Bu makaronları yerken kendinizi Paris’teymiş gibi hissedeceksiniz
Çocukluğumdan beri yabancı erkekle evlenen kadınlara imrenmişimdir. Herhalde etrafımız maçolarla kaplı olduğu ve de bu medeni adamlardan az olduğu için olsa gerek. Her neyse, ne kadar haklı olduğumu Philippe McGarry bana bir kere daha ispatladı. Lokum gibi bir adam. Bu güzel insanlar Phillipe-Berna McGarry ile Bebek’te buluşup hâlâ inşaatı süren dükkanları Laduree"ye gittik. Sonra da Bebek Kahve"de şerbet gibi güzel havada sohbet ettik.
* Nasıl tanıştınız?
Philippe: De Beers Türkiye için yeni bir ekip kuruyorduk ve bunun için de iş görüşmeleri yapıyordum. O sırada Berna’yla tanıştım.
* Yani işle aşk birbirine mi girdi?
Philippe: Yok yok, bugüne kadar ki profesyonel hayatımda her zaman işimi özel hayatımdan ayırmayı becerdim ve bunu prensip edindim. Berna’yla da hemen bir şey başlamadı, bunu kendimde saklamayı zor da olsa başardım.
* E peki nasıl başladı?
Berna: Vallahi onun yüzünden işimi kaybettim.
* Nasıl yani?
Berna: Staj için Dubai’ye gitmiştim. Philippe’te o zaman oradaydı. Çünkü kendisi bütün De Beers Orta Doğu’nun Genel Koordinatörlüğü işini yürütüyordu. Çıktığımız yemekte bana evlenme teklif etti. Tabii çok şaşırdım ve çok iyi tanımadığım için de kabul etmedim.
* Allah Allah süründürdün yani adamı.
Berna: Yok canım ondan değil, sadece birbirimizi iyi tanımıyorduk. Sonra beraber bir tekne seyahatine gittik, yalnız kalıp birbirimizi tanıyacak vaktimiz oldu. Ondan çok etkilendim ve evlenme teklifini kabul ettim.
* Phillppe bu senin ilk evliliğin mi ?
Philippe: Hayır benim üçüncü, Berna’nın ilk evliliği.
Philippe çok iyi bir aşçı evde yemekleri o yapıyor
* Peki Fransız kadın ile Türk kadını arasında nasıl farklar var?
Philippe: Farklı düşünce yapısı... Fransız kadını kendini erkekle eşit gördüğü ve hiç eğilip bükülmediği için daha sert, Türk kadını ise daha feminen ve daha yumuşak.
* İstanbul’da ya da Türkiye’de yaşarken seni zorlayan bir şey oldu mu?
Philippe: Çok yabancı olduğum bir kültür değil, çünkü ömrümün 10 senesi Orta Doğu’da geçti. Bunların içinde tabii ki en medeni olanı Türkiye. Siz ‘’yabancıyı’’ çok kolaylıkla içinize alabiliyorsunuz. Mesela Fransa’da böyle değildir. Yabancıları kolay kolay bünyelerine almazlar.
* Hiç mi kötü yanımız yok?
Philippe: Gerçekten samimi söylüyorum, ben sizden daha fazla bir zorluk yaşamıyorum. Siz ne zorluk çekiyorsanız ben de onları çekiyorum. Sadece iş açarken falan bürokrasinin biraz fazla olmasından şikayetçi değilim desem yalan olur.
* Bernacım nasıl bir koca Phillippe? Memnun musun bir yabancıyla evlendiğine?
Berna: Valla çok memnunum. Şahane bir insan. Çok güvenilir, çok dost, çok da iyi bir aşçı.
* Nasıl yani, o mu yapıyor yemekleri ?
Berna: Vallahi öyle, mesela evde bir davet varsa bile yemekleri o hazırlıyor. Mesela biz, kalabalık bir davet varsa bir gün önceden falan hazırlanmaya başlarız. O ise iki saat önceden başlayıp 8-10 kişilik yemek çıkarabiliyor.
