1200 yıllık batıkları Japon balıkları koruyor!
“Bir sene yaşayan da var iki ay içinde ölen de...”
Yenikapı kazılarında her geçen gün İstanbul’un binlerce yıl önceki tarihine ışık tutan “yeni bulgular” ortaya çıkıyor. En önemli keşif ise şüphesiz en eski İstanbullulara ait olan binlerce yıllık 36 batık gemi... İstanbul Üniversitesi Yenikapı Batıkları Araştırma Merkezi’ndeki bu batıklar son derece ilginç bir yöntemle, “Japon balıkları” kullanılarak çürümekten korunuyor. Marmaray Batıkları Proje Başkanı Doç. Dr. Ufuk Kocabaş’la ilginç projeyi konuştuk.
Marmaray kazılarında bulunan batık gemilerin her parçası özenle sökülerek Yenikapı Batıkları Araştırma Merkezi’ndeki öğrencilerce konservasyondan geçiriliyor. Ayrıca gemilerin “Faro Arm” denilen özel bir cihazla üç boyutlu resimleri çiziliyor. “Dünyanın en büyük batık projesi”ne çalıştıklarına dikkat çeken Proje Başkanı Doç. Dr. Ufuk Kocabaş, bulunan gemileri yük ve kadırga olarak ikiye ayırıyor: “Bunlar 1200 yıl önceye ait çok nadir bulunan gemiler. Donanmada kadırgalar kullanılmış. Mesela bazı kadırgalara ‘Rum ateşi’ deniliyor. Ondan önce ‘koç boynuzları’yla düşman gemisi batıran Roma gemileri vardı. Casus gemilerini bile bulduk. Galeya’ların tüm iç detaylarını 3 boyutlu görebiliyoruz. Örneğin kürekçilerin oturma yerleri, iskele ve sancak tarafını tutan bir gergi olarak kullanılmış.”
“Bir sene yaşayan da var iki ay içinde ölen de...”
Suyun altına iyice gömüldüğü zaman tarihi eserlerin karadakine kıyasla yüzde 70 oranında daha iyi korunduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Kocabaş, kalıntıların suyun dışına çıkartıldığı andan itibaren hızlı bir bozulmaya uğradığını vurguluyor: “Kimyasal koruma 6-7 ayda aktifliğini kaybediyor. Biz kimyasal korumalardan yardım alıyoruz ama aynı biyolojik korumada Japon balıklarını da kullanıyoruz. Japon balıkları ile son derece başarılı sonuçlar elde ettik. İstanbul’da iklim sıcaklığı farkı olduğu için bu tür arkeolojik eserlerin depolanmasında bakteri, mantar ve kurt ile karşılaşmak büyük bir sorun. Bunun için güçlü bakteri önleyiciler kullanıyoruz; ama neredeyse 10 aydır kullandığımız Japon balıklardan olumlu sonuçlar aldık. Balıkların olduğu gemilerde kurtçuk ve larva üremesi sıfıra indi. Bir sene yaşayan balık da var iki ay içinde ölen de... Ama zararlı mantar ve kurtçuklarla çok etkili mücadele ediyorlar. Burada sıcaklık bazen 0 dereceye iniyor. Ev ortamında değiller.”
“Konservasyon aşaması en az 5 yıl sürecek”
Konservasyonun en az 5 yıl süreceğine işaret eden Doç. Dr. Ufuk Kocabaş, “Biz bu gemiyi İstanbul Arkeoloji Müzeleri’yle birlikte inşa etmeyi düşünüyoruz. Ve en sonunda denize indirmeyi düşünüyoruz” diyor. Dünyadaki gemi müzelerinde de konservasyon sürecinin uzun sürdüğünü belirten Kocabaş, şöyle konuşuyor: “İngiltere’deki Mary Rose batığını ilk kez 1995’te görmüştüm. Gemi 1982’de denizden çıkarılmıştı. Şu anda 2012 yılı geldi ve hâlâ konservasyon devam ediyor. Bu çok uzun bir süreç. Ama bu süreci bilimsel açıdan değerlendiriyorlar. Biz de burada çok insan gezdirdik, neler yapıldığını anlattık. İşin temeli bu. Bu süre zarfında bir fon oluşturmak ve projenin unutulmamasını sağlamak için uğraşıyoruz.
Şu anda 36 gemi var, bu iş peyderpey sürecek.”
Yaklaşık 30 kişilik bir ekiple haftanın 6 günü çalıştıklarını aktaran Doç. Dr. Kocabaş, “Burası bir liman. O yüzden makaralar, tokalar, halatlar, deri eşyalar, kemik buluntular ve sandaletler de çıktı” diyor.