50 milyar doları bulacak
Franchise pazarının yıl sonunda 50 milyar doları bulacağı iddia edildi.
Cushman & Wakefield Yönetici Ortağı Toğrul Gönden'in açıklamalarına göre; perakende dünyasını son yıllarda meşgul eden en önemli konulardan biri hızla büyüyen bir pazarın önünde perakendecilerin büyüme stratejilerinin ne olacağı idi.
Büyümek için 3 alternatif
Büyüme hızına adapte olamayan perakendeci kısa sürede pazarda pay kaybediyordu. Büyümeyi gerçekleştirebilmek için gereken finansal kaynak ise birçok şirket için bir soru işaretiydi. Pazardaki oyuncuların büyümek için 3 alternatifi vardı.
1.Franchise vermek
2. Yatırımcı çekmek
3. Daha yavaş büyümek
Türk perakendeciler gücünü göstererek pazarın yabancılar için cazip bir yatırım aracı olduğunu ortaya koydu. Franchise verip hızla mağazalaşmak ise birçok oyuncunun daha sonra yatırımcı çekebilmesi için sadece bir araç oldu.
Penti, Mavi, Koton, Defacto gibi yabancılarla ortaklık yapan markalara bakıldığında daha kurumsal bir yapıya geçtikleri net bir şekilde görülüyor.Yönetim ve organizasyon yapılarındakideğişimlerin yanı sıra lojistik operasyonlarının optimize edildiği ve hem yurtiçi hem yurtdışı büyüme stratejilerinin hız kazandığını gözlemlemek mümkün. Yabancı yatırımcılar ise hızlı büyüyen ve demografik yapının çok elverişli olduğu pazardan yüksek kazanç elde etmeyi hedeflediler.
Yabancı yatırım yapıldıktan sonra ise markaların franchise ile açılan mağazalarıgeri aldığını ve yeni sözleşmelerin yapılmadığını, bu noktada kiralama stratejilerinin daha odaklı ve verimli olduğunu söyleyebiliriz.
Yabancıların yatırım oranı yüzde 76
Son 5 yıla baktığımızda yerli ve yabancı finansal yatırımcı tarafından perakende markalarına yapılan yatırım işleminin toplam 25 adet olduğunu görüyoruz. Bu işlemlerin%76’lık bir oranı yabancı şirketler tarafından gerçekleşirken, bu oranın %40’ını Batılı ülkeler, yatırımların %36’sını ise Arap sermayesi oluşturdu.
En çok Koton, Penti, Joker, English Home ve Mavi markalarına yapılan yatırımlar ses getirdi. Koton’un %50 hissesi için 500 milyon dolar ödendiği söyleniyor. Penti’ye ise %3 0hissesi için 140 milyon dolar civarında bir fiyat ödendiği belirtiliyor. Bu 5 markanın yurtiçinde 1.068, yurtdışında 318 olmak üzere toplam 1.386 mağazası bulunuyor. Dikkat çekici bir diğer veri ise yatırım yapıldığından beri bu markaların mağaza sayısının toplamda %87 artmış olması.
Mavi dışında bütün markaların 2012 yılında yatırımcı çektiği göz önünde bulundurulursa çok ciddi bir büyüme söz konusu. AYD’nin ciro endeks verileri analiz edildiğinde 3 yıllık büyüme oranının%45’te kaldığını görüyoruz. Bu karşılaştırma markalara yapılan yatırımların mağazalaşma konusuna nasıl yön verdiği konusunda bir ipucu olabilir.
2015 yılı sonunda 50 milyar dolar
Diğer yandan yatırımcı çekme veya hızlı büyüme sürecinde birçok perakendeci ortak almadan, Franchise ile büyümeyi tercih ediyor.Bir başka deyişle kendi dükkanının patronu kalmak istiyorlar. Bu, hızlı markalaşma ve bilinirliği arttırma konusunda belirli şartlar altında sağlıklı bir büyüme stratejisi olabilir. Franchise pazarının 2015 yılı sonunda 50 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Burada dikkat çeken nokta Türkiye’nin Franchise veren şirket adedi açısından 1.471 ile açık ara Avrupa’da ilk sıraya oturması. Toplamda Franchise ile açılan mağaza sayısı 50 bine ulaşmış durumda.
Özellikle iki sektör öne çıkıyor; %33 pay ile hazır giyim ve %24 ile yeme içme. Yerli ve yabancı perakendeciler arasında sadece %22’si Franchise vermiyor; verenlerin ise %24’ü yabancı. Franchise standartları ne kadar belirgin ve sıkı olursa hizmet kalitesi o kadar korunmuş oluyor. Aksi takdirde çok hızlı büyümek standartların dışına çıkılmasına ve marka imajının zedelenmesine neden olabiliyor.
Ortak yatırımcı yoluna girmenin bir diğer faydası yurtdışı açılımın hız kazanması ve markanın tanınırlığı ve imajının daha da artması. Özellikle yatırımcının Avrupa’nın önde gelen perakende pazar deneyimleri bu konuda kritik bir unsur haline geliyor. Türkiye’de iyi markalar arttıkça yatırım tarafında da artış bekleniyor ve Franchise vermeden hızlı büyümenin sırrı bu yoldan geçiyor.
Bu noktada yatırımcı şirketlerin pazar deneyimleri ile Türk perakendecisine katabileceği know-how çok önemli.