Şampiy10
Magazin
Gündem

Rüzgâr enerjisinde 6.6 milyar euroluk kriz nasıl çözülecek?

İnşaat iznini henüz alamamış rüzgar santrali yatırımları için verilen süre 2 Mayıs’ta sona eriyor. Risk altındaki yatırımların toplamı 5300 megavata ulaşırken, bunun parasal karşılığı 6.6 milyar euroya ulaşıyor.

Rüzgâr enerjisi sektöründe fırtına öncesi sessizlik hâkim. Deyim yerindeyse sektörde ağızları bıçak açmıyor. Nedeni ise lisans aldığı halde bürokrasi yüzünden inşaatına henüz başlanmamış rüzgâr santrallerinin lisanslarını kaybedecek olması. Sektörde ‘2 Mayıs Sendromu’ olarak adlandırılan bu sorunu Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Mustafa Ataseven ile konuştuk.



Lisanslar iptal edilecek

VATAN’ın sorularını cevaplandıran Ataseven, “Yasal izinleri alınmış 5300 megavat kapasiteye sahip 160 rüzgar enerjisi santrali (RES) kapanma tehlikesiyle karşı karşıya” dedi. Ataseven, şöyle konuştu: “Bu yatırımların toplam tutarı 6.6 milyar euro. Eğer bu santraller hayata geçerse Türkiye yıllık 1.3 milyar dolarlık doğalgaz ithalatından kurtulacak. Dolayısıyla RES yatırımları makro ekonomik dengeler ve cari açığın düşürülmesi noktasında açısından hayati önem sahip.”

Elektrik Piyasası Kanunu’nun 6. ve geçici 9 maddesi ile Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin geçici 15 maddesine göre lisans aşamasındaki rüzgar santralleri 2 Mayıs 2014’e kadar inşaat izinlerini almak zorunda. Eğer alamazlarsa lisansları iptal edilecek.

TUREB Başkanı Ataseven “Bu projeler hayata geçmezse söz konusu santrallerin yıllık üretiminden elde edilecek 244 milyon liralık devlet katkı payı gelirlerinden mahrum kalacak. Ayrıca TEİAŞ tarafından bu santrallerin devreye gireceği öngörülerek yapımına başlanan veya devam eden trafo merkezleri ve enerji nakil hattı yatırımları boşuna yapılmış olacak” diye konuştu.

Sorunun çözümü için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonu’yla görüşüldü. Hemen ardından da Enerji Bakanlığı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ile temasa geçildi. TUREB Başkanı Ataseven sorunun çözümü için iki yol olduğunu belirterek şunları söyledi: “Sorunun çözümü için Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği ve Elektrik Piyasası Kanununda düzenlemeye gidilmesi lazım. Burada ya yönetmelik veya kanun değişikliğine gidilebilir. Ayrıca EPDK isterse mücbir sebep kapsamında başvuruları yeniden ele alıp, lisans iptallerinin önüne geçebilir.”

İmar izni ilk sırada yer alıyor

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği verilerine göre lisanlamada en büyük sorunu imar izinleri oluşturuyor. İmar izni için bekleyen yatırımların büyüklüğü 760 megavat. İkinci sırada Orman ve Su işleri Bakanlığı geliyor. Bu kurumdan izin bekleyen yatırımcıların yatırımları 677 megavata ulaşıyor. Genel izin için bekleyen yatırımlar 634.5 megavat iken, Genel Etkileşim Analizi için bekleyen yatırımların toplamı 545 megavat oldu.

Türkiye’nin devleri etkilenecek

Rüzgar yatırımlarının yoğunlaştığı Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Muğla illerinde il özel idareleri ve belde belediyeleri 30 Mart 2014 tarihli yerel seçimlerden sonra kapanıyor. İmar izinleri il özel ve belde belediyelerinin kapatılması sebebiyle verilemiyor.

Yazının devamı...

2.7 milyar dolarlık rüzgar savaşı!

Orman Bakanlığı ile enerji şirketleri Gelibolu’da karşı karşıya geldi. Bakanlık’ın bölgenin tarihi ve ekolojik açıdan değerli olduğu gerekçesiyle bölgeyi ‘Milli Park’ ilan etmek istedi. Lisans alan yatırımcılar ise karara tepki gösterdi.

Truva ve Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Gelibolu Yarımadası şimdi bir başka büyük mücadeleye sahne oluyor. Bölgeye rüzgar santrali kurmak isteyen yatırımcılar ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı bürokratları arasında 1 yıldır devam eden savaşın ekonomik büyüklüğü ise tam 2.7 milyar dolar...

Türkiye’deki rüzgar yatırımları hızla artıyor. Bugün toplam elektrik üretiminin yüzde 3’ü rüzgar santrallerinden sağlanıyor. Toplam kurulu güç ise 3000 megavata ulaştı. İnşası halen devam eden ve kısa zamanda devreye alınması planlanan santrallerin büyüklüğü ise 1000 megavat. Enerji Bakanlığı tarafından hazırlanan yol haritasına göre, 2023 yılına kadar toplam kurulu güç 20 bin megavata çıkarılacak.

