İslam, Kitab-î din mabedlerine saygıyı emreder
.
Değerli bilgilerini sürekli takip ettiğim sayın hocam, ben bir tarih öğretmeniyim ve şu sıralar gündemde olan Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi hususundaki fikirlerinizi merak ediyorum. Sadece Ayasofya değil Müslümanların fethettikleri yerlerdeki kiliseleri camiye çevirmeleri gerekli midir ya da İslami açıdan doğru mudur? Öğrencilerimiz bu konuda sorular soruyor ve yanlış bir bilgi vermek istemiyorum hiç kimseye... Cevabınızın birçok kişiye ışık tutacağını belirterek şimdiden teşekkür ederim.. Recai Tekin
Cevap: Değerli kardeşim, İslâm inanca saygıyı emreder. Dinde zorlama olmadığını vurgular. Ve Kitap ehlini (Tanrısal Kitap dinlerini ve mensuplarını) över ve hatta bunların tevhid çizgisinde olan iyi, salih kişilerini cennetle müjdeler. Hz. Peygamber, Necran’dan gelen Hristiyanları kendi mescidinde misafir ettiği gibi onların, kendi dinlerine göre ibadet etmelerine de müsaade buyurmuştur. Hz. Ömer, kendi zamanında fethedilen Kudüs’e gelmiş, Hıristiyanlar, kiliselerine gelip namaz kılmasını önermişler, Halife önce bu öneriyi kabul eder olmuş ama sonra şu gerekçe ile bundan vazgeçmiştir: “Ben gelip orada namaz kılarsam, Halife burada namaz kıldı diye burayı kutsallaştırıp sizin elinizden alırlar”. Ma’bedin içinde namaz kılmayan Ömer ma’bedin yanındaki bir alanda namaz kılmıştır. İşte oraya yapılan Camie Ömer Camii denmiştir.
Hz. Peygamber’den sonra gelen halifeler, fethedilen Kitap ehli ülkelerindeki mabedlere dokunulmamasını, buraların kamulaştırılmamasını vurgulayan talimatlar yazmışlardır.
Ayasofya’nın Camie çevrilmesi sadece fethin bir simgesi olmak düşüncesiyle yapılmış ama diğer mabedlere dokunulmamıştır. Şayet dokunulsaydı, ta İtalya’ya dayanan Balkanlarda Hıristiyan mabedlerinden eser kalmazdı. Anadolu’da her şehirde ve köyde kilise ve cami yan yana idi. Herkes kendi mabedinde ibadet eder, ama halk kardeş kardeş geçinirlerdi. 2005 yılında Endonezya’ya yaptığım seyahatte büyük bir Parkın içinde aynı binanın bir bölümü Mescid, öbür bölümü kilise idi. Cami’de Müslümanlar namaz kılarken Kilisede de Hıristiyanlar kendi ibadetlerini yapıyorlardı. Barışıklık ne güzel şey! İlâhî dinlere saygı, İslâm’ın vurgulu emri! Bağnazlık 19. Yüz Yıl sonları ile 20. Yüz Yıl başlarında hortlamış, düşmanlık tohumları bu zamanlarda ekilmiştir. Siz tarihçi olarak bu konuları daha iyi bilirsiniz. Selâm ve sevgilerimle.
Oyunda kullanılan zil âletlerini satmak caiz mi?
Merhaba efendim. Ben bir üniversite öğrencisiyim. Bu sıralarda da üniversitelerde konserler oluyor. Bir arkadaşımla konserlerde tempo tutmak üzere parmaklara takılıp çalınan zillerden satmayı düşünüyoruz. Bunun konserlerin hoş olmayan ortamlarına nasıl bir katkı yapacağı konusunda şüphelerimiz var. Bunu satmak caiz midir? Saygılar... K. A.
Cevap: Siz bir alet satacaksınız. Satacağınız alet iyiye de kullanılabilir, kötüye de. Konya’nın ve Ankara’nın kaşık oyunu var. Buradaki oyuncular parmaklarına kaşık takıp şakşaklatarak oynarlar. Bu tür oyunlar meşru’dur. Ama bu kaşıklar kim bilir belki şehvet çağrıştıran gayri meşru oyunlarda da kullanılabilir. Bunları satan, o eylemlerden sorumlu olmaz. Nitekim tv cihazlarında da belgeseller, haberler, bilgi veren programlar yayınlandığı gibi şehveti tahrik eden cinsel içerikli, müstehcen yayınlar da yapılır. Böyle müstehcen yayınlar yapıldığı için TV cihazı satmak haramdır, denilebilir mi? Özetle, kanaatime göre siz öğrencisiniz, okul masraflarını karşılamak üzere o dediğiniz aletleri satmanızda bir sakınca olmadığı kanaatindeyim. Zaten siz satmasanız da çeşit çeşit oyunları ortadan kaldıracak değilsiniz. O aletleri satanlar çoktur. Ama bile bile haram olan bir şeyin ticaretini yapmak haramdır. Eylemler niyetlere göre değerlendirilir.