Bende hiçbir zaman dolambaç yan yollar, arka sokaklar yok!
Eda Taşpınar’la yollarını ayıran Nurettin Hasman, VATAN"a konuştu
16.10.2009 - 23:59 | | Ayşe Brav
Nurettin Hasman’ı yıllardır tanıyorum. Hani tanıdıkça sevdiğiniz, dostluğuna güvendiğiniz insanlar vardır ya; işte öyle biri... Eda Taşpınar’la ayrılığı sonrasında hakkında olumsuz şeyler yazılınca gerçekten çok üzüldüm ve kendisini aradım. “Şu anda ruh hâlim konuşmaya uygun değil” dedi. Aradan yaklaşık bir buçuk ay geçtikten sonra, çok ısrar ederek onu bu röportaja ikna ettim.
Ve Nurettin Hasman bütün samimiyetiyle, hislerini hiç saklamadan konuştu.Kendi halimde bir adamım kimse bana dokunmasın
Sen çok naif, dost canlısı, çok köklü bir aileden gelen aynı zamanda da çok komik birisin. Ama basına yansıyan Nurettin bambaşka biri. Sence bunun sebebi ne ?
Çünkü bu prim yapıyor. Yani onlara beni böyle yansıtmak reyting kazandırıyor.
Peki, Nurettin Hasman gerçekte nasıl biri?
Gördüğün gibi işte. Mal bu. Dümdüz. Yani bende hiçbir zaman dolambaç, yan yollar arka sokaklar yok. İnandığım şeyleri sonuna kadar savunurum, asla kimse ya da hiçbir şey için prensiplerimden vazgeçmem. “Şunun yanında böyle konuşayım, bunun yanında şöyle konuşayım” gibi taktiklerim yoktur. Ben böyle kendi halimde bir adamım. Kimse bana dokunmasın, ben de kimseye dokunmayım.
Eski eşim Güliz beni çok çekti şu anda da benim gerçek dostum
Ailen eski İstanbullulardan öyle değil mi?
Evet öyleyim. En azından üç dört jenerasyondur zengin bir aileyiz. Ben orta okul, lise ve üniversiteyi Zürih’te okudum. Makine mühendisiyim.
Biraz Güliz Onursal’dan ve ilk evliliğinden bahseder misin?
Güliz’le on altı sene evli kaldık. Hakkını yememek lazım, beni çok çekti. Şimdiki halim ne ki, o zamanlar gerçek bir arızaydım. Arıza derken yanlış anlaşılmasın, titizliğimden hastalığa varınca titizliğimden bahsediyorum. Bu titizlik gittiğim evlerde lavaboların altını kontrol etmeye kadar varıyordu. Temiz bulmadıklarımı kullanmıyordum. Güliz şu anda da benim gerçek dostum.
Ben baba değil arkadaşım kızlarımla dostluk etmeye çalışıyorum
Nasıl bir babasın?
Valla ben baba değil arkadaşım sanırım. Kızlarıma babalık değil, dostluk etmeye çalışıyorum.
Ne yapıyor şimdi kızlar?
Biliyorsun Merve evlendi, kayınpeder oldum. Mina da Washington’dan geldi, annesini babasını çok özlemiş. Şimdi beş-altı ay mimar Mustafa Toner’le çalışacak. Sonra tahmin ediyorum o buralarda yapamaz, geri döner. Merve karakter olarak daha çok bana benziyor, Mina da galiba annesine.
Senin yanında şimdiye kadar hiç çirkin kadın görmedim. Güzel seviyoruz galiba?
Evet. İç güzelliğin falan tamamen palavra olduğunda inanıyorum. Mesela yüz elli kilo bir kadın ama içi güzelmiş... Sabah bir uyanıyorsun yanında bir balina yatıyor ama dürterek uyandırıyorsun... İçi güzelmiş ya sohbet edelim diye, bu mudur yani?
Önceki ilişkimde yaşadıklarımı sıfırlamak için zamana ihtiyacım var
Senin iyi bir dost olduğunu biliyorum. Peki sen de yeterli dostluğu görüyor musun etrafında?
