Bu kupayı kazanmak için haftada 5 gün halter çalıştık
“Heyecandan maç bitmeden sahaya atladım”
Geçtiğimiz iki yıl CEV Şampiyonlar
Ligi Kupası’nı kıl payı kaçıran Fenerbahçe Universal kadın voleybol takımı, bu kez Fransız takımı Cannes’a sahayı dar ederek söke söke şampiyon oldu. Voleybolun en büyük kupasını müzesine götürerek tarih yazan Sarı Melekler, başarılarının sırrını takımdaki aile ortamına ve “Sao Paolo beyefendisi” diye niteledikleri Brezilyalı antrenörleri Ze Roberto’ya bağlıyor.
Sarı Melekler’in en tecrübeli ismi kaptan Seda Tokatlıoğlu (26) üst üste 3’üncü kez katıldıkları Final Four’da “şampiyon olmanın” zafer sarhoşluğunu yaşıyor. Başarıya giden yolda takım içindeki aile ortamının en büyük motivasyon kaynakları olduğunu belirten kaptan, “Takım içindeki saygı, sevgi ve arkadaşlık ortamı en büyük sırrımız. Hep birlikte kazanırız, hep birlikte kaybederiz zihniyetini takıma yerleştirdik” diyor. Başkan Aziz Yıldırım’a verdiği “kupa sözünü” tutan Eda Erdem (27) ise tecrübesizlik sorununu artık aştıklarını dikkat çekerek “Üçüncü Final Four’da artık çok rahattık. Sadece yarı finaldeki Dinamo Kazan maçına tutuk başlayıp ilk seti verdik. Ama kimsenin inancı kaybolmadı. Sahada herkes aynı azim ve hırsla devam etti” diyor.
“Heyecandan maç bitmeden sahaya atladım”
Merve Dalbeler (28) de “Dünya starlarından oluşan bir kadromuz var ama biz takım olmayı becerdik” diyor ve şöyle devam ediyor: “Rüyamızda bile bu maçı yaşadık, aşırı bir konsantrasyonla sahaya çıkıp şampiyonluk kupasını kucakladık.” Maçtaki en ilginç anı yaşamak ona nasip olmuş. FB son sette 24. sayıyı aldığı halde 25. sayı kazandıklarını düşünen Merve, kenarda olduğu halde heyecanla kendisini sahaya atmış: “Öyle heyecanlanmıştım ki, maçı kazandık sanıp sahaya girdim. Sonra şaşkınlıkla oyunun devam ettiğini gördüm. Ama neyse ki bir sonraki turda bu kez gerçek sevinci yaşadım.”
“Antrenörümüz Sao Paolo beyefendisi”
Takımın en neşeli oyuncusu ise takım arkadaşlarının “Niço” lakabıyla çağırdığı libero Nihan Güneyligil. Niço’nun dışında Kim Yeon Koung, Korece’den bozma Türkçe’siyle Sarı Melekler’i güldüren isimlerin başında geliyor. Erdem, şampiyonlukta bir başka önemli faktörün de Brezilyalı antrenör Ze Roberto olduğunu vurguluyor: “İnsan ilişkileri çok iyi olan ve empati yapabilen bir insan. Bizde bazı insanlara “İstanbul beyefendisi” denir ya, o da bizim gözümüzde Sao Paulo beyefendisi... Çok kibar biri.”
“Gezmeyi kupa sonrasına erteledik”
Takımda çok yoğun bir maç temposu var, yeri geldiği zaman haftada 4 maça çıktıkları bile olmuş. Peki özel hayatlarına ayıracak zamanları kalıyor mu? Bu soruya Pasör Seda Eryüz (29) yanıt veriyor: “Bu kadar büyük hedefleri olan bir takımsanız önceliğiniz tabii maçlardaki başarılarınız oluyor. ‘Aaa gece de dışarı çıkamadık’ demek hiçbirimizin aklından bile geçmiyor. Genelde boş vakitlerimizi ailemizle geçirmek için özen gösteriyoruz ama kupayı kazandıktan sonra nasılsa gezip eğleniriz. Bugüne kadar yaptığımız bütün fedakârlıklara değdi. Eğlenmeyi kupa sonrasına erteledik.”
“Kim’e sen de Brezilyalısın diyorum”
Takımın en sempatik oyuncusu Brezilyalı siyahi voleybolcu Fabiana Claudino’nu ise takım arkadaşları “Fabi” diye çağırıyor. Brezilyalı, “Futbol takımının kaptanı Alex’i buradaki en büyük destekçim. Brezilyalılar gittikleri yerlere sıcaklılıklarını da götürürler. Ben buraya gelmeden önce insanlar biraz soğuk olur diye düşünüyordum. Ama baktım ki Türk insanı da en az Brezilyalılar kadar sıcakkanlı. En yakın arkadaşım Koreli Kim. Beni çok güldürüyor, hatta bazen onunla ‘Sen de Brezilyalısın’ diye şakalaşıyorum. ”
Maç öncesi diyete çok özen gösteriyorlar
Maç zamanları diyetlerine çok özen gösterdiklerini dile getiren Fenerbahçe Universal’li voleybolcular, genelde maça çıkmadan önce enerji depolamak için makarnayla beslendiklerini söylüyorlar. Antrenman tempolarının da oldukça yoğun olduğuna dikkat çeken Eda Erdem, büyük şampiyonalar öncesi günde 5-6 saat idman yaptıklarını söylüyor: “Final-Four’a gelmeden önce haftada 5 gün halter idmanı yaptık. Bir haftada 5 gün halter çalışmak bir insanın, hele bir kadının kolay kolay altından kalkabileceği bir şey değil. Ama biz bu zorlu ve yorucu antrenmanlar sayesinde başarıya ulaşıyoruz. Yoruluyoruz ama sonunda kupaya ulaşacağımızı biliyoruz.”
‘Topuklu ayakkabıya hasret kaldığımız zamanlar oluyor’
Sarı lacivertli voleybolculara güzelliklerinden ötürü sık sık mankenlik teklifleri de geliyor. Eda Erdem, “Mankenlik teklifi alıyoruz ama voleyboldan asla vazgeçmeyiz” diyor ve ekliyor: “Bana özel teklif gelmedi ama kulübün markası Fenerium için mankenlik yaptım.” Erdem, takımda topuklu ayakkabının vazgeçilmez olup olmadığı sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Biz uzun boylu kızlar genelde topuklu ayakkabıya hasretiz, o yüzden hepimiz giymeyi çok seviyoruz. Ama günlük hayatta pek kullanamıyoruz. İdman tempomuz çok yüksek olduğu için daha rahat şeyler giymek zorundayız. Ama gece dışarı çıktığımızda muhakkak hepimizde bir topuklu oluyor. Ancak alışkanlık olmadığı için kimilerimiz yürümekte biraz zorlanıyor.” Seda Eryüz ise, “1.80’lik boyuma rağmen arkadaşlarıma kıyasla daha kısa boylu olduğum için topuklu giymekte zorlanmıyorum, yine de günlük hayatta değil, özel bir davette giymeyi tercih ediyorum” diyor.