Bitmeyen aşklarıyla Nevra-Metin Serezli
Serezli çifti bitmeyen aşklarıyla da her zaman örnek gösterildi
Tiyatro dünyasının iki usta ismi Nevra ve Metin Serezli bitmeyen aşklarıyla da her zaman örnek gösterildi. 41 yıldır aynı yastığa, aynı aşkla baş koyan Nevra ve Metin Serezli’yle
ilk günden bugüne aşklarını, evlilik teklifi edilmeden başlayan evliliklerini konuştuk.
*Nasıl tanıştınız? Tanıştığınızda “Evet bu o, evleneceğim insan” dediniz mi?
Metin: İlk gördüğüm gün “Evet bu o; evleneceğim kadın” dedim.
Nevra: Ben zaten Metin’e tiyatrocu olarak daha lisedeyken hayrandım, oyunlarına giderdim. Kolejde okurken hafta sonları herkes gezmeye, dansa giderken ben Kenterler’e, Dormen Tiyatrosu’na giderdim. Metin’e çok hayrandım ama bu sadece bir sanatçı hayranlığıydı. Her genç kızın yüreğini hoplatacak derecede yakışıklıydı, benim için hâlâ öyle. Ama asıl hayranlığım Metin’i yavaş yavaş, tanıdıkça oldu. Evet görsel olarak güzel bir resim olabilir ama kişiliğini tanıdığınızda asıl aşk başlıyor bence.
*Peki tanıdıkça neden sevdiniz, sizi en çok neler etkiledi?
Nevra: Sağlam duruşu, koruyuculuğu, dürüstlüğü... Seni kanatlarının altına alacağına inanır ve güvenirsin... Çok düzgün konuşması, Türkçe’yi çok güzel ifade etmesi. Müthiş etkileyici fikirlerini anlatırkenki sıcaklığı. Ve iyi bir kalbinin olması, gerçekten çok iyi kalpli bir insandır Metin. Ayrıca çok esprili. Eğlendiriyor, duygulandırıyor... Bir şeyi ifade ederken cümleleri kullanışı kendine hayran bırakıyor. Her şeyiyle bir hediye paketi yani.
*Nevra Hanım için nasıl görür görmez emin oldunuz? Sizi ne çekti Nevra Hanım’a...
Metin: Benim için söyledikleriyle aynı aslında... Bir söz vardır: “Tanımadan sevilmez, sevilmeden tanınmaz.” Tanımak için sevmek lazım, sevmek için tanımak lazımdır. Ama benim için ilk etki, ilk gördüğüm andaki etkidir. Gün içinde birçok insanla karşılaşıyorsunuz ama Nevra’yı gördüğüm zaman “İşte ben hayatımı bu insanla geçirebilirim” dedim. Hissettim...
*Nerede, nasıl oldu bu?
Metin: Haldun Dormen Tiyatrosu’nda benim oynadığım oyuna geldi. “Bizim oyuncumuz olacak” dediler, tanıştık. İlk o vesileyle... O tanışıklığı her fırsatta devam ettirdim. Nevra’nın ilk oynadığı oyunda benim rolüm yoktu. Ama sık sık gidip izledim. Ondan sonra da benim yeni hazırladığım oyunda çok genç olmasına rağmen 35 yaşlarında bir kadın rolü için “Bu kız çok kabiliyetli bu yaşında oynayabilir” dedim. O oyun içinde de arkadaşlık başka türlü bir duruma dönüştü.
Metin bana evlenme teklifi etmedi
Nevra’yla günde 10 kere telefonda konuşuruz
*Evlilik kararını nasıl aldınız?
Metin: İşte o komik oldu...
Nevra: Karar vermedik.
Metin: Evlenme teklifi etmedim...
Nevra: Etmedi, hiçbir şey olmadı, o kadar doğaldı ki... Birden “Hangi gün evleneceğiz?” dedik.
Metin: Zaten o kadar yürüyen bir hayatımız vardı ki! Birden bire, “Nerede oturacağız, eşyamızı nereden alalım?” diye konuşmaya başladık...
*O zamanlar flörtler nasıldı?
Metin: Çok daha seviyeli beraberliklerdi.
Nevra: “Sinemada buluşalım mı?” sözü heyecan yaratırdı. Çünkü sinemaya gidince elele tutuşurduk. Bir sözün arasında, “Hawaii müziğinden çok etkilenirim” dersin, ertesi gün masanın üstünde “This is Hawaii” diye bir plak durur mesela. Eskiciden bulmuş. “Bir sözümden nasıl bulmuş bunu?” diyorsunuz. Küçük detaylar, birbirimize yazdığımız notlar... Bunlar çok önemli...
*Siz mesajlaşıyor musunuz?
Metin: Hayır ama telefonla, günde 10 defa konuşuyoruz.
Evlilik aşkı öldürmez, gerçek aşk uzun sürerse aşktır
*Evlenince aşk bitiyor mu? Hep öyle denir ya...
