Avrupa Birliği’ne gireceğiz ama kokoreç ve bumbardan da vazgeçmeyeceğiz
Gülmeye ihtiyacı olan Türkiye´yi kahkahaya boğacağız
TRT1’den ünlü oyuncuları buluşturan yepyeni bir komedi dizisi geliyor. Başrollerinde Selen Seyven, İpek Tuzcuoğlu, Tarık Ünlüoğlu, Kadir Çöpdemir, Zuhal Topal’ın yer aldığı ‘Avrupa Avrupa’ yeni sezonda başlıyor. Dizi bir varsayım üzerinden ilerliyor ve Avrupa Birliği’ne girmiş Türkiye’nin hali nasıl oluru izleyicisine sunuyor. Dizinin geleneklerinden ödün vermeyen ailesi baba Tarık Ünlüoğlu, anne İpek Tuzcuoğlu ve kızları Selen Seyven ile Avrupa Avrupa’daki Türkiye’yi konuştuk.
* Dizide seyirci tam olarak ne izleyecek?
Selen Seyven: Avrupa Birliği’ne girmiş Türkiye’yi izleyecek seyirci. Bir yılbaşı akşamı ile başlıyor dizi. Yılbaşı ile beraber Türkiye’de Avrupa kuralları geçerli olmaya başlıyor. Bununla birlikte Türk vatandaşının bu kurallara verdiği tepki ve arada doğan komik olayları göreceğiz.
* Şimdi ile kıyaslayınca seyirci nasıl bir Türkiye ile karşılaşacak?
İpek Tuzcuoğlu: Avrupa Birliği sürecini gündeme getireceğiz ama insanların çok fazla bir bilgisi olduğunu düşünmüyorum. İki aile var. Biri çok fazla özeniyor bu duruma, diğeri ise daha Türk motifli, daha alaturka hatta 80’lerde kalmış bir aile. Hiç yeniliğe açık değiller. Batı ile Doğu arası bir analiz. Dişli bir konu. Hem eğlendirici hem bilgilendirici tam TRT.
Selen S.: Dizide bütün konuları çok daha büyük ve komik ele alıyoruz. Babam bana “höt” dediği zaman ben korkarım ve otururum. Oradaki kız korkmuyor. Facebook’u da var onun. Şu andaki hayatımızla birebir. Sadece Avrupa Birliği meğersem gelmiş ülkeye durumunu oynuyoruz.
Dizilerde fotoroman oyuncuları izliyoruz
* Türkiye son dönemde büyük bir karmaşanın içinde. Gülmeyi unuttuk mu?
Tarık Ünlüoğlu: İnsan öyle garip bir mahluk ki dünyanın en kötü durumu bile olsa gülebiliyor. Onun için burada halkın moralini yükseltmek önemli bir şey.
İpek T.: İnsanların gülmeye ihtiyacı var. Bir haber bülteni izlediğiniz zaman moraliniz bozuluyor. Gülmek bir yaşam iksiri. Zihinlere biraz mola verdirebilirsek ne güzel. Gülmeye ihtiyacı olan Türkiye’yi kahkahaya boğacağız
Tarık Ü.: Dizide özellikle oyuncular tarafından bu durumun oynanıyor olması büyük bir lüks.
* Eğitimli oyuncularla oynanmanın ayrımı nedir?
Tarık Ü.: Burada insanlar kendi sesleri ile konuşuyor. Eğitim aldıkları için daha doğal ve iyi oyuncular. Seyirciye zaten bu geçer. Algılıyorlar. Onun için gerçek oyuncuya seyirci olumlu yaklaşıyor. Oyuncu olmadığını gördükleri zaman çok fazla önemsemiyorlar.
İpek T.: Aslında bir fotoroman seyircisi var, bir de kendini oyuncu ile beraber olayların içine kaptıran gerçek dizi izleyicisi...
Tarık Ü.: Burada sit-com yapıyoruz bu da tiyatroya çok yakın bir şey. Oyuncu olmazsa olmaz. Etrafta gördüğümüz çok yakışıklı ve güzel kızlar var. Onlar sahneye çıktığı zaman ne olduklarını görüyoruz. Okul okumamış olan bir sürü iyi oyuncu ile çalıştım. Kelime olarak alaylıyı bilemiyoruz. Onun da mutlaka ustası vardır. Hiç eğitimsiz sadece güzelliği ile oynayan oyunculara çok karşıyım.
İpek T.: Ben onlara fotoroman oyuncuları diyorum.
Türk geleneklerine sadık bir aile izleyeceksiniz
* Sizden ayrı karakterler ama az da olsa benzer yanlarınız var mı?
