26’ncı kitabınız raflarda, 300 bin bastı ve tükendi.. Nedir şifresi Ahmet Ümit romancılığının?
Türkiye’de 4.5 milyon, yurtdışı ile 5 milyon korsanları ekleyince 10 milyon okur. 36 yıldır yazı ile uğraşıyorum. Polisiyeyi iyi ve orijinal bir şekilde yazmaya gayret edip bu türü tarihle birleştirip bir yazarın bakış açısıyla anlatmaya çalışıyorum. İnsanların roman okurken aynı zamanda bilgilenmelerine dikkat ediyorum. Nesnel olmak ve kimseye görüşlerimi dayatmadan evrensel değerleri öne çıkarmaya dikkat ediyorum. Konuşarak yazıyor şairane olmadan okurla doğrudan ilişki kuruyorum. Bunlar benim şifrelerim..
Polisiyeye ilgi de arttı...
Evet, yıllarca Türk polisiye yazarlar okunmadı, Sis ve Gece ilk yayınlandığı yıl 4 bin adet satmıştı bugün her yıl 25 bin satıyor. Bu noktaya gelmem kolay olmadı. Bir yazar eğer ilk kitaplarında çok satıyorsa o yazar için ben üzülürüm.
Ne popülistim ne de elitist
Çok satıyor ve gündemdeki konulardan besleniyorsunuz. Popülist misiniz?
Popülist değilim ben içimden gelen şeyleri yazarım ama elitist de değilim. Burada mesele nedir,
çocuk tacizi var mı bu ülkede var, Suriyeli göçmenleri küçümesme var mı var, organ kaçakçılığı var mı var, kadın tacizi var mı var... Bir yazar olarak bunları anlatmayayım da ne yapayım. Aydın olarak bu sorunu gündeme getirmek benim görevim bu popülizm değil.
Roman adeta bitmek bilmeyen uzun bir gazete haberi gibi. Psikolojiniz bozulmadı mı yazarken?
Yazması zor bir kitaptı. Psikolojim çok etkilendi yazım ve çalışma aşamasında. Ama soğukkanlılıkla yaklaştım bu işe. Bu konuyu çok ağlak yazabilirsin, köpürtmeye çok açık. Taciz hikayelerini okudum. Seri katillerin psikolojilerini araştırdım, gerçek hikayelerin satır aralarını inceledim. Asıl bu rezilce konudan yola çıkarak kurban ile maktulün alt metinlerini çözmeye çalıştım.
Nedeni ruhsal açlık
Neden bir yetişkin bir çocuğu taciz eder, bunun altında ne var çözdünüz mü?
Birkaç neden var. Sadece bir cinsel açlık değil bu. Bence asıl neden insanın bedeni ile ruhu arasında doğru uyumu kuramaması. Bedensel açlığını giderirken ruhunu doyuramaması. Çocuklara cinsel eğitim verilmemesi bunun nedenlerinden biri, çocuk ne olduğunun farkında değil. Cinsel hayat hiç konuşulmuyor. Evlilikler var ama evliliklerin çoğu yasal tecavüzler şeklinde gerçekleşiyor. Türkiye’de kaç kadın gerçekten orgazm oluyor, bu bile bir meseledir. Erkeklerin kaçı gerçekten tatmin oluyor. Bunların hepsi birer tabu, bunları konuşmaya başladığın zaman sana ahlaksız diyorlar. Bizdeki bu bastırılmışlık bambaşka bir şekilde tezahür ediyor ve o cinsel açlık en kolay şekilde yansıyor. Bu kafa erkeği öyle bir güdülüyor ki artık erişkin biriyle ilişki kurmak yerine ona sesini çıkarmayacak küçük biri ile ilişki kurmaya götürüyor.
İnsan bozulursa düzeltmesi çok zordur
Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?
İşte tam olarak budur. Mevlana’ya soruyorlar bu soruyu, “Cehennem cennet nasıl bir yerdir?” diye. Mevlana “Cennet başkalarına mutluluk verdiğin zaman hissettiğimiz şeydir, cehennem ise insanara mutsuzluk verdiğiniz zaman hissettiğindir” diyor. Başkalarına kötülük yaparak mutlu olan birini görmedim ben. Roman çok sıcak bir atmosferde başlıyor, toplumun eridiği bir atmosfer bu ve öyle devam ediyor. İşte cehennem budur.
Desenize önce ekmekler bozuldu sonra her şey...
Ekmek bozulursa toparlayabilirsin, ama insan bozulursa bunu düzeltmek çok zor.