Milli Park olabilir mi?

Tam her şey yolunda giderken bir ‘Ankara klasiği’ olarak devreye yine bürokrasi girdi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü geçtiğimiz yıl İstanbul ve Marmara Bölgesi’nin ‘Milli Park’ ilan edilmesini öngören bir tebliğ yayınlamak için harekete geçti. Düzenlemeyle İstanbul ve Gelibolu yarımadası milli park ilan edilecek ve bölgeye yatırım yapmak isteyenlere yeni izin verilmeyecekti.

Daha önce lisans almış olan yatırımcılar bu gelişme üzerine soluğu Enerji Bakanlığı’nda aldı. Bakan Taner Yıldız ile yapılan görüşmelerin ardından Orman Bakanlığı’na gidildi. Hemen ardından da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Enerji Komisyonu ve Çevre Komisyonu üyeleri ziyaret edildi. Bu çalışmaların sonrasında tebliğ çalışması durduruldu. Ancak Orman ve Su işleri Bakanlığı, herhangi bir mevzuat olmamasına yaklaşık 1 yıldır bölgeye yeni yatırım yapılmasını bürokratik yollarla engelliyor.

1500 megavatlık sarsıntı

Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Mustafa Ataseven, “Bölgede izin bekleyen projelerin toplam büyüklüğü 1500 megavata ulaşmış durumda. Bunun parasal değeri 2 milyar euroyu (2.7 milyar dolar) buluyor. Sorunun en kısa zamanda çözülmesini arzu ediyoruz” dedi. Ataseven, TEİAŞ tarafından yeni yatırımlara kolaylık sağlaması için 3000 megavatlık ilave tesis edildiğine işaret ederek, “Bu imkandan da maalesef yatırımcılar istifade edemiyor. Bu da bizi fazlasıyla rahatsız ediyor” bilgisini verdi.

Kanadalılar rüzgara kapıldı

Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) verilerine göre geçtiğimiz yıl 646 megavatlık rüzgar santrali sisteme katıldı. Rüzgar santrallerinde 7 milyar 494 milyon megavat elektrik üretildi. Rüzgar liginin şampiyonu ise Polat Enerji oldu. Polat Enerji, 327 megavatlık kurulu güce ulaşarak uzun yıllardır liderliği elinde bulunduran Demirer Ailesi’ni geride bıraktı. Polat Enerji, Kanada’da 76.1 milyar dolarlık varlık yöneten The Public Sector Pension Investment Board adlı emeklilik fonuna satılmıştı. Fon, Kanadalı güvenlik güçlerinin ve atlı polislerin parasını yönetiyor. Sıralamada Demirer Enerji 315 megavat ile ikinci olurken, Bilgin Enerji 295 megavatlık kurulu güçle üçüncü oldu. Enerjisa 187.2 megavat ile sıralamada dördüncü olurken, Aksa Enerji 147 megavat ile beşinci sıraya yerleşti.

MARMARA BÖLGESİ YATIRIMDA BİRİNCİ

En fazla rüzgar santrali Ege Bölgesi’nde bulunuyor. Türkiye’nin rüzgar enerjisindeki kurulu gücünün yüzde 40’ını (1210 megavat) Ege Bölgesi’ndeki elektrik üretim tesisleri oluşturuyor. Ege Bölgesi’ni yüzde 35’lik oranla (1054 megavat) Marmara Bölgesi takip ediyor. Akdeniz Bölgesi ise yüzde 14’lük (435 megavat) kurulu güçle üçüncü sırada yer alıyor. Rüzgar enerjisindeki kurulu gücün illere göre dağılımında ise ilk sırayı Balıkesir alıyor. Kurulu güçte yüzde 24’lük bir paya sahip olan Balıkesir’de 712 megavatlık rüzgar enerjisi santrali bulunuyor. İzmir’deki rüzgar santrallerinin kurulu gücü 576 megavata (yüzde 20) karşılık geliyor. Manisa ise 366 megavatlık (yüzde 12) kurulu güçle bu alanda üçüncü sırada bulunuyor. İnşa halindeki santrallerin bölgelere göre dağılımlarına bakıldığında da Marmara Bölgesi’nin yüzde 42’lik oranla ilk sırada olduğu görülüyor. Marmara’yı yüzde 38’le Ege, yüzde 15’le Akdeniz izliyor.

Yazının devamı...

İki ülke arasında buzlar eriyor!

Ankara ile Tel Aviv arasındaki buzlar eriyor. Diplomatik kaynaklara göre, taraflar Mavi Marmara konusunda bir uzlaşıya vardı. Bu gelişme İsrail doğalgazının boru hattıyla Türkiye’ye getirilmesine dair umutları da artırıyor.

