Gazete Vatan Logo

2 bin yıllık eserin ömrünü 2 bin yıl daha uzatıyorlar!

2 bin yıllık eserin ömrünü 2 bin yıl daha uzatıyorlar!

İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvarı’nda Türkiye’nin müzelerindeki 3 milyon 200 bin eser yenilenip korunuyor. İşinin ehli konservatörler bir cerrah titizliğinde, tıpkı ameliyat yapar gibi hassas mikroskoplar altında eserleri inceleyip aslına uygun olarak onarıyor. Laboratuvar Müdürü Ali Osman Avşar, “Yaptığımız onarımlar ile 2 bin yıllık eserlerin 2 bin yıl daha yaşamalarını sağlıyoruz” diyor.



TOPKAPI Sarayı avlusunda 1985 yılından beri hizmet veren İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvarı’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müzelerde bulunan 3 milyon 200 bin eser yenilenip korunuyor. Bugüne kadar onbinlerce eser, metrekarelerce çini, mozaik ve duvar resmi ile taşınmaz kültür varlığı burada çalışan ve adeta "arkeoloji doktoru" gibi görev yapan uzmanlarca onarılıp korumaları yapılmış. Bazı eserler adeta puzzlelın bir parçası gibi ince ince, aylar süren çalışmalar sonrası birleştirilip özgün halini alıyor ve müzelere gönderiliyor. Tarihi eser kaçakçılarından ya da definecilerden ele geçirilen eserler de müzelere gitmeden önce laboratuvarın yolunu tutuyor. Marmaray’da ortaya çıkan kemik eserler, sikkeler, arkeolojik objeler ile Topkapı Sarayı Müzesi’ne ait saltanat arabaları, Nevşehir Hacıbektaş Müzesi’nde bulunan sancakların bir bölümü, Topkapı Sarayı Müzesi ile Ayasofya Müzesi Kütüphanesi’nin çinileri, İstanbul türbelerdeki çini, ahşap, sedef kalemişi süslemeler ve Hatice Sultan Türbesi’ne ait puşideler laboratuvarlarda özenle bakımı yapılıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptığı çalışmalarla bakanlığa bağlı müzelerde bulunan 3 milyon 200 bin civarında eser için modern teknoloji ile donatılmış 10 adet ‘Restorasyon ve Koservasyon Bölge Laboratuarı’ hizmet veriyor.

İstanbul'daki Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvarı Müdürü Ali Osman Avşar deneyimli bir yönetici, 22 yıldır laboratuvarda çalışıyor. Tarihi eserleri adeta çocuğu gibi bakıyor, dokunmaya kıyamıyor. "

Anadolu, yüzyıllar boyunca çeşitli uygarlıkların yeşerdiği bir kültür mozaiğidir. Bunun doğal sonucu olarak da özgürlüğünü yitirmeden gelecek kuşaklara aktarılması gereken bir kültür mirası kalmıştır. Mirasın yaşatılabilmesi için restorasyonun ve konservasyonun bilinçli bir şekilde yapılması gerekmektedir. Laboratuvarımızda kültür varlıkları aslına uygun olarak, dünyanın kabul ettiği bilimsel ve etik yöntemlerle korumaları yapılıyor. Biz burada 2 bin yıllık eserin ömrünü 2 bin yıl daha uzatıyoruz” diyor.

Padişah arabaları hazır



- Topkapı Saray araba koleksiyonundaki 55 saltanat arabası da minumum müdahale ile yenileniyor. Arabalarda ahşap, kumaş, altın, fildişi gibi farklı malzemeler kullanıldığı için konservasyonu oldukça meşakkatli. Depodaki altın varaklı padişah arabaları geçmişte "güzel görünsün" diye yağlıboya ile boyanmış. Uzmanlar aylarca bu boyayı kazınmış ve arabaları aslına uygun hale getirilmiş.

Sezar heykeli kazınıyor



- Çeşme’de denizcilerin bulduğu Sezar heykeli de laboratuvarda temizleniyor. Uzmanlar diş hekimlerinin diş taşı temizlerken kullandığı kavetron adlı alet ile kalker kaplı yüzey kazıyor. 5 santimetrekarelik bir alan 2 saatte temizleniyor. Heykel altın kaplama olduğundan altını temizlemek çok daha zor. Sezar 1.5 yıl içinde Çeşme Müzesi’ne teslim edilecek.

Mimar Sinan'ın yumurta akı kullandığı kanıtlandı

Petrografi laboratuvarında jeoloji mühendisleri çalışıyor. Burada tarihi yapılarda kullanılan orijinal taşların bir onarım yapılacağı zaman aslına uygun olması için türleri belirleniyor. Örneğin Ayasoyfa’da Yunanistan İtalya Mısır ve Marmara Adası’ndan gelen taşlar var. Bu taşlar analiz ediliyor ve sonra en yakın olanlar bulunuyor. Kimya laboratuvarında da eserlerdeki harçların analizi yapılıyor. Bağlayıcı maddelerin cinsi saptanıyor. Mimar Sinan’ın eserlerinde yumurta akı gibi protein bağlayıcılar kullanıldığı bu laboratuvarda kanıtlanmış. Uzmanlar yenileme yapıldığında orjinaline en yakın malzemenin reçetesini yazıyor.



Tuzlar arındırılıyor

- Seramik laboratuvarına gelen eserlerin önce tuz oranları ölçülüyor. Amaç tuzun esere zarar vermesini önlemek. Tuz zamanla kristalleşiyor ve tahribata neden oluyor. Musluk suyunun tuzluluğu 160 ppm. Tarihi eserde bu oranın 20 ppm olması gerekiyor. Bu nedenle fazla tuzlar arındırılıyor. Ardından eser tehşire girecekse çatlaklarına tümleme yapılıyor.



Sualtı laboratuvarı

- Marmaray’dan çıkan 8 bin parça sualtı buluntuları için sualtı laboratuvarı hazırlanıyor. Türkiye’nin ilk sualtı laboratuvarında Marmaray buluntularının koruması yapılacak ardından müzeye tehşire gönderilecek. Efes’teki yamaç evlerindeki ve Kapodokya’daki mağralardaki duvar resimlerinin de korumaları yapılıyor.