Bulgaristan’da kayak hem hesaplı hem yakın

Bulgaristan’da uygun fiyata kayak yapılabilecek yerler Bansko, Pamporovo, Chepelare ve Borovest olarak sıralanabilir.

Bansko

75 kilometrelik parkur

Her seviyedeki kayak severin kullanabileceği zorlukta pistin bulunduğu kış sporları merkezinde kayak severler için her şey düşünülmüş. Örneğin, en uzunu 16 kilometre olan en yükseği 2 bin 600 metreden başlayan ve toplam uzunlukları 75 kilometreye kadar ulaşan merkezin çevresindeki pistlerin tamamına günün her saatinde ulaşılabiliyor. Sezon Nisan ayı ortasına kadar devam ediyor.

Chepelare

İklimi ile öne çıkıyor

Bulgaristan Chepelare’da kayak merkezinin temelleri 1937’de atılmış. Son dönemde Avrupa’dan kayak meraklıları tarafından tercih edilen Chepelare Kayak Merkezi, toplam 20 km uzunlukta kayak pistleri ile Bulgaristan Kayak Merkezleri Bansko, Borovets, Pamporovo’dan sonra kayak yapmaya elverişli pist kalitesi ve iklimi ile dördüncü sırada yerini alıyor.

Borovest

Aydınlatılmış pistler

Ülkemize çok fazla uzakta olmayan Borovets, Bulgaristan’ın en büyük kayak merkezlerinden biri. Amatör ve profesyonel kayakçılara göre düzenlenmiş her düzeyden kayak alanları bulabileceğiniz bir yer. Olimpik standartlarda düzenlenen toplam uzunluğu 45 km’yi bulan pistlerde, 15 ayrı lift sayesinde kayakçılar için tatili sıra beklemeden geçiriyor. Suni kar makinelerinin çalıştığı bölgede, pistlere her daim bakım yapılıyor. Işıklandırılan pistlerde gece de kayak yapmak mümkün.

Pamporovo

Hem kayak hem snowboard

Pamporovo’da 18 farklı kayak pisti bulunuyor.Snejanka Zirvesi’nin etrafında bulunan kayak pistleri farklı zorluk derecelerine sahip. Toplamda 40 kilometreye yakın uzunluğa sahip kayak pistleri kayakseverlerin yanı sıra trekking, snowboard veya alternatif spor tutkunları için farklı alternatifler sunuyor.

Bu kayak merkezleri ve turlar hakkında bilgi için www.bulgaristankayak.org adresini ziyaret ederek bilgi edinebilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz.

Tel: 0(212) 963 03 43

Sofya’yı görmeden dönmeyin

Kayak için Bulgaristan’a gitmişken başkent Sofya’yı da görmeden dönmemenizi tavsiye ederim. Bulgaristan neredeyse 500 yıl boyunca Osmanlı’nın yönetiminde kalmış bir ülke. Bu nedenle kentte Osmanlı’ya ait birçok eser var. 1930’larda başlayan modernleşme hareketi ile kendini gelişmiş Avrupa kentleri arasına sokmayı başarmış bir şehir Sofya. Balkanların Paris’i denmesi boşuna değil.

Şehrin genel görünümüne bakıldığında, yemyeşil ve geniş parklarla donatılmış olduğu insanın hemen dikkatini çekiyor. Geziniz sırasında dinlenmek, kahve ve yemek molalarınız için bu parkların keyfini çıkarmanızı öneririm. Gezilecek çok yer var ve bunların birbirine yakın olması kolay gezilen kentlerden biri yapıyor başkent Sofya’yı.

Kaplıcaları içinizi ısıtacak

Kent tarihi zenginliğinin yanı sıra kaplıcaları ile de ünlü. Doğal ve hidrotermal kaynaklar içeriyor. Ovça Kupel, Gorna Banya ve Bankya gibi yerlerde çok sayıda şifalı kaynakların bulunduğu biliniyor.

Şehrin sembolü Alexandr Nevski Katedrali

Sofya’nın en önemli turistik yeri. Bulgaristan’ın da sembolü. Neo-Bizans tarzında yapılmış ve çok gösterişli bir görünüme sahip olan bina, 1882-1912 yılları arasında süregiden Rusya Osmanlı savaşlarında Bulgaristan’ın bağımsızlığı için ölen 200 yüz bin Rus askerinin anısına yapılmış. Bulgarlar için sadece dini bir yapı değil, aynı zamanda bağımsızlık sembolü. Bir başyapıt olması amaçlanan bina altın kaplama kubbeleri, İtalyan mermerleri, Venedik mozaikleri, Brezilya doğal taşları gibi birçok detayı ile bunu fazlasıyla hak ediyor. Alt katında Ortodoksluğu simgeleyen koleksiyonlardan oluşan bir sanat galerisi bulunuyor. Bu konuda Avrupa’nın en büyüğü olduğu söyleniyor. 17, 18 ve 19. yüzyıllarda yapılmış tablolar ve eşyalar sergileniyor.