Ailemle yaşamamın altında bir köylülük aranmasından rahatsızım
´Annemle babam ayrılmasaydı bugün hayatta değildim´
Babaannemin lafıyla başlıyorum röportaja... “Allah çirkin şansı versin” diyorum. “Su gibi duru” derler ya... Öyle güzel bir kız Bade İşçil... “Verdi” diyor, anne ve babasının ayrılığının hayatını nasıl kurtardığını anlatıyor. Tüylerim diken diken oluyor. Yine babaannemin sık kullandığı “Her şerde bir hayır vardır” lafını tekrarlıyoruz yüksek sesle... Bade’yi koruyan meleklere teşekkür ediyoruz. “Kuzey Güney” dizisinin eğitimli, engel tanımayan, zengin kızı Banu rolünde karşımıza çıkan Bade İşçil’le samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Keyifli okumalar...
* Çekirdek ailenizi tanıtır mısınız?
Annemle babam ben 16 yaşındayken ayrıldılar. Abim, annem, kedim ve köpeğimle yaşıyoruz. Babamın ikinci evliliğinden bir kardeşim daha var.
* Nerelisiniz? Çocukluğunuzu biraz anlatabilir misiniz?
Doğma büyüme Nişantaşı’lıyım. Mahalle arkadaşlığı kavramını pek bilmem. En yakın dostlarım evcil hayvanlarımdı. Papağanlar, balıklar, kaplumbağalar... Bu yüzden küçükken veteriner olmak isterdim. Ancak iyi ki olmamışım diyorum şimdi. Onları iyileştiremediğim durumlarda kahrolurdum. Yazlığımız Yalova’daydı. Orada daha çok arkadaşım vardı. Her sene okul bitse de Yalova’ya gitsek, diye dua ederdim.
* Depremi Yalova’da mı yaşadınız?
Depremi Yalova’da yaşasaydım, şu anda ailecek hayatta değildik. Annem ve babam o yaz öncesinde boşandığı için ilk kez bir yazı İstanbul’da geçirdik ve o büyük deprem oldu. Her şerde bir hayır vardır, derler ya... Kalıntılar arasında yatağımın dümdüz olmuş görüntüsünü gördüm. Maalesef o depremde halamı, dedemi ve kuzenimi kaybettim.
* Başınız sağolsun...
Teşekkürler. Ailede kayıplar olunca annemle babamın boşanmasına üzülemedim bile... Babamın uzağımda olması, tekrar evlenmesi hiç önemli değildi. Önemli olan hayatta olmasıydı.
Halam her gün 100 problem çözmeden denize gitmeme izin vermezdi
* Nasıl bir öğrenciydiniz peki?
Rahmetli halam matematik profesörüydü. Her gün yüz problem çözmeden denize gitmeme izin vermezdi. Çalışkan bir öğrenciydim. Ama dersleri hiç sevmezdim. Resme yeteneğim olduğu için moda tasarım okumaya karar verdim.
* Barış Manço’nun cenazesinde ağlarken, Mahsun Kırmızıgül’ün sizi keşfettiği
doğru mu?
O başka bir miladın, ilişkinin başlangıcıydı.
* Nasıl keşfedilmiştiniz peki?
Yapımcı Ferruh Taşdemir, benim yazlık arkadaşımdı. Bir gün geldi, “Bir kanalla anlaştım. ‘Evlere Şenlik’ diye bir program yapacağım. Sunucu da sensin” dedi. Yıllarca kameralardan, basından kaçmışım ben... “Mümkün değil olmaz” dedim, bu sefer Ferruh babamı aradı. Babam izin verince “Deneyeyim” dedim. Başlar başlamaz da dizi teklifleri geldi.
* Sunuculuğa ikna olmamışken, oyunculuğa nasıl oldunuz?
Olmadım. Gülpare dizisi için teklif gelince Ferruh’a “Yok artık!” dedim. Yönetmen Andaç Hanım dedi ki “Biz sana yardımcı olacağız, yapacağına inanıyoruz. Ben o ışığı görüyorum” Ben de yine denemeye karar verdim.
* Kamerayla ilk karşılaştığınızda yaşadığınız komik olay var mı?
Aynı sahnenin üç-dört kez çekilmesine çok şaşırmıştım. Deli işi gibi gelmişti.
Bakirelikle gündeme gelmek benim için talihsizlik oldu
* Hâlâ ailenizle yaşıyor olmanızın bir nedeni var mı?
