Cem geçemedi, Çağan da yapamadı; sıra bende!
Şahan Gökbakar yeni filmi Recep İvedik 2 ile 4,5 milyonluk rekorunu kırmak istiyor
Çok genç, çok başarılı, çok ünlüsünüz. Ben, başarısızlıktan çok, başarının daha fazla insanları hırpaladığını düşünüyorum. Çok büyük başarı taşınması zor bir şey değil mi gerçekten?
Şahan: İkisinin de fazla dozlarını yaşadım. İlk televizyona başladığımda başarısızlığı yaşadım. TV 8’den atıldım, TRT’den atıldım. İki kere üst üste atılınca yeteneksiz olduğuma karar verdim. TV 8’e skeç show yapmak istiyorum diye elimde demomla gittiğimde, beni bir adamla tanıştırdılar. Bana bir tek o adam güldü, yönetimden başka kimse gülmedi. 10 aya yakın oraya gittim geldim, skeçleri program haline dönüştürmeye çalıştım sonunda da döndürdüm. Bir tek o adam beni destekliyordu. 2004 yılbaşı gecesi yayınlandı o kaset. Ertesi gün de, 1 Ocak tarihinde beni attılar. Böyle atılınca TRT’ye gittim o CD’yle, orada da 4 saatlik bir pazar programı yaptırdılar bana.
Tuhaf bir programdı. 5’nci haftada attılar. İtici bir adamım herhalde, yöneticiler beni sevmiyor, halk da sevmiyor demek ki, e-mail yağmuru falan yok dedim. Ama 3-4 ay sonra, TV 8’de Zoka başladı “Bu senin son şansın” dediler. Büyük stres yaşadım o dönem. Ama Zoka ile başarı geldi. “Dikkat Şahan Çıkabilir” diye bir program yaptım sonra. Çok tutuldu.
Kendimi çok başarısız ‘loser’ hissettim, sürekli reddedildim
Şahan: Ve büyü bozuldu. Benim hatalarım oldu. İçime kapandım ve komiklik üretememeye başlamıştım o dönem. Düşüş oldu. Sonra NTV’de tam olmayan ama yapmak istediğime yaklaştığım bir iş yaptım. Yine tam yapamadım. Filmden önceki 7 ay da başarısızlıkla geçti. Sonra Recep İvedik’i yaptım. Ama filmi yapana kadar da çok sıkıntılar yaşadım.
Proje Faruk Aksoy’un önüne gelene kadar büyük sorunlar vardı hayatımızda. Orada da kendimi çok başarısız ve ‘loser’ (kaybetmiş) hissettim. Sürekli reddedildim çünkü. Film çıktıktan üç gün sonra hayatım değişmeye başladı.
Bu sefer de başarının getirdiği endişeler başladı dediğiniz gibi. Başarıyı koruma telaşı da çok zor bir şey. Paniğe kapılabiliyorsunuz. Faruk abiyle konuşuyorum o durumlarda. Rahatlıyorum. Bir de ikinci filmin görüntüleri Faruk Aksoy’a gittikçe onun “çok iyi mal” demesiyle yatıştı paniğim. Recep İvedik 1’den çok daha komik bir film yaptık gerçekten..
Recep İvedik 1’i kimler reddetti?
Şahan: BKM, Necati Akpınar. Çok da sevdiğim biridir ama “Başka bir projenin yanında çıkarırım bu filmi, bu bize küçük gelir. Şimdi de başka büyük proje yok. Başka filmler hayal ediyorum ben, bu bize ufak” dedi.
Ama sonra kızı gelip “Baba beni Recep İvedik’e götür” dediğinde çok kötü olmuş. Kendi anlattı. Başka biri “Ben yapacağım” dedi ama öğrendik ki uçana kaçana borcu var. Başka bir tanesiyle sözleşme imzaladık. Sonra, Togan’la bana küfür etti, sözleşmeyi bozduk. Pişmiş tavuğun başına gelmeyecek işler geldi başımıza, Faruk abiyi aradık sonra. Faruk abinin kısmetiymiş bu iş. Kabul etmeyenlere de kızmamak lazım.