Türkiye ile İsrail arasındaki gerilim sona eriyor. Ankara ve Tel Aviv Mavi Marmara yolcu gemisine düzenlenen saldırının nasıl tazmin edileceği noktasında el sıkışmak üzere. Tarafların anlaşması halinde İsrail doğalgazının Türkiye’ye taşınması için de düğmeye basılacak.

En büyük müşteri olacak

Bir bakanlık yetkilisi, “Türkiye’nin yıllık gaz tüketimi 47 milyar metreküp seviyesinde. Bu rakamın 15 yıl içinde 70 milyar metreküpe ulaşmasını bekliyoruz. Dolayısıyla artan iç tüketim, kaynak çeşitliliği ve enerji arz güvenliği açısından tüm alternatifleri değerlendiriyoruz” dedi. Bakanlık kaynakları Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan son gerilimin arz güvenliği konusunu daha da önemli hale getirdiğine de dikkat çekti. Dışişleri, İsrail gazının Trans- Anadolu Doğalgaz Boru Hattına (TANAP) eklenmesine oldukça sıcak. Hattın ana yüklenicisi konumundaki Azerilerin de İsrail gazına olumlu yaklaştığı biliniyor.


İsrail karasularında ilk doğalgaz keşfi 2009’da gerçekleşti. 283 milyar metreküp Tamar Sahası’nın ardından 538 milyar m3 dev rezerviyle Leviathan Sahası tüm dikkatlerin buraya çevrilmesine neden oldu. Yapılan yeni keşiflerle toplam rezerv 1.1 trilyon metreküpe ulaştı. İsrail rezervlerin 540 milyar metreküplük bölümünün iç tüketimde kullanılmasını karara bağladı. Geriye kalan 592 milyar metreküp ise boru hattı ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) olarak yurtdışına ihraç edilecek.

Ülkenin yıllık gaz tüketimi 7 milyar metreküp düzeyinde. Bunun 2.5 katı yani yılda 15 milyar metreküplük gazın yurtdışına satılması planlanıyor. Bu gazın 7 ila 10 milyar metreküplük bölümünün 500 kilometrelik bir boru hattıyla Türkiye’ye satılması planlanıyor. Eğer boru hattı tamamen denizin altından giderse toplam maliyet 2.5 milyar dolara ulaşıyor. Ancak Kıbrıs’ta Rum ve Türk tarafı anlaşırsa hattın bir bölümü karadan gidecek ve bu sayede maliyet yaklaşık 500 milyon dolar azalacak.

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler Mayıs 2010’da sivil aktivistleri taşıyan Mavi Marmara Gemisi’ne yönelik kanlı İsrail saldırısı sonrasında bozuldu. İki taraf arasındaki diplomatik ilişkileri asgari düzeye indirilirken, ekonomik anlamda çok büyük sarsıntı yaşanmadı. Tel Aviv yönetiminin Mart 2013’te yaşanan olaylar için özür dilemesi ve ölenlerin yakınlarına tazminat ödeyeceğini açıklaması ilişkilerin yeniden gelişimini sağladı.

Sinyali Arınç vermişti

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Hürriyet’e yaptığı açıklamada İsrail ile Mavi Marmara’da tazminat müzakerelerinde son aşamaya gelindiğini, seçimden sonra anlaşmanın imzalanma ihtimalinin yüksek olduğunu açıklamıştı. Habertürk Gazetesi’nde yayımlanan habere göre, taraflar birçok konuda uzlaştı. Buna göre İsrail Mavi Marmara’da hayatını kaybeden ve yaralananların yakınlarına 21 milyon dolar tazminat ödeyecek. Ayrıca Türkiye’nin Gazze’ye yardım ulaştırmasına izin verecek. Buna karşın Türkiye İsrail hakkında açtığı tüm davalardan feragat edecek, İsrail aleyhine açılacak tüm davaların sorumluluğunu da üstlenecek. Anlaşma uluslararası sözleşme olarak TBMM’ye getirilecek ve bu sayede iç hukuk kapsamında yeni davaların açılmasının önüne geçilecek.

Yazının devamı...

Denizden petrol fışkıracak!

Petrol Platformu Başkanı Eren, “Petrol için topraklarımızın yüzde 20’sini, denizlerimizin ise sadece yüzde 1’ini aradık. Ancak asıl bakmamız gereken yer denizlerimiz. Ne kadar çok ararsak, bulma ihtimalimiz de o kadar artar” dedi.

Türkiye, enerji ihtiyacını karşılamak için her yıl milyarlarca dolar harcıyor. 2013 yılı sonunda 55 milyar dolara ulaşan enerji faturası Ankara’yı sadece ekonomik açıdan değil, politik açıdan sıkıntıya sokuyor. Bu gerçekten hareketle enerji yönetimi Anadolu’daki petrol ve doğalgaz aramalarına büyük destek veriyor.

