Antalya’nın önce altını sonra portakalı gitti
Hepimizin Antalya Altın Portakal Film Festivali olarak bildiği 54 yıllık yarışma can çekişiyor. İsim değişikliğinin ardından Ulusal Yarışma Kategorisi’nin kaldırılmasıyla Türk sinemasının dinamosu ağır yara aldı...
Türk sinemasını 54 yıldır sektörün dünyadaki devleriyle buluşturan ve açılım yapmasına sağlayan hepimizin bildiği adıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali 2 yıl önce birdenbire isim değiştirdi. Yetkililer Cannes olma yolunda yarışmanın isminin Uluslararası Antalya Film Festivali olduğunu duyurdu. Durum tepkiyle karşılanırken aynı yıl belgesel ve kısa film yarışmaları da kaldırıldı.
‘Türk sinemasına ihanet edildi’
Bu yıl yapılan değişiklikle yarışmadan Ulusal Film Kategorisi’nin çıkarılması ise Türk sinema sektörünün duayenleri, yapımcılar ve yönetmenler tarafından “ihanet” olarak nitelendirildi.
Bu kategorinin olmaması bir nev-i Türk filmlerinin yarışmaya katılamaması ve yabancılar tarafından izlenememesi demek. Böylelikle Cannes’a giden yol da kapanmış oluyor. Yakın tarihte filmi Antalya’da gösterilen ve ödül toplayan yönetmenler için bir sonraki durak Cannes, Berlin, gibi festivallerdi. Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu yolu Antalya’dan geçen başlıca isimlerden.
Filmler boş salonlara oynuyor
Geçtiğimiz yıl festivalin açılış filmi 800 kişilik salonda gösterilmiş, izleyici ise sayısı 80’i geçmemişti. Bu sene festival kapsamında gösterilen Kurtlar Vadisi Vatan da ücretsiz olmasına rağmen ilgi görmedi. Filmin başrol oyuncusu Necati Şaşmaz gösterimin ortasında salondan ayrıldı.
Yıldızlar geçidiydi şimdi kimse yok
Geçmiş yıllarda Emir Kusturica, Michael Madsen, Kevin Spacey gibi isimleri ağırlayan festivalde yıldızlar aylarca konuşuluyordu. Spacey’e 2008’de “Onur Ödülü” takdim edilmişti.
Festivale gitmedi kokoreç yedi
Dünyaca ünlü Fransız oyuncu Gerard Depardieu, bu yılki festivalin kapanış törenine katılmak için Türkiye’ye geldi Ancak törenin sabahında Antalya programını iptal etti, İstanbul turu yapmaya karar verdi. Depardieu, Beşiktaş’ta kokoreç yedi...
Beyoğlu’nda alternatif Ulusal Film Yarışması
2015’te Sivas filmi ile Antalya’da yarışan ve bir sonraki yıl Venedik’ten ödülle dönen başarılı yönetmen Kaan Müjdeci, “Ulusal Film” kategorisinin çıkarılmasının ardından bir manifesto yayınlayarak eş zamanlı olarak alternatif bir “Ulusal Yarışma düzenledi. Jüride Kadir İnanır, Sevin Okyay, Hülya Uçansu, Sarkis, Tayfun Pirselimoğlu ve Nihal Yalçın gibi isimler vardı. 8 Türk filminin rekabet ettiği yarışmanın ödül töreni de yapıldı. Müjdeci amacını festivale yeniden “Ulusal Film” kategorisinin eklenmesi olarak açıkladı.
Afiş haberi var gösterimi yok...
Yönetmeliğini Onur Saylak’ın üstlendiği, Hakan Günday’ın aynı adlı kitabından uyarlanan “Daha”, Avrupa’nın en önemli festivallerinden Karlovy Vary’de dünya prömiyerini yaptı. “http://antalyaff.com”da filmin Karlovy Vary’de ve geçen yıl Antalya’da aldığı afiş ödülü dışında bir şey yoktu. Film, Beyoğlu’nda Antalya’ya tepki olarak düzenlenen Ulusal Film Yarışması’nda gösterildi.
Seçkide yalnızca 2 Türk filmi vardı!
