Gazete Vatan Logo
Arşiv‘Bir halt değilsin, seni biz yarattık’ diyenlere inandım

‘Bir halt değilsin, seni biz yarattık’ diyenlere inandım

Geçen yıl Yunanlı oyuncu Yorgo Seitaridis’le evlenerek Hristiyan olan Tuğçe Kazaz Seitaridis bir yıl sonra ‘Can’ isimli bir televizyon filmi nedeniyle Türkiye’de... Eroinman ve biseksüel bir mankenin hayatını oynayan Tuğçe, kendi modellik kariyerinde neden bir türlü mutlu ve huzurlu olamadığı anlatıyor

Tuğçe’yle röportaj yapmak için Can filminin setinde buluşuyoruz. Beş saatlik bekleyişin sonunda makyaj odasında röportaja tam başlayacakken Tuğçe, “Önce bir anlaşma yapalım. Soyadımı Seitaridis olarak yazın. Kazaz soyadımı kullanmanızı istemiyorum” diyor. Kayıt diyoruz ve Tuğçe filmden Yunanistan’daki hayatına, ailesiyle olan ilişkisinden geçmişinde yaşadıklarına kadar her şeyi 25 dakikaya sığdırıyor.

• “Can” isimli bir televizyon filminde oynuyorsunuz. Nasıl bir film?
Bütün hayali ünlü olmak olan bir genç kızın hayatını anlatıyor film. Can karakteri ünlü olmanın en kolay yolunun manken olmak olduğunu biliyor ve evinden kaçıyor. Ancak işler tahmin ettiği gibi gitmiyor. Can idareli bir karakter değil. O nedenle uyuşturucuya başlıyor ve çarpık ilişkiler yaşıyor..

• Bu senaryo Burçin Birce isimli mankenin hikayesine benziyor...
Benziyor. Ama sadece onun hikayesi değil. Uyuşturucu gerçeğinin anlatıldığı bir film.

• Bu hikayeye modellik hayatında şahit oldunuz mu?
Mankenlik yaparken bu kadar şiddetli bir hikayeye şahit olmadım. Ama bizim camiayla ortak noktalar var. Mesela ünlü olmaya çalışmamız. Gazetelere çıktığımızda daha çok para kazanmamız...

• Üçüncü oyunculuk denemenizde bir eroinmanı oynamak zorladı mı sizi?
Gerçekten çok zorladı. Ama verdiği haz çok büyük. Bu film hayatımın dönüm noktalarından biri. Çünkü oyunculuk alanında kendimi gösterebileceğim bir film.

• Modelliği bırakan herkes ya oyuncu oluyor ya da şarkıcı...
Oyuncu olduğumu iddia etmiyorum. Şu an bir arayıştayım. Yoga öğretmeni de olmayı düşünüyorum. Fotoğraf da çekiyorum ve fotoğrafçı olmayı da istiyorum. Yani hobi olarak gördüğüm şeyleri hayatıma adapte etmeye çalışıyorum. Hangisinden daha fazla zevk alırsam onu meslek haline getireceğim.

Armani bile mutlu etmedi
• Modelliğe devam edecek misiniz?

Bu iş bana artık doyum vermiyor. Benim için hayat artık kameranın önüne geçip poz vermek değil. Modellik için eğitim almıyorsun. Güzel bir vücudunun olması yeterli. Ama oyunculuk, yoga ve fotoğraf için eğitim gerekiyor. Mesela Armani defilesine çıktım. Profesyonel olarak iyi bir şey yaptım. Ama “Mutlu muyum?” diye sordum kendime. Hayır, değildim. Ama modellik benim işim ve arada bir defilelere katılacağım.

• Türkiye’deki yaşantınızdan şikayet ediyorsunuz. Neden?
Mankenliğe başladığım zaman 17 yaşındaydım. Öyle bir ortamda yaşıyordum ki, para güç olarak gösteriliyordu. Bu biraz ailemden de kaynaklanıyordu. Cipe binmeyi bir şey zannediyordum. Bir taraftan da ailemin ev kirasını ödüyordum. Yorgo’yla tanıştıktan sonra paranın değil sevginin büyük bir güç olduğunu anladım.

YALAN SÖYLÜYORDUM
• Evlendikten sonra görüntün de değişti. Eskiden bakımlıydın. Şimdi eşofmanlarla geziyorsun...

Eskiden sokağa çıkarken bile “Ayy kapatıcı süreyim” derdim. Bunlar kompleksten kaynaklanıyor. Modellik dediğin camiada öyle insanlar var ki, “Sen aslında bir halt değilsin. Seni biz yaratıyoruz” duygusunu aşılıyorlar. Küçüktüm ve o insanlara inanıyordum. O insanları bir şey zannediyordum. Çünkü isimleri ve paraları vardı. Biraz da özenti duyuyordum. Daha 17 yaşındayken benim kadın olmama imkan yoktu. Ama onlar beni kadın yapmaya çalıştılar. Ben de onlara inandım. Oysa ben daha yeni yeni genç kızlıktan kadınlığa geçiyorum.

• Kimdi onlar?
Mankenler kimlerle muhatap oluyorlarsa hepsi için geçerli.

• Modellik hayatında mutsuz muydun?
Kendimden mutlu değildim. Yalan söylemekten mutlu değildim. Mesela erkek arkadaşım vardı ama “Yok” diyordum. Hafızam yaşanmamış şeyleri kaydetmek zorunda kalıyordu ve bir daha o insanı gördüğüm zaman o yalanı hatırlamak zorundaydım. Bu da mutsuzluk veriyordu.

Yunanistan’da sıfır kilometre ilişkiler kuruyorum
• Başka bir ülkeden eski yaşamına bakmak sana neyi gösterdi?
Burada biriyle tanıştığımda bana karşı “Bundan önce şununla beraberdi, şu mankene şunu demişti” gibi doğru ya da yalan önyargıları oluyor. Türkiye’de birisi gözümün içine baktığı zaman tüm o geçmişin onların gözünün önünde canlandığını görüyorum. Yunanistan’da sıfır kilometre ilişkiler kuruyorum. En önemlisi de eşimle birbirimizle ilgili ne varsa konuşup onu tamir edip hayatımıza devam ediyoruz. İkimiz de doyum noktalarında birbirimizle tanıştık.

• Oradaki hayatın nasıl?
Yemek yapıyorum. Ev temizliyorum. Yoga yapıyorum. Kitap okuyorum. Yorgo’yla film izliyoruz. Yorgo buzuki çalıyor ve ben onu dinliyorum. İki tane kedimiz var. Çok küçük bir yerde yaşıyoruz ve bir kaç arkadaşımız var. Onlarla beraber oluyoruz. Daha çok evde vakit geçiriyoruz.

Ailemle aram uzun yıllardır kötü
• Şimdi çıkıp “Ben Hıristiyan değilim” diyorsun. Bu açıklamayı neden evlendiğin zaman yapmadın?
Bütün dinlere inanıyorum. Eşimle izlediğim bir vaftiz töreninden çok etkilendim ve Hıristiyan oldum. Ama sadece Hıristiyanım diyemem. O dönem açıklama yapmadım çünkü gazetecilere hayatımı anlatmak zorunda değildim.

• Ailenle ilişkilerin düzeldi mi?
Bizim aramız zaten sadece düğün sebebiyle bozulmadı. Uzun yıllardır aramız iyi değildi. Benim vicdanım rahat ve böyle mutluyum.Temiz insanlarla beraber olmak istiyorum. Annemden, babamdan bile negatif elektrik alıyorsam onları yanımda tutmam. Gerek yok...

Haberin Devamı