Türkiye’de petrol ve doğalgaz faaliyetleri son 10 yılda hız kazandı. 2002 yılına kadar yıllık ortalama 100 milyon dolar olan arama bütçesi artık 1 milyar dolar seviyesinde. Daha önce yılda ortalama 35 kuyu açılırken, şimdi bu rakam 170’e ulaşmış durumda. Ancak asıl heyecan verici olan bu çalışmalara milli petrol şirketi TPAO’nun yanı sıra özel sektörün de inanması ve Anadolu’da petrol-gaz bulmak için her yıl ortalama 400 milyon dolar harcaması...

1 koyup 3 kazandılar

Petrol arama şirketlerini çatısı altında toplayan Petrol Platformu (PETFORM) Derneği Başkanı Aytaç Eren, “Son 10 yılda Anadolu’da petrol ve gaz bulmak ve üretmek için 6.6 milyar dolar para harcandı. Bunun yarısını özel sektör karşıladı. Ülke ekonomisine kazandırılan petrol ve doğalgaz miktarı ise 18 milyar dolar. Dolayısıyla bu sektöre yatırım yapanlar hem para kazandı hem de ülkemizin daha az petrol ithal etmesini sağlayarak Türkiye ekonomisine önemli bir katkı sağladı” dedi.

Anadolu topraklarında günde 46 bin varil hampetrol, 550 milyon metreküp de doğalgaz üretiliyor. Ülke sınırları içinde üretilen petrol ve doğalgazın ülke ekonomisine katkısı 2.3 milyar dolar oldu. Bunun 1 milyar dolarlık bölümü özel şirketler tarafından gerçekleştirildi. PETFORM Başkanı Eren, “Tabii bu üretimin çok kısıtlı bir alanda gerçekleştirildiğini de vurgulamamız gerekiyor. Çünkü mevcut sahaların sadece yüzde 23’ü özel sektöre ait. Geriye kalan bölümü kamunun elinde bulunuyor” bilgisini verdi.

Asıl denizlere bakmak lazım

Türkiye’de bugüne kadar açılan petrol kuyu sayısı 4 bin 330. Yani Cumhuriyet tarihi boyunca her yıl ortalama 50 kuyu açılmış. Karaların yüzde 20’sinde, denizlerin ise yüzde 1’inde petrol/gaz araması yapılmış. “Bu sektörde ne kadar kuyu açarsanız o kadar üretim şansınız artar” diyen Aytaç Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mevcut jeolojik veriler G.Doğu Anadolu Bölgesi’nde petrol, Trakya Bölgesi’nde ise doğalgaz rezervleri olduğunu ortaya koyuyor. Ancak asıl bakmamız gereken yer denizlerimiz. Türk karasularının henüz yüzde 1’i arandı. Evet, şu ana kadar yapılan sondajlardan maalesef olumlu bir keşif haberi alamadık. Ancak daha yolun başında olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor. Hem Karadeniz hem de Akdeniz’de potansiyel vaat eden alanlarda hem daha kapsamlı sismik araştırma yürütülmesi hem de daha fazla sondaj yapılması gerekiyor...”

Akdeniz bir petrol gölü olabilir mi?

İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi karasularında tahminlere göre 10 trilyon metreküp doğalgaz var. Bunun parasal değeri ise 400 milyar dolar. İsrailliler gaz için müşteri ararken, Rumlar da Türklerle barışarak bölgedeki sahaları ekonomik hale getirmeye çalışıyor.

Bölge dengelerini derinden etkileyen bu keşiflerin ardından Türkiye’de harekete geçti. Hem kendi karasularında hem de KKTC topraklarında petrol ve doğalgaz aramaya başladı. PETFORM Başkanı Aytaç Eren, “ Akdeniz’de TPAO ile Shell şu an sismik araştırmalar yapılıyor. Sismik verilerden elde edilecek sonuçlara göre sondaj yapılması da gündeme gelecek. Denizlerimizden beklentilerimiz büyük. Ancak TPAO’nun yanı sıra yerli ve yabancı şirketlerin denizlerimizde yatırım yapmaya teşvik edilmesi önemli bir husus. Dünya devi şirketleri Akdeniz’e çekmemiz elzem. Arama faaliyetleri ne kadar artarsa, var olabilecek rezervlere ulaşılma olasılığı da o kadar artar...” dedi.

Kaya gazı bulursak dengeler değişebilir

Petrol şirketlerinin son dönemde odaklandıkları alanlardan birisi de ‘kaya gazı’. ABD Enerji Ajansı’na (EIA) göre Türkiye’de 4.6 trilyon metreküplük kaya gazı rezervi var. Ancak bunun 651 milyar metreküplük bölümü ticari anlamda kullanabilir durumda. Türkiye’nin geçen yıl 45 milyar metreküp doğalgaz tüketti. Yani Türkiye’de 15 yıl yetecek kadar gaz rezervi bulunuyor. Eren, “Bu potansiyelin açığa çıkartılması için çok ciddi araştırmalar ve sondaj yatırımları yapılması gerekiyor. Şu anda TPAO Shell ortaklığıyla Diyarbakır’da bir sondaj yürütülüyor. O sondajdan ciddi bir keşif haberi çıkması, bu alandaki yatırımlara büyük bir ivme kazandıracaktır” diye konuştu.

