İlahi yasa, yüce Allah’ın vahyidir
.
SORU: Bir yakınım gazetedeki köşenizde sizin, “En sahih hadis kitabı Buhari’ninkidir. Onun da içindekilerin yüzde 80’i uydurmadır” diye yazdığınızı söylüyor. Böyle bir tespitiniz var mı? (Mustafa Çolak)
CEVAP: Ben “Buhari hadislerinin yüzde 80’i uydurmadır” diye bir şey yazdığımı hatırlamıyorum. Yazmışsam bu görüş hatadır. Görüşüm şudur: Buhari’nin kitabı derleme bakımından, o zamana göre en titiz yöntemle tespit edilmiştir. Ama hadis rivayetinin zayıf tarafı hadisi aktaran ilk kaynağın yani sahabilerin “udul” sayılması yani eleştiri dışı tutulmasıdır. Oysa sahabilerin kendileri böyle bir usulü kabul etmemişlerdir. Hz. Ömer, Peygamber’den söz aktaran birçok arkadaşını (sahabiyi) yalancılıkla suçlamış ve onların sözünü kabul etmemiştir. Bunların başında Ebu Hüreyre gelir.
Biz insan faktörünü, insanın unutabileceğini, yanılabileceğini, hatta bazen doğru birinin de psikolojik durum gereği Peygamber sözünü kendi inancı doğrultusunda aktarabileceğini hesaba katmıyoruz. Bu yüzden hadis rivayetleri içine Peygamber’e ait olmayan birçok söz katılmıştır. Bu bakımdan asıl din Kur’ân’dır. Hadis de onun açıklayıcısı, yönetmeliği durumundadır. Eğer Kur’ân’ın özüne aykırı değilse, Kur’ân’ın yasaklarına ilave yasaklar katmıyorsa o zaman İslâm’ın ikinci kaynağıdır. Ama Kur’ân’a ters düşüyorsa, Kur’ân’ın kolay dinini zorlaştırıyorsa kimin eserinde olursa olsun o sözü Peygamberimizin kesin sözü olarak kabul edemeyiz.
Çünkü Kur’ân, Peygamber’in kendisine gelen vahyi değiştiremeyeceğini, buna yetkisi olmadığını (Yunus: 15), böyle bir şey yaptığı takdirde kendisinin sağ elinin felç edileceğini (Hakka: 44-47), kendisine yaşamın ve ölümün kat kat azabını tattırılacağını (İsra: 75) vurguluyor. Her zaman söylüyorum, Kur’ân yasadır. Hadis onun yönetmeliğidir. Yönetmelik yasaya aykırı olamaz. Aykırı olduğu takdirde yasa değil, yönetmelik değiştirilir. Çünkü yönetmeliği ağızdan ağıza aktarılan sözler oluşturuyor. Kaynağı da temelde beşeridir. İlahi yasa Allah’ın vahyidir. O vahiy, inince yazılmış ve bize yazılı olarak gelmiştir. Ağızdan ağıza söylene söylene yuvarlanan kartopu gibi büyümemiştir. Olduğu gibi kalmıştır. Ayrıca kaynağı beşeri değil, ilahidir. Beşeri kaynak, ilahi kaynağı nasıl hükümsüz bırakabilir? Benim hadis hakkındaki düşüncem budur.