* Şanslıyız yani.
Berna: Evet, aynen öyle.
* Şimdi biraz iş konuşalım. Makaron fikri nereden aklınıza geldi?
Philippe: Dediğim gibi ben yıllarca De Beers’de, Cartier’de, Hermes’te yöneticilik yaptım fakat Berna’yla evlenince kariyerime Türkiye’de devam etmeye karar verdim.
* De Beers işi kapandı mı yani ?
Philippe: Yok hayır, hatta bir Türk ortak arayışı içerisindeyim.
* E gelelim makarona...
Philippe: Evet o da şuradan çıktı; birçok Türk’ün Laduree’yi bildiklerini hatta yurt dışına gittiklerinde özellikle ordan alışveriş yaptıklarını fark ettik ve böylece açmaya karar verdik.
* Bir ortağınız daha var değil mi ?
Philippe: Evet, 25 yaşında bir ortağımız var, Beyza Bozanoğlu. Fransız eğitimi almış, yemek işiyle uğraşan bir aileden geliyor, ayrıca Cordon Bleu’de de aşçılık eğitimini tamamlamış, çok şeker bir ortağımız var.
* Laduree bütün dünyada bilinen bir marka mı?
Philippe: Evet, dünyada 8 ülkede 15 butiği var.
* Bebek’te açılacak olan ilk butiğinizde neler satışa sunulacak?
Makaronlar, çikolata koleksiyonları, şekerlemeler, dondurma ve sorbeler, reçeller, çaylar, parfümlü mumlar ve ev kokuları. 2011"den itibaren ise pasta ürünleri satışımız başlayacak.
Makaronlarımız burada yapılmayacak, Fransa’dan gelecek
* Peki bir şey merak ettim. Bebek’te satılacak makaronlar da Fransa’dan mı gelecek?
Philippe: Evet dünyanın dört bir yanındaki tüm diğer butiklerimizde olduğu gibi makaronlar Fransa’dan geliyor olacak. Makaronlar dünyada ilk Laduree tarafından yaratıldı. Laduree kendi özel reçetesine ve tekniğine sadık kalarak, makaronları Fransa’da kendi mutfağında yapıyor.
* Kaç çeşit makaron olacak ?
Philippe: Laduree makaronları taze meyvelerle yapıldığı için Bebek’teki butiğimizde mevsimine göre değişiklik gösterecek şekilde 10-15 çeşit olacak. Ayrıca her zaman çikolatalı, vanilyalı, karamelli makaronlar bulunacak.
* Fransa’dan buraya makaronlar nasıl gelecek?
Philippe: Elbette tazeliğini koruyacak. Laduree dünyadaki tüm mağazalarına gönderimleri kendi özel olarak gerçekleştiriyor; Tokyo, Londra, Dubai...
* Laduree size ne ifade ediyor?
Philippe: Laduree bir pastane değil. Laduree"yi, kendiniz için mutlu anlar yaratabileceğiniz bir mekan olarak tanımlayabilirim. Mesela biz de Paris’te İstanbul’da olduğu gibi, bir arkadaşa teşekkür etmek veya ev ziyaretine gittiğimizde annemizi, torunumuzu mutlu etmek hatta kız arkadaşımızı tavlamak için hediye verir veya yollarız. Ve bir Laduree poşeti ile herkesi mutlu etmek mümkündür.
Sırada İstinyePark var
* Butiğin dekorasyonunda Türkiye"ye özel bir çalışma olacak mı?
Philippe: Hayır. Laduree Fransız kültürünün bir parçasıdır ve böyle bir dekorasyona sahiptir. İstanbul’da da sizi Paris’teki butikte hissettirecek bir dekorasyonu olacak.
* Bir sonraki butik nerede, ne zaman açılıyor olacak?
Philippe: Bir sonraki butiğimizi yılbaşından önce İstinyePark’ta açacağız.