Turşumu kuruyorlar. (Gülüyor) Ben alıştım buna... Babamın biraz tutucu olduğu “Evlenince ayrı bir eve taşınırsın. Kız başına ne işin var başka evde...” dediği doğru... Ancak istesem ikna ederim babamı. Şu anda yalnız yaşamaktansa, güne annemle Türk kahvesi içerek başlamak bana daha cazip geliyor. Annem en yakın arkadaşım. Düşünüyorum kendime ev alsam, ayrı bir eve taşınsam annemi yine yanımda isterim.
* Klasik anne-kız didişmeleri yok o zaman sizin evde...
Bazen olu
yor. Ben çalıştığım için köpeğime annem bakıyor. Onun etrafı kirletmesinden fenalık geçiriyor. Ben de “Köpeğimi de alacağım, gideceğim” diyorum. Sonra sarılıp barışıyoruz.
n Erkek arkadaşınız olduğunda ne yapıyorsunuz? 28 yaşında izin almak zorunda kalıyor musunuz?
Uzun süredir erkek arkadaşım yok. Ailem tanırsa, güvenirse bir sorun olmaz. Hangi devirde yaşıyoruz zaten... Onların onay vermedikleri bir ilişki de, bu saatten sonra yaşamam.
* Bu söyledikleriniz çok mantıklı da... Ben eski erkek arkadaşınızdan ayrıldığınızda “hâlâ bakireyim” diye bir açıklama yapmanıza çok şaşırmıştım. Sizi kafamda iyice geleneksel, başka bir devrin kızı olarak bellemiştim.
Öyle bir şey demem mümkün mü?
O dönem küçüktüm, kurt magazincilerin karşısında tecrübesizdim, onlara hadlerini bildirecek cesaretim yoktu. Soru şuydu: “Tatile gittiğinizde aynı odada kalmıyor muydunuz?” Ben de kızıp, “Bunu bana ailem sormuyor. Çok özel bir soru bu, cevaplamam. Ayrıca utandım” demiştim. “O zaman bakiresin sen...” dedi, bu sefer... Dediğim gibi cevap vermedim. Sonra yazısında bakire olduğumu iddia etti. Onun talihsizliği, onun yakıştırması... Böyle saçma bir konuyla gündeme gelmek de, benim talihsizliğim oldu. Bir kere internete düşen bilgi hayat boyu kalıyor. Bu açıklamayı düzeltme olarak yapıyorum. Yoksa çok sıkıldım bunları konuşmaktan...
* Hay Allah! İyi oldu ama anlattığınız... Buraya gelmeden kafamdaki imajınız bambaşkaydı çünkü...
Ailemle yaşamamın altında da hep bir köylülük aranıyor, tutuculuk aranıyor. Bundan çok rahatsızım. Ben keyif aldığım için yaşıyor olamaz mıyım? 28 yaşında ailesiyle yaşayan tek genç ben miyim? İnanın hiç öyle takıntılarım yok. İsteyen tek yaşar, isteyen evlenmeden önce sevgilisiyle yaşar... Herkesin yaşantısına saygım var.
Bade İşçil’in bilinmeyenleri...
* Çocukluğundan beri resme çok yetenekli. En son Kuzey Güney dizisinde, Banu’nun çizdiği kara kalem Güney portresi, Bade İşçil’in elinden çıkma.
* İşçil yaz çocuğu... Kış aylarını hiç sevmiyor. Karanlık ve kapalı havalarda tüm enerjisini kaybettiğini söylüyor.
* 08.08 doğumlu. Uğurlu sayısı 8.
* Aslan burcu... Ama megolaman bir aslan kadını değil. Kendine güveni ve hiç bilmediği şeyleri deneme cesareti var.
* Şık giyiniyor. Ama tarzını sorduğumda “Eşofman, spor ayakkabı...” diyor. Her günü sette geçtiği için giyinmeyi unutmuş. “Giydiğim tüm şık giysiler benim değil, Banu’nun giysileri...” diye ekliyor.
* Çıt kırıldım görüntüsüne aldırmayın. Bade bir oturuşta yemek masasında ne varsa silip süpürecek bir iştaha sahip. En sevdiği yemekler ise zeytinyağlı baklagiller...
* En büyük keyfi evde kek yapıp, arkadaşlarını çağırıp çay ve kek eşliğinde sohbet etmek...
