Bebeğinizin ruh sağlığı....
Sakın ‘Onun psikolojisi nasıl olabilir ki? Daha bir bebek!’ demeyin. Onun da şu kısacık yaşamında sıkıntıları olabilir. Henüz konuşamayan bebeğinizin sorunlarınızı anlamalı ve iyi iletişimin temellerini bu dönemde atmalısınız.
Bebekler, hastalıkların ve ruhsal bozuklukların klasik belirtilerini göstermez. Onların belirtileri uyku bozuklukları, beslenme problemleri, huzursuzluk ya da sürekli ağlama şeklinde dolaylı olarak ortaya çıkar. Bu nedenle de bebek ruh sağlığı konusu özellikle de ülkemizde çok iyi anlaşılamıyor. Ne yazık ki gereken önem de verilmiyor. Uyku ve beslenme problemleri aslında bebeğin kaygılı, stresli, gergin ve korku dolu olduğunu gösterir. Bu duyguların, sevgi dolu bir şekilde, empati kurularak yanıtlanması gerekir.
Hamilelik döneminde folik asit, beslenme ve düzenli kontrolün önemi üzerinde durulurken hamileliğin psikolojik boyutu, aile içi ilişkilerde neden olduğu değişim, hamileliğin doğurduğu yeni duyguların annenin ve bebeğin ruh sağlığı açısından önemi üzerinde pek durulmaz.
İleride yaşanabilecek ruhsal bozukluk ve hastalıkların önlenebilmesi için anne-babaların bebeklerinin yalnız fiziksel değil duygusal ihtiyaçları olduğunu da düşünmeleri gerekir.
Yakınlaşma bebekken başlar
Hem fiziksel hem de duygusal olarak doğumun kendisi zaten çok önemli. Bebekler başta anneleriyle olmak üzere babalarıyla da ilişki kurmak üzere programlanmış olarak doğar. Elbette, bebekle ilk ilişki kuran anne. Üstelik de anne-bebek arasındaki yakın ilişki daha bebek anne karnındayken başlar. Bebek dış dünyayla ilk olarak annesi aracılığıyla ilişki kurduğu için annenin ruh sağlığı anne-bebek arasındaki ilişkinin niteliğini, aradaki ilişki de bebeğin ruh sağlığını etkiler. Bebeklerin, annesinin sürekli olarak kendisi üzerine düşünüp onunla ilgilenmesine ve bunu da keyifle yapmasına ihtiyacı var. Ayrıca bebek fiziksel bakımının yanı sıra duygularıyla da ilgilenilmesini ister. Emzirme ve altının değiştirildiği zamanlar, onunla göz ve ten temasının birlikte kurulduğu, eğlenceli bir şekilde nitelikli zaman geçirildiği anlardır. Ona dokunmanız, konuşmanız kendisini güvende hissetmesini sağlar.
Sizi tanıyor, size güven duyuyor
Bebeğinizle kurduğunuz iletişim tek taraflı değil. Sizin sesinizi doğumdan önce, yüzünüyse doğumdan sonraki ilk birkaç gün içinde tanımaya başlar. Bebekler rahatsızlıklarını, streslerini, yüz ifadeleri, beden dilleriyle ve ağlayarak anlatır. Elbette her zaman bebeğinizin ne anlatmaya çalıştığını anlamak çok kolay değil. Ama aranızdaki iletişim, beden gücü ne kadar güçlü olursa onu anlamak o kadar kolay olacaktır.
Onun dilinden siz anlarsınız
Bebeğinize yapacağınız geribildirimler hem bebeğiniz üzerine soğukkanlı bir şekilde düşünmenize yardımcı olur hem de onun üzerine düşündüğünüzün, anlamaya çalıştığınızın mesajını vermiş olusunuz. Ağladığında, huzursuz olduğunda onu tatlı bir ses tonuyla sakinleştirmeye çalışın.
Kurulacak sağlıklı bir iletişim yalnız bebek üzerinde değil, uzun vadede yetişkin ruh sağlığı ve öğrenme deneyimi üzerinde de çok etkili.
Bebeğinizle etkili iletişim kurabilmeniz için dikkat edimesi gereken noktalar:
•Bebeğinizin ihtiyaçları üzerine düşünün ve bunu seslendirin ‘Sen terledin mi? Saçlarının böyle okşanmasını seviyor musun?’
•Onun sevdiği ve sevmediği şeyleri tespit etmeye çalışın ve bunu ona seslendirin ‘Sanırım sen en çok bu şekilde yatmayı seviyorsun!’
•Bebeğinizin o andaki duygu durumunu ona geribildirim olarak yansıtın ‘Sen yalnız kaldığın için mi ağlıyorsun? Senin bir yerin mi ağrıyor? Korktun mu? Burada olmamı mı istiyorsun?’