25 Mart'ta 'tape' taklak olmak!
Bir süredir pek çok insanın merakla beklediği, siyasi hesapların buna göre yapıldığı o tarih, yani 25 Mart sonunda geldi! Zaten fazlasıyla hararetli olan siyaset dünyasını yerle bir edeceği söylenen tape'lerden söz ediliyordu. Fakat bütün beklentiler boşa çıktı, kimilerine göre büyük bir manipülasyonun parçası olduk.
Üzerine tezler yazılabilecek bu fazlasıyla garip durumu Şahin Tekin, Radikal Blog'a yazdığı '25 Mart ve tape taklak olmak...' başlıklı yazısında değerlendirdi.
25 MART VE TAPE TAKLAK OLMAK...
Haftalardır Twitter üzerinden muhbirlik ve tape yayıncılığı yapan, belli ki devlet içerisinde vaktiyle etkin olmuş kişilerin( ya da o algıyı yaratmak isteyen) hepimizi manipüle edişini yeni 'lost' bölümü bekler gibi bekliyoruz. Haftalardır bu hesapların yayınladığı tapeler üzerinden yorumlar üretip kendi çapımızda analizler yapıyoruz. Her birimiz Beyaz Saraya Türkiye hakkında birer iç ve dış ilişkiler analizi hazırlayacak, buna da Obamayı ciddi ciddi inandıracak kadar hakim sayılabiliriz konuya. En ufak detayını dahi kaçırmadığımız, bunun üzerinden iktidara bir don biçtiğimiz bu tapeler ve muhbir analizleri özellikle 25 Mart tarihi üzerinden internet kullanıcılarını manupüle etti ve herkesin aynı tarihe odaklanmasını başardı. İktidarın dahi. O kadar etki yarattı ki, bu korku iktidarı 15 milyon insanın kullandığı bir sosyal mecrayı engelleme yoluna gitmeye kadar vardırdı.
'TAPE SAVAŞINDA' KİM KAZANÇLI ÇIKTI?
Peki belli çevreler tarafından bilinçli olarak yaratılan, muhalifler açısından beklenti-iktidar açısından korku şimdiye kadar ülke tarihinde belki de hiç olmadığı kadar keskin kutuplaşmış toplum üzerinde ne etki yaratabilir? Hele ki bu korkuyla haftalardır bir çıkış yolu arayıp, en son da Twitter'ı yasaklama yoluna gitme kararı alan iktidar üzerinde nasıl bir etki yaratabilir? Anadolu'da çok ciddi bir etkisi bulunmayan twitter ve youtube gibi paylaşım mecralarının iktidar açısından zaten çok ciddi bir yıpranma yaratacağını düşünmüyorum. Etkiyi yaratacak, nüfusun büyük bölümünün yaşadığı batıdaki büyük kent nüfuslarıdır ve iktidar twitterı kapama yoluna giderek bunun için kendi açısından bir kazanım sağladı bile diyebiliriz. Yasak öncesinde çift kutuplu bir paylaşım çatışmasının merkezinde bulunan twitter bu uygulama sonrası neredeyse sadece muhaliflerin bulunduğu bir mecra haline geldi. Ya imkan yaratamadığı için giremeyen, ya da Erdoğanın sert tavırları sonrası girmeye yüzü olmayan bu kesim, twitterın yasaklanmasına vesile olan bu muhbir hesaplarının asıl hedef kitleleri idi zaten. Belki bu yüzdendir ki muhbir ve kayıt yayınlayan hesaplar, yasaklanmadan sonra beklentileri düşürecek tapeler ve analizler paylaşmaya başladılar.
PAYLAŞILAN ANALİSLERDEKİ DEĞİŞİM
Paylaşılan analizler iktidarı hırpalamaktan vazgeçmiş, bunun yerine İstanbul'da CHP adayı Sarıgül'ü desteğe yönelik, itibar etmesi zor Sırrı Süreyya Önder analizleri ya da herkes tarafından daha önceden bilinen Erdoğan ve alevi yaklaşımı üzerine odaklanmaya başladılar. Bu yaklaşımlar da zaten muhaliflerin olmadığı ortamda birbirlerini eleştirmekten çekinmeyen HDP-CHP tartışmasını ana eksene taşıdı. 17 Aralık öncesinden, mücadele dinamiğini sokaklardan almış bu kitleler aralık sonrasında ortaya çıkan bu hesapların tek alıcıları konumunda kaldılar ne yazık ki. Oysa bu hesaplar ve tapeler hiç ortaya çıkmasa dahi iktidarı eleştirmek için yüzlerce sebebi olan insanların ana gündem maddesi olup çıkıverdi bir anda. Oysa onlar iktidarın kirli yüzünü Roboskide çocuklar öldürülürken ses çıkarmayan medyadan beri, Ethem milyonların gözü önünde vurulurken meydana teşekkür pankartı astıran belediye başkanından beri , Ali İsmail karanlık bir sokakta öldürülürken olayı örtbas etmeye çalışan valiyi gördüklerinden beri, cinsiyetçi yaklaşımlarla kadınlar, LGBT bireyler öldürülürken susan iktidarı gördüklerinden beri biliyorlardı. Asıl itibariyle kanaat sahibi olmak için hiçbir veriye ihtiyacı olmayan insanlar bir anda bu pazarın tek müşterileri olup çıkıverdiler. İş bu hal olunca, pazarına yeni mal için gelecek kimseyi bulamayan bu muhbir hesaplar ne yazık ki elleri zaten yeterince dolu olan sol muhalif grupları ellerindekileri kendi tezgahlarındakilerle değiştirebilecekleri bir yol izlemeye başladılar. Ama unutulmasın ki tezgahtaki mallar da, avuçlarımızdaki mallar da, müşteriler de aynı artık ve bu konu üzerinden bir beklenti içerisine girmek kimseye bir fayda sağlamayacaktır.
BU HESAPLAR İSTEDİKLERİNİ ELDE EDEMEYİNCE...
Kararsız ya da iktidar yanlısı insanları manipule etmek için açılmış bu hesaplar döndü dolaştı zaten bu hesapları açanlardan çokca zaman önce tarafını belirlemiş insanların Gezi direnişi ile gözardı edebileceklerini gördükleri ayrışmalarını körüklemekte kullanılmaya başlandı. İktidar yanlıları üzerinden rant devşirme amacındaki bu hesaplar istediklerini elde edemeyince, sokaklarda direne direne mevzi kazanmış insanların ellerindekilere göz dikmeye başlamışlardır. Her sokak hareketinde "aman yapmayın, sokağa çıkmayın" diye bass bas bağıran bu hesaplar iktidar yanında yer edinemeyince, halkın tırnaklarıyla kazıyarak elde ettikleri yerlere oturma derdindeymiş izlenimini veriyor.