* Bulduğu her fırsatta pilates yapıyor. “Televizyon izlerken bile bacaklarımın arasına pilates topunu koyar, iç bacak çalışırım” diyor.
* Rafting, bungee jumping gibi nabzını yükselten her tür sporu yapabileceğini söylüyor ve ekliyor “Biraz uçuk kaçık biriyim.”
* İpek Bilgin ve Ümit Çırak’dan aldığı oyunculuk derslerinin gelişimine büyük katkısı olduğunu söylüyor.
* İşçil, sıkı bir Bon Jovi hayranı... “20 yıl önceki uzun saçlı haline de bayılıyorum, şimdiki yaş almış haline de... Çok yakışıklı, çook...” diyor.
Beni en çok Sharon Stone’a benzetirler
Beni bütün sarışınlara benzetiyorlar. En çok da Sharon Stone, Charlize Theron ve Sienna Miller’a... Bir dönem Sharon Stone’ın gençliğini oynamak gibi bir iş gelmişti önüme... Ama sonra olmadı. (Not: Bade gerçekten Sharon Stone’a çok benziyor!)
Başka karakterlere bürünmeye bayılıyorum. Role iyice adapte olmak için, bir süre o kimlikle yatıp kalkıyorum. Sahnemi oynayıp eve döndüğümde yine de mutsuz oluyorum. İçimden hep kendi kendime ‘Daha iyisini yapabilirdim’ diye geçiriyorum.
Kısa saçı insanların bana yakıştırdığını duyuyor ve mutlu oluyorum. Aslında tamamen ihtiyaçtan kestirmiştim. Çok spor yaptığım ve kış aylarında bele kadar uzun saçları kurutmak çok zor olduğu için... Sonra o saç, Ezel’deki Şebnem rolüyle özdeşleşti. Şimdi rolüm gereği uzatıyorum. Ama kısa saçın rahatlığı hiçbir şeyde yok. Gece dışarı çıkarken, saçımı şöyle bir kurutup çıkıyordum.
Banu gibi ben de sevdiğime sahip çıkarım
* Gelelim Kuzey Güney’e... Banu karakteriyle, Bade’nin benzeyen yanları var mı?
Birine âşık olsam ben de o kişiyi aileme kabul ettirmek için çaba sarf ederdim. Banu’nun şu anda tek arzusu Güney... Onun için abisini kırabiliyor, mücadele ediyor. Ben de sevdiklerimi asla yarı yolda bırakmam, sahip çıkarım.
* Kuzey Güney’de Kıvanç Tatlıtuğ hayranları tarafından kıskanılıyorsunuz. Başınıza ilginç hikâyeler geliyor mu?
Dizide Güney’e aşık olsam da, izleyiciler Kıvanç’la aynı seti paylaştığımızı biliyor. Beni görünce “Önce Kenan İmirzalıoğlu, şimdi Kıvanç Tatlıtuğ! Yuh artık!” diyen kadınlar var. Evet, şanslıyım... Maşallah hepsi birbirinden yakışıklı...
* Siz de çok güzelsiniz. Ama artık güzellik hakkında konuşmama kararı almışsınız. Niye? Güzel olmak ayıp mı?
‘Ah konuşmayacağım’ diyorum ama yine dayanamıyorum. Güzel bulan da bulmayan da sağolsun. Ben hayatta iyi şansa inanıyorum. Ben şanslıyım. Elbette güzelliğin de bunda rolü vardır. Ama ilk başta... Sadece güzel olduğunuz için bu piyasada tutunamazsınız. İnanın çok çalışıyorum, çok emek harcıyorum. Kendinizi geliştirmezseniz o heves bir yerde kursağınızda kalır. Bu yüzden güzelliğim nedeniyle oyuncu olduğumu düşünen insanların var olması beni üzüyor. Baktığınız zaman Türkiye’nin en önemli projelerinde yer alıyorum. Bir yerde bir yetenek olduğunu düşünüp saygı duysunlar istiyorum.
* Kuzey Güney’de önümüzdeki bölümlerde bizi neler bekliyor? Biraz ipucu verir misiniz?
Kuzey Güney’in izleyiciyle tanışma faslı bitti. Bundan sonra her bölümde tempo daha yükselecek, hikâye çok heyecanlı bir hal alacak, seyirciler ekran başına mıhlanıp kalacak.