Beş duyuyla Yunus Emre’yi hissedin
Padişahın hikmeti gör neyledi
Ateş, su, hava ve toprağa seslendi der Yunus Emre divanının girişinde. İsmail Acar bu söz ile irkilir ve beş duyumuza birden hitap edecek bir proje için kolları sıvar. Piyanist Burçin Büke ve opera sanatçısı Hakan Aysev’i de yanına alır. Bu gece, Aya İrini’de sahnelenecek olan “Yunus Emre 5 duyu” projesi, Yunus’u ses, görsellik, tat, dokunma ve koku ögelerini aynı çatı altında bir araya getirerek anlatacak. İsmail Acar ve Burçin Büke’yle projenin masalsı dünyasını konuştuk.
* Projenin ilham kaynağı neydi?
Burçin Büke: Fikir, gece sohbetlerimizde aklımıza geldi. O günlerde de Modest Mussorgsky’in eserlerine çalışıyordum. Mussorgsky sergiye gitmiş, tablolara bakmış ve müzik yapmış. “Biz neden böyle bir şey yapmayalım” diye düşündük. İsmail Acar, Hakan Aysev ve ben bu işin bir parçası olduk. Ondan sonra takım kuralım dedik ve Yunus Emre’yi anlatmaya çalıştık.
İsmail Acar: Mussorgsky’nin çıkışı bize yetmedi. Mussorgsky bunu sadece 2 boyutlu yaptı ama biz projeye beş boyut kazandırdık. Ses, tat, dokunma, duyma ve görme... Batı’daki ikon değerlere karşı bir ikon değer seçmeliydik. Bu Mevlana değildi, çok popüler ve çok da kolaycı olurdu. Sahnede de çok kolay kullanabilirsiniz. Biz ise zoru seçtik. Duymak ve görmek tamamdı ve Yunus için çok basit ilerlemek gerekiyordu. Tatda, Yunus için özel tatlar tasarladık. Şimdiki süreç için tatlarda buğdayı, sonbaharda ise avuçu kullanacağız. Bu da bizim tat tasarımımız oldu. Kokuya da odun, gül, çimen ve Yunus’la beraber gelen 13 unsuru bir araya getirdik. Kişiye özel bir şey değil de mekana özgü bir şeyler tasarlamaya çalıştık. Amacımız güzel bir şey yakalamak değil aslında hikayeyi anlatmak. Müziği dinlerken ağızlarına attıkları buğday tadı ile birlikte burunlarındaki kokuyla resimlere bakacaklar. Dokunmak kaldı geriye. Bazen bir sanatçının dokunulmazlığına dokunulacak, bazen mucizelerini anlatan, Hazreti Muhammed’in bir ceylan ile konuşan resmindeki, ceylana dokunacak.
* İzleyici farkında olmadan soyut bir dünyaya mı dokunacak?
İsmail A.: İzleyicinin çıkarken neye dokunduğunu kendisinin bulmasını istiyoruz. Tuvallere dahi dokunabilecekler.
İzleyici hayattaki farkındalığını test edecek
* Alana girdiğimiz an ruh ve bedenin bütünlüğünü mü anlayacağız?
Burçin B.: İzleyici hayattaki farkındalığını test edecek. Net olarak ne olduğunu söylemek istemiyoruz çünkü izleyiciyi o kapıdan içeri sokmak istiyoruz.
* Hangi renkler ya da hangi figürler ortaya çıktı?
İsmail A.: Hikâyeler üzerine yoğunlaştım. 33 eser sergilenecek ama barkovizyonda 100’den fazla eserin görüntüsü dönecek. Figürlerde Yunus Emre’nin karısı Emine Kadın, Yunus ve Hazreti Muhammed’in mucizeleri yer alıyor.
* Müzikleri neye göre belirlediniz?
