Doğruluktan ayrılmayın
.
SORU: Çalıştığımız yerde herhangi bir üstümüz bizden yalan söylememizi istiyorsa ve biz de bunu yapıyorsak sorumlu olur muyuz? (S. E.)
CEVAP: Yalanla iman bir arada bulunmaz. Müslümanlığın birinci şartı, olmazsa olmazı doğruluktur, ahde vefadır. Çalıştığınız işyerinde üstünüzün emriyle yalan söylemeniz asla caiz değildir. Şayet yalan söylemediğiniz takdirde can güvenliğiniz tehlikeye girerse o zaman başkasına zarar vermeyecek yalan söyleyebilirsiniz. Ama başkasının hakkını yemeye ilişkin yalan söyleyen insan, gerçek mümin ve Müslüman değildir. Kur’ân “kendi canınız, ana babanız, akrabanız aleyhinde dahi olsa doğruluktan ayrılmayın” diyor. Bu durumda bir Müslüman nasıl yalan söyler?
Devletten vergi kaçırmak, yetim hakkı yemek demektir. İnsanlar devletin sağladığı imkânlardan yararlanıp çalışırlar, para kazanırlar. Güven içinde yaşarlar. Canları, malları, namusları korunur. Devletin varlığı da vatandaşın üstüne düşen vergiyi ödemek, doğru hareket etmek, kendi özel malını ve hakkını koruduğu kadar devletin malını ve hakkını korumaktır. “Miri malı deniz, yemeyen domuz” zihniyeti, inanmış bir insanın kafasında yer edemez. Devletten kaçırılan vergi, fakir fukaranın, tüysüz yetimin hakkını çalmaktır. Vicdanı olan bundan kaçınır. “Az olsun, temiz olsun, helal olsun” der. Vicdanen huzurla yaşar. Devlet hakkına el uzatanlar eninde sonunda cezasını çeker. Fakir fukaranın hakkı kimseye hayretmez.
Hüddamlık sorunu
SORU: Bir arkadaşım, birine benim için dua olarak bir kâğıt yazdırdı. Bunu cüzdanımda taşıyacakmışım. Bu kişi “hüddamlık mertebesine” erişmiş. İş ve evlilik rızkı için bana yardımcı olacakmış. Bunun şirk olmasından korkuyorum.
Bu büyü mü? Nedir bu hüddamlık?
CEVAP: Allah’ın sana takdir ettiği rızık ne ise odur, ondan bir lokma ne fazla ne eksik yiyemezsin. Cenabı Hak buyurur: “Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz taksim ettik ve onlardan kimini ötekine derecelerle üstün kıldık ki biri, diğerine iş gördürebilsin. Rabbinin rahmeti, onların toplayıp yığdıklarından daha hayırlıdır” (Zuhruf: 32). O kişi madem öyle marifetlere sahip ne diye muskacılık yapıyor, şunu bunu kandırıyor? Allah’a inan, kimseden korkma. Başkasının aleyhinde bulunma.
Hayallerle din olmaz
SORU: Umre yarım hac mı? Mekke’de tutulan orucun fazladan sevabı var mı?
CEVAP: Umre, yarım hac sevabı kazandırır ama hac değildir. Kendisine hac farz olan kimsenin, umre yapmakla bu yükümlülüğü kalkmaz. Ramazanın Mekke’de tutulması insana artı sevap getireceğine inanmıyorum. Peygamberimiz Medine’ye hicretinden sonra Ramazanı hiç Mekke’de geçirmedi. İnsanlar uydurmaları dinleştiriyor, bu hayallerle avunuyor.