Telkin, ölünün affı için dua etmektir
.
Dünden devam
Peygamber, vefat eden Ebu Seleme’ye şöyle dua etmiştir: “Allahım, Ebu Seleme’yi bağışla, doğru yolda olanlar arasındaki derecesini yükselt. Geride kalanlar arasında onun yerine hayırlı birini geçir. Bizi de onu da affeyle ey âlemlerin rabbi. Onun kabrini genişlet ve aydınlat” (Müslim, Cenaiz: b.4, h.7). İşte asıl telkin böyle Kur’ân okumak, ölünün affı için dua etmektir. Teamül haline gelen bu uygulama, gerçekte Kur’ân’ın ruhuna da aykırıdır. Zira Kur’ân, Hz. Muhammed’e hitaben, “Sen kabirlerde bulunanlara işittiremezsin” (Fatır:22), “Sen ölülere işittiremezsin” (Neml: 80; Rum: 52) buyurmaktadır. Peygamber, ölülere söz işittiremezken sıradan insanların, kabrin başında durup, iradesi elinde bulunmayan, Allah’ın yönetimine geçmiş olan ölüye dışarıdan direktif veya kopya vermeleri mümkün değildir.
Fakat buna rağmen Taberani, İbn Asakir ve Deylemi Ebu Ümame’den şöyle bir hadis çıkarmışlardır: Ölen kardeşinizi defnedip üstüne toprak attıktan sonra biriniz, başı ucunda durup şöyle desin: “Ey falan kadının oğlu falan.” O işitir ama cevap veremez. Sonra devam etsin: “Ey falan kadının oğlu falan.” Böyle deyince ölü oturur. Sonra “Ey falan kadının oğlu falan” desin. Ölü, “Bize yol göster, Allah sana rahmet etsin” der. Ama siz fark etmezsiniz. Sonra şöyle desin: “Dünyadayken ‘Allah’tan başka tanrı yoktur, Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir’ şeklindeki tanıklığın Allah’ın rab, Muhammed’in peygamber ve Kur’ân’ın da imam olduğuna razı olduğunu anımsa.” Böyle yapınca Münker ve Nekir birbirinin elinden tutup, “Haydi buradan çıkalım, yanıtı kendisine belletilen kişiye biz ne yapacağız” der. Allah ona, sorgu meleklerine karşı kanıtını öğretmiş olur. Bir adam: “Ey
Allah’ın Elçisi, ya anasının kim olduğunu bilmezsem” dedi. Allah’ın Elçisi, “Adamı Havva’ya nisbet edersin dedi” (Kenzu’l-Ummal: 1 5/605, h. no: 42406).
Sadece Ebu Ümame’ye bağlanan ve meşhur muhaddislerin, senedinde meçhul ve zayıf kimselerin bulunduğunu söyledikleri bu rivayet, dinde kanıt olamaz. Nitekim cenaze defnedilince birinin, başında durup “Ey falan kadının oğlu falan” şeklindeki telkin uygulamasından sorulan Ahmed ibn Hanbel, “Şamlılardan başka kimsenin böyle yaptığını görmedim” demiştir (Neylu’l-Evtar: 4/90).