Valla verdiğim kadarını göremiyorum. Çünkü ben herkesin her şeyine koşarım. 10 sene önceki sevgilimin derdi kendi derdim haline gelir. Elimden geleni yapmaya çalışırım. Tabii ki benim de dostlarım var ama sandığınız kadar çok değil. Sosyalleştiğiniz herkes dostunuz değil ama bunun yanında sayıları çok az olsa da benimle her şartta yan yana olacak dostlarım var. Mesela yüz kişi beni dövüyor desem sadece yanımda olmak için gelip dayak yiyecek insan bunlar.
Senin son ilişkin, doğrusu ayrılığın çok konuşuldu. Ve talihsiz bir iki lafla, olduğundan başka bir adammışsın gibi lanse edildin. Niye oldu bunlar?
O gün hiddetlendim, etmemem gereken bir iki laf ettim ve özür diledim. Ben öyle bir adam değilim, tabii ki hani bir laf var ya “Öfke baldan tatlıdır” diye. Ben de öfkemin kurbanı oldum herhalde, o laflar hep öfke anında söylendi. Bilirsiniz bazen yaralıyken, canınız acırken doğanıza aykırı, siz olmayan şeyler söylersiniz.. Yani şöyle bir şey söyleyeceğim, tabii ki yedi senelik bir ilişkinin ardından birden bire şalteri indirip hayata devam edemiyorsunuz. Zaten aksi olsa kendinizle ters düşersiniz, hiçbir şey hissetmemişsiniz demektir. Yaşananları sıfırlamak tabii ki zamana yayılması gereken bir şeydir.
İlişkide yaş farkı katiyen önemli değil
Hâlâ kırgın mısın Eda Taşpınar’a?
Evet kırgınım ama o da bana kırgındır herhalde.
Sence yaş farkı önemli mi ilişkide?
Hayır katiyen değil.
O zaman neden “O da genç kadın, tabii ki gitsin kendi hayatını kursun” dedin?
Ben öyle demedim. Ben “O daha genç, onun uçağı daha kalkışta benimki de inişte, bunlar ilişkide ters eğriler. Yani ‘Tekrar hayat kuralım, beş çocuğum olsun’ demiyorsan ilişkide yaş farkının hiçbir önemi yok” dedim.
Yani sen Eda’dan çocuk yapar mıydın?
Valla benimle evlenmek isteyen olmadı ama şimdi bana “Karşına yeni birisi çıksa çocuk yapar mısın?” diyorsan çok mantıklı gelmiyor. Çünkü iki çocuğumu da çok titizlikle, en iyi şartlarda yetiştirmeye çalıştım. Bugün ekonomik şartlar da çok değişti, öyle bir çocuğu iyi okullarda okutmak bir servet nerdeyse.
Arızalı kadınlardan hoşlanıyorum
Tekirdağ kiraz güzeli istemem
Nasıl kadınlardan hoşlanıyorsun?
Aaaa mutlaka bir arızası olacak. Yani Tekirdağ kiraz güzeli istemem.
Peki en çok kime aşık oldun?
Yok, onu söylemem.
Aşık oldun mu yani?
Evet bir kere çok aşık oldum.
Şimdi bir ilişkin var mı?
Yok. Adın çıkmış dokuza, inmez sekize derler ya... Birileri seni istiyor ama onlar senin istediklerin değil. Eee, sen birilerini beğeniyorsun, onlar repütasyonundan (ününden) dolayı seni istemiyor. Ruhen ciddi bir ilişkiye hazır değilim. Beğenip, “Benim kadınım olsun” diyeceğim kadına da öyle ciddiyetsiz davranmak istemiyorum. Çünkü bu ruh halimle iki gün sonra sallayacağım, ciddileşmeyeceğim... O da ayıp, centilmenliğe aykırı.
Vazgeçemediğim aksesuarlarım tüfeklerim, onlar
kolum kanadım
Domuz avı tehlikeli mi?
Yok hayır, değil. En tehlikeli av beyaz ayı avı herhalde.