Çektiklerimizden 5 film daha çıkar, üstelik hepsi de komik
Siz niye kabul ettiniz bu projeyi, başkalarının görmediği neyi görebildiniz?
Faruk Aksoy: Senaryoyu ilk bana niye getirmedi diye az dövmedim ben bunu (gülüyor), tanışıyorduk çünkü. Bir filmde oyunculuk da önermiştim ama Şahan kötü bir karar vererek “Doğru zaman değil” demişti.
Şahan: Çok komik. Ben başımdan bu felaketler geçince Faruk abiyi “Ne yapsam acaba, bu adamlarla filmi çeksem mi?” diye akıl almak için aradım. O da “Ne filmi, bize de yolla senaryoyu” dedi. Yolladım.
F. Aksoy: Okudum, Şahan’ı aradım, bana geldi, Recep İvedik tipini izletti. “Şahane bir karakter” dedim hemen. Senaryonun üzerinde bazı yerleri tartıştık, düzelttik. Çok iyi bir senaryoydu gerçekten. Fakat çektiğimiz film, senaryodaki film değil. Şahan sürekli yeni bir şey ekliyor ama yeni replik de çok komik. Oynarken yeni bir laf geliyor aklına öyle çekiyorlar, harika oluyor.
Her planın birkaç farklı hali var bu yüzden ve hepsi komik. Aynı filmden beş film yapabilecek malzememiz var. DVD çıktığında göreceksiniz, filmde kullandığımız kadar kullanmadığımız espri var.
Togan: 150 dakika çekildi film şu an 100 dakika.
Şahan: Senaryoda sadece durumlar yazıyor. İçleri boş. Togan istediği açıyı mizanseni kuruyor. Biz başlıyoruz oynamaya. Oyunculara da dedim “Bırakın senaryoda ne yazdığını, durumu gerçek olarak yaşayacağız, o kadar. Dediğimi dinleyin ve tepkinizi doğal olarak verin.” Çok güzel kareler çıktı ama.
Faruk Abi bizi rahat bırakınca bu film çok daha güzel oldu
Togan’ı da yönetmen olarak hemen kabul ettiniz mi, yoksa?..Şahan: Senaryoyu okuyup beni çağırdığında Faruk Aksoy “Evet kim çekecek, kafanda kim var” dedi. “Togan” dedim. “Ama” diye de ekledim “Senaryo benim, yönetmeni ben seçerim gibi bir tavrım yok. Togan gelsin konuşun, anlaşırsanız olur, uyuşmazsanız gönder.”
F.Aksoy: Togan “Abi hiç sinema oyunları, akan kameralar falan yapmak istemiyorum, sadece Recep İvedik çekeceğim” dedi. Bu da benim aradığım şeydi. Üstelik Togan senaryoyu da çok iyi bildiği için büyük avantajdı. Komedi filmi çekecek yönetmen çok azdır.
Şahan: Mustafa Altıoklar var abi...
F.Aksoy: Ama o komedi diye çekmiyor sonra komik oluyor... (Kahkahalar) Neyse, Togan’la gönüllü olarak çalıştım. Umarım o da öyle hissetmiştir.
Togan: İlk filmimi 21 yaşında çektim. Recep İvedik 1 ikinci filmim. Endişelerim vardı çünkü başarısız olursak çok genç, çok başarısız olacaktık hep beraber. Ben, Şahan’la yapacağımız işin çok komik olacağına emindim ama bu kadar başarılı olacağını tahmin etmiyordum. Faruk Aksoy’la çalışmak harikaydı ama şöyle bir konuşma geçti aramızda: Faruk Abi bir gün “İlk filmin seti Antalya’daydı üç dört kere geldim, bu kez İstanbul’dayız artık daha çok gelirim” dedi. Ben de, tek başıma çok daha rahat çalışıyorum. “Abi Antalya’ya geldiğin kadar gelsen olur mu sete?” dedim. “Neden” diye sordu...
F.Aksoy: O da, o anda dönüp “Abi sen sete gelince, sevişirken babam beni seyrediyormuş gibi hissediyorum” demez mi.
Şahan: Çünkü Faruk Aksoy sete bir geliyor, insanlar korkuyor. Siyah deri ceket, arkada adamlar. Allah gibi giriyor sete baba. Öyle bir elektriği var. Işıkcı bile ışığı ona çeviriyor.