Bu yılki resmi seçkide 13 ülkeden filmler yer aldı. Bu filmlerden sadece ikisi Türk, diğeri ise Türkiye-Bosna Hersek ortak yapımıydı. Yönetim kısmındaki değişiklikler de yine soru işareti doğurdu. Festivalin artistik direktörlüğü, film yapımcısı Mike Downey’e, danışmanlığı ise Saraybosna Film Festivali direktörü Mirsad Purivatra’ya devredildi.
Tayfun Pirselimoğlu (Yönetmen ve senarist)
Gelenek bozulmamalıydı önce Cannes değil, Antalya olalım
Mesele kendi sinemamıza duyduğumuz saygıyla ilgili. 50 yıllık bir geleneği bozmanın manası yoktu. Anlatmaya çalışan insanlar da bence ifade edemiyor bu durumu. Gösterilen haklı tepki umarım yerini bulur. Alternatif olarak düzenlediğimiz festivalin de jüri üyeliğini üstleniyorum Yöneticilerin “Hayaller Cannes” söylemi maalesef pek de gerçekçi değildi. Artık görüyoruz ki her şeyden evvel Türk sinemasının önünü açabilmek için önce Cannes değil Antalya olmamız ve yerel değerlere sahip çıkmamız gerekiyor.
Kaan Müjdeci (Yönetmen)
Festival yapmak bizim işimiz değil ama gerekirse yaparız
Beyoğlu’nda tepki olarak alternatif bir Ulusal Yarışma düzenleyen yönetmen Kaan Müjdeci ise konu hakkında şöyle konuşuyor: “Sinema filmi çekerken bir aslanı setine davet edip oynatan, bir çocugu devleştirip, aşkı anlatabilen insanlardan bahsediyoruz. Festival yapmak bizim işimiz değil ama gerekirse yaparız da. Bir çözüm bulduk bakalım. Antalya Film Festivali’nin fikir babası olan ve adına ödül verilen yönetmen Behlül Dal’ın da şiirinde bahsettiği gibi “Filmlerimizle ve hayallerimizle bir gün yine döneceğiz o şehre...”
Derviş Zaim (Yönetmen)
Eninde sonunda düzelecek
Yarım asırdır süren geleneğin devam ettirilmesinde fayda vardı. Kimse uluslararası yarışma yapılmasın demiyor. Birbirleriyle paralel yürütülebilirdi. Eninde sonunda düzelecektir. Ama ne zaman olur bilemiyorum. Bu birikimin üzerine titremek gerekiyor, alternatifler devam ederken bu birikim de sona ermesin.
Atilla Dorsay (Eleştirmen)
Festivale yapılmış en ağır darbedir
Antalya ne yazık ki hep belediye başkanlarının politik kişiliklerinden etkilenilerek yapıldı. Bu yılki olay, festivale tarihinde vurulmuş en büyük darbedir. Seçki içerisinde 2-3 Türk yapımı var bunlar neye göre seçildi. Hepsinin modası geçmiş, çoktan unutulmuş birkaç Hollywood yıldızının kim bilir ne paralar ödenerek getirtilmesiyle festival olmaz. Antalya’nın kurtuluşu sırf sanata yönelik kişilerin işbaşına geçmesine bağlı.
Perihan Savaş
Sinemaya destek değil köstektir
Ulusal yarışmayı yok etmek hem ülkesine hem sanatçısına bir ihanettir. Asla kabul etmiyorum. Zaten yapılan uygulamayla beraber yarışmanın ne kadar sönük geçtiğini gördünüz. Bu sinemaya destek değil bir köstektir. Ne yaparsa yapsınlar Türk sinemasını bitiremeyecekler. Sinema bugün 100’üncü yılını kutluyor. Hiçbir destek görmüyoruz...
Ediz Hun
Festival saygınlığını yitirdi
Yabancı sinema yüceltilip Türk sineması ötekileştirilmemeli. Yerli sinemaya emek veren emektar ve yeni nesil sine-macılara cesaret veren atılımlar yapılmalı. 1970’lerden itibaren festivalin saygınlığı bizi motive ediyordu.