Ali Kaptan hayatımın en zor rolüydü
Yılların kült filmi Dila Hanım, dizi olarak Star TV’deki macerasını sürdürüyor. Beğenilen jönlerden Erkan Petekkaya’yı Rıza Bey olarak izliyoruz. Adana’da sakin bir hayat yaşayan Petekkaya ile dünden bugüne oyunculuğunu konuştuk.
Dila Hanım dizisini kabul ederken içinize sinen hissiyat neydi?İmkansız bir aşk olmasıydı. Kocasını öldürmüş bir kadına aşık oluyorsunuz, o da size... Ama bunu söyleyemiyorsunuz ve içinizde tutuyorsunuz uzun süre. İmkansız gerçekten. Coğrafi şartların bile izin vermediği bir aşk. Dolayısıyla o aşkı insanlara ve kendinize kabul ettirmek için çok güçlü olması gerekiyor. Güçlü aşktan etkilendim.
Kadir İnanır dizi için sizin hiç fark etmediğiniz detaylar vermiş.
Bunlar neydi?
Kadir abi ile bugün ki sosyal durum ve aşka bakış bambaşka olduğu için bunun ayarını nasıl yapacağımı konuştum. Hem toprak ağısı hem bilgili ve görgülü. O günün ve bugünün şartları arasında nasıl bir bağlantı kurmam gerektiğiyle ilgili bilgilendirdi beni. Çok da faydalı oldu benim için.
Oyunculukta uzun boylu olmanın zor olduğu söylenir. Siz oyunculuğa başladığınız zaman böyle bir dezavantaj yaşadınız mı?
Evet yaşadım. Ben tiyatrodan geldim ve 12 yıl devlet tiyatrosunda oynadım. Dolayısıyla sahnede en arkadaki seyirciye mimiğinize kadar göstermeniz gerekiyor. Kamera öyle değil, çok yakın. Küçük oynamaktan zorlandım mesela... Çabuk öğrendim, uzun sürmedi. Büyük oynuyorsanız uzun boylu olmak dezavantaj. Uzun boylu olursunuz ama enstrümanınız estetiktir ve elastiktir. Çok işinize yarar.
“Müzisyen olup, sahneye çıkmak en büyük hayalimdi”
Eski projelerinizde komedi dizileri çok fazla. Ama artık otoriter adamları canlandırıyorsunuz. Seyirci bu tarz adam rollerini sizde daha mı sahipleniyor?
Bilemiyorum. Öyle işler denk geldi. Komedi için roller gelmiyor bana. Vücut dilime çok daha yatkın. Komedi oynarken boyumun uzun olduğunu fark edemezsiniz. Tiyatroyu ileri de yapacağım. Hayalim var. Zamanım yok tiyatro için. Haftada altı günüm dolu. Tiyatroyu laiki ile yapmam lazım. Ama absürt komedi oynamayı çok isterim. Çünkü çok seviyorum. Mesela eski dizim Serseri çok acayipti. Bir saniye durmuyordum ve çok hareketliydim. Tekrar da oynamak isterim. Leyla ile Mecnun ve İşler Güçler’i beğeniyorum. Oynadığım Serseri dizisi neredeyse ilk absürt diziydi. Oradaki laflarımı hâlâ söyleyenler var.
Müzik hayatınızda önemli bir yer tutuyor. Mesela bu sıralar hayatınızın fon müziği sizce nedir?
Sting konserine gidemedim ona çok özgünüm. Bu aralar çok müzik dinlemiyorum, ne yazık ki zamanım yok. Ama hayatımın grupları Led Zeplin, Deep Purple, Nirvana, The Doors’dur.
Konser verdiğinizi hiç hayal ettiniz mi?
Evet, ancak hayal edebildim. Çok isterdim müzisyen olmayı. Müzik bambaşka bir şey. Arada enstrümanlar çalıyorum. Bunlar tabii ki profesyonel çalışmalar değil. Evde küçük bir stüdyom var. Davul, akustik ve elektronik gitar, piyanom bulunuyor. Hepsinden tıngırdatıyorum. Enstrüman çalan arkadaşlarım geliyor hepsi ile müzik yapıyoruz. Ama bu hiçbir zaman profesyonel olamaz.
“Türk televizyon tarihine geçecek bir iş yaptık”
Kendiniz ile savaştığınız roller oldu mu hayatınızda?
Yok öyle bir şey. Benim mesleğimin de kendine göre ayrıntıları var. Ama Ali Kaptan gerçekten zordu. Bu role insanlık katmak gerekiyordu. Kötü bir adam değildi sadece kişilik bölünmeleri vardı. 69’larda başladı dizi...