Yazının devamı...

Akıllı apartman yöneticisi faturayı yüzde 50 düşürür

Kötü yalıtım yüzünden her yıl 12 milyar dolar kaybediyoruz. Doğalgaz ve elektriğe daha fazla para ödüyoruz. İzoder Başkan Yardımcısı Şen, “Akıllı yönetici izolasyonla faturasını yarı yarıya düşürebilir” dedi .

Türkiye’nin 2013 toplam ithalatı 251 milyar dolar oldu. Bunun 56 milyar dolarlık bölümünü ise enerji oluşturdu. Yani ithalat için ödenen her 100 liranın 22.2 dolarını enerji ithalatı oluşturdu. Cari açığın en önemli kalemlerinden birisi olan enerjide faturayı düşürmenin yolu ise evlerden geçiyor.

12 milyar $ uçup gidiyor

İzoder Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ertuğrul Şen, Türkiye’de tüketilen enerjinin yüzde 40’ının binalarda kullanıldığını belirterek, “Konutlar, fabrikalar, hastaneler, okullar, üniversiteler vs tüm binalardan bahsediyoruz. Bu yapıların ısıtılması ve soğutulması için ciddi bir enerji harcıyoruz. Mevcut binaların yüzde 90’ında yalıtım olmadığı için her yıl Türkiye 12 milyar doları bacadan, pencereden ve kapıdan atıyoruz.” dedi.

Yılda 1.800 lira kazanç

Yalıtım sayesinde bir dairenin aylık ısınma giderinin en az yüzde 50 azaldığını İzoder Başkan Yardımcısı Şen, “İyi yalıtımla sadece ısınma değil, soğutma faturası da düşüyor. Hesaplarımıza göre yalıtım sayesinde konutlarda her ay 150-175 lira arasında tasarruf sağlanıyor. Bu sayede bir konut sahibinin her yıl cebinde minimum 1.800 lira kalıyor” bilgisini verdi. Ertuğrul Şen, ‘Peki ama yalıtım yaptırmanın maliyeti nedir?’ sorusuna ise şu cevabı veriyor: “Dairenin büyüklüğü, apartmandaki daire sayısı ve binanın yaşına göre değişmekle birlikte ortalama 5 bin lira diyebiliriz. Bizim hesaplarımıza göre hane sahipleri 3 yılda bu parayı geri alabiliyor. Sonrasında ise kârâ geçiyor...”

Devlet 1 koyup 5 kazanır

Batı ülkelerinde ‘enerji tasarrufu’nun bir devlet politikası olarak algılandığını anlatan Şen,
“Türkiye’de de son yıllarda güzel gelişmeler oldu. Ancak bunun bir devlet politikası haline getirilmesi için Çevre ve Şehircilik, Maliye Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı’nın bu konuda bir uzlaşıya varması gerekiyor. AB ülkelerinde olduğu gibi evine yalıtım yaptıranlara özel vergi teşvikleri veya düşük faizli krediler tahsis edilebilir” diye konuştu. Şen’in verdiği bilgilere göre eğer devlet önümüzdeki 10 yıl içinde 35 milyar liralık bir teşvik sağlarsa ülke ekonomisi tam 153 milyar lira tasarruf etmiş olacak. Şen, “Biz bu çalışmamızı ilgili kurumlara arz ettik” dedi.



Sadece 165 bin bina kimlik belgesi aldı

1 Ocak 2011’de Enerji Verimliliği Kanunu kapsamında konutlara enerji kimlik belgesi alma zorunluluğu getirildi. Enerji Kimlik Belgesi yeni yapılan binalarda zorunlu iken eski binalara 2017’ye kadar geçiş süresi tanındı. Eski binaların sayısı 9 milyona yakın. Bunun sadece 7500 tanesi bu belgeyi aldı. Yani yüzde 1’i bile henüz belge sahibi olamadı. İzoder Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ertuğrul Şen, “Son 3 yılda 165 bine yakın binaya enerji kimlik belgesi verildi. Bunun yüzde 5’i eski binalardan oluşuyor. Geriye kalanların tamamı yeni bina. Halbuki bizim asıl amacımız 2011 öncesinde inşa edilmiş binaları sisteme katmak. Yazılım noktasında bazı sorunlar yaşanıyor. Bunun çözülmesi içinde herkes elinden geleni yapıyor” dedi.