F.Aksoy: Gitmedim ben de.
Togan: Bu filmde bizi her anlamda daha rahat bıraktı o yüzden de bu film çok daha güzel oldu.
F.Aksoy: Ben gelmedim diye ha?
Togan: Kendini rahat hissedince daha rahat üretirsin ya. Bir de kendinize güvenildiğini hissettiğinizde çok daha müthiş olursunuz, onu diyorum.
F.Aksoy: Güzel toparladın...
Annemden dolayI komİk oldum
Sen konservatuvar mezunusun. Bu her şeyi oynayabilirsin manasına geliyor değil mi? Ama sen komik adam olmayı seçtin, neden?
Şahan: Geçen gün Togan’la konuştuk bunu hatta “Oğlum ben niye komik oldum acaba” diye sordum, o da annemden dolayı dedi. Annem komik bir kadın değildir ama analiz bir kadındır. Buraya gelir sonra eve dönerken de “Sehpa çok zevksizdi” der. Bizi böyle analizler yapa yapa büyüttüğü için, ben de gördüğüm her şeye “Bu ne kadar tuhaf, ne kadar zevksiz, ne kadar manyakça” deyip durdum. Televizyon programı da böyle çıktı. Aslında tiyatro yapmaya gelmiştim ben İstanbul’a. Ankara’da okudum.
Eniştem de orada dişçi, oyuncu Toprak Sergen de benim enişteme gidiyormuş. Babası Semih Sergen de İstanbul’da bir oyun yapıyormuş, Toprak’ın oynamadığı zamanlar için birilerini arıyorlarmış. Eniştem de laf arasında beni söylemiş. Gelsin demişler, ben de geldim. Ama Semih Sergen ile anlaşamadık üslup konusunda. Bir hafta sonra sinirlenip bıraktım işi. Sonra 1,5 sene ne yapsam acaba diye düşündüm. İstanbul’a alışmaya çalıştım.
Burası çok hızlı bir kent. Zorlandım başlangıçta. Televizyonda bir kariyer yapabilir miyim acaba diye düşündüm. Tiyatroda da komik çocuktum ama ben. Çehov’dan Vanya Dayı’yı oynarken de komiktim, yönetmen beni azarlardı. Oyunu bozardım, adam haklıydı ama bunu yapmayı seviyordum.
Şaban filmleri defalarca izlenir ya ben de o etkiyi yaratmak istedim
Babanız nasıl biriydi?
Şahan: 8 yaşındayken öldü babam. Eksikliğini hissetmedik çünkü beraber olmayı hiç bilmiyoruz. Togan da dört yaşındaydı. Annem güçlü bir kadındır. Çalışıyordu da. Bizi kendi halimize bıraktı. Kendi kendimize yapmayı öğrendik her şeyi. Tuhaf şeyler de yapmadık sevgi ortamında büyüdüğümüz için. Babamın da şöyle bir katkısı oldu aslında hayatıma. Onun işi dolayısıyla beş yaşıma kadar Arabistan’daydık. Türkiye’den de bize filmler yollarlardı. Tam gelişme döneminde Arapça falan öğrenmeyeyim, Türkçe öğreneyim diye. O zamanlar tabii Baby TV yok, ne yazık ki. Gülşen Bubikoğlu, Kemal Sunal filmlerini izledim. O fimler bana hep aile sıcaklığını hatırlatan filmler oldu. Annem babam beraber film izliyoruz falan. Ben de o etkiyi yaratacak film yapmak istedim. İnsanların defalarca izleyebileceği. Şaban örneğini vermiştim bunu anlatmak için bir yerde. Yine kızdılar bana. Kemal Sunal olmak istiyor diye. Oğlu çıktı konuştu. Benim kurduğum benzerlik filmlerin etkisiyle ilgiliydi.
Herkesin anladığı bir şey yapmak istedim, o da Recep’ti
Recep İvedik zaten senin skeçlerinde kullandığın bir karakterdi değil mi?
Şahan: Televizyonda yaptığım ilk skecimdi. Bir internet haberinden çıktı bu kahraman. Bir adam, üst kat komşusu kadının, balkondan sarkıttığı sepetin ipinden tutup kadını aşağıya düşürmüş. Kadının beli kırılmış.