Metin: Bitmediğini görüyoruz.
Nevra: Bence aşk, evliliği uzun yıllar devam ettirdiğin zaman aşk. Şu lafa hiç inanmıyorum: “Aşk ölür sonunda alışkanlıklar ve sevgi yerini alır.” Hayır, bence başta bir hayranlık, heyecan ve etkilenme ondan sonra aşk. Aşk sonradan gelir. Bilinenin tam tersi. Eğer sonra, alışkanlığa dönerse o zaman yürümüyor. Aşk uzun yıllar geçtikçe sağlamlaşıyor.
Metin: Mesela geçenlerde Nevra arkadaşlarıyla vakit geçirmek için Dragos’a gitti. Akşamüstü kar yağmaya başladı ve ben endişelenmeye başladım. İlk önce gayet yumuşaktan başladım ama sonra “Derhal oradan çıkıp eve gel! Bu karda gelemeyeceksin!” dedim. Ödüm koptu yolda kalacak diye.
Nevra: Ben de öyleyim. Metin turneye gittiği zaman karnıma sancılar girer, gazlar girer...
Metin: “Uçağım indi” diyene kadar Nevra rahat etmez.
Nevra: Benim meraklarım hep öyledir, başka türlü bir şey aklıma getirerek merak etmedim.
Sevdiğinizi serbest bırakın, dönerse sizindir...
*Aranızdaki güveni nasıl kurdunuz?
Nevra: Kendime duyduğum güvenle... Kötü düşünceyi kafamdan atarım. Öyle bir şey için “Hayatta olmayacak” diye bir söz söylemek istemem ama benim açımdan da onun açısından da öyle kötü olur ki; günah olur böyle bir şeyi bozmaya.
*Derler ya “Bu camiada evlilikleri yürütmek çok zor.”
Metin: Hayatta inanmıyorum bu camia lafına. Sanat camiası mı? Tıp camiasından veya ticaret camiasından hiçbir farkı yok.
Nevra: Kişilerle ilgili olan bir şey. Biz hiç birbirimize kısıtlamalar getirmedik. Ben istediğim gibi giderim, gelirim. Arkadaşlarımla çıkarım gezerim. Metin aynı şekilde... Kocam beni kontrol etmeye kalksa utanırım... Saygı kalmaz. Benim belli bir kişiliğim, disiplinim var.
Metin: Sevdiğini serbest bırak dönerse senindir. Dönemezse zaten hiçbir zaman senin olmamıştır.
Evde erkeğin sözü geçer ama kadının izniyle
En büyük kavgalarımız çocuklar yüzünden oldu
*Evde en çok kimin sözü geçer?
Metin: Her zaman erkeğin sözü geçer, bütün dünyada böyledir. Ama erkeğin sözünün geçmesini sağlayan daima kadındır.
Nevra: Karar yetkisinin bende olmasını çok istemem. Ama karar vermişsem ve Metin kararıma karşı çıkıyorsa ne yapıp yapıp onu benim kararıma yönlendirmeye çalışırım. Ya güzellikle ya tatlılıkla ya kadınsı davranışlarla ya da mantıken. Ama genelde ben isterim ki hep o karar versin. Karar veremeyen ezik kadın pozisyonuna girmeyi seviyorum (gülüyor).
Metin: En büyük tartışma konumuz benim hep aynı yerlere gitmek istememden kaynaklanıyor.
Nevra: Mesela hep aynı koltukta oturur, şimdi mahsus onun koltuğuna oturdum. Bunu o tarafa geçirin yine gider o koltuğa oturur.
*Bunlar küçük tartışmalar, peki çok büyük kavgalar ettiniz mi?
Nevra: Çocuklarla ilgili kavgalar yaşadık. Ben çok kontrollü ve merak eden bir anneyim, Metin ise hep serbest bırakmak taraftarıydı.
Aşk için sabır lazım
Gençleri biraz sabırsız görüyorum. 3G’ler, twitter’lar dünyasında her şey çok çabuk gelişiyor. Öyle olunca da arkadaşlıklar, ilişkiler, evlilikler de o sabırsızlığın içinde kalıyor. Kimse sabır, anlayış göstermek, biraz bekleyip ayak uydurmak istemiyor. Her şey çabuk olsun, halledelim, yapalım isteniyor ama yapamayınca “olmadı” deniyor. Bir kere, pilavın bile demlenmesini beklersin, demlensin, üzerinden bir duman geçsin, bir konuşalım, bir tartışalım, halletmeye çalışalım... Onlara göre vakit yok. Bizler beklerdik, sabır gösterirdik, aileyi hep devam ettirme çabalarıyla bu işler başlardı. Şimdi baştan şöyle bir fikirle başlıyorlar “Yürümezse yürümez.” Böyle düşünüyorsan zaten negatif bir adımla işe başlıyorsun demektir. Halbuki “bir yastıkta...” diyerek başlanmalı.