İpek T.: Benim için tamamen uzak. Herhalde bu büyük şans. Bütün yaptığım işler benden uzak kadınlar oldu. Çocuğum yok, burada 2 çocuğum var. Ev işi yapmam, burada devamlı çalışıyorum. Bu kadınla ortak yönümüz, sevecen olması.
Selen S.: Ben 17 yaşındayken aynı isyanlardaydım. 18 yaşıma gelince tek başıma eve çıkacağım diye söylenirdim. Ama biliyorsunuz Türk geleneklerine göre hangi yaşta olursanız olun evlenmeden ayrı eve çıkılmıyor. Burada da Türk geleneklerine sadık bir anne ve baba var. O yüzden benim 18 yaşıma girmiş olmam ve özgürlüğümü elime almam ailemin umrun da değil. Bunun savaşını vereceğim.
* Egemen Bağış konuk olacağı söyleniyor diziye doğru mu?
Tarık Ü.: Evet, bir bölümde olacak.
* Avrupa Birliği’ne girmiş Türkiye’de ne tartışılacak?
Tarık Ü.: Tabii ki ilk bölümden itibaren kokoreç, bumbar gibi yemeklerin yasaklanamayacağı tartışılacak. Bizim nasıl onlardan öğreneceğimiz varsa onların da bizden öğreneceği şeyler olacak. Taharet musluklarını bizden mutlaka öğrenmeleri gerek.
Selen Seyver Dizi başlamadan kendimi bakıma aldım ve kilo verdim
* Sit-com olması daha mı rahat sizin açınızdan?
Tabii ki... Üç kamera ile çekiyoruz. Bizi rahatsız eden ses ve gürültü yok. Tiyatro sahnesi gibi oynuyoruz. Drama öyle değil. Bir kere sokaklarda değiliz evimiz belli. Oyunculuk açısından ilk defa komedi ve sit-com yapacağım için çok heyecanlıyım. Bir oyuncu olarak zor bir şey olduğunu düşünüyorum.
* Yeni bir projeye başlamadan önce nasıl bir hazırlanma süreci olur?
Tabii ki gelen rol. Rolü çok seversem o konu da motive olacak çok fazla şey bulurum kendime. Televizyona çıkmadan önce ise kendimle ilgilenmeye başlarım. Kaşımla, gözümle, kilomla... O da kendi kendime motive etmektir. Bu dizi öncesi eve yüz maskeleri aldım, spor yapmaya hemen başladım. Çünkü televizyon da çok kilolu gözüküyoruz.
İpek Tuzcuoğlu Mersin’de antisosyaldim İstanbul’da olmaktan mutluyum
* Uzun zamandır modern kadını canlandırmadınız...
Umarım bir televizyon programında denk gelirsiniz. Bilmiyorum, öyle teklifler gelmiyor. Bana gelen roller diğerlerini de doğuruyor. Dram ile ortaya çıktım. Öyle devam edecek sanılıyordu. Kendini geliştirmek isteyen oyuncu için değişik roller olması gerekiyor. Mesela ilk sit-com dizim. Tiyatro kokusunu hissetmeyenin yapacağı iş değil. Samimiyet oyuncu da çok önemli.
* Dürüye’nin Güğümleri nedeniyle şehir dışındaydınız ve İstanbul’a döndünüz artık.
Bunu kendim tercih ettim. Bir sene kaldık Mersin’de. Bana göre senaryo da rol de gelebilecek en üst seviyeye geldi. Daha öteye gidemezdi. Yeni bir karakter, yeni iş arkadaşları, yeni bir soluk gerekiyordu. Çünkü her çalıştığınız işten mutlaka çok şey öğreniyorsunuz. Uzak şehirde olmak sizi biraz antisosyal yapıyor. Oranın sosyal aktiviteleri ile sınırlı kalıyorsunuz. Televizyon programı da yapmak istiyordum. Kültür sanattan uzak kaldım. Biraz özlemişim. İstanbul’da olmaktan çok daha mutluyum.
Beşiktaş pazarında gözlem yaptım
İpek Tuzcuoğlu rolü için özel gözlemler yapmış. Tuzcuoğlu, “Beşiktaş pazarına gittim. Oradaki kadınlar ne yapıyor merak ettim. Bu Gülbahar gibi tipler hazır cevap. Her şeyi biliyor. Türk kadını çok kontrolcüdür.” diyor.
Hep dram dizilerinde izlemeye alıştığımız Selen Seyver ise bu durumun nedenini şöyle açıklıyor, “Hep sevimli gördükleri için herhalde dramlarda oynadım. Gözüm küçük, burnum minik diye. İnsanlar ilk baktığı zaman ne kadar sevimli diyorlar bana. Sevimli kızı ağlat yolundan gittiler. Şimdi öyle bir şey yok. Burada neşeli olacağım.”