın odak noktası aslında hep aynı; “aşk...” Ancak sadece üç harften oluşan bu kelimenin sırrı bir türlü çözülemiyor. “Neden aşık oluyoruz?”, “İdeal yaş farkı kaç olmalı?” gibi soruların yanıtları hâlâ net değil. Bu bizim için de ünlüler için de aynı... Biz de işi uzmanına soralım dedik ve Psikiyatrist
Dr. Alper Hasanoğlu’nun kapısını çaldık. Artık evlilik kurumu bize göre değil diyen Hasanoğlu,
”Yüksek gelir düzeyi olan insanlar aseksüel bir hayat yaşıyorlar. Hastalarımın çoğu son
yedi yıldır sevişmediğini söylüyor. Ve hepsi de internette porno seyrediyor” diyor.

* Aşkın tanımı yıllar içinde değişti mi?

1950’lere kadar aşk hep erkeğin tahakkümünde olan bir şeydi. Ancak İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte tanım değişikliği söz konusu oldu. Çünkü savaş, o kadar büyük bir korku ve güven eksikliği yarattı ki birdenbire çekirdek aile kavramı çok öne çıktı. Kadının da çalışması gerekmiyordu, eve erkek bakıyordu. Ancak feminizim ve kadının da iş hayatına girmesiyle kadın-erkek arasındaki ilişki çok değişti.

* Şu anda durum ne?

Erkeklerde büyük bir korku var. 1985’lere kadar bizim gibi toplumlarda cinsel özgürlük çok fazla söz konusu değildi. Karı koca ilişkisinde bile erkeğin başlattığı bir şeydi cinsellik. Aşk sözcüklerini de hep erkek söyler, kadın mahçup şekilde dinlerdi. Sonuçta bize küçükken söylenen şey, “Oğlum pipini göster, kızım eteğini ört”tür. Ama artık günümüzde erkeğin ilişkiye girdiği kadın inanılmaz bir tecrübeye sahip. Böyle olunca da erkeğin içi boş olan güveni anında yıkılıyor ve cinselliğinden utanan bir hale geliyor, performans problemleri yaşamaya başlıyor. Kadınlar artık ilişkilerde iktidarı ele geçirmiş durumda anlayacağınız, ipler kadının elinde... Erkeklerin bakire kızla beraber olma meselesi de inanılmaz bir özgüven eksikliğinin göstergesidir aslında; kadın hiçbir erkeği tanımadan gelsin, beni kimseyle karşılaştırmasın diyor erkek.

* Özellikle son yıllarda hep biten ilişkiler görüyoruz; ayrılan ayrılana... Neden son buluyor ilişkiler?

İnsanlar ilişkiye girdiklerinde birbirlerinden tek bir şey bekliyorlar; “her şey.” Çok fazla beklenti içine giriliyor ve sonuç hayal kırıklığı oluyor. İkincisi de; dikkat edin tüm filmler kavuşunca biter. Çünkü günlük hayatta trafik, iş yetiştirme gibi korkunç problemlerle uğraşırız. Dolayısıyla eve gidince sevgilinizle, eşinizle güzel vakit geçiremezsiniz. Ve bu günlük hayattaki stresten dolayı birbirimiz için heyecanlı kişi olmaktan çıkınca da, “Demek ki yanlış seçim yapmışım gidip başka yerde arayayım aşkı” deriz. Oysa yeni insanla da aynı şey yaşanacaktır. Halbuki aşkın sevgiye dönüşmesi gerekli, o zaman ilişki yürür. Bize empoze edilen nedir; 30 yaşına gelince evlenirsin, sonra çocuk yaparsın. Oysa toplumsal değerler artık hayatın gerçeklerine uymuyor; bir geçiş sürecindeyiz. Artık erkek eşine “Çocuk yap, evde otur” diyemiyor. Çünkü erkeğin maaşı yetecek mi ve kadın tüm gün evde oturmak isteyecek mi gibi sorunlar var artık. Yani modern hayatla toplumsal değerler çelişiyor.

Erkek kadından 6 yaş büyük olmalı

* Çiftler arasındaki ideal yaş farkı kaç olmalı sizce?

Kadınlar erkeklerden daha çabuk olgunlaşıyor, erkekler hep birazcık çocuk kalıyor. Çünkü anneler oğullarının büyümesine izin vermiyorlar.
O nedenle erkeğin kadından 5-6 yaş büyük olması ideal. Genelde ilişkilerde ilk burnunu karıştıran, çekinmeden gaz çıkaran da erkektir. Çünkü erkeğin içinden bir süre sonra o erkek çocuk çıkar; erkek ilişkide hep daha şımarık olan taraftır.

* Eski sevgiliye neden dönülür peki; bakın oyuncu Berrak Tüzünataç da beş aylık ayrılığın ardından eski sevgilisi Nejat İşler’e geri döndü?

Bu birkaç sebepten olabilir; yenisinde aradığını bulamamış ya da eski alışkanlığını özlemiş olabilir veya şımarıklık olabilir. Berrak’taki de şımarıklık olabilir, daha küçücük kız ne de olsa.