Bu adam nasıl bir tip olur diye düşünürken çıktı bu tip. İnsanlar bu tipi beğendi. ATV’ye geçtiğimde bu tipi Kenan Işık’ın karşısına Kim 500 Milyar İster yarışmasına koydum. 4 hafta sürdü bu skeç. İnternette bu skeçlerin her biri 1,5-2 milyon tıklandı.
Başka hikayelerim de vardı aslında film için ama Recep İvedik olmasına, bu ilgi sayesinde karar verdim. Bir de o kadar itilip kakıldım ki başlangıçta... Yaptıklarımı kimse anlamadı. Bende o halde hepinizin anladığı bir şey yapalım duygusu oluştu, o da Recep İvedik’ti işte.
Recep İvedik sınıflar üstü bir film. Yoksa 4,5 milyon nasıl yapar?
Ama birileri de sevmedi... Bu sizi üzdü mü?
Şahan: Recep İvedik’i sevmiyorum demek moda oldu. Cem Yılmaz da yaşamıştı bunları bir zamanlar “Ben Cem’e gülmüyorum”lar vardı ortalıkta. Geçer. Ben Recep İvedik’e karşı olanların aslında karşı olmadığını biliyorum, o iş öyle değil. Seyrediyorlar ve gülüyorlar bunu biliyorum. Recep İvedik sınıflar üstü bir film. A- A plus, C- D gibi reyting sınıfları var ya, bu film bunların üstü, yoksa 4,5 milyon yapamazdı zaten.
F. Aksoy: Üstelik çok yüksek bilet ortalamasıyla oynadı. Manası şudur, her yerde aynı oranda izlendi. Kanyon’da da, Urfa’da da, Afyon’da da, Antalya’da da... Ayrıca 4,5 milyon kişi izlemedi, 4,5 milyon bilet satıldı. Aynı kişi birkaç defa gitmiş filme yani. Bu rakamlara ancak o zaman ulaşılabiliyor zaten.
Şahan: Allah’tan kafamız çalışıyor da gaza gelip cevap vermeler, sinirlenmeler, yaptığımız işi küçümsendi entelektüel olalım çabası falan içine girmiyoruz. Kendimiz işimizi ağır eleştirebiliyoruz zaten, bunu çok iyi yapıyoruz üstelik. Bu da annemden işte, etrafımıza bizi pohpohlayan insanlar barındırmıyoruz. Güçlü, akil duruyoruz, böyle de dururuz biz.
Recep İvedik youtube’ta en çok izlenen 11. komedi klibi
Sizin beklentiniz neydi ilk filmle ilgili 4,5 milyon beklemiyordunuz herhalde?
Şahan: Faruk abi ilk filmin çekiminin bittiği gün demişti ki “Elimde öyle bir mal var ki, 750 bin yapsa üzülmem 4,5 milyon yapsa şaşırmam.”
Togan: Filmin fragmanını Youtube’ta bir hesap açtım koydum gece 12 gibi. Sabah uyandığımda 25 bin tıklama vardı. Şok olduk. Sonra katlanarak artmaya başladı bu. Youtube’ta tüm dünyada yayınlanan komedi kliplerinin arasında 11. oldu Recep İvedik. Filmlerde ikinci. Ana sayfada da kapak oldu.
Recep İvedik 4,5 milyon rekorunu geçebilecek mi sizce?
F. Aksoy: İkinci filmi kaç kişi seyreder? Ben Recep İvedik 2’ye daha çok gülüyorum. İzleyici de böyle bulursa daha çok seyredileceğini umuyorum. Şahan’la iddia girdik.
Şahan: 4,5 milyon rekoru bize ait olmasaydı, öyle bir çıta olsaydı. Bunu geçebilecek adayların birincisi Recep İvedik 2, ikincisi Cem Yılmaz üçüncüsü Çağan Irmak olurdu. Benim sıralamam bu. Cem denedi, geçemedi. 3 bin 600’de kaldı. Çağan Irmak 2 bin 500’lerde. Şimdi biz deneyeceğiz. Bakalım kendi rekorumuzu geçebilecek miyiz... Bu gururu yaşamak istiyorum.