Burçin B.: 8 parça olacak. Yunus ilahileri ve özel olarak yaptığım iki beste yer alacak. Ne kadar sade o kadar güzel fikrini benimsedik. Dört anonim parçayı yeniden aranje ettik. Bir de ekibimizde kadın neyzen var. Bu kadar erkek neyzenin arasında kadın olması önemli bir noktaydı.
Maksim Gazinosu’nda sergi yaptım, ne cesaret!
* Sanat son dönemde içinde riskleri barındıran bir olgu mu oldu?
İsmail A.: Mesela Hakan Aysev operayı tanıtmak adına birçok televizyon programında yer aldı. Bu da risk yaratıyor ister istemez. Ben Maksim Gazinosu’nda sergi yaptım. “Ne cesaret” derler adama...
* Bazı ressamlar ise eserlerini saklayıp belli bir zümreye sunuyor...
İsmail A.: Çok saçma bir şey. Sanat eseri izleyici ile buluşmayınca bir mana kazanmıyor. Türkiye’de bugün, ressamlar müzayedeler için resim yapıyor ve sergi yapmıyor. Adamlar bunları alıp depolara kilitliyor. Ben de diyorum ki, “İnsanlar artık resme dokunsun.” Saklama meselesi problemli bir süreç. Sadece koleksiyonerler kazanıyor. Adamın biri gelip bana “Senden 30 resim aldım, ne zaman öleceksin kardeşim?” diyebiliyor. Benden kazanacağın paraya mı bakıyorsun, git borsada kağıt al. Bırakın artık sanatçının kendisi kazansın sanattan. Genç sanatçıların hepsi aç. Ama müzayedeler korkunç dolu.
* “Yunus Emre 5 Duyu” projesinde en çok etkilendiğiniz Yunus sözü neydi?
İsmail A.: Yunus’un öyküleriyle birlikte ilk divanına girişindeki “yaratmayı” anlatması. O kadar çok etkiledi ki beni.
Burçin B.: Sevgi kelimesine olan bağlılığı.
İsmail A.: Divanındaki beş unsur bizim beş duyumuza enteresan bir yaklaşım sağlıyor. 13’üncü yüzyılda yaradılışı anlatırken 4 elementten 5’inciyi “can” sayması çok acayip.
* Nasıl kostümlerle göreceğiz sizi?
İsmail A.: Bir mizansen yarattım. 13’üncü yüzyıl ve Moğol istilasındaki Anadolu... Burçin’i Anadolu prensi yaptım. Hakan Aysev 3 kostüm giyecek. Biri tılsımlı bir kaftan, Moğol generali ve post sahibiyken tekkeden gelen bir dede olarak sahneyi terk edecek. Bir kadınımız var o da neyzenimiz. O ise Doğulu bir asilzade olacak.
ajanda
* İstanbul’da festival mevsimi başlıyor. Chill-Out Festival, yarın Kemer Golf Club’ta kapılarını açacak. 12.00’da başlayacak festivalin açılışını
DJ İlker Aksungar yapacak. Festival, dünyaca ünlü Caravan Palace, Bonobo Orchestra, Tunng ve Lucky Elephant gruplarının performanslarıyla devam edecek. Giriş: 60 TL.
* 29 Mayıs günü Küçük Çiftlik Park’ta ise en taze festival Miller Freshtival’de Mika ve The Raveonettes sahnede yerini alacak. www.millerfreshtival.com’da hayalindeki Miller Freshtival’i 3 kelimede en güzel anlatan ise Mika ile tanışma şansı yakalayacak. Giriş: 33,50 TL.
* ETİFest’in son durağı bugün Urfa Harran Üniversitesi’nde. Etkinlik kapsamındaki Teoman konseri ve gündüz aktiviteleri herkese ücretsiz.
* Bugün Tamirane’de İngiltere’nin dünya müziğine armağan ettiği, trip hop’ın temsilcisi The Cinematic Orchestra sahne alacak. Giriş: 60 TL.