* Son günlerin en popüler konusu ise Efe Önbilgin-Deniz Akkaya olayı; Efe Bey’in kızının annesi olan Deniz Hanım yerine eski bir arkadaşıyla evlenmesi... Çocuk artık ilişkiyi kurtarmıyor mu acaba?

İlişki bitmek üzereyken yapılan çocuğun o ilişkiyi kurtarmayacağı yüzde 100 bir gerçek. Ayrıca şu da var, narsistik kişilik yapısı olan erkeklerin en fazla boşandıkları dönem çocuklarının doğdukları dönemdir. Çünkü hiçbir narsist, karısının ya da sevgilisinin kendisinden başka biriyle daha çok ilgilenmesine katlanamaz. Bunlar bilimsel veriler.

Her şey yolundaysa erkek aldatmıyor çünkü buna mecali yok

* Peki erkekler evdeki kadın çok başarılı ve güzel olsa bile neden aldatıyor; burada ilk akla gelen örnek Hülya Avşar?

Erkek ve kadın ayırımı yapamayız bu konuda; sonuçta erkek aldatıyorsa bunu yine bir kadınla yapıyor çünkü.

* Ama erkek ve kadının aldatma nedenleri birbirinden farklı değil mi?

Doğru farklılar. Erkeklerin aldatma nedenlerinin en başında skor merakı geliyor. Erkek sırf bunu başka erkeklere anlatabilmek için yapıyor. Ama normalde artık hiç kimse her şey yolundaysa, durup dururken başkasıyla birlikte olmak istemiyor. Çünkü kimsenin buna mecali yok. O kadar çok iş, güç içinde bir de bununla uğraşmak istemiyor. Erkek ayaküstü flört ediyor belki ama, inanın çok fazla aldatma yok. Tüm evli insanlar bekarların; tüm bekarlar da evlilerin acayip fazla cinsel hayatı olduğunu düşünüyor. Halbuki herkesin eşit miktarda az cinsel hayatı var. Bakın, ben günde altı seans yapıyorum ve bunların en az üçü son yedi yıldır sevişmediğini söylüyor. Yüksek gelir düzeyi olan insanlar geliyor bana; yani Bebek, Nişantaşı ve Etiler üçgeni... Burada aseksüel bir hayat yaşanıyor. Öyle lüks barlarda hiç de dışarıdan göründüğü gibi acayip bir cinsellik yok. Artık cinsel istekleri yok çiftlerin; birbirlerini sevmiyorlar. Ama ayrılamıyorlar da... Çünkü beraber alınmış ev, yapılmış yatırımlar ve çocuklar var. Birçok kişi de, ayrılırsam kimi bulurum deyip ayrılmıyor. Çünkü bu da başlı başına önemli bir sorun.

* Peki aseksüel yaşayan bu insanlar ne yapıyor?

İnternette porno seyrediyorlar; kadını da erkeği de. Tüm bunlar, artık evlilik kurumunun bize uygun bir kurum olmadığını gösteriyor. Biz bir ara dönemdeyiz. Birlikteliklerin biçimi değişmek zorunda. O yüzden boşanma oranı çok arttı ama o boşananlar gene evleniyor. Çünkü başka yol bilmiyorlar.

M. Ali Erbil ya ünlü olmayı sindiremedi ya da hâlâ büyüyemedi

* O halde altı kez evlenen Seda Sayan ya da beş kez evlenen M. Ali Erbil’de mi başka yol bilmedikleri için evleniyorlar?

Olabilir de olmayabilir de. M. Ali Erbil’in her sevgili olduğu kadınla evlendiğini sanmıyorum. Evleniyor, aldatıyor... Belki de ünlü olmayı içine sindirememiştir, belki hâlâ büyümemiştir, bilemiyorum ki.

* O zaman Seda Sayan örneğine gelirsek; kendisinin hep yaşça küçük erkeklerle evlenmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Ben yaşlı insanların genç erkeklerle beraber olmasının sebebinin “ölüm korkusu” olduğunu düşünüyorum.
Bu erkek için de geçerli. Peki gençler niye yaşlı birisini tercih ediyor derseniz de; anne babadan kopamama psikolojisi diyebilirim.

* Son dönemdeki Halis Toprak, Ahmet Hamoğlu da büyük yaş farklarına örnekler...

Zannediyorlar ki sevgililerinin gençliklerini alıp genç olacaklar ama öleceğimizi kabul etmek zorundayız.

* Son olarak çocuğu olan ama boşanmış çiftler için ne söylemek istersiniz?

Sadece şunu söyleyebilirim; eşler karı koca olarak boşansalar da anne baba olarak boşanamayacaklarını unutmamalılar. Nasıl ki araba kullanmayı öğreniyorsak ilişki yaşamayı da, bitirmeyi de, boşanmayı da öğrenebiliriz.

Erken müdahale şart

Hasanoğlu, “İlişki bitme aşamasına gelmeden müdahale etmek gerekiyor. Oysa bize gelen çiftlerde iş işten geçmiş oluyor” diyor.

Haberin Devamı