Bu dizinin oyuncularını biz seçiyoruz!
New York Times'ın işaret ettiği gibi, dizi izler gibi ses kaydı bekliyor Türkiye... Peki, yayıncılık tarihinde bir ilk olabilir mi? Bir dizinin oyuncularını biz seçebilir miyiz? Gözde Tezer yazdı...
Biz ki, küçücük yaşımızda, akşamüstü okul dönüşü tıkınırken mutfakta; Mari Mar, Rosalinda, Yalan Rüzgarı izlemişiz.
Biz ki, Kara Melek’in yayınlandığı geceler, geç yatabilmek için annemize ne numaralar çekmişiz.
Biz ki, internet hayatımıza girince, Game Of Thrones, Breaking Bad, Dexter; sezon sezon, uykusuz devirmişiz.
Ve şimdi, çevrilirken önümüzde tüm zamanların en akıl almaz dizisi, bize diyorlar ki, "Kapattık Twitter'ı, kapatacağız Youtube'u, Facebook'u... Bu diziyi izleyemezsiniz!"
Çok geç artık! Gerçek bir hikayeden uyarlandığı iddia edilen, çivisi çıkmış bir ülkede, bir başbakanla güçlü bir cemaat liderinin savaşını anlatan ‘Tape’ artık bizim favori dizimiz!
Ciddiyim. Yalan Rüzgarı, şapka çıkarıyor bu dizinin önünde, Dexter aralarına karışıp cinayet işlememek için zor bekliyor. Kara Melek'in aslında baya baya melek olduğuyla yüzleşiyoruz...
Peki çekenler bu diziyi, niçin izlememizden bu kadar çekiniyor?
30 Mart’ta bir seçim var çünkü. Diziye kimlerin devam edip kimlerin etmeyeceğini, biz izleyicilerin belirleyeceği bir seçim.
Dizi izlerken olur ya hep, ekrandan içeri dalıp "Yapma, inanma, yalan söylüyoooor!" diye sarsmak istersin masumları, İşte 30 Mart, bu demek oluyor. Girebilmek oluyor o ekrandan içeri, değiştirebilmek oluyor gidişatı.
Utanıyorum söylerken ama Berlin’deyim ben, okul var. Ve dizide olup bitenler nedeniyle 3 liraya fırlamış bir Euro gerçeği var. Yok yani bilet alacak param. Üç gündür patates salatası yiyerek takip ediyorum diziyi. İçim gidiyor.
Ben ekranı kırıp giremem içeri ama siz 30 Mart’ta girebilirsiniz sandık odalarına. Hak edene, hak ettiği rolü verebilir, çivisi çıkmış ülkenin çivilerini tekrar çakabilirsiniz. Yapın.
Daha güzel şeyler izleyelim artık.
Oy vermemek de bir tercih meselesi tabii.
Vicdan meselesi.
Ama kullanarak bu oy vermeme hakkını, hak etmeyene, baş edemediği bir güç vermek, bu ülkede –gördük ki artık- ölüm kalım meselesi.
Mecaz değil gerçek anlamıyla, Berkin’iyle, Ali İsmail’iyle, Abdullah’ıyla ve tüm diğer çocuklarıyla 'ölüm kalım meselesi'.
Hepimizin meselesi...
Çivi de çekiç de bizde, 30 Mart’ta herkesin bu gücü kullanması dileğiyle….