Filmi eleştirenlerin akılları başlarında değil ki!
Filmi sevmeyenler niye sevmedi sizce? Sizin de aklınızın yattığı bir eleştiri var mı? Aklı başında bulduğunuz.
F. Aksoy: Filmi eleştirenlerin akılları başlarında değil ki aklı başında bir fikir söylesinler de dinleyelim. Eleştiri dediğiniz şey, popüler gazetelerin sözde entelektüel birkaç yazarın ve ne söylediği bilmeyen bir iki yönetmenin, sebebi de söylemeden Recep İvedik’i sevmedim demesidir. Gerçek bir eleştiri yok. 4,5 milyon mutlu.
Helal paranın üzerinde oturuyoruz. Bu film karakter komiği bir filmdir. Amacına da ulaşmıştır. Bu başarıyı göstermeden önce de ben Recep İvedik’i çok sevmiştim. Hatta ben hepimizin daha fazla Recep İvedik’leşmesini istiyorum. Recep İvedik’in naif dünyası ama aynı zamanda çok delikanlı olması. Böyle insan yok ortada. Bu hasletler iyi hasletlerdir. Bu anlamda çok kıymetli bir karakter. Statü ve otorite tanımaması.
Seyretmeden önce ben, ön yargılıydım açıkçası. Seyredince Şahan’ın oyunculuğunu çok sevdim. Güldüm. Ama hâlâ kuşkularım var.
Şahan: Nedir tam sevmediğiniz şey?
n Çok sevdiğim bir dizi var, Everbody Loves Raymond. O dizideki tüm oyuncular gibi veya Jim Carrey gibi, seyredince çok güldüğünüz ama gülmek için sandalyeden düşmesi gerekmeyen karakterleri seviyorum ben sanırım. Senaryo ve iyi oyunculuk komedi için yeterli diye inanıyorum. Altı bu kadar çizili karakterleri cazip bulmuyordum. Recep İvedik sürprizsiz bir karakterdi benim için. Abartılı kılları, konuşması... Öyle biri sizi güldürür zaten. Üzerine şaka eklemeniz gerekmez. Komedi, abartılı bir karakterin arkasına saklanmadan yaptığınız bir şeyse, yetenektir. Daha doğrusu bunu yapabilecek genç yetenekli bir adamın bunu yapmaması belki insanları kızdırıyor.
Şahan: Recep İvedik bir karakter. O kıllar bence onu bir karikatür haline getirmedi. Öyle kıllı adamlar var. Ayrıca ben öyle bir adamı oynayamayacak kadar kılsız ve çocuk suratlıyım, o yüzden beni bir tipe dönüştürmek istedik. Komikliği tipinden yaratmaya çalışmadık. Benim kafamdaki Recep İvedik’in tam resmi bu. Dünyanın tek komedyeniyimdir herhalde, bu kadar fazla insanı güldürüp bir yıl boyunca işitmediği hakaret kalmayan.
Komedi hep aşağılanıyor. Komedyenleri değerli ve önemli bulmuyorlar. O yüzden ben de 4,5 milyon insanı çok önemsiyorum, gerisini önemsemiyorum. Eleştirilere karşı sakinim de farkındaysanız. Tuzaklarına düşmüyorum. Çünkü bu filmle üzerime öyle büyük bir sevgi seli aktı ki, gani gani insan sevgisi görüyorum etrafımda. Bir oyuncunun çok az yaşabileceği bir şey bu. Keşke herkes benim yerimde olabilse,bu duygunun ne olduğunu anlamak için.
Sevdiğiniz insanlardan filmi sevmeyenler oldu mu?
F. Aksoy: Olamadı. Geniş bir çevrem var benim. Her kesimden. Sete çok gidip gelen oldu. Komşum da geldi, Leyla Alaton da geldi. Ali Koç “Sete niye davet etmiyorsunuz beni, Şahanla tanışmak istiyorum” dedi. Adnan Polat öyle. 9 Şubat’taki galaya işleri yoksa hepsinin geleceğini düşünüyorum. Bin 700 kişi davet etmişiz.
Togan: Filmi sevmeyenleri artık biz sevmediğimiz için, olmadı. (gülüyor)