Süzer, Kentbank tazminat talebini 4 milyar $’a çıkardı
.
Kasım 2000 ve Şubat 2001 Krizi’nde bankalarına el konulan iki ünlü bankacı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Türkiye aleyhine 5 milyar dolarlık tazminat davası açtı. Kentbank’ın sahibi Mustafa Süzer, 4.1 milyar dolar talep ederken, Cıngıllıoğlu Ailesi 915 milyon dolar zararı savunuyor. Ankara davalara karşı alarma geçmiş durumda...
Devlet, 2000 yılında mali açıdan zor duruma düşen Demirbank’a bir yıl sonra da Kentbank el koydu. Bankaya haksız yere el konulduğunu söyleyen Cıngıllıoğlu ve Süzer Aileleri konuyu yüksek yargıya taşıdı. 3 yıl süren yargı sürecinin ardından Danıştay Dava Daireleri Kurulu, el koymanın haksız olduğuna hükmederek bankaların eski sahiplerine iade edilmesine karar verdi.
Ancak iş işten geçmişti. Demirbank, devirden bir sene sonra İngiliz finans devi HSBC’ye 350 milyon dolara satılmış, Kentbank ise fona devredilen diğer bankalarla birlikte tarih olmuştu. Her iki ailede 2004 yılında çıkan yargı kararı üzerine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) kapısını çaldı ve kendilerine yeniden bankacılık lisansı verilmesini talep etti.
Ancak bu teklif ekonomi yönetimi ve BDDK tarafından uygun bulunmadı. Bankacılık sektörünün eski aktörlerinin sektöre dönmesinin finans sektörü üzerinde olumsuz etkiler meydana getirebileceğini düşünen ekonomi yönetimi, Cıngıllıoğlu ve Süzer Ailelerinin yeniden bankacılık yapmalarına izin vermedi.
Süzer 4.1 milyar dolar istiyor
Aileler bunun üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kapısını çaldı. İlk davayı Mustafa Süzer ve Eksen Holding açtı. Kentbank’a el konulması yüzünden mağdur olduğunu söyleyen Süzer Grubu, devletten 480 milyon dolar tazminat talep etti. Dava halen devam ediyor. Ancak ilginç bir şekilde Süzer Ailesi 2011 yılında mağduriyetlerinin halen devam ettiğini belirterek, tazminat tutarını 480 milyon dolardan 4.1 milyar dolara çıkardı. Yani aradan geçen 5 yılda Süzerlerin devletten talep ettiği tutar 9 kat arttı.
Demirbank’ın eski sahipleri de bankalarına haksız bir şekilde el konulduğunu ve bu süreçte mağdur olduklarını ileri sürerek, soluğu AİHM’de aldı. Sema Cıngıllıoğlu ve Ali Cıngıllıoğlu 2006’da dava açtı. Cıngıllıoğlu ailesi devletten şu anda 742 milyon euro yani 915 milyon dolar talep ediyor.
İki ailenin el konulan bankalardan ötürü Türkiye’den talep ettikleri toplam tazminat tutarı 5 milyar doları aşıyor. AİHM’deki davaları Dışişleri Bakanlığı takip ediyor. Bakanlık, BDDK ve TMSF’deki hukukçular ile görüş alışverişinde bulunarak çok güçlü bir savunma oluşturuyor.
TMSF ile el sıkıştılar
Demirbank’ın eski sahibi olan Cıngıllıoğlu Ailesi ile TMSF arasında 2003 ve 2007 yılları arasında iki protokol imzalandı. Cıngıllıoğlu Grubu bu protokoller sonucunda toplam 121 milyon dolar borç ödeyerek devlet ile helalleşti. Süzer Grubu ise 2001 yılında başlattığı hukuk mücadelesi sonuçlanıncaya kadar TMSF ile masaya oturmadı. 2006 yılında Kentbank hakkındaki tüm davalar kesinleşince masaya oturdu. Grup, borçlarını 160 milyon dolar olarak kabul etti ve bunları ödeme sözü verdi. 2007’de imzalanan anlaşmanın en önemli hükmü ise Süzer Grubu’nun fon aleyhine yöneltilebilecek her türlü tazminat talebinden vazgeçmesiydi. Devlet, Süzer Ailesi’nden toplam 188 milyon dolar tahsil etti.