O yıllardaki örf ve adet ile bugün ki arasında dağlar kadar fark var. Bugün ki gibi oynamadım ve senaryoya hizmet ettim. Öyle Bir Geçer Zaman Ki Türk televizyon tarihine geçecek bir dizidir. Böyle bir işin içinde olduğum için gurur duyuyorum. İrfan Şahin bu rol için beni ikna etti.
Bu rolü istemiyor muydunuz?
Ali Kaptan gibi bir şey oynayacaksın, kolay değil. 16 bölümün senaryosu geldi ve ne olacağını bilerek kabul ettim. Faruk Turgut ile İrfan Şahin bu role ikna ettiler. Şu an ki patronum beni Ali Kaptan rolünü başarabileceğimi söyledi. O rolde yok olabilirdim.
Oğlumun Cem Yılmaz gibi yeteneği varsa oyuncu olabilir
Oğlunuzun görsel sanatlar içinde olmasını ister misiniz?
Oğlumun oyuncu olmasını istemem ama onun dışında sanatçı olmasını tabii ki isterim. Oyunculuk çok zor ve bir sürü şey birbirine bağlı. Şans, doğru zamanda doğru yerde olmak... Size bağlı değil ve başkalarının elinde. Ama müzik yapsa, o onun elinde olur. Öyle bir şarkı yaparsın ki herkes hayran olur. Oyunculuk böyle bir şey değil. Bunu yapan Türkiye’de sadece Cem Yılmaz vardır. Cem, Leman’da 50 kişilik yerde sahneye çıktı. O günlerden tanırım onu. Böyle adamlarda her gün çıkmıyor Türkiye’de. Benim çocuğum da o yeteneğe sahipse zaten ben onu iteklerim.
En son hangi filmde ağladınız ya da en son neye çok güldünüz?
En son Serseri dizimi izledim youtube’da ve çok güldüm. En son yine kendime ağladım. (gülüyor) Hayatımda bir tek Serseri dizisinde yabancılaşarak izlerim. Kendim olduğunu unutuyorum. Geçen bölüm Dila Hanım’da Rıza, Dila’yı arabanın önünde bekliyordu. Kız geldi ona baktı, konuşmadı ve yürüdü gitti. Çok etkilendim o sahneden.
Kendinizi izliyorsunuz yani...İzlemek zorundayım. Başka çarem yok, hatalarımı görmek zorundayım.
“Adana’da otelden dışarı çıkmıyorum”
Dizi nedeniyle Adana’ya ailenizle beraber yerleştiniz. İstanbul’da en çok neyi özlüyorsunuz?İstanbul’da en çok dostlarımı ve ailemi özlüyorum. Üç haftadır İstanbul’a gelmedim. Adana’da otelden dışarı çıkmıyorum. Garip bir hayat yaşıyorum. Kapandım açıkçası. Kendime daha çok zaman ayırabiliyorum. Çocuğum 8 yaşında şu an onun için örnek modelim. Dolayısıyla onu İstanbul’da bırakıp, Adana’ya gelebilirdim ama yapmadım.
Dila Hanım dizisi ile ilgili “Kazancımıza ve emeğimize göz dikenler, utansın” diyorsunuz...
Dedikodu çıkardılar “Dila Hanım bitiyor” diye. Bunu kimlerin yaptığını biliyoruz. Eleştirinin bir haddi olması gerekiyor. Eleştiriyi görürsün ve o samimi ise yaptığın hatayı bir daha yapmazsın. Bizimkiler kötü niyetli. Dizi geçen hafta ikinci sırada çıktı. Bizim mesleğin içinde de kötü insanlar var.
Rıza Bey karakterini seyirci kabullendi mi artık?
Şimdi karakter bambaşka bir yere gidecek. Dila artık Rıza’nın kim olduğunu öğrendi. Artık benim ağa olduğumu biliyor. O filmin kendisi de başlı başına unutulmazdır benim için.
“Ali Kaptan meslek hayatımın en zor rolünden biriydi”
Ali Kaptan karakterinin üstünüze yapışacağını tahmin ediyor muydunuz?
O rol üstüme yapışmadı. Hayatımda hiçbir rol üstüme yapışmadı. Mesela Serseri dizisindeki rol ile bütün hayatımı geçindirebilirdim. Ama yapmadım. Tam tersi dram oynamaya başladım. Biliyorsunuz, komedi her zaman daha çok tutar. Kolay yolu seçmedim. Birdenbire Köpek diye bir dizi de oynadım. Her oynadığım rol ile başka bir şey yapıyorum.
Ali Kaptan’ın kötülüklerine rağmen insanlar çok sevdi karakteri...
Bu tarz roller insanın başına kırk yılda bir gelir. Herkesin içinde o kadar kötülük var. Kimse mükemmel değil. Tabii ki abartılmış bir kötülük vardı orada. İzletmek için abartı gerekir. Ama o rolü insanlara sevdirdim. Meslek hayatımın en zor rolüydü. Bıçak sırtı denilen rol oydu işte.