Apartman yöneticisinin eli artık çok daha güçlü

Bir apartman veya sitede yalıtım yaptırmak istediğinizde karşınıza çıkan ilk sorun daire sahiplerini ikna etmek oluyor. Kat Mülkiyeti Kanunu yakın bir zamanda revize edildi. Daha önce apartmanlarda ortak kullanım alanlarıyla ilgili tüm çalışmalar için oybirliği şartı aranıyordu. Yeni düzenleme ile ‘oybirliği’ şartı kaldırıldı, ‘oy çokluğu’ karar için yeterli oldu. Artık yönetimin aldığı karar yeterli oluyor, üstelik karşı çıkanlardan bile parayı tahsil edebiliyorsunuz. Şen, “Bu konuda Şekerbank ile kapsamlı bir çalışma yürütüyoruz. Evsahipleri bankaya aylık taksitler halinde bunu ödeyebiliyor. Dolayısıyla izolasyon yaptırmak isteyenler açısından finansman koşulları da son derece elverişli” dedi.

Yazının devamı...

Rüzgar devlerine meydan okuyor

Yerli türbin üreticisi Northel Energy’nin Genel Müdürü Cem Yalçın “30 milyar euroluk pastadan yerli firmaların pay alması için büyük çaba harcıyoruz ” dedi.

Northel Energy, Türkiye’nin ilk yerli rüzgâr türbini imalatçısı. Geçtiğimiz günlerde KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülünü aldı. 60 kişinin çalıştığı şirket geçtiğimiz 6 türbin sattı. Bu yıl ise lisanssız elektrik üretiminin önünün açılmasıyla 50 türbin satmayı hedefliyor. Genel Müdür Ahmet Cem Yalçın, “En büyük amacımız bilgi birikimi (Know-how) oluşturmaktı. Bunun için 5 sene çalıştık. Sonunda yazılım, mekanik sistemler, elektromekanik ve elektrik dahil tamamı yerli ilk rüzgar türbinini imal ettik. Şimdi bunların satışını gerçekleştiriyoruz” dedi.

Yerli türbin % 35 ucuz

Northel Energy Genel Müdürü Yalçın, “Türkiye’de çok güçlü bir yabancı türbin lobisi var.” dedi ve ekledi : “Şu ana kadar ülkemizde kurulan rüzgar santrallerinin neredeyse tamamı ithal türbinlerle çalışıyor. Ancak asıl savaş bundan sonra başlıyor. Zira 2023 yılına kadar kurulu gücün 20 bin megavata ulaşması bekleniyor. Bu da nereden bakarsanız bakın 20 ila 25 milyar euro arasında bir pazar oluşacağını gösteriyor” Çalışmalarının bir takım merkezleri rahatsız ettiğini anlatan Yalçın, “Tehditler alıyoruz hatta realize olmuş durumlar var. Ama biz kimseden korkmadan yolumuza devam ediyoruz” dedi.

Yerli türbinin ithal türbinlere göre çok ciddi bir fiyat avantajı olduğunu anlatan Cem Yalçın, “Örneğin 500 kilovatlık bir ithal türbinin fiyatı 1 milyon dolar civarında. Aynı ürünü biz 650 bin dolara satıyoruz. Dolayısıyla yerli türbinin fiyatı yüzde 35 daha ucuz” dedi. Enerji Bakanlığı ve EPDK rüzgar enerjisinde yerli türbin ve ekipman kullanan firmalara ciddi destek veriyor. Halen 7 sent olan elektrik alım garantisi yerli teknoloji kullanılması halinde 11 sente kadar çıkabiliyor. Bu fiyat tarifesi şirketlerin yatırımlarının karşılığını daha kısa zamanda almalarına olanak sağlıyor.

5 yılda geri dönüş

Genelde 7 yılda geri dönüş sağlayan rüzgar santrallerinin geri dönüş süresi bu sayede 2 yıl kısalıyor. Yerli şirket sayısının daha da artması gerektiğini vurgu yapan Yalçın, “Bu yıl 50 türbin satmayı planlıyoruz. Eğer talep çok yüksek olursa yılda 200 türbin üretebiliriz. Bizim gibi 5 şirket daha olursa Türkiye bu alanda ithalatçı değil, üretici ülke konumuna gelebilir” diye konuştu.


30 milyar euroluk dev pazar iştah kabartıyor

Türkiye’de rüzgar yatırımları hız kesmeden sürüyor. Çok değil sadece 5 sene önce 146 megavat olan kurulu güç 18 kat artışla 2 bin 759 megavata ulaştı. Bu rakamın 2023 yılında 20 bin megavata ulaşması bekleniyor. Ancak lisanssız elektrik yatırımları da dâhil edildiğinde rüzgârda kurulu gücün 30 bin megavata ulaşması mümkün. Bu potansiyel yerli ve yabancı şirketlerin de iştahını kabartıyor. Zira eğer hedefler gerçekleşirse ortaya 28-30 milyar euroluk dev bir pasta çıkacak. Bu da şirketlerin daha saldıgan bir strateji izlemesine neden oluyor.