İyi bir av eti aşçısı mısın?
Eee, fena değilim ama benim gördüklerim içinde en iyisi Kaya Ersu. Ama en çok ne seviyorsun dersen, bıldırcın eti seviyorum.
Peki ava çıkmanın stres atmana faydası oluyor mu?
Hem de çok. Orada her şeyi ama her şeyi geride bırakıyorum. Doğayla, yeşille tabiatla bütünleşiyorum. Av aslında işin bahanesi, ava çıkmanın bir ön hazırlığı var. Heyecanlanıyorsun, yolda arkadaşlarınla eğleniyorsun. Hiç av omasa bile yaşananlar çok güzel.
Türkiye’de en çok ne avlanıyor?
Türkiye çok zengin bir av ülkesi, çok hayvan var. Aklına ne gelirse her tip hayvan var Türkiye’de. Mesela Konya’daki Anadolu koçu çok önemli, değerli bir hayvan. Ve her yerde av var Türkiye’de.
Vazgeçemediğin bir aksesuarın var mı?
Tüfeklerim herhalde. Çünkü onlar benim kolum kanadım, avda çok önemliler yani. O yüzden de çok önemli, çok güzel tüfeklerim var.
Av merakım babamla başladı benim ayrıca daha birçok merakım var
Senin bir av merakın olduğunu biliyoruz. Neler yapıyorsun?
Benim sadece av merakım yok ki... Araba merakım var, pilotum, iyi bir snowboard’cuyum, dalgıcım, yelkenciyim... Ayrıca İsviçre’de sekiz sene basketbol oynadım.
Peki av merakın nasıl başladı?
Av merakım rahmetli babamla başladı. İlk ava çıktığımda sekiz-dokuz yaşındaydım. O yaşta bir çocuğu yolda yürütmek bile zordur ama babam beni tarlalarda yürütürdü. Çanta taşırdım, tüfek temizlerdim yani ne kadar angarya iş varsa yapardım. Ben doğma büyüme Yeşilköylü’yüm. Orada bir sürü Ermeni, Rum, Levanten insan vardı, ava gitmek bir ritüeldi. Av kılığı kıyafetini, avda saygıyı hepsini onlardan öğrendim.
1996 yılından beri sadece etini yiyeceğim hayvanları avlıyorum
Avcılığın kuralları var mı? Yani ava çıktığında bütün hayvanları vurur musun? Yoksa vurulamaması gereken hayvanlar var mı?
Sana şöyle söyleyeyim, ben dünyanın her tarafında avlandım. Ama 1996’dan beri sadece etini yiyeceğim hayvanları avlıyorum. Çünkü Kuzey Kutbu’nda gittiğim beyaz ayı avından çok etkilendim. Zaten Kuzey Kutbu bambaşka bir hikâye, iki gün sonra evini, dört gün sonra ayakkabını falan özlüyorsun. Anormal depresif bir yer yani.
Vurduğun havyanın yaşına da dikkat ediyor musun?
Trofe avında evet. Çünkü bu avda amaç o. Yani ölmek üzere olan hayvanın değerlenmesi. Ama bir de şunu belirtmek istiyorum, hiçbir hayvansever benim hayvanlara faydalı olsun diye ödediğim parayı ödememiştir. Sana bir örnek vereyim; Los Angeles’ta Safari Club var. Bu bir av kulübü... Bundan iki sene önce buradaki hayvanseverler, hayvanları korumak için 48 milyon dolar topladı. Birisi oturuyor mesela “Ördeklere bilmem ne yapmayın” falan diye ahkam kesiyor... “Hadi lan oradan, sen ördekten ne anlarsın?” Biz çok kış olduğu zaman birkaç arkadaş aç kalmasınlar diye ördeklere arpa falan attık. Ayrıca mesela yüz liralık avda, en az elli lira hayvan korumasına gider. Şimdi sen hayvan seviyor musun mesela?
Evet çok...
Peki kaç lira verdin bu güne kadar hayvanlar korunsun diye?
Hiç.
Ben bir-iki milyon dolar vermişimdir.
Haberin Devamı