Ankara’daki bürokratik kaynaklar, her iki ailenin de TMSF ile protokol imzalayarak helalleştiğine dikkat çekerek, “Taraflarla yapılan protokolün en önemli koşullarından birisi de mevcut ve olası tazminat davalarından feragat edileceğinin açıkça ibra edilmesiydi. Borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin protokollere bu güvence verilerek imzalanmıştı. Bu yüzden açılan davalardan çok sonuç çıkmayacağını düşünüyoruz” yorumunu yaptı. Bu arada ilgili kurumların güçlü bir savunma yapmak için bir çalışma grubu kurdukları öğrenildi.
Grup kredileri çok yüksekti
Kentbank, 1991 yılında Mustafa Süzer ve Süzer Holding tarafından kuruldu. Kasım 2000’de patlak veren krizden ciddi anlamda etkilendi. Bankanın özkaynakları süratle eriyince Kentbank, 15 Mart 2001’de yakın izlemeye alındı. Beklenen iyileşme yaşanmayınca Temmuz 2001’de bankaya el konuldu. Bankalar yeminli murakıpları tarafından hazırlanan raporlara göre bankanın mali yapısında yaşanan sorunların temelinde grup kredileri ön planda idi. Buna ilaveten Atlas Yatırım Bankası’na yapılan depolar ve back to back kredilerde bilançoyu olumsuz etkilemişti. TMSF’nin verilerine göre Kentbank’ın fona devir tarihi itibarıyla 905 milyon lira zararı bulunuyordu. Aralık 2000 tarihi itibarıyla bankacılık liginde 22. sırada yer alan bankanın toplam aktifleri ise 900 milyon lira seviyesinde idi.
Bonoyu abarttı krize yakalandı
Demirbank, demir tüccarları tarafından 1953 yılında İstanbul’da kuruldu. 1980’lerde Halit Cıngıllıoğlu’nun yönetimi el almasıyla birlikte banka hızlı bir şekilde büyüdü. Ağırlıklı olarak yatırım bankacılığına odaklanan Demirbank, 1994 Krizi’nden itibaren yüksek getirili devlet kâğıtlarına yatırım yapma stratejisini benimsedi.
Topladığı kaynakların çok önemli bir bölümünü Devlet İç Borçlanma Senetlerine (DİBS) yatıran banka, Kasım 2000’de patlak veren finansal çalkantı da ağır bir darbe yedi. Bankalar yeminli murakıpları tarafından hazırlanan raporlara göre bankanın kasasında bulunan sabit faizli kâğıtların hızla değer yitirmesi ve fonlama maliyetlerinin hızla yükselmesi banka bilançosunu eritti. Aynı dönemde bazı büyük bankaların başlattığı spekülasyonlar hızlı bir mevduat çıkışına neden oldu.
Bu iki faktör Demirbank’ın sonunu hazırladı. Bir haftada 280 milyon lira zarar yazan bankaya 6 Aralık 2000’de el konuldu. Fona devredildiği gün Türkiye’nin en büyük 10. bankası olan Demirbank’ın hazin sonu finans sektörünü de derinden sarstı. Birçok bankacıya göre Demirbank’ın fona devredilmesi Şubat 2001’de patlak veren büyük krizin ilk ayak sesiydi. 440 milyon dolar zararla devlete geçen banka, yeniden yapılandırıldıktan sonra19 Eylül 2001’de İngiliz finans devi HSBC’ye 350 milyon dolara satıldı.