Bir çuval evrakla rekabet zorluyor

Ahmet Cem Yalçın, sertifikasyon sorununu aşmak için Türk Loydu ile anlaştıklarını söyledi. Yalçın, “2009’ta ABD’ye 4 belgeyle ihracat yaptık. Tribünümüz takıldı ve çalışmaya başladı. Ancak Türkiye’de yerli rüzgar türbini kurmak isteseniz 6.5 ayda ve bir çuvaldan fazla evrak gerekiyor.” dedi.

Bugün türbin yapan yarın uçak da yapar

Rüzgar türbini ile havacılık sektörü arasında güçlü bir ilişki var. Northel Energy Genel Müdürü Cem Yalçın, “Rüzgar türbini imal ülkeler kısa zamanda uçak da üretebiliyor. Aerodinamik, elektromekanik bütün teknoloji dallarını kullanır ve güçlü bir yan sanayiyle desteklediğiniz zaman ülkeye önemli katkı sağlar” bilgisini verdi. Yalçın’nı verdiği bilgilere göre Türkiye’deki türbinlerinin çok önemli bir bölümü ABD ve Almanya’dan geliyor. Şu ana kadar türbin ithalatı için de 3 milyar euronun üzerinde bir ödeme yapıldı.

Yazının devamı...

Kesintilere helikopterli özel tim müdahale edecek!

Türkiye 51 bin kilometrelik hatla Avrupa’nın en uzun elektrik iletim hattına sahip. Devlet hatlardaki arızaları önceden tespit etmek ve en hızlı şekilde müdahale etmek için helikopter filosu kurdu ve özel bir ekip kiraladı.

Elektrik tüketimi ekonomideki öncü göstergelerden birisidir. Sanayide çarkların ne kadar hızlı döndüğünü ve toplumun refah düzeyini anlamak isteyenlere çok önemli bilgiler sunar. Ekonomistler büyüme ile elektrik tüketimi arasında doğrudan bir ilişki olduğunu inanır. Genelde de elektrik tüketimi büyümeden 1.5 kat fazla gerçekleşir.


Ancak bu yıl ilginç bir tablo var karşımızda. Türk ekonomisinin yüzde 4 büyüdüğü bir ortamda elektrik tüketimi bunun oldukça altında gerçekleşti. Türkiye Elektrik İletim A.Ş (TEİAŞ) Genel Müdürü Kemal Yıldır, “Bu yıl ekonominin yüzde 4 büyümesi bekleniyor. Ancak elektrik tüketimi yüzde 1.2 düzeyinde gerçekleşecek” dedi. Geçen yıl toplam elektrik tüketiminin 242 milyar kilovat olduğunu hatırlatan Yıldır, “Bu yıl hava koşullarının mevsim normallerinden daha ılımlı geçmesi, enerji verimliliği ve kaçak elektrikle mücadele gibi faktörler nedeniyle tüketim beklentilerin altında gerçekleşti. Bu nedenle yılsonunda 245 milyar kilovatlık bir tüketime ulaşılmasını bekliyoruz.” diye konuştu.

Türkiye 51 bin kilometre uzunluğundaki hattıyla Avrupa’nın en uzun iletim hattına sahip. 2800 metre yükseklikteki köy ve kasabalara bile elektrik taşıyan bu hat zaman zaman olumsuz hava şartları ve dış müdahaleler nedeniyle devre dışı kalabiliyor.

Özel timle müdahale

Elektrik kesintilerine anında müdahale etmek ve daha önemlisi hatları sürekli denetleyerek ‘olası riskleri’ önceden bertaraf etmek isteyen TEİAŞ bu yıldan itibaren helikopterle denetime başlıyor. Genel Müdür Kemal Yıldır, “Önleyici hekim gibi hareket etmek istiyoruz. Bunun için de önümüzdeki aydan itibaren özel donanımlı bir helikopter filosuyla hatları havadan denetlemeye başlıyoruz” dedi ve ekledi: “ 3 helikopterden oluşan bu filoda her helikopterde 3 farklı kamera sürekli kayıt yapacak. Termal, enferuj ve normal kamerayla yapılan çekimler daha sonra izlenecek ve ona göre bölgeye ekipler sevk edilecek. Bunun için özel bir şirketle anlaştık”

Elektrik borsası ilk yarıda tamam

Genel Müdür Kemal Yıldır, Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi’nin (EPİAŞ) kuruluş aşamaları hakkındaki son gelişmeleri de paylaştı. EPİAŞ’ın yüzde 30 hissesinin TEİAŞ’e, yüzde 30 hissesi Borsa İstanbul’a geri kalan yüzde 40 hissesi ise EPİAŞ’ta yer alacak özel şirketlere ait olacağını hatırlattı. Bu konudaki yasal düzenlemelerin tamamlandığını aktaran Yıldır, “Şu anda Yüksek Planlama Kurulu kararını bekliyoruz. Zannımca en geç 2014’ün ikinci çeyreğine kadar süreç tamamlanır. Ben daha da önce olabileceğini düşünüyorum”

Gürcistan’dan elektrik gelecek

Gürcistan, Türk yatırımcıların yeni gözdesi haline geldi. Çoruh Nehri üzerine inşa edilen barajlarda üretilen elektriğin Türkiye’ye güvenli bir şekilde aktarılması için altyapı çalışmaları tamamlandı. TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır, 700 megavatlık yeni iletim hattının geçen hafta devreye alındığını hatırlatarak, “Bu hattın kapasitesini kısa zamanda 1100 megavata çıkarmayı planlıyoruz. Böylece üretilen elektrik Avrupa pazarına da ulaştırılmış olacak” dedi.

