Atılan kahkahalar yolunuzu çizer
Görevimiz Tatil filmiyle 23 Şubat’ta beyazperdede izleyeceğimiz Demet Akbağ, yeni oyuncuları uyarıyor ve “Bir projeyle kendinizi tepede görmeyin. Hazmederek yürümek lazım. Ama sosyal medya bunu zorlaştırdı, oyuncularda bir hazımsızlık var” diyor.
Yeni filminiz Görevimiz Tatil vizyona giriyor ve siz yine çok enerjik görünüyorsunuz. Nasılsınız?
Şu ara yoğun bir çalışma tempom yok sadece yazın sonunda çektiğimiz yeni filmimizin heyecanını yaşıyoruz. Bu yüzden daha dinlenmiş ve enerjik bir haldeyim. 23 Şubat’ta filmimiz vizyona giriyor. Memleketimizde olup bitenden, çevremizdeki sorunlardan kendimizi biraz uzak tutup dinlenebildiğimiz zaman her şeyi daha iyi görüp izleyebiliyoruz. Ama onun dışında herkesin çok pür neşe yaşadığı zamanlarda değiliz maalesef. Bu ara memlekette her şey can sıkıcı.
Yaşanan bu can sıkıcı olaylar bir sanatçı ve birey olarak sizi nasıl etkiliyor? Korkutuyor mu?
Korkutuyor. Tabi ki her devirde yaşanan tatsız olaylar var. Yaşadığımız toplumsal olaylar peş peşe gelince yaralıyıcı oluyor. Bir de malum bilgiye ulaşmak o kadar kolay ki her şeyden anında haberimiz oluyor. Her an hepimiz başımıza tatsız bir şey gelecek diye hep tetikteyiz. Ama daha büyük acılarla uğraşan insanlar var. Bu yüzden şikayetçi olmak doğru değil. Mesleğimizden ötürü bizim görevimiz insanları eğlendirmek, onları başka diyarlara götürmek. Ama bu böyle tatsız günlerde daha da zorlaşıyor. Ama hayatın bir parçası. Moral depolayarak hayata tutunmaya çalışıyoruz. İnsanları eğlendirmek için bazen kendimizi derdimizi bir kenara atıyoruz.
Komedinin kraliçesi olarak anılmak nasıl bir his?
Böyle şeyler duymak çok mutluluk ve motive edici. İnsanların böyle düşünmesini sağlayabilmek için projeleri hep içime sinenlerden tercih ediyorum. Çünkü seyircime mahçup olmamak istiyorum. Utanacağım bir işin içinde olmak istemem. Filmlerimin bir lafı, sözü olsun, filmi izlediklerinde insanların düşünmesini ve mutlu olmasını istiyorum.
Üzerimdeki baskı beni seçici yaptı
Görevimiz Tatil nasıl bir film oldu?
Bu tatlı aile komedisi de yine bizi mahçup etmeyecek bir film. Ülkemizin yaşadığı keyifsiz durumlar içinde izleyenlere bir nebze olsa da moral olmasını arzu ettiğim bir film. Dokuz yıldır tatil yapmamış dört kişilik bir aile, annenin çabalarıyla tatile çıkar. Yolculuk sırasında karşılaştıkları olaylara tatilleri bambaşka bir duruma döner. Bu tatil macerasını anlatıyoruz.
Sizin asla kötü bir filmde oynamayacağınız söylenir. Bu üzerinizde bir baskı yaratıyor mu?
Bu baskıdan çok daha çok seçici davranmamı sağlıyor. Belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra da artık sanırım biraz daha az hata yapar halde geliyorsunuz. İlk teklif edilen işi kabul etmiyorsunuz mesela… Ama biz hep iyi niyetli bir hayalle yola çıkarız. Mesleğimizi yaparken önce inandığımız ve güvendiğimiz şeyi tercih ediyoruz.
Merdivenleri yavaş yavaş çıkmak lazım
Kadın komedi oyuncuların idolüsünüz. Sizden sonra yerinize hangi oyuncu gelebilir?
İnsanların beni konumlandırdıkları yer için çok teşekkür ederim. Ama ben kendimi o koltuğa tek başına oturmuyorum. Bu yüzden “Benden sonraki tahtın sahibi şu” diyecek bir durum görmüyorum. Beğendiğim komedi oyuncuları var ama isim vermek istemiyorum.
Herkesten komedi oyuncusu olur mu?
Herkes komediyi deneyebilir ama önemli olan bunu yapıp, yapamadığını anlamaktır. Çünkü yapamadığını anlamadan bunun üzerine gitmek doğru sonuçlar vermiyor. Komedi bir hayata bakış açısı, algılama şekli, olmazsa olmaz bir empati yeteneği, oyunculuğunu sadeleştirmekle ilgili bir şey. Neyin seyirciyi güldürdüğünü anlamak biraz da seyirciyle yol almaktır. Bence bir oyuncunun her açıdan aynada kendini görebilmesi çok önemli. Kendinizi tek bir açıdan konumlandırıp sadece oradan bakarsanız işiniz zorlaşır. Seyirciyi ne kadar güldürdüğünü takip etmek lazım. Çünkü size atılan az veya çok olan kahkahalar yolunuzu çizmenize yardımcı olur.
Yeni nesil oyuncuları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sosyal medya ve fanlar söz konusu olunca insanların kendilerine uzaktan bakma olayından uzaklaşmamasını öneririm. Çünkü sizi seven o küçük kitlenin pohpohlamasıyla kendinizi çok başka bir yerde görebilirsiniz. Ama kalıcı işler yapıp yapmadığınızı anlamak zaman alır. Farklı işlerde oynayıp karşılığını alıyorsanız bu doğru yolda olduğunuzu gösterir. Bu yüzden merdivenleri yavaş çıkmak lazım. Bir projeyle kendinizi en tepede görürseniz işiniz zor. Biraz hazmederek yürümek lazım. Sosyal medya bunu da zorlaştırdı ve tüm oyuncularda bir hazımsızlık söz konusu. Bu yüzden çok erken bir şey olduğunu sanıp tatsız bir şey yaşadıklarında şaşırıyorlar. Ne oldu bana diyorlar. Sana bir şey olmadı, sen bir şey olduğunu sandın. Sabırlı davranabilseydin karşılığını daha farklı alabilirdin.
Çocukken hayalini kurduğum bir mesleği yapıyorum
Yazmakla aranız nasıldır?
Her genç kız gibi benim de karaladığım şiirlerim oldu. Ama hepsi bana özel. Mesela bir dönem hiç atmadığım ve biriktirdiğim beş altı yıllık günlüklerim var. Bazen dönüp okuyorum. İki gün neler yapmışım diye kendime gelemiyorum.
Peki o döneme geri dönüp baktığınızda yaptığınız en iyi şeyin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Ortaokula başladığımda, “Ben oyuncu olacağım. Başka bir şey yapamam” demiştim. Oyuncu olabilmek en büyük iddiamdı. Bunu başardığım için çok mutluyum. Çocuk yaşta hayalini kurduğum bir mesleği yapıyorum. Mesleğini severek yapan bir azınlık içindeyim ve bunu da başardığım için çok mutluyum. Ama kendimi yaparken mutlu edeceğim bir mesleğin, insanları da mutlu edeceğini hiç düşünmezdim. Bu da benim için katlamalı bir neşe sürpriz oldu.
Yeni oyuncular seyircinin bir proje sonunda onları pohpohlamasıyla kendini farklı bir yerde görmemeli. Sabırla ilerlemeli.
Yazmak, yönetmek ve oynamak gibi bir isteğiniz var mı?
Var ama sakın bana zamanını sormayın. Çünkü bunun zamanı yok, herhalde bir gün içimden gelecek. hali hazırda oynamakla meşgulüm. Oyunculukta geldiğim nokta itibariyle senaryoya el atıp, karışıyorum. O dönemleri yaşıyorum. Ama tamamen kendi yazdığım bir senaryo için daha var. Yazdığım da mutlaka traji komik bir şey çıkar.