Yazının devamı...

Kışın doğalgazı az kullanan aboneye üste para verilsin

Soğuk havalar yüzünden doğalgaz ve elektrik tüketimi rekor kırdı, doğalgazdan elektrik üreten santraller sorun yaşadı. Gaz-Bir Başkanı Arslan, “Az kullanan aboneler ödüllendirilirse bu tür sorunlar yaşanmaz” dedi.

Türkiye son yılların en soğuk kışına hazırlanıyor. Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin oldukça altında seyretmesi bunun ilk işareti.



Yok böyle bir soğuk

Doğalgaz Dağıtıcıları Derneği Birliği (GAZ-BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Arslan, “Son 25 yıllık verilere baktığımız zaman Aralık ayında bu kadar sert bir kış yaşanmadığını görüyoruz. Kuzeyden güneye kadar tüm ülkeyi etkisi altına alan bir soğuk hava dalgasıyla karşı karşıyayız. Bu nedenle doğalgaz talebi aşırı derecede arttı” dedi. Günlük doğalgaz tüketiminin 200 milyon metreküpe kadar çıktığını hatırlatan Arslan, bu durumun elektrik üretimi tarafında bazı sorunları da beraberinde getirdiğine dikkat çekti.

“Bu tür krizleri ilerleyen dönemde de yaşamamak için talep yönetimini iyi planlamamız lazım” diyen Arslan sözlerini şöyle sürdürdü: “Kuzey Avrupa ülkelerinde dağıtım şirketleri tüketimini düşüren müşterilere bonus yani bir takım avantajlar sunuyor. Özellikle doğalgaz talebinin patladığı kış aylarında doğalgazı az kullanan müşterilere üste para bile veriliyor. Bununla ilgili Türkiye’de yöntemler geliştirebilir”

Kriz merkezi kurulsun

Arslan’ın verdiği bilgilere göre, örneğin Aralık ve Ocak ayında doğalgaz tüketimini düşürme sözü veren abonelere, tasarruf ettikleri tutar kadar ödeme yapılabiliyor. Ya da bu alacaklarını ilerleyen aylarda kullanıyor ancak bu

tüketime karşılık para ödemiyor. Her 2 yöntemin de son derece yararlı sonuçlar verdiğini anlatan Arslan, “Bunu yapmadığımız takdirde olağanüstü durumlarda her zaman bu tür sorunlar yaşayabiliriz. Bizim de bu tür önlemlerle toplumu tüketim konusunda bilinçlendirmemiz gerekiyor” diye konuştu.

Gaz- Bir Başkanı Arsaln, doğalgaz sektöründeki tüm oyuncuların biraraya gelerek, bir kriz yönetimi merkezi kurması gerektiğini söyledi. Arslan, “Bununla alakalı EPDK bir kurur kararı almıştı. Bunun devamında yapılması gerekenleri daha fazla konuşmamız gerekiyor” çağrısında bulundu.

Doğalgaz faturası 60 lira düşebilir

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 1032 olarak açıklanan yıllık doğalgaz faturasının çok önemli bir bölümünü kamu şirketi BOTAŞ’a gaz alım bedeli olarak ödüyoruz. Faturanın yüzde 80’i buraya gidiyor. Yüzde 17.70’si vergilere giderken, yüzde 2’si de şirketler tarafından ‘Yatırım’ ve ‘İşletme payı’ olarak alınıyor. “Hizmet bedelinde farklılık olması tüketicileri rahatsız ediyor. Bu konuda bir ayarlama yapılması için EPDK’ya müracaat ettik. 2014’te fiyatların indirilmesini istiyoruz. Bu gerçekleşirse doğalgaz fiyatlarında 60 liralık bir düşüş yaşanabilir” dedi.



Doğalgazı 6 saat kullanıyoruz

Türkiye’de ortalama gaz tüketimi hane başına 1000 metreküp. Kış mevsiminde aylık tüketim ortalama 150 ila 300 metreküp arasında değişiyor. Evlerde gaz tüketimi sabahları 07.00-10.00 ve akşam 19.00-22.00 arasında yüksek. Yani günde aslında 6 saat gazı açıyoruz. Sanayi tesisleri ise ortalama 10 saat kullanıyor. Doğalgazın yüzde 20’si konutlarda, yüzde 47’si elektrik üretiminde, yüzde 22’si sanayide tüketiliyor. Rafineri yüzde 3 paya sahip. Geri kalan da